"Büyük İsrail haritası"na tepkiler: Netanyahu, HTŞ ile Türkiye'den tedirgin

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Esasa girmeden önce günün mana ve ehemmiyetine binaen belirtmeliyim:

İsrail ile Hamas arasında varılan kademeli ateşkesin ilk aşaması olan 20 Ocak 2025 tarihinde 3 İsrailli kadın rehineye karşılık 90 Filistinli tutsak kadın ve çocuk serbest bırakıldı.
 

Hamas görevlileriyle halk serbest kalan Filistinli tutsakları karşılıyor
Hamas görevlileriyle halk serbest kalan Filistinli tutsakları karşılıyor

 

Esir takası videolarını izlerken şuna tanık oldum:

Yaklaşık 40 bin milisten oluşan Hamas askeri birimlerinin sayısı, büyük olasılıkla 15 aylık sürede maruz kalınan bombardıman ve çatışmalar nedeniyle 5 ila 10 bin milise düşmüş görünüyor. 

Yaşananlara rağmen, silahsız Hamas polis birimlerinin ateşkes sonrası caddelerde ve yollarda boy göstermeleri, Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde'nin destansı bir direniş ve mücadeleden bahsetmesi, bazı Hamas militanlarının üniforma, bayrak ve baş bantlarıyla gövde gösterisi yapmaları, bu ideolojik örgütün iddia edildiği gibi bitmediğini de gösteriyor.
 


Esasen bir dava uğruna mücadele eden bütün ideolojik örgütlerde olduğu gibi Hamas da Lübnan Hizbullah'ı da ağır darbeler almalarına rağmen tükenmiş olmadıkları gibi tükenecek de değiller. 

Kendilerini yenileyip sahneye çıkmaları zaman alsa da kaos ve fırsat sürecindeki uygun şart ve ortamlarda askeri-siyasi sahnede tekrar yer almaları gayet mümkündür.
 

General Yizrael Zeev, İsrail'in açmazda ve Hamas'ın başarılı olduğunu söylüyor
General Yizrael Zeev, "İsrail'in açmazda ve Hamas'ın başarılı" olduğunu söylüyor

 

Nitekim İsrail ordusunda operasyon komutanlığı yapan emekli General Yizrael Zeev, aylar önce "İsrail'in Gazze'de savaş hedeflerinden uzaklaştığını. Ordunun Gazze bataklığına saplanıp tükendiğini ve askerlerin bir önce bu bataklıktan çıkarılması gerektiğini ve dolayısıyla Hamas'ın kazançlı çıktığını" söylemişti. 1

Ocak 2025'te ise aynı General yukarıdaki görüşlerini tekrarlayarak "ABD'nin Vietnam'da içine düştüğü çıkmaz, şimdi Gazze'de başımıza geldi. Hamas, asla beyaz bayrak kaldırıp teslim olmayacak" dedi. 2
 

Hamas'a bağlı emniyet güçleri Gazze genelinde tekrar konuşlandılar
Hamas'a bağlı emniyet güçleri Gazze genelinde tekrar konuşlandılar

 

Netanyahu'nun açık niyeti: Yeni Ortadoğu düzeni

Başbakan Netanyahu, Ortadoğu'nun yeniden düzenlenmesi konusundaki niyetini açıkça dile getirdi.

Kendisine göre İsrail, milli güvenliğini sağlamak uğruna fiili veya muhtemel, hayali yahut yapay tehditlerin hepsini ortadan kaldırmak zorundadır.

Emekli General Aluf Amos Yadlin, İsrail Hava Kuvvetlerindeki hizmetinden sonra İsrail ordusunun Washington DC'deki askeri ataşesi ve Askeri İstihbarat Müdürlüğü (20026-2020) gibi görevlerde çalışmıştır. 

İsrail Milli Güvenlik Kurulu eski başkan yardımcısı Avner Golof ise dış ilişkiler ve strateji uzmanı sıfatıyla faaliyet gösteriyor.

ABD merkezli Foreign Affairs dergisinin 17 Aralık 2027 tarihli nüshasında yeni Ortadoğu düzeni hakkında değerlendirmeleri yayımlanan bu iki uzman, İsrail merkezli MIND isimli Danışmanlık Şirketi'nin yetkilisidirler.

Yazının özeti şöyle:

1 yılı aşkın süreden günümüze Ortadoğu düzeni değişim dönüşüm sürecine girmiştir.

Esas olarak değişimin üç önemli tarafı vardır.

a) Hamas-Hizbullah-İran-Suriye dörtlüsü,
b) ABD ve Rusya,
c) İsrail ve Türkiye.

Birbirine rakip bu 3 taraftan gerileyip mevzi kaybedenlerin başını İran ile bölgedeki müttefikleri çekti. ABD kazançlı çıkmış olmasına rağmen bölgede hükmünü tam yürütemedi. Rusya, şimdilik devreden çıkarıldı. 

Türkiye, oyun kurucu ve hamle yapan bir güç olarak gündemdeki yerini ve önemini korumakla birlikte planladığı her şeyi gerçekleştirebilmiş değil.

Saldırı üstüne saldırı tazeleyen İsrail, batılı ülkelerin aklını başından alıp arkasına dizmek suretiyle bölgede silah zoruyla yeni Ortadoğu düzenini kurmaya aday bir ülke olarak ön plana çıktı. 3


Nesnel anlamda bağlantılı bir haber daha:

Trump ve ekibi, aralarında üst rütbeli üç generalin de bulunduğu 400 kadar İsrail subayı ve siyasetçisiyle Beyaz Saray'da buluşup Ortadoğu'da yeni bir strateji belirlemeyi amaçlıyor.

Görüşmelerin sonucuna göre; bölgede Pax Americana (Amerikan Barışı) dayatılarak gerçekleştirilip Suudi Arabistan gibi bölgenin önemli Arap devletleriyle İsrail arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi hedeflenecek. 

İsrail'in güvenliği esas alınarak dayatılacak barışın büyük ihtimalle İran'ı da kapsayacağı ileri sürülüyor. 4
 

İsrail Dışişleri Bakanlığının resmi hesabında yayımlanan Antik İsrail Haritası
İsrail Dışişleri Bakanlığının resmi hesabında yayımlanan "Antik İsrail Haritası"

 

"Antik Büyük Harita" yalanı

Aşırı özgüvene dayalı "düzen bozan/yeni düzen kuran" söyleminden hareket eden ülkesinin gelmiş geçmiş en azılı, pervasız, yayılmacı, fetihçi ve gözü kara ırkçı Siyonistlerini temsil eden İsrail koalisyon hükümeti gemi azıya alıp doludizgin işgallere hazırlanmaktadır. 

Misal, aşırı sağcı Siyonist Başbakan Binyamin Netanyahu'nun başında bulunduğu hükümet ortaklarından Mali Bakanı Bezalel Smotriç, işgal altındaki Filistin topraklarına yönelik kararlar verme yetkisine sahip İmar-İskân İşleri Müdürlüğü ile Sivil İdare Müdürlüğü'ne 11 Kasım 2024 tarihli bir genelge gönderdi.

Belirtmek gerekirse, her ikisi de kurumda Milli Savunma Bakanlığı denetiminde faaliyet yürütmekteler.

Bu genelgeye göre; bahsi geçen iki idari kuruluş, kapsamlı mesleki çalışma yürütmek suretiyle Batı Şeria topraklarında İsrail'in egemenliğini sağlayabilecek altyapı yatırımlarını başlatmalıdır. 

Genelge sonrası Smotriç, "2025 yılı itibarıyla İsrail'in sözü edilen Batı Şeria bölgesinde tam bir denetim ve egemenlik kurabileceğini" müjdeledi. 

Açıklamadan bir gün sonra da İsrail resmi medyası Başbakan Netanyahu'nun, ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık görevine başlamasının ardından "Batı Şeria bölgesini ilhak etme planını kabinenin gündemine alacağı" yolundaki haberi yayınladı. 5

İsrail'in "X" hesabı üzerinden yayımlanan Arapça sanal bültende "Tevrat'taki İsrail Diyarı" haritası, bilhassa Arap kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı. 

Özet sunumun başlığında dikkat çekici bir soru vardı:

İsrail Krallığının 3000 yıl önceden beri var olduğunu biliyor muydunuz?


İddiaya göre: 

  • Kral Şaul, MÖ 1050-1010 yılları arasında kurduğu devlet sayesinde 40 yıl boyunca bu toprakları yönetmiştir.
     
  • Kral Davud da MÖ 1010-970 yılları arasında kurduğu krallığı yaklaşık 40 yıl idare etmiştir. 
     
  • Kral Süleyman ise MÖ 970 ile 931 döneminde yine 40 yıla yakın bir sürede kendi krallığını yönetmiştir.
     
  • Her üç kralın hükümranlığı toplamda 120 yıl sürmüştür. O devir, Yahudi halkının (bilimsel deyimle kavminin-FB) ekonomik, kültürel ve dinsel gibi birçok alanda hayati bir yer tutmaktadır.
     
  • Tarihi İsrail Krallığının MÖ 928 yılındaki sınırları, şimdiki Filistin toprağı olan Batı Şeria bölgesine ilaveten Ürdün, Suriye ve Lübnan topraklarının belli kısımlarını kapsıyordu. 
     
  • Kral Süleyman'ın vefatının ardından (MÖ 931) kabilelerin dayattığı ağır vergiler ile merkezi siyasetler sonucu memleket ikiye bölündü. Kuzeyde bir krallık kuruldu ve MÖ 722 yılına kadar sürdü. 
     
  • Güneyde kurulan Yehuda krallığı ise yaklaşık 345 yıl sürdü. Babil Kralı Nebukadnezar, MÖ 568 yılında bu krallığa son verdi. 
     
  • O günden bugüne İsrail halkının tarihinde siyasi mücadeleler eksik olmadı. 
     
  • Nihayet Diaspora Yahudileri ile diğerleri el ele vererek güç birliği yapmak suretiyle 1948 yılında kendi devletini yeniden kurdu.
     
  • Bu devirden beri İsrail Ortadoğu'daki biricik demokratik ülke olmayı sürdürüyor. 6


İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın ülkesini tanıtma babından "3 bin yıllık antik İsrail devleti veya krallığını biliyor muydunuz?" diye soru sorması, ister istemez şaşkınlık ve ciddi kuşkulara yol açıyor.

"Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?" özdeyişini hatırlatan sorular, aynı zamanda "Bu işin arkasında bir iş var ama…" türünden hayret ve şüpheyi de içermekte. 

Bulmacanın anahtarı ise İsrail merkezli Yediot Ahronot gazetesinde...


Ürdün ve Filistinlilerin tepkileri

İsrail Dışişleri Bakanlığı "Antik İsrail'i oluşturan Yehuda ile Şamira (merkezinde Kudüs şehrinin bulunduğu Batı Şeria ile onun kuzeyinde yer alan Batı Şeria ve 1948'de işgal edilen Filistin topraklarında kurulmuş olan iki eski Yahudi krallığı) haritasını" yayınlayınca, Ürdün bu durumu sert bir üslupla eleştirdi.
 

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, İsrail'in haritasına sert uyarıda bulundu
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, İsrail'in haritasına sert uyarıda bulundu

 

Ürdün Dışişleri Bakanlığı'nın konuyla ilgili 7 Ocak 2025 tarihli açıklaması şöyle: 

Antik İsrail toprağı diye sunulup sözde haritası da eklenen bu iddia sonucu gerçekte Filistin, Ürdün, Lübnan ve Suriye topraklarını kapsayacak surette İsrail'in sınırları alabildiğine genişletilmiştir.

Sözde harita, maliyeden sorumlu Bakan Bezalel Smotriç'in bu yöndeki ırkçı tezleri üstüne kurulmuş olup mevcut durumda Gazze ile Batı Şeria bölgelerinde radikal taraftarları olan Yahudi Yerleşimciler için köy-kent tipi iskân konutları inşa etmeye yöneliktir. 

Ürdün Haşimi Krallığı, bu tür kışkırtıcı beyanat ve siyasetleri kesinlikle reddediyor.

Bu zihniyetin asıl amacı, Haziran 1967 yılında işgal edilen toprakları üzerinde gelecekte başkenti Doğu Kudüs olan kendi devletini kurmaya çalışan Filistinlilerin bu hakkını inkâr etmektir. 

Böylesi tutumlar Ürdün'e geri adım attıramadığı gibi, Filistin halkının meşru haklarının eksiltemez. 

Dolayısıyla kışkırtıcı davranış ve faaliyetler hususunda uluslararası camia ortak bir tutum almalı; uygulamaya kalkışanları, meselenin yol açabileceği vahim sonuçları hususunda uyarmalıdır.

İsrail hükümeti, bu ve benzeri kışkırtıcı tutumlara derhal son vermeli; bunları dile getirenlerin de söylemlerini durdurmalıdır.

Zira kimi İsrailli siyasetçilerin dillendirdiği tahrik edici ırkçı söylemler, bölgedeki taraflar arasında yaşanan gerginliklerle çatışmaların tırmanmasına yol açmaktadır.

Hal böyle olunca da uluslararası ölçekteki huzur ve barış tehditlere maruz kalmaktadır.

 

Filistin yönetimi başkanlık sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, "İsrail Dışişleri Bakanlığının tarih tezinin düzmece olduğunu, haritada işaretlenen toprakların gerçekte ırkçı bir iddiaya dayandırılarak işgal altındaki Batı Şeria ile Gazze'nin yeniden fethedilip üzerinde iskân sömürgeciliği temelinde Yahudi yerleşim yerleri kurmayı amaçladığını" belirtti.

Filistinli resmi sözcü açıklamasının devamında şunları söyledi:

Bu iddia ve uygulama uluslararası yasaların açıkça ihlali anlamına gelmektedir. Esasen bu gibi aşırı siyasetlerden ötürü bölge yangın yerine döndü. Günümüz savaş ve çatışmaları bunun göstergesidir.


Hamas örgütü de Arap-İslam ülkelerini bu ihtiraslı yayılmacılığı önleyecek tedbirler almaya çağırarak şunları söyledi:

İsrail resmi sitesinde Arapça dolaşıma sokulan bu harita ile sözde tarih tezi Ürdün, Lübnan ve Suriye'yi de kapsayan bir ırkçı-fetihçi bir zihniyetten kaynaklanıyor. Nitekim felakete yol açan örneğini Gazze'deki imha ve soykırım savaşında da gördük.


HTŞ'nin gizli mesajına rağmen İsrail, şüphelendiği örgüte öfkeli

Yediot Ahronot gazetesi İbranice yazılmış gizli bir rapora dayanarak, ülkedeki kimi yetkililerin Suriye'de değişen ortam ve dengenin ışığında "icraat-faaliyet tezi"nin yeniden formüle edilmesi üzerinde çalıştıklarına dair bir haber yayımladı. 

Bu rapora göre İsrailli yetkililer, batılı ülke temsilcilerinin birbiri ardı sıra "Şam'daki âsi yöneticileri" ziyaret etmelerine çok bozulup öfkelenmişler. 

İsrailli bir sorumlu şöyle diyor:

ABD, İngiltere ve Almanya Colani'nin ritmiyle Şam'da hac ziyareti yapıyorlar! Batılıların gözleri körleşmiş yahut yaptıkları maksatlıdır.

Onun tatlı dili ve sözde ılımlı tavrıyla vadettiği düzenlemeleri (insan hakları, adalet, eşitlik, hoşgörü, herkesi kucaklama, demokrasi vs) yapacağını sanıyorlar. 

Oysa Colani, Suriye'ye dayatılan ambargonun kaldırılmasını ve kendi iktidarı sağlamlaşana kadar batılıların yardım etmesini istiyor olabilir. 

Başına 10 milyon dolar ödül konulan Colani, dünyanın en tehlikeli insanı. El Kaide'nin belli başlı adamlarındandır. Hayret! Batılılar nasıl oluyor da bu tuzağa düşebiliyorlar?

Evet, Suriye rejimi ile onu destekleyen İran eksenli örgütler düştüler ki bu iyi bir şey. Gelgelelim eski tehdit gitti, yerine yenisi ortaya çıktı. 


İsrailli gazeteci Nahum Barniyah ile bir subayın görüşü de önemlidir:

Şam'daki yeni efendinin batılı hükümetlere göz kırpıp ayartmaya çalışması ve İsrail'e yönelik ılımlı mesajlar vermesi korkumuzu gidermiyor. 60 bin cihatçı İdlib'den çıkıp Şam'a nasıl ulaştılarsa, aynı 60 bini Şam'dan Golan tepelerine kadar kolayca varabilirler.

Görünen o ki, Hamas ve İslami Cihat gibi silahlı Filistinli örgütler, Colani'nin görmezden geleceği bir ortamda Suriye'ye doluşup terör faaliyetlerini sürdürebilirler.

Doğrudur, isyancılar İsrail'e el altından mesaj ilettiler; bizimle savaş istemediklerini belirttiler. Ancak bundan şüpheliyiz. Belki verdikleri sözü 10 veya 20 yıl boyunca tutabilirler. Uzun vadede bize yönelmeyeceklerini kimse garanti edemez. 

Dolayısıyla askeri denetim altına aldığımız Suriye topraklarını elde tutmak durumundayız. Buna karşılık Arap dünyası daha temkinli; batılıları da bu hususta uyarıyorlar. Ancak onların bu uyarılara kulak astıkları yok.


İsrail hükümeti, Türkiye'nin müdahalesinden tedirgin

İsrailli yetkililer HTŞ ve Türkiye'ye yönelik kuşkularını haklı çıkarıp bu noktada batılı yöneticileri ikna edebilmek için farklı gerekçeler dile getiriyorlar.  

İsrail'in şu anki en büyük endişesi Türkiye'nin Suriye'deki konumu...

Önümüzdeki günlerde toplanacak olan İsrail kabinesinde Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesi, istihbarat raporları eşliğinde ele alınıp tartışılacak.

Türkiye'nin bölgedeki rolünden tedirgin olan İsrail yönetimi; Colani'den kuşkulanma konusunu da ayrıntılarıyla masaya yatıracak.

İsrail için Şam'daki durumun getirdiği avantajın, İran ve Hizbullah'ın kuzey sınırında zayıflaması olduğuna şüphe yok.

Ancak Ankara tarafından desteklenen Sünni radikal grupların yükselişi ve İsrail sınırındaki varlıkları, Şiilerin varlığı ve Hizbullah üyelerinin Suriye'ye sızma ihtimalinden daha az olmayan uzun soluklu bir tehlike yaratıyor.

İsrail, Suriye'deki yeni yönetimin kötüleşmesinden ve ülkeyi iç savaş uçurumuna geri döndürmesinden korkabilir.

Şam'da Türkiye yanlısı Sünni İslamcı bir hükümetin kurulması ve yeni Suriye'nin Türkiye'nin çıkarlarını savunma eğiliminde olması, İsrail'in bölgedeki çıkarlarına ve özellikle de bölgesel güvenlik fikrine ters düşer. 8

Konuyla ilgili bir başka örneği Muhammed Huveydi'nin 20 Ocak tarihli "X" hesabından Arapça okuyabiliyoruz:

Şiddet ve baskıya maruz kalan Aleviler himaye için Fransa ile irtibat arayışındalar. 

Türkiye ise İsrail ile Fransa'nın bu işe karışmasını önlemek için Alevileri koruma gerekçesiyle Lazkiye ve sahil bölgelerine girdi.

Türkiye'nin Lazkiye'ye müdahalesinin en büyük delili anılan kırsal bölgeye Türk bayrağının asılmış olmasıdır.


Oysa olayın aslı şöyleydi:

Türkiye-Suriye kökenli Türkmen Komutan Yarbay Tarık Solak'ın bölgeye gelişini kutlamak maksadıyla Türk bayrağı dikildi.

Kendini Osmanlı torunlarından sayan Solak, Cuma namazını eda ettikten sonra bir konuşma yaptı.

Solak'ın ekibi Türk askeri üniformasını taşıdığından sanki Türk askeri o bölgeye girmiş gibi bir izlenim verildi. 9

Yakında İsrail kabinesi Türkiye'nin müdahalesinin bölgedeki iki büyük azınlık olan Dürziler ile Kürtleri nasıl etkileyeceğini değerlendirecek.  
 

İsrail Enerji ve Altyapı Bakanı Eli Kohen, bölgedeki azınlıklar hakkında konuştu
İsrail Enerji ve Altyapı Bakanı Eli Kohen, bölgedeki azınlıklar hakkında konuştu

 

Bakan Eli Kohen, Suriyeli etnik ve dini azınlıkların haklarının güvence altına alınabilmesi için ülkede kanton (bir çeşit federal) sisteminin kabul edilmesi gerektiğini vurguluyor. 

Dışişleri Eski Bakanı ve kabine üyesi Eli Kohen, Suriye meselesi konulu uluslararası bir sempozyum düzenlemek suretiyle kuzey sınırının güvenliğini sağlama alma yoluna bakacaktır.

İlaveten terör örgütlerinin muhtemel tehdit ve tehlikelerini önleme hususu da burada karara bağlanacaktır.

Üst düzey İsrailli temsilciler, "Şimdiye kadar İsrail askeri denetimine alınan 15 kilometre uzunluğundaki Suriye topraklarının elde tutulup geri verilmemesi" hususunda mutabakata varmış görünüyorlar. Gerçekte 15 kilometre uzunluğundaki araziye ilaveten yaklaşık 60 kilometrelik bir alan da "nüfuz alanı" olarak İsrail istihbaratının kontrolünde bulunuyor. 

Maksat, Şam'daki cihatçıların Golan bölgesine füze rampası koymasını önlemek ve muhtemel bir tehdide meydan vermemekmiş! 10
 

İsrail yönetimi, cihatçı geçmişini hatırlatarak Colani ve örgütüne güvenmediğini açıkladı
İsrail yönetimi, cihatçı geçmişini hatırlatarak Colani ve örgütüne güvenmediğini açıkladı

 

Belki de bu yüzden İsrail, 15 Ocak 2025 tarihinde Suriye'nin güneyindeki Kunetra'ya bağlı Ğadirul Bıstan beldesine SİHA aracılığıyla saldırdı.

Yeni Şam yönetiminin denetimindeki topraklara yönelik bu ilk saldırı sonucu iki cihatçı ile bazı siviller öldü. 

 

 

Kaynaklar:

1. https://www.independentarabia.com/node/614349/, 25 Aralık 2025.
2. https://www.aljazeera.net/news/2024/6/23,23 Haziran 2024.
https://www.aljazeera.net/news/2024/9/14, 15 Eylül 2024.
3-), جنرال احتلالٍ: ورّطنا بغزّة مثل أمريكا بفيتنام وحماس لن ترفع الراية البيضاء, 8 Ocak 2025.
4. لبيت الأبيض و"احتضان" الجنرالين غانتس وغالانت: مُشاورات نادرة يطلبها "ترامب" تشمل نحو 400 جنرال وضابط إسرائيلي
5. الأردن والسلطة تدينان نشر الاحتلال ينشر خريطة لإسرائيل التاريخية, 7 Ocak 2025.
6. https://x.com/IsraelArabic/status/1876226997585641924?
7-8. نحومملكة إسرائيل الكبرى, 13 Ocak 2025.
9. هل دخل الجيش التركي لريف اللاذقية ولماذا احتفل سوريون برفع علم تركيا.
10. https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5103264-, İnci Mecdi, 20 Ocak 2025.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU