Pakistan'ın "ilk" ulusal güvenlik politikaları yol haritası ve Milli Savunma Üniversitesi (Pakistan notları - 2)

Benan Kepsutlu Independent Türkçe için yazdı

5. IWLS / ISSRA, İslamabad 2025

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Asya turu kapsamında Malezya ve Endonezya'nın ardından, 5 yıl sonra Türk heyetiyle birlikte Pakistan'a düzenlediği ziyaret, hem bölge hem de ülke basınında yakından takip edilmişti.

İki ülke arasında stratejik ortaklığın ötesinde imzalanan anlaşmaların perde arkasını ve Erdoğan'ın hemen sonrasında Pakistan'daki gözlemlerimi bir önceki yazımda aktarmıştım. 

Dış politikada Pakistan dönem dönem adından çok söz ettirse de belirli zamanlarda kendi kabuğuna çekilen, ancak stratejik önemi dolayısıyla dikkatlerin hep üstünde olduğu bir ülke olarak uluslararası arenada yerini aldı.

Görünen ve anlaşılan o ki, Pakistan'ın 2022-2026 yıllarını kapsayan ve "ilk" niteliğini taşıyan "Ulusal Güvenlik Politikası" rehberi ile, ülke bundan sonra daha sık adından bahsettirecek.  


Ülkenin 2022-2026 tarihli Ulusal Güvenlik Politikası, ekonomik güvenliği merkezde tutarak ekonomik kaynakları genişletmenin yollarını hedefleyen, güçlü bir ekonomiye odaklanan, bununla birlikte toplumun güvenliğini birinci sıraya oturtan bir strateji üzerine kurulmuş.

Dahası "ilk" olma özelliği taşıyor. Orta ve uzun vadedeki yol haritasında da ülkenin büyük oranda geride bıraktığı ama yok saymadığı güvenlik tehditleri belirleyici olmuş.

Hazırlanılan Ulusal Güvenlik Politikası şemasında, şu ana kadar gelinen noktada hem pratikte hem de teoride, yumuşak güç ve askeri gücün birlikte kurgulandığı, kapsamlı yaklaşım ile sivil ve askeri koordinasyonun ince detaylarıyla planlandığı görülüyor.

"Ulusal Uyum", "Ekonomik Geleceği Güvence Altına Almak", savunma, caydırıcılık ve toprak bütünlüğünün yanı sıra uzay ve siber güvenliğin sağlanmasını içeren "Savunma ve Toprak Bütünlüğü" başlığı; terörizm, şiddet içeren alt milliyetçilikler, aşırılıkçılık ve mezhepçilik ile organize suç zorluklarını inceleyen "İç Güvenlik", "Değişen Bir Dünyada Dış Politika" teması; nüfus ve göç, sağlık güvenliği, iklim ve su güvenliği, gıda güvenliği ve cinsiyet güvenliğini inceleyen "İnsan Güvenliği" başlığı, bu politikanın ana maddelerini oluşturuyor.

Temel amaç, Pakistan'ın güvenliğine yönelik tehditler devam ederken, bu tehditleri azaltmak ve ülkeyi daha da güvenli hale getirerek, ekonomiyi canlandırmak.

Pakistan Savunma Üniversitesi'nin uluslararası çapta düzenlediği "istikrar ve liderlik" temalı bir haftalık kapsamlı organizasyona katıldığımda buna bizzat şahit oldum. 


Burada, bir ülkenin bağımsızlığını ilan etmesinden neden 75 yıl sonra "ilk" niteliği taşıyan "Ulusal Güvenlik Politikası" rehberini hazırlamaya ihtiyaç duyduğu sorusu akıllara geliyor. 

Bu ihtiyacın sebebi sadece ABD öncülüğündeki NATO güçlerinin Afganistan'a düzenlediği operasyonların ve Taliban faktörünün Pakistan'da oluşturduğu "güvenlik açığı" kuşkusundan kaynaklanmıyor.

Bu durum, değişen dünya düzeni ile birlikte birden fazla ekonomik ve askeri güç merkezinin ortaya çıkışı sonucunda, küresel güç rekabetinin ortasında kalma durumunu avantaja çevirme çabasıyla da alakalı.

Ayrıca ekonomik anlamda toparlama çabası, toprak ve toprak bütünlüğüne ilişkin tehditler, ulusal egemenliğe ve ulusal bütünlüğe ilişkin tehditler ve bazı "sınırlayıcı faktörler" de bu girişimin nedenleri arasında.

Aslında yıllar sonra hayata geçirilmesine ihtiyaç duyulan bu açılımın sebebi, Soğuk Savaş yıllarından günümüze kadar uzanan birikmişlik ve belirsizlikten kaynaklanıyor. 

Pakistan, Endonezya ve Bangladeş'ten sonra en kalabalık üçüncü İslam İş Birliği Teşkilatı (İİT) üyesi.

Öte taraftan İslam ülkeleri arasında "caydırıcı" niteliğinde nükleer silaha sahip olan tek ülke olma özelliği taşıyor.

Dünyada yedinci sırada gösterilen yüksek disiplinli bir orduya sahip. Her ne kadar aktif kullanılamasa da dünya petrol geçiş koridorları ve Orta Asya doğal kaynakları üzerinde bulunması, ülkeyi daha önemli hâle getiriyor.

ABD'nin de NATO üyeleri dışındaki en "önemli" müttefiki. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Öte taraftan, dış politikası Soğuk Savaş koşullarına göre biçimlenen Pakistan'ın Hindistan, ABD, Çin, Rusya ve Afganistan ile ilişkileri, 11 Eylül olayları ve sebep olduğu olumsuz koşullar nedeniyle, Soğuk Savaş sonrası koşullara uyum sağlama noktasında bazı güçlükler yaşadığı görülmektedir.

Çin, Rusya ve ABD gibi dış güçlerin Güney Asya bölgesine müdahale biçimleri Pakistan-Hindistan ilişkilerini derinden etkilemektedir.

Çin'in zaman içerisinde Pakistan ile daha da yakınlaşması Hindistan'ı rahatsız etmekte, buna karşılık Hint hükümeti de ABD'ye yakınlaşma ihtiyacı hissetmektedir.

Ayrıca Sovyetler Birliği'nin sıcak denizlere inme çabaları ve Hindistan ile ilişkileri Çin, ABD ve Sovyetler / Rusya arasında karmaşık ilişkilerin oluşmasına sebep olmuştur.

Pakistan ve Afganistan, bu ilişkiler ağının merkezinde olmakta ve bu durum Pakistan-Hindistan ilişkilerini olumsuz etkilemektedir.

Bölgede yalnızlaşma kaygısıyla strateji geliştirmek zorunda kalan Pakistan, 1980'lerden itibaren Rusya ve ABD'nin Afganistan'daki rekabetinde, Taliban ile ilişkilerini geliştirmek zorunda kalmıştır.

Bu durum ABD-Pakistan ilişkilerini inişli çıkışlı bir sürece sürüklemiştir. 


Batı ülkeleri uluslararası güvenlik politikalarını Güney Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine göre şekillendirmiştir.

Pakistan'ın bu Soğuk Savaş sonrası döneme uyum sağlama çabası, iç ve dış siyasette önemli bazı başlıkların ertelenmesine sebep olmuştur.

Soğuk Savaş'ın ardından, bilgi, para ve insan akışının hızlanması, ülkeleri iç ve dış politikalarında radikal değişiklikler yapmak zorunda bırakmıştır.

Yakın tarihte Pakistan için en önemli sorunlardan biri siyasi meşruiyet sorunu olmuştur.

Güvenlik ile birlikte bu ülkeler için ekonomik kaygılar da ön plana çıkmıştır.

Tüm bu faktörlere rağmen 1960'ların ortalarında Pakistan'ın, gelişmekte olan dünyanın en başarılı ekonomilerinden birine sahip olduğu bilinmektedir.

Güney Asya'daki en yüksek ihracat büyüme oranına sahipken, o dönemki siyasi istikrarsızlık tartışmaları ülkeyi ekonomik anlamda olumsuz etkilemeye başlamıştır.

Son olarak Afganistan'a düzenlenen askeri operasyonlar esnasında ABD'nin NATO dışı "müttefiki" olan Pakistan'ı "güvenli ülke değil" diye dünyaya duyurması, ülkeyi ticari anlamda dışarıya neredeyse tamamen kapatmış, ihracat eksilere kadar gerilemiştir. 


Bu sıkıntılı süreçte ülkenin gelişiminden vazgeçmediği ana unsur Silahlı Kuvvetleri'dir. 

Silahlı Kuvvetleri, Pakistan'daki ilk ulusal kurumlardan biridir.

1947'den itibaren ordu, ülkenin bekasında ve tehditlerin ortadan kaldırılmasında en önemli faktör olarak ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca ordunun halk arasında özel bir yeri vardır. Teknik anlamda diğer kurum ve kuruluşlara göre daha fazla organizasyon bütünlüğüne sahip olduğu bilinmektedir.

Pakistan Donanması bölgedeki en güçlü deniz kuvvetlerinden biridir. Pakistan Hava Kuvvetleri'nin ilk yapısı Çin tarafından organize edilmiştir ve zaman içinde bölgede etkili olmuştur.

Nükleer güç kazanımı ise 1970'lerde Çin'in işbirliğiyle başlamış ve bugünkü noktaya getirilmiştir.

Pakistan'ın nükleer silah programının kurucularından Dr. Abdul Kadir Han da, ülkesinin nükleer güce ulaşmasında kilit rol üstlenmiştir.

Ülkenin ekonomik sıkıntılara rağmen geliştirdiği nükleer program, dünya kamuoyunda Pakistan'a dair merakı ve ilgiyi artırmıştır.

Bu süreçte Pakistan özellikle nükleere dair kamuoyundaki merakı "herhangi bir silahlanma yarışına girmeden, gerekli konvansiyonel kabiliyetleri geliştirme çabasındayız" vurgusuyla gidermeye çalışmaktadır. 
 

 

Pakistan'ın geliştirdiği ilk Ulusal Güvenlik Politikaları stratejilerini destekleyici nitelikte, yumuşak güç ile askeri güç politikalarını aynı anda içinde barındıran, global anlamda Pakistan Savunma Üniversitesi bünyesinde, Stratejik Araştırmalar ve Analiz Enstitüsü (ISSRA) direktörü Korgeneral Muhammad Raza Aizad koordinasyonunda, İslamabad'da uluslararası çapta çok önemli bir organizasyon gerçekleşti.

Ordunun sivil mekanizmalarla nasıl işbirliği içinde olduğunu gösteren önemli bir organizasyondu.

1963'te kurulan Pakistan Ulusal Savunma Üniversitesi, 1970'lerden sonra ordunun savaş kursuna dönüşmüştü.

Pakistan'ın 6. Cumhurbaşkanı ve ülkenin genel kurmay başkanlığını da yapmış olan Muhammad Ziya-Ül-Hak'ın talebiyle çalışma alanını genişleterek, 1980'lerde İslamabad'a taşındı ve son 5 yıldır kapsamını daha da genişleterek, yaptıkları çalışmaları bu tarz davetlerle uluslararası arenaya duyurmayı hedefledi. 
 

2
5. IWLS / ISSRA, İslamabad 2025

 

3
5. IWLS / ISSRA, İslamabad 2025

 

İçerik ve katılımcılar anlamında şu ana kadar konuşmacı ve katılımcı olarak davet edildiğim uluslararası organizasyonlardan çok daha farklı ve kapsamlı bir çalışmaydı açıkçası.

16-23 Şubat tarihleri arasında beşincisi düzenlendi. Katılımcılar arasında ABD'den Rusya'ya, Ukrayna'dan Mısır'a kadar 64 uluslararası, 32 de Pakistanlı katılımcı olmak üzere hükümet yetkilileri, bürokratlar, diplomatlar, STK başkanları, uluslararası çaptaki büyük şirketlerin CEO'ları ve gazeteciler vardı.
 

4
5. IWLS / ISSRA, İslamabad 2025

 

 Düzenlenen panellerde terörle mücadele de konuşuldu, bölgesel iş birliği ve istikrar için atılması gereken adımlar da.

Siber tehditler ve dezenformasyonla mücadele de detaylarıyla masaya yatırıldı.

Masa tartışmalarının yanında saha pratiği de yapıldı organizasyonda.

Mesela Pakistan Askeri Akademi'nin yer aldığı, Usama Bin Ladin'in yakalandığı yer olarak bilinen Abbottabad ziyaret edildi.

Diplomasi ve yumuşak güç politikası öyle güzel işlenmişti ki, kültür sanat içerikli panellerin yanında, Pakistan Askeri Bandosu katılımcıların ülkelerine ait şarkıları teker teker çaldı.

ABD'li ve Rus diplomatlar aynı şarkıda yan yana dans ederlerken, Mısırlı bir gazeteci ve Türkiye'den ben de onlara eşlik ettik.

Diplomasi gücünü hiç hesapta olmadan kendiliğinden hissettirdi. 
 

5
5. IWLS / ISSRA, İslamabad 2025

 

6
Pakistan Dışişleri Bakanlığı, 2025

 

7
Pakistan Askeri Müzesi, 2025

 

8
Pakistan Askeri Bandosu, Askeri Akademi, 2025

 

ISSRA organizasyonuyla ilk defa hem dışişleri bakanlığı hem de Cumhurbaşkanlığı Sarayı ziyaret edildi.

Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari ile de biraraya geldik ve sohbet ettik.

Tüm bu etkinlikler kapsamında verilen mesajların ana temasında "politik ve ekonomik işbirliği" vardı ve Pakistan hükümeti ordu ile birlikte organize olarak kendi "Ulusal Güvenlik Politikası"nı her yönüyle dünyaya doğrudan ve dolaylı olarak detaylarıyla anlatmış oldu.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU