Avrupa Birliği (AB) genişleme politikası, Balkan ülkelerinin birliğe entegrasyonunu teşvik eden temel bir strateji olarak uzun süredir gündemde.
Ancak, bu süreçte karşılaşılan engeller, özellikle Bosna-Hersek'teki Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska) gibi bölgesel aktörlerin tutumları, hem ülkelerin kendi iç dinamiklerini hem de AB'nin genişleme hedeflerini karmaşık hale getiriyor.
Mart 2025 itibarıyla, Sırpska Republika'nın AB üyelik sürecindeki rolü, Balkanlar'ın Avrupa yolculuğunda önemli bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bosna-Hersek'in AB yolculuğu ve Sırpska Republika'nın pozisyonu
Bosna-Hersek, 2016'da AB'ye üyelik başvurusunda bulundu ve 2022'de aday ülke statüsü kazandı.
21-22 Mart 2024'te Brüksel'de düzenlenen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde, katılım müzakerelerine başlama kararı alınması, ülkeye reformlar için güçlü bir motivasyon sağladı.
Ancak, Bosna-Hersek'in Dayton Anlaşması ile kurulan karmaşık siyasi yapısı, yani iki entiteden oluşan sistem (Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti), bu süreci zorlaştırıyor.
Sırpska Republika, özerk bir yönetim olarak, merkezi hükümetin yetkilerini sık sık sorguluyor ve AB entegrasyonuna yönelik politikaları kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyor.
Sırpska Republika'nın lideri Milorad Dodik, son yıllarda ayrılıkçı söylemleriyle dikkat çekiyor.
Dodik, Bosna-Hersek'in birliğini ve egemenliğini sorgulayan açıklamalar yaparak, Sırp Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını gündeme getiriyor.
Bu tutum, AB'nin temel şartlarından biri olan "hukukun üstünlüğü" ve "birleşik devlet yapısı" ilkelerine ters düşüyor.
AB Komisyonu'nun 2024 Genişleme Raporu'nda, Sırpska Republika'nın provokatif eylemleri kınanarak, bu tür söylemlerin Bosna-Hersek'in AB yolunda ilerlemesini baltaladığı vurgulandı.
Raporda, Sırp liderliğin ayrıştırıcı politikalarının reform sürecini yavaşlattığı ve ülkedeki etnik gerilimleri artırdığı belirtiliyor.
Milorad Dodik'e hapis cezası ve siyasi yasak
26 Şubat 2025'te Bosna-Hersek Mahkemesi, Milorad Dodik'i Yüksek Temsilcilik Ofisi (OHR) kararlarına saygı duymamak suçundan 1 yıl hapis cezasına ve 6 yıl siyasi yasak cezasına çarptırdı.
Bu karar, Dodik'in 2023'te Sırp Cumhuriyeti Ulusal Meclisi tarafından kabul edilen ve Yüksek Temsilci Christian Schmidt'in kararlarının Sırpska Republika'da uygulanmasını engelleyen yasaları imzalamasından kaynaklanıyor.
Mahkeme, Dodik'in bu eylemlerinin Bosna-Hersek'in anayasal düzenini tehdit ettiğini belirtti.
Dodik, kararın açıklandığı duruşmaya katılmadı ve temyiz sürecini başlatacağını duyurdu.
Ancak, kararın kesinleşmesi halinde, Dodik'in Sırpska Republika Başkanlığı görevini sürdürmesi yasaklanacak.
Kararın ardından Dodik, ayrılıkçı söylemlerini sertleştirerek, Bosna-Hersek federal hükümetiyle ilişkileri tamamen kopardı.
1 Mart 2025'te Sırpska Republika Halk Meclisi, Dodik'in liderliğinde aldığı kararla, Bosna-Hersek Mahkemeleri'nin Sırp Cumhuriyeti üzerindeki yetkisini tanımadığını ilan etti ve bu mahkemelerin bölgedeki faaliyetlerini yasakladı.
Bu adım, Bosna-Hersek'in zaten kırılgan olan devlet yapısını daha da zayıflatarak, AB entegrasyon sürecini ciddi bir krize soktu.
Dodik, "Bosna-Hersek'in bize dayattığı hiçbir kararı tanımayacağız" diyerek, Sırpska Republika'nın bağımsız bir yol izleyeceğini savundu.
AB'nin genişleme stratejisi ve Sırpska Republika engeli
AB, Batı Balkanlar'ı birleşme sürecinde jeopolitik bir öncelik olarak görüyor.
Rusya ve Çin gibi aktörlerin bölgedeki nüfuzunu sınırlamak isteyen AB, genişleme politikasını bir güvenlik ve istikrar aracı olarak kullanıyor.
Ancak, Sırpska Republika'nın tutumu, bu stratejiyi sekteye uğratıyor.
Dodik'in Rusya ile yakın ilişkileri ve Moskova'dan aldığı destek, Bosna-Hersek'in AB entegrasyonunu sadece iç politik bir mesele olmaktan çıkarıp uluslararası bir boyuta taşıyor.
2025 başlarında Dodik'in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmeleri, AB çevrelerinde ciddi bir endişe yarattı.
Hapis cezası ve siyasi yasak sonrası Dodik'in Rusya yanlısı söylemlerini artırması, Sırpska Republika'yı Bosna-Hersek'in AB yolunda bir "jeopolitik engel" haline getirdi.
AB Komisyonu'nun 2023 Genişleme Paketi'nde, Bosna-Hersek'in 14 temel önceliği yerine getirmesi gerektiği belirtilmişti.
Bunlar arasında yargı reformu, yolsuzlukla mücadele ve devlet kurumlarının işlerliği gibi maddeler yer alıyor.
Ancak, Sırpska Republika'nın Bosna-Hersek Mahkemeleri'ni yasaklama kararı, bu reformların uygulanmasını imkânsız hale getiriyor.
Dodik'in cezası sonrası Sırp yetkililer, devlet düzeyindeki güvenlik ve yargı kurumlarının Sırpska Republika'da faaliyetlerini durduracaklarını duyurdu.
Bu, AB kriterlerine uyum sürecini baltalıyor ve müzakere fasıllarının açılmasını geciktiriyor.
Balkanlar geneline yansımalar
Sırpska Republika'nın tutumu, yalnızca Bosna-Hersek ile sınırlı kalmıyor; Balkanlar'daki diğer ülkelerin AB süreçlerini de dolaylı olarak etkiliyor.
Sırbistan'ın AB üyelik müzakereleri, Kosova ile ilişkilerin normalleşmesine bağlı.
Sırpska Republika'nın ayrılıkçı söylemleri ve mahkeme yasağı, Sırbistan'daki milliyetçi çevreleri cesaretlendiriyor ve Belgrad'ın Kosova ile uzlaşmasını zorlaştırıyor.
AB Komisyonu'nun 2024 raporunda, Sırbistan'ın Rusya'ya yaptırım uygulamaması ve dış politikada AB ile uyumsuzluğu eleştirilmişti.
Sırpska Republika'nın Rusya yanlısı duruşu ve son gelişmeler, bu uyumsuzluğu daha da derinleştiriyor.
Karadağ gibi müzakerelerde ilerleme kaydeden ülkeler ise Bosna-Hersek'teki tıkanıklığın bölgeye yönelik genel bir güven kaybı yaratmasından endişe ediyor.
AB, Karadağ ile müzakerelerin son aşamasına geldiğini 2024'te duyurdu ve 2026 sonuna kadar üyelik hedefi konuldu.
Ancak, Bosna-Hersek'teki istikrarsızlık ve Sırpska Republika'nın mahkeme yasağı gibi radikal adımları, bölgedeki domino etkisini tetikleyebilir ve AB'nin genişleme politikasına olan inancı zedeleyebilir.
Çözüm önerileri ve gelecek perspektifi
AB, Sırpska Republika engelini aşmak için birkaç strateji izleyebilir.
İlk olarak, Bosna-Hersek'in merkezi hükümetini güçlendirecek reformlara daha fazla destek verilmesi gerekiyor.
Bu, Sırp Cumhuriyeti'nin özerkliğini sınırlamadan, devlet düzeyinde işlerliği artırabilir.
İkinci olarak, AB'nin ekonomik teşvikleri ve altyapı yatırımları, Sırpska Republika'daki halk desteğini AB lehine çevirebilir.
Son olarak, uluslararası toplumun (özellikle ABD ve NATO'nun) Dodik üzerindeki baskıyı artırması, ayrılıkçı söylemlerin caydırıcılığını güçlendirebilir.
Mart 2025 itibarıyla, Bosna-Hersek'in AB üyeliği süreci belirsizliğini koruyor. Milorad Dodik'in hapis cezası, siyasi yasağı ve ardından Sırpska Republika'nın Bosna-Hersek Mahkemeleri'ni yasaklama kararı, ülkedeki kırılgan yapıyı daha da sarsmış durumda.
AB'nin genişleme politikası, bu engelleri aşabilirse, Balkanlar'da istikrar ve refah için önemli bir adım atılmış olacak.
Ancak, mevcut jeopolitik dinamikler ve Sırp liderliğin radikal tutumu, bu hedefin kısa vadede gerçekleşmesini zorlaştırıyor.
Balkanlar'ın AB yolculuğu, Sırpska Republika gibi yerel aktörlerin tutumuna bağlı olarak şekillenmeye devam edecek.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish