Futbol, kökü milattan önceye Çin'e dayandığına dair bilgiler olmakla birlikte modern manada 19'uncu yüzyılda İngiltere'de doğduğu kabul edilen ve doğduğu topraklardan dışarı çıkıp FIFA'nın kurulması sonrasında gittikçe yaygınlaşan sporun dallarından sadece biri.
Etkisiyle bir sözcükten öte anlamları içinde barındıran, renklerle kitleleri birleştirip ayırabilen, yönlendirebilen sporun ötesinde bir güç.
Takım ruhu, koordinasyon, yetenek ve bunlar kadar zeka ile güç de gerektiren bu spor dalı, 22 kişinin sahadaki mücadelesine, maçın gidişatına göre seslerin değiştiği binlerce kişilik orkestranın eşlik etmesiyle ortaya çıkan bir görsel şölen.
Popülaritesi ve geniş etki alanı düşünüldüğünde aidiyet duygusunun belki de en yoğun yaşandığı spor. Hatta bu duygu, futbolun manevi gücü.
Futbolun doğasında olan gönül verilen renklerin galibiyetinin tarifsiz mutluluğu, yenilginin getirdiği derin üzüntü.
Taraftarlıkla, bilinçli-bilinçsiz beslenen fanatizm arasındaki ince çizgi.
Aidiyet ve destek duygusunun uçlarda yaşanmasıyla oluşan rakipleri "öcü", "düşman" gibi gören anlayıştaki kitlelerin, bu bağlamda da fanatizmin, besin kaynağı.
Futbolun olumlu veya olumsuz, toplumsal etkileri olduğu bir vakadır. Günümüzde bu etkileri yaşayıp gözlemlemekteyiz.
Türkiye, bu spor dalıyla erken denilebilecek bir dönemde 19'uncu yüzyılın son çeyreğinde tanışırken, günümüzde Türkiye'de futbolu ve spor kamuoyunu yönlendirme gücüne sahip büyük kulüpler de (Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş) 20'nci yüzyılın henüz başlarında doğdular.
Türkiye'nin futbol serüveninde bu kulüpler, güçlü rekabet, başarılar, fiziki ve maddi olanaklar, taraftar sayıları gibi özellikleriyle her ne kadar öncü olsalar da Anadolu, üç büyüğün olduğu İstanbul'a zaman zaman meydan okuyabildi.
Bunların başında da şüphesiz futbolla "futbolu" yaşayan şehir, Trabzon geliyordu.
Trabzon'da futbola dair ilkler
Trabzon, sosyal ve kültürel hayatında önemli bir yer işgal edecek olan futbolla erken bir dönemde ilk spor kulübü İdman Yurdu'nun kurulmasıyla Birinci Dünya Savaşı'nın öncesinde tanışan Anadolu şehridir.
1913 yılında ilk kuruluşu gerçekleştirilen fakat savaş nedeni ile kapatılıp 21 Ocak 1921 tarihinde tekrar açılan İdman Ocağı, 1923'te Necmiati, 1925'te İdman Gücü ve Sebat Gençlik Kulüplerinin kurulması ile birlikte Trabzon'da futbol dalında resmi lig maçları oynanmaya başladı.
1940-1941 yıllarında Trabzon Lisesi ve Askeri Garnizon Gücü'nün katılımıyla Trabzon futbol ligi genişlerken, 1951-1952 sezonuna gelindiğinde Trabzon'da federasyona tescil edilmiş altısı gençlik, ikisi askeri garnizon, ikisi okul ve yurt olmak üzere toplam 10 spor kulübü vardı.
1950-60 döneminin Trabzon ligi şampiyonları
1950-1960 yılları arasında Trabzon'da lig maçları ekimin ilk haftası başlar, ilk devresi ocak ayında sona erer, şubatta ikinci devre başlar ve martın son haftasında tamamlanırdı.
10 yıllık dönemdeki şampiyonluklara bakacak olursak Necmiati'nin (1950-1951, 1952-1953) iki, Karagücü'nün de (1954-1955) bir defa mutlu sona ulaştığı görülür.
Fakat asıl mücadele, bunlar dışındaki iki kulüp arasında olmuştur.
1951-1952 sezonunda şampiyon olan İdman Gücü, 1956-1957 sezonunda da Trabzon lig maçlarında oynadığı 14 maçın 12'sini kazanıp sadece bir yenilgi ve beraberlik alarak 25 puanla mutlu sona ulaşırken, İdman Ocağı ise 4 sezonla en çok şampiyon olan kulüptür.
İdman Ocağı'nın rekoru
İdman Gücü'nün en büyük rakibi, dört sezonda (1949-1950, 1953-1954, 1957-1958, 1958-1959) şampiyon olma başarısını göstererek Trabzon ligindeki rekabette öne çıkan İdman Ocağı'ydı.
Özellikle 1958-1959 sezonunda, Kaptan Sebahattin Canoğlu, İbrahim Küçüktepe, Haydar, Faruk Poyraz, Kenan Aksu, Abdurrahman Çihtçi, Necati Funda, İhsan Öztürkmen, Osman burma, Ahmet Suat Özyazıcı ve Celal Öztürkmen'li kadrosuyla, ligde oynadığı 65 maçın tamamını kazanarak hem şampiyonluğu hem de Fenerbahçe'nin 61 lig maçının 61'ini de kazanarak elde ettiği rekoru kırmıştır.
1950-1960 yılları arasında oynanan futbol müsabakalarında alınan en farklı galibiyeti de yine İdman Ocağı, 25 Ocak 1958'de Gençler Birliği'ni 16-0'lık skorla mağlup ederek almıştır.
Bunun dışında 1956-1957 sezonunda oynanan İdman Ocağı-Erdoğdu maçında yine İdman Ocağı'nın aldığı 13-1, Sebat-Erdoğdu maçında Sebat'ın 7-1 ve 1959-1960 sezonunda İdman Gücü-Fatihspor arasında oynanan maçta İdman Gücü'nün aldığı 12-1'lik skorlar farklı maç sonuçlarıdır.
Ocak-Güç rekabeti
1950'li yıllarda Trabzon liginde sonucu heyecanla beklenen müsabakalar, İdman Ocağı ve İdman Gücü karşılaşmalarıydı. İki kulübün 1940'larda şiddetlenen mücadelesi, daha sonraki yıllarda artarak devam etse de bu rekabette, 1950'li yıllarda İdman Ocağı öne geçmesini bildi.
Necmiati'nin iki defa şampiyonluğa ulaşmasına rağmen Trabzon amatör ligine Ocak-Güç rekabeti damga vurdu.
İdman Gücü-İdman Ocağı maçları Trabzon'da gündemi oluşturur, bu maçlar öncesinde gazeteler anketler yapardı.
Özellikle de oynanacak maç şampiyonu belirleyecekse, adeta Trabzon'da hayat dururdu.
1957-1958 sezonunun şampiyonunu belirleyecek İdman Ocağı-İdman Gücü maçı Trabzon'da böyle bir atmosfer yaratmıştı.
Halkın yanında çeşitli kurumlar da bu heyecana ortak olmuş ve Ticaret Bankası, galip takım oyuncularına ödül olarak birer gömlek, yenilen takım oyuncularına da teselli olarak birer çift çorap verileceğini açıklarken Yapı Kredi Bankası da galip takıma bir kupa verileceğini duyurmuştu.
Kupalarda Trabzon takımları
Trabzon ligi dışında oynanan kupa maçlarında gerek Trabzon Karması gerekse İdman Ocağı ile İdman Gücü başta olmak üzere kulüpler, mücadele ederek başarılı sonuçlar aldılar.
- Trabzon Karmasının mücadele ettiği Cumhuriyet Kupası maçları, Kasım 1955'te Ankara'da yapıldı. Trabzon Karması, Bursa Karmasıyla oynadığı ilk müsabakasında sahadan 2-2 beraberlikle ayrıldı.
- İkinci maçını Adana Karması ile yapan Trabzon, bu karşılaşmayı 3-0'lık skorla kazanınca Cumhuriyet Kupası'nı kazanma ihtimali belirse de Ankaragücü ile yaptığı karşılaşmayı kaybederek ikinci oldu.
- 1957 Trabzon Şampiyonu olan İdman Gücü, Samsun'da yapılan grup maçlarına katılma hakkı kazandı fakat Kayseri ve Samsun karşısında aldığı yenilgilerle Trabzonlu sporseverleri hayal kırıklığına uğrattı.
- Yine 1957 yılında Türkiye Genç Takımlar Karmaları arasında Şehir Stadında yapılan müsabakalarda Trabzon Karması, Mersin'i 7-0 gibi farklı bir skorla mağlup etmeyi başardı.
Haziran 1958'deki Türkiye spor birinciliklerinin ilk defa Trabzon'da yapılması bu dönemde futbola dair önemli gelişmelerdendi.
- Trabzon Genç Takımı, Aralık 1959'da yapılan dördüncü grup müsabakalarında Giresun, Rize, Samsun ve Amasya takımlarını mağlup ederek grup şampiyonu oldu.
- 1958-1959 sezonunda da Trabzon lig şampiyonu İdman Ocağı, Haziran 1959'da Trabzon'da yapılan Trabzon-Sivas-Elazığ-Adana küme maçlarında tüm rakiplerini mağlup ederek, birinciliği elde etti.
Trabzon takımları, nadiren de olsa farklı ülkelerin takımlarıyla da hazırlık ve dostluk maçları yaptılar.
Avusturya'nın Ostbahn takımı ile maç yapmak için anlaşan Trabzon şampiyonu İdman Ocağı, 6-7 Ağustos'ta Trabzon'da oynanan iki maçta da Avusturya temsilcisini mağlup etmeyi başardı.
İdman Gücü Kulübü de Haziran 1959'da İran'dan Trabzon'a gelen Üniversiteler Karması takımıyla iki maç yaptı ve her ikisinde de sahadan galibiyetle (4-1, 2-0) ayrıldı.
Ocak-Güç rekabeti üzerinden 1950'lerde Trabzon'da "Galatasaray-Fenerbahçe" algısı
Ocaklılar Sarı-Kırmızı diye Galatasaray'a, Yeşil Beyaz renkli Güçlüler ise Fenerbahçe'ye yakın oldular.
Trabzon'da tescilli kulüplerden birisi 15 Mayıs 1959'da kurulan sarı-lacivert renkli Fenerbahçe'ydi.
Yani o dönemde İdman Gücü'nün sempati beslemesinden öte Trabzon'da, renkleri ve adı "Fenerbahçe" ile aynı olan tescilli bir spor kulübü faaliyet gösteriyordu.
Siyasetçilerin aynı zamanda futbol kulüplerinin yöneticileri olduğu bu dönemde; Osman Kavrakoğlu, Medeni Berk ve Agâh Erozan gibi Adnan Menderes'e yakın isimlerinin başkanlık yaptığı Fenerbahçe'yi destekleyen İdman Gücü'nün siyaseten DP, İdman Ocağı'nın ise CHP çizgisinde olduğu bilgisi vardır.
Her ne kadar Adnan Menderes'in akrabası ve DP İzmir Milletvekili Sadık Giz de 1957-59 arasında Galatasaray'ın başkanlığını yapmışsa da yukarıda saydığımız isimler gibi DP'nin müfritleri arasında değildi.
Bu ayrımı Trabzon basını üzerinden de görmek mümkündür. DP'yi destekleyen basının ağırlıklı olarak İdman Gücü'nü de desteklediği anlaşılırken, CHP'nin Trabzon'daki yayın organı Halk gazetesi ise İdman Ocağı'nın Trabzon'a davet ettiği Galatasaray'a övgüler dizmiştir.
Halk gazetesinde 25 Haziran 1954'te yayımlanan ve Türk spor tarihi yazılırken Galatasaray'ın adının altın harflerle yazılması gerektiği belirtilen bir yazıda "Türkiye'de bütün spor branşlarında faaliyet gösteren ve hatta bazı spor şubelerini tek başına yaşatan biricik kulüp" ifadelerine yer verilmiş ve başlıca şu vurgular yapılmıştır:
- Galatasaray, birçok sarsıntı geçirmiş fakat bünyesinde var olan dirençle bunlara karşı durabilmişti. (Güneş Spor örneği)
- Bünyesinde mevcut alevli-ateşli oyunuyla çok defa mağlup edilmesi imkansız gibi görülen takımlara üstünlük sağlamıştı.
- (7 kişilik kadrosuyla en büyük rakibi Fenerbahçe'ye karşı aldığı 7-0'lık galibiyetle, İngiliz Sunderland takımına karşı mücadelesi örneği)
- Sunderland'ın Galatasaray'ı İngiltere'ye davet etmesiyle, futbolun beşiği sayılan bu ülkede oynayan ilk Türk takımı olması.
- 11 İstanbul lig, 1 Türkiye, 3 Milli Küme birincilikleri ve diğer başarılarıyla Türkiye'nin en zengin spor müzesine sahip olması…
Trabzon basınında spor haberleri, genellikle arka sayfalarda yer alır veya ilk sayfada olsa dahi manşetten verilmezdi.
Galatasaray'ın Trabzon'a gelişiyle ilgili Halk gazetesinin haberi, bu dönemde spor konulu nadir görülen manşetlerdendir.
2 Temmuz 1954 tarihinde İdman Ocağı'nın davetlisi olarak Trabzon'a gelen Galatasaray Spor Kulübü, Karadeniz turne programına göre önce Samsunspor'la 6-0 ve 6-3 gibi farklı skorlarla kazandığı iki maç yaptı.
İdman Ocağı ile yapılan iki maçı da 4-1 ve 3-2 gibi skorlarla kazanan Galatasaray futbol takımına, Trabzon Valisi tarafından gümüş kupa hediye edilirken Trabzon halkının ilgisi de yoğun oldu.
Takım olarak Fenerbahçe veya Beşiktaş'ın bu yıllarda şehre geldiğine dair bir bilgiye rastlamadık. Sadece Fenerbahçe ve Milli Takımın ünlü oyuncusu Lefter'in 28 Haziran 1959 günü Trabzon'u ziyaret ettiği ve halkın ona yoğun ilgi gösterdiğine dair basına yansıyan bir haber vardır.
Ezeli rakibine göre daha aktif olduğu anlaşılan İdman Ocağı, aynı renkleri taşıdığı ve desteklediği Galatasaray dışında yine dönemin büyük kulüplerinden Vefa ve İstanbulspor takımlarını Trabzon'a davet etmiştir.
1953 yılında döneminin en büyük takımlarından birisi olan Vefa, İdman Ocağı ile özel bir maç yapmak üzere Trabzon'a gelmiş ve oynanan iki maçtan ilki 3-3 berabere, ikincisi ise Vefa'nın 4-2'lik galibiyeti ile sona ermiştir.
İdman Ocağı 1955 yılında İstanbulspor'u da Trabzon'a davet etmiştir. İki takım arasında 25 ve 26 Haziran 1955 tarihlerinde iki özel karşılaşma oynanmıştır.
Her birinde yaklaşık on bin seyircinin olduğu maçların ilki 1-1 beraberlikle, ikincisi ise İdman Ocağı'nın 1-0'lık galibiyeti ile sona ermiştir.
İdman Gücü'nün davetlisi olarak da Ağustos 1959'da Adana İdman Yurdu ile Ocak 1960'ta Amatör Milli Takım, Trabzon Karmasıyla maç yapmak üzere Trabzon'a gelen takımlardır.
Futbolda bitmeyen hakem sorunu
1950'li yıllarda Trabzon'da futbol müsabakalarında olaylar eksik olmazdı.
Centilmenlik dışı hareketler, fanatizm, gergin atmosfer gibi sebepler olsa da bugün olduğu gibi gerginliği artıran nedenlerin başında hakem kararları ve etkisi geliyordu.
Öncelikle bu yıllarda müsabakaları yönetecek yeterlilikte lisanslı hakem bulmanın zor olduğunu belirtmek gerekir.
Bölge federasyonunun aldığı kararla maçların lisanslı hakemlerce idare edilmesi gerektiğinden, ligin başlatılabilmesi için yakın illerden lisanslı hakem aranmış, 1954-1955 Trabzon amatör ligi, hakem bulunamadığı için belirlenen tarihte başlatılamamıştı.
Trabzon'da hakem yokluğuna çare bulabilmek için 1955-1956 sezonundan başlanarak ilerleyen yıllarda devam eden birer haftalık hakemlik kursları açıldı.
Bir taraftan yoklukları, diğer taraftan varken verdikleri kararlar, tartışma yaratan hakemlerle ilgili ortak kanı, bilgi ve yetenek olarak yetersiz olduklarıydı.
Hakemler nedeniyle yaşanan sorunlara birkaç örnek: 1950-1951 yılı şampiyonunun belirleyecek olan Necmiati-İdman Gücü maçı, futbolcular sahaya çıktığı halde hakem yüzünden oynanamamış, 14 Ekim Pazar günü yapılması gereken İdman Ocağı-Doğangençlik maçı hakem gelmediği için ertelenmiş, yine hakem yüzünden 23 Aralık 1956'da oynanan İdman Gücü-Doğanspor maçı yarıda kalmıştı.
1957 yılında Trabzon'da yapılan Genç Takımlar Müsabakalarında İstanbul ve Denizli arasında oynanan maçın hakemi Osman Yereşer'in, hatalı olduğu iddia edilen kararları sonrası maç 1-1 tamamlanınca Trabzonlular Hakeme tepki göstermişti.
Maç bitiminde şehre dönmek isteyince taksilerin almadığı Hakem, ancak polis ve jandarma nezaretiyle bulunan bir taksiye bindirilerek oteline dönebilmişti.
1950'li yılların Trabzon'unda futbolda en büyük rekabetin olduğu İdman Ocağı ve İdman Gücü müsabakalarının, genellikle olaylı geçtiği basına yansıyan haberlerden anlaşılıyor. Bunlardan birisi de 21 Eylül 1958 günü oynanan maçtı.
Emniyetin aldığı önlemler sayesinde can kaybının olmasının önlendiği belirtilen müsabakayla ilgili haberlerde verilen bilgilere göre; tekmeler havada uçuşmuş, 5 futbolcu sahadan atılmıştı.
Trabzon'un en büyük derbisinde yaşananların baş sorumlusu ise müsabaka boyunca stadyumdaki seyircilerin protestolarının hedefi olan hakem ve kararları gösterildi.
Yaklaşık 1 ay önce maçın tarihi belli olmasına rağmen, gergin geçeceği belli olan böyle önemli bir müsabakada Samsun'daki maçlarda dahi görev vermekte tereddüt edildiği belirtilerek yetersiz olduğu ileri sürülen bir atama yaptığı için eleştiri okları, Hakem Komitesine de döndürülmüştü.
Bu maçı seyrederken hiç mi kalpleri kan ağlamadı? Bundan da ders almadılar mı acaba merak ediyoruz? Hiç olmazsa kendi hakemlerimizle maçı idare etseydik, sporumuza bu kadar leke sürmezdik.
"Bu maçta neler olmadı ki?" denilen 22 Eylül 1958 tarihli Hizmet gazetesinin haberine göre maçta yaşanan ilginçliklerden bazıları şunlardı:
Bir futbolcu yüzüne vurulan limonu gösteriyor, alakalanılmıyor. Yüzüne tokat, kafasına yumruk yiyor, alakalanılmıyor. Topa kasti vurulup zaman geçiriliyor da bizim meşhur (!) orta hakemi (ben görmedim) işin içinden çıkıveriyor. Oh…ne ala…
Hakem ayrıca kasti hareketlere göz yummakla, oyunun gittikçe sertleşmesine rağmen müdahale etmemekle, Ocaklı bir futbolcunun ikinci yarıda elindeki limonu Güçlü bir futbolcunun yüzüne vurmasına ve futbolcuların birbirlerini tekmelemelerine seyirci kalmakla suçlanmıştı.
Bu müsabaka Trabzon basınında "kör döğüş", "meydan muharebesi" benzetmeleriyle gazete sütunlarına yansımıştı.
Anlaşıldığı üzere amatör lig de olsa hakemler verdikleri kararlarla maçların gidişatını etkileyebilmiş, görevli oldukları halde maçlara gitmeme lüksünü kendilerinde bulabilmiş, yaptıklarıyla takımların ve maçların kaderine etki edebilmişlerdi.
Ocak-Güç rekabetinden doğan Trabzonspor
1960'ların ortalarına gelindiğinde Trabzon'da Ocak-Güç rekabetinin yarattığı ortam, futbol serüveninde İstanbul'a rakip olarak ortaya çıkartacak Trabzonspor'un yolculuğunu başlattı.
Trabzon'da amatör kulüplerin birleşmesinde İdman Ocağı ile İdman Gücü takımlarını bir araya getirmek mümkün olmayınca önce Haziran 1966'da İdman Ocağı, Martı ve Yıldız Spor kulüpleriyle renklerini muhafaza edip, Türkiye ikinci ligine alındı. Fakat burada oynamasına izin verilmedi.
1 ay sonra İdman Gücü, üç kulüple birleşip kırmızı-beyaz renklerle Trabzonspor'u kurdu ve 1966-67 sezonunda ikinci ligde Trabzon'un mücadelesi başladı.
İdman Ocağı kulübünün olmadığı bir yapılanmanın Trabzon'da futbolu tam olarak temsil edemeyeceği düşüncesinden hareketle sancılı bir süreç sonunda, 2 Ağustos 1967'de nihayet ezeli rakip iki kulüp birleşmeyi kabul etti.
Bordo-Mavi renkler altında, İdman Ocağı, İdman Gücü, Karadeniz Gücü ve Martıspor birleşti ve bu güç birliği bordo-mavi renkleriyle Trabzonspor'u doğurdu. Bundan sonra da üst üste başarılar geldi.
Önce 1967-68 sezonu itibarıyla ikinci ligde başladığı mücadelesini, 1973-74 sezonunda birinci lige çıkmayı başararak sürdürdü.
Oysa bu, Trabzonspor için sadece bir başlangıçtı.
Türk futbolunda Anadolu devrimi
Ocak-Güç rekabetinden, güç birliğine geçen Trabzonspor, 1975-76 sezonunda henüz yeni olduğu birinci ligde şampiyon olma başarısını gösterdi.
İlk defa İstanbul dışına kupayı çıkartan bu başarı, şampiyonluktan öte bir anlam taşıyordu.
Trabzonspor'un başarısı bir yerde futbolda Anadolu'nun başkaldırısıydı.
İstanbul'un, futbola koyduğu ambargoyu bitiren Doğu Karadeniz'in bordo-mavi fırtınası, güç ve başarıya ortak olduğunu hem ilan hem de kabul ettirdi.
Şehir ise zaferlerin verdiği sarhoşlukla, öncesinden daha büyük bir ilgi ve coşkuyla futbolla yaşamaya başlıyordu.
1975-1985 arasında kazandığı altı lig şampiyonluğu, altı Cumhurbaşkanlığı, üç Türkiye ve üç de Başbakanlık kupasıyla başarısının tesadüf olmadığını gösterdi.
Öz kaynakları, yetiştirdiği sporcularıyla Trabzonspor, ününü şehir ve ülke sınırlarının ötesine de taşıyarak İstanbul'un üç büyüğünün yanına dördüncü büyük olarak kendisini kabul ettirdi.
Nereden bakılırsa bakılsın bu, Trabzon'un devrimi ve gerçek bir başarı hikâyesiydi.
Kaynaklar:
*Makale eklemelerle birlikte ağırlıklı olarak Demokrat Parti Döneminde Trabzon (1950-1960) adlı Atatürk Araştırma Merkezinden 2017'de yayımlanan eserden yararlanılarak hazırlanmıştır.
Hizmet, Halk, Hâkimiyet gazeteleri
https://www.trabzonspor.org.tr/tr/kulup/tarihce, Erişim: 18.01.2025
bordomavi.net,https://forum.bordomavi.net/showthread.php/54176-Ge%C3%A7mi%C5%9Ften-G%C3%BCn%C3%BCm%C3%BCze-Kadrolar%C4%B1m%C4%B1z-Ayaktakiler-Oturanlar-Trabzonspor, Erişim: 20.01.2025
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
.
© The Independentturkish