Satrancın kökenine dair

Dr. Duygu Çağla Bayram Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Murali Ranganathan/Rijksmuseum/CC0/Chaturaji/Wikimedia Commons

Satrancın binlerce yıl önce Hindistan'da geliştirilmiş bir savaş stratejileri ve taktik geliştirme yöntemi olduğunu biliyor muydunuz?


Hindistan'da dünyayı her zaman öyküler aracılığı ile anlamlandırma eğilimi var.

Ve kendine özgü hikâye anlatma sanatları ile ilgili uygulamalara ve ritüellere daha yakından bakıldığında ise oyun oynamaya olan sınırsız eğilimleri ortaya çıkar.

Hint tarih kitapları, chaturanga oyunu oynamak için oturmuş pozisyondaki Hint krallarının örnekleri ile doludur.

Ki satrancın kökeninin ve İpek Yolu boyunca yolculuğunun da buradan geldiğine inanılır.

Tarih kayıtları bize der ki; 

Satranç aslında filler, savaş arabaları ve savaş bakanları ile taktiksel bir simülasyon oyunu olarak başladı ve askeri strateji için bir araç, insan ilişkileri için bir metafor ve deha için bir ölçüt haline geldi.

Satrancın en eski biçiminin 6'ncı yüzyılda kuzeybatı Hindistan'da 8x8'lik bir ashtapada tahtasında oynanan chaturanga (4 bölüm) olduğu kayıtlarda yer almıştır.
 

 

Chaturanganın modern satranç ile iki ortak özelliği vardı:

Tahtadaki her karakterin hareketini farklı kurallar yönetiyordu ve bir taşın kaderi zaferi belirliyordu.

Chaturanga, Pers kıyılarına ulaştığında shatranj haline gelmiş ve 15'inci yüzyılda bugünkü biçimini almıştı.

Ancak 19'uncu yüzyıla gelindiğinde dahi Hindistan'ın her yerinde popüler olan tek spor güreş idi.

Ve şu anda anlaşıldığı gibi rekabetçi spor 19'uncu yüzyıl Hindistan'ında yaygın değildi. 
 

 

Hindistan'ın sayısız kraliyet sarayı tarafından cömertçe himaye edilen şampiyon güreşçiler, sıradan insanlar tarafından saygı duyulan ve hatta adeta putlaştırılan ikonlardı.

Ancak üst sınıfların ve edebiyat aydınlarının bakış açısı ile güreş yalnızca bir seyirci sporuydu ve arenaya kendileri giremezlerdi.

Üst sınıflar hareketsiz eğlence biçimlerini tercih ettiler.

Hindistan'ın bu tür oyunlara, özellikle de şans oyunlarına dair uzun bir geleneği var.

Bunlar ülkenin farklı yerlerinde chaupat, songatya ve pachisi olarak bilinirdi.
 

Bir pachisi tahtası / Fotoğraf: Micha L. Rieser, Wikimedia Commons
Bir pachisi tahtası / Fotoğraf: Micha L. Rieser-Wikimedia Commons

 

Bu oyunlar ya kumaş üzerine işlenmiş ya da tahta üzerine oyulmuş tahtalarda oynanırdı. Ve bazen de döşemenin kendisine işlenirdi.

Ve genellikle fildişi veya kemikten yapılmış bir zar atmayı içerirdi.

Bu oyunlar, şans oyunlarının Dharmaraja Yudhishthira ve Kral Nala (Mahabharata destanında tanrı veya kral olarak aktarılan karakterler) için felaketin aracı olduğu Hindistan'ın destansı edebiyatında önemli bir yer tutar.

19'uncu yüzyılda bu oyunlar Hindistan genelinde evrensel olarak popülerdi ve kraliyetten sethilere (ticaret ile uğraşan üst kast varlıklı kesim) ve sınıflardan kitlelere kadar nüfusun her kesimi tarafından oynanıyordu.

Ancak bunlar kumar esintisi yayan şans oyunları olduğu için aynı zamanda toplumun daha püriten kesimleri tarafından da hoş karşılanmıyordu.

Satranç, şans oyunu olmadığı için belki de iyi kabul gören tek masa oyunuydu.

Oyuncunun yalnızca oyunun kurallarına hâkim olması gerekmiyordu, aynı zamanda kazanan bir strateji geliştirmek için zekasının tüm gücünü kullanması gerekiyordu.

Satrancın Hindistan'da uzun bir geçmişi var ve Hindistan'dan batıya, İran'a ve ötesine, buradan da doğuya, Çin ve Japonya'ya gittiği söylenir.

Hindistan'da "chaturanga" olarak bilinen bu oyunun adı Arapçalaştırılarak "shatranj"a dönüştürülmüş ve bu biçimde İran üzerinden Kuzey Hindistan'a geri dönmüş.

Batı Hindistan'da, özellikle Bombay'da hem sömürgeciler hem de sömürgeleştirilenler arasında satranç popülerdi.

1850'lerde oyun Batı dünyasında, özellikle de Büyük Britanya'da daha yeni yeni ün kazanıyordu.

1851'de ilk uluslararası satranç turnuvası Londra'da düzenlendi.

Bu, dünyanın dört bir yanından insanların Londra'ya akın ettiği 1851 Büyük Sergisi ile aynı zamana denk geldi.
 

Fotoğraf: Bettmann Arşivi
Fotoğraf: Bettmann Arşivi

 

Satranç turnuvası, zamanının önde gelen satranç oyuncularından biri olan ve satrancın ilk dünya şampiyonu olarak kabul edilen Howard Staunton (1810-1874) tarafından başlatıldı.

Bombay'da o zamanlar yayınlanan tek günlük İngilizce gazete olan Bombay Gazette, 1850'lerden itibaren sütunlarında düzenli olarak satranç bulmacaları yayımlamaya başladı.

Yazışmalı satrancın erken bir biçiminde (genel satrançtan farklı olarak) oyunlar ayrıca gazetenin sütunları aracılığı ile iletişim kuran farklı yerlerde yaşayan iki oyuncu tarafından oynanırdı.

Oyuna olan ilginin artması, 1 Temmuz 1853'te Bombay Satranç Kulübü'nün kurulmasına yol açtı.

Ve belki de birkaç yıldır varlığını sürdüren Kalküta Satranç Kulübü'nden ilham almıştı.
 

Bu çizimde, soldan beşinci sıradaki Howard Staunton da dahil olmak üzere satranç ünlüleri, 14 Temmuz 1855'te The Illustrated London News için yayınlanmıştır / Görsel: Wikimedia Commons
Bu çizimde, soldan beşinci sıradaki Howard Staunton da dahil olmak üzere satranç ünlüleri, 14 Temmuz 1855'te The Illustrated London News için yayınlanmıştır / Görsel: Wikimedia Commons

 

Bombay Satranç Kulübü üyelerinin çoğu Avrupalıydı, ancak tıp doktoru Bhau Daji de dahil olmak üzere birkaç Hint üyesi vardı.

O sıralar Hindistan'da peşi sıra çıkan satranç konulu yayınlar, satranç oyununun yalnızca bir eğlence olmadığını, yaşamda pratik uygulamaları olduğunu ve çocuklara tanıtılırsa onlara değerli dersler verebileceğini savunarak gelecekteki eleştirmenlerin önüne geçmeye çalıştılar.

Ayrıca oyunun stratejik düşünmeyi geliştirmeye ve geleceği daha iyi anlamaya yardımcı olduğunu iddia ettiler.

Bu kitapların anında etkisi kolayca değerlendirilemezdi ancak oyunun başlı başına kendisi bölgede istikrarlı bir ilerleme kaydetmiş gibi gözüküyordu ki satranç konulu yayınların ilklerinden olarak izi sürülen Gujarati ve Marathi kitaplar bu geçişe katkıda bulunmuş olabilir.

Ve 19'uncu yüzyıl boyunca hem Bombay'da hem de Hindistan'ın diğer yerlerinde satranç giderek güçlendi.
 

Ağustos 1861'de The Illustrated London News'da yayımlanan satranç oyunları / Fotoğraf: Internet Archive Book Images/Wikimedia Commons
Ağustos 1861'de The Illustrated London News'da yayımlanan satranç oyunları / Fotoğraf: Internet Archive Book Images/Wikimedia Commons

 

Ayrıca bu dönemde satranç tahtasındaki taşlar standartlaştırıldıkça, çeşitli oyun modları arasındaki farklar da ortadan kalktı.

Tıpkı bir zamanlar güreşte olduğu gibi, desi stili (yerli/yerel/geleneksel) satrançtaki özelliklerin sonunda yerini küresel bir standarda bırakması kaçınılmazdı.

Ancak bu geçiş, Hindistan'da zaman testinden geçmiş köklü bir satranç kültürünün oluşmasına yardımcı oldu.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU