Kürt ve Kürdistan sorunu, Türkiye'nin en az 100-150 yıllık bir sorunudur.
Niye 100-150 yıl?
Zira, bunun son 100 yılı cumhuriyet dönemi; daha öncesinde ise Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman'ın fermanlarıyla belgelenmiş, desteklenmiş Osmanlı İmparatorluğu ile Kürdistan beyleri arasındaki özerklik anlaşması, Tanzimat'la birlikte devletin merkezi yönetime geçme siyasetini devreye sokmasıyla, mesele çok daha gerilere kadar gidiyor.
Bu dönem zarfında, özellikle son yıllarda, biz Kürtlere en fazla sorulan soru şu:
Yahu, bu Kürt sorunu ne?
Ne istiyorsunuz?
Biz anlatmaktan bıktık, bunlar sormaktan bıkmadı.
Bir kez daha anlatalım.
Benim üslubum, meramımı karmaşık, entel-dantel cümlelerle ifade etmek değil; elimden geldiği kadar basit, sade, yalın, net ve anlaşılır cümleler kurmayı sevenlerdenim.
Kürt sorunu, bana göre kısaca iki meseledir:
- Kürtçe sorunudur, yani bir dil sorunudur.
- Kendi kendini yönetme sorunudur.
"Kendi kendini yönetme" cümlesinden de korkmayın.
Yani Urfa'nın belediye başkanının Urfalı, Berlin'in valisinin Berlinli, Çorum Bayındırlık Müdürü'nün Çorumlu olmasından daha doğal bir şey yoktur.
Bu bir ayrılma, bölünme, meydan okuma değildir.
Nedir peki?
Bu, sorunları daha iyi anlama, yerinde öğrenme, yaşayarak kavrama meselesidir.
Buna da eski tabirle "âdemî merkeziyet", yeni terminolojiyle "yerinden yönetim" denir.
Eskiden Tokat'ın, Kütahya'nın bir köyünün yolunun yapılıp yapılmaması ya da ne kadar bütçe ayrılacağı, Ankara'daki Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenirdi.
Ancak, büyükşehir yasasıyla ve sonraki düzenlemelerle bu yetkilerin büyük bir kısmı yerel yönetimlere devredildi.
İşte kendi kendini yönetmek dediğimiz şey budur.
Kürtlerin bugün en büyük var olma mücadelesi, dilleri üzerinedir
Gelelim dil meselesine.
Dil meselesi, bu işin en önemli boyutudur.
Bir halkı, milleti, ulusu ya da kavimi -hangi terminolojiyi kullanırsanız kullanın- var eden, onun tarih sahnesinde yaşamasını sağlayan şey dildir.
Dil yok olduğunda, kültür de, gelenek de, görenek de tarihin tozlu raflarında yerini alır.
Bugün dünyada Elamlar, Akadlar, Babilliler, Keldaniler, İonyalılar, Gotlar, Vizigotlar, Ostrogotlar, Vandallar gibi birçok halkın ismi var; ama (halk arasında bir tabirle söyleyecek olursak) "sanları yok."
Dilleri kaybolmuş, müzikleri, kimlikleri ortadan kalkmış.
Onları ancak arkeolojik bulgular ve tarihi belgeler aracılığıyla tanıyabiliyoruz.
Kürtlerin bugün en büyük var olma mücadelesi, dilleri üzerinedir.
Eğer dil yok olursa, o halk da yalnızca isim olarak var olur.
Peki, bir dil nasıl yaşar?
Bir dilin yaşayabilmesi için 4 ana unsurdan biri olmalı:
- Pazar dili (ticaret dili) olması gerekir.
- Bilim dili olması gerekir.
- Din dili olması gerekir.
- Siyasetin, iktidarın, devletin dili olması gerekir.
Türkçe bir din dili değildir. Arapça gibi kutsal bir kitabın dili değildir.
Türkçe, dünya çapında bir pazar dili de değildir.
İngilizce gibi küresel ticaretin hâkim dili değildir.
Ancak, Türk devletlerinin tarih boyunca varlığı ve iktidarın Türk hanedanlarında olması, Türkçeyi büyük oranda ayakta tutmuş ve yaşatmıştır.
Kürtler açısından talihsizlik şu ki; bu 4 konuda da şanssız bir konumdalar:
- Kürtçe din dili değildir.
- Kürtçe küresel bir ticaret dili değildir.
- Kürtçe bilim dili değildir.
- Kürtçe, bir ulus devletin ya da demokratik bir devletin ana dili olmadığı için eğitim dili olarak kullanılmamaktadır.
Bu nedenle Kürtçe, yaşaması en zor diller arasındadır.
Uzun mücadelelerden sonra, 2012'den itibaren, okullarda Kürtçe seçmeli ders olarak okutulmaya başlandı.
Ancak ne hikmetse, bu kanuna ne PKK sıcak baktı ne de devlet yetkilileri uygulamaları destekledi.
Kanun çıkarıldı ama uygulama sürecinde engellemeler yaşandı.
Örneğin, binlerce Kürtçe öğretmeni yetiştirildi ama ancak yüzde 2-3'ü atanabildi.
Gerekçe ne?
"Talep yok."
Öte yandan, PKK da elinden geldiği kadar bu işi baltalamaya çalıştı.
PKK, elinden geldiği kadar bu işi sabote etmeye çalıştı; destekliyormuş gibi gözüküp aslında desteklemedi.
Sadece Diyarbakır örneğini ele alalım:
Diyarbakır'da, dönem dönem 600 - 650 bin oy alan HDP/DEM Parti ve geçmişten bugüne bu çizgideki siyasi partiler bulunmasına ve Diyarbakır'da eğitim gören 500 binin üzerinde ilkokul, ortaokul ve lise öğrencisi olmasına rağmen, Kürtçe seçmeli ders başvuruları 20 binleri geçmedi.
Oysaki ciddi bir propaganda yapılsa, ciddi bir teşvik ve kampanya yürütülse, en azından 300-400 bin Kürt çocuğunun Kurmancî ve Zazakî ders alması mümkün.
Ama ne oluyor?
- Devlet engelliyor.
- Tayin yapmıyor.
- Atamaları zamanında ve yerinde gerçekleştirmiyor.
- Okullarda bu işin önünü açmıyor.
Bunu söylediğimizde devlet-hükümet yetkilileri bize kızıyor.
Öte yandan, "PKK bu işe sırt çeviriyor, destek vermiyor, dolaylı olarak engelliyor" dediğimizde de bu arkadaşlar bize kızıyor.
Ancak işte, geçen hafta kendisine yöneltilen bir soruya Cemile Turhalı Hanımefendi, DEM Parti adına verdiği cevapta şunu açıkça itiraf etti:
Bu kanuni düzenlemelerde Kürtçenin adı bile yok. Dolayısıyla biz partimizin enerjisini böyle bir mevzuda tüketemeyiz, tüketmeyiz.
Yani, "Biz bu desteği vermiyoruz."
Peki arkadaş, anayasada Kürtçe var mı?
Yok.
Bizim bütün mücadelemiz iğneyle kuyu kazmak değil mi?
Bizim bütün derdimiz en ufak fırsatları Kürtçenin lehine, Kürtlerin lehine değerlendirmek değil mi?
Yani anayasada açıkça adı belirtilmedi diye bizim çocuklarımız Kürtçe öğrenmesin mi?
Çok ayıp, arkadaşlar. Çok ayıp!
Üstelik buna entelektüel bir kılıf uydurup "Anayasada adı bile belirtilmemiş" gibi entel dantel cümleler kurmak daha da ayıp.
Çünkü halkı gerizekâlı yerine koyuyorlar.
Şu an ikinci sömestr için birkaç gün kaldı.
Kürtçe seçmeli dersleri seçmek, müracaat etmek için süre daralıyor.
Ama maalesef yine ulaştığımız rakamlar çok düşük.
Yüzde 3'lerde, yüzde 5'lerde…
Peki, yapılması gereken ne?
Öncelikle insanın namuslu ve dürüst olması lazım.
Aynaya baktığında kendinden utanmaması lazım.
Ve "Biz yıllardır Kürtler için mücadele ediyoruz, ulusal mücadele veriyoruz" diyenlerin de bu siyasetten utanmaları lazım.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish