Sırada bir fiyasko öyküsü var. Neredeyse milyonlarca Hint'in ölümüne yol açabilecek büyük bir casus skandalı.
Hindistan ve Amerika'nın Himalayalar'da nükleer enerji ile çalışan bir cihazı kaybetme öyküsü ki radyasyonu Hindistan'ın su kaynağını zehirleme tehlikesi yaratabilir(di) ...
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Nisan 1978'de dönemin Hindistan Başbakanı Morarji Desai Lok Sabha'da (Parlamento alt meclisi) bomba etkisi yaratan bir açıklama yapmıştı.
Desai, 1960'larda Hindistan ve Amerika CIA'in Himalaya'daki yüksek dağlardan biri olan Nanda Devi'ye nükleer enerji ile çalışan bir cihaz yerleştirdiğini söyledi.
Cihazın amacı Çin'in nükleer testlerini takip etmekti.
Ama doğrusu cihaz kaybolmuş ve bulunamamıştı.
Desai'nin açıklaması büyük bir siyasi fırtınaya yol açtı ki gazeteler cihazdan yayılan radyasyonun Ganga Nehri'ni zehirleyebileceğini ve milyonlarca Hint'i tehdit edebileceğini savunmaya başlamıştı.
Ve bu aynı zamanda Hindistan-Amerika ilişkilerinde de büyük bir krize dönüştü.
Evet, fiyasko öyküsü başlıyor...
Yıl: 1962.
Hindistan kısa bir sınır savaşında Çin'e ağır yenilmişti.
Bu felaketin ardından Hindistan Çin'e karşı kendini daha iyi hazırlamak için Amerika ile yakın istihbarat işbirliğine başladı.
Çin ilk nükleer denemesini 1964'te gerçekleştirdi ki Hem Hindistan hem de Amerika bu gelişme karşısında kendilerini ciddi tehdit altında hissettiler.
Böylece Hindistan'ın İstihbarat Bürosu IB ve Amerika'nın Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA bir plan ortaya attı.
Dağcılardan oluşan bir ekip yanlarına nükleer enerji ile çalışan bir izleme cihazı alıp Hindistan'ın en yüksek zirvelerinden biri olan Nanda Devi'ye yerleştirecekti.
Plan Başbakan Jawaharlal Nehru tarafından onaylandı ve Eylül 1965'te dağcılar Nanda Devi'ye doğru yola koyuldu.
Ancak kötü hava koşulları hedeflerine ulaşamayacakları anlamına geliyordu.
Dağcılar nükleer izleme cihazını dağda güvenli bir yere bıraktılar.
Planları 1966'da geri dönüp görevi tamamlamaktı.
Kısa süre sonra yeni bir tırmanma denemesi yapıldı ANCAK ekip, Nanda Devi'de yaşanan bir çığ olayının izleme cihazını sürüklediğini keşfetti.
Yani ekip, cihazı bulamamıştı...
Ve bu tehlikeli nükleer güç ile çalışan cihaz artık tamamen kaybolmuştu.
CIA daha sonra cihazı geri alma denemesinde bulundu ama başarısız oldu ve bu nedenle cihazın olduğu yerde bırakılmasına karar verildi.
Ama bu son derece tehlikeli olabilirdi Kİ o dönem yazılanlara göre cihaz yüksek derecede radyoaktifliğe sahip Plütonyum-238 ile çalıştırılıyordu.
Ülkede felaket senaryoları ardı ardına sıralanıyordu...
Cihaz hasar görürse radyoaktif çekirdek dışarı sızabilir ve Himalaya karını kirletebilirdi.
Bu aynı zamanda Ganga gibi Himalaya nehirlerinin kirlenmesine de yol açabilirdi.
Milyonları tehdit edebilir ve aynı zamanda Ganga'nın kutsal statüsü göz önüne alınırsa büyük bir siyasi skandala da dönüşebilirdi.
Bu durum karşısında hem Hint hem de Amerika hükümetleri fiyaskoyu örtbas etmişti...
Ardından Nanda Kot'a izleme cihazı yerleştirmek için yeni bir sefer gönderildi ve bu başarılı oldu.
Ve bu cihaz kaldırılmadan önce yıllarca çalıştı ama Nanda Devi'nin kayıp cihazı yıllardır bir sır olarak kalmıştı.
Ancak bu sır 1978'de ortaya çıkacaktı...
Amerikalı gazeteci Howard Cohn, bir dergi makalesinde dünyaya IB ile CIA'in ortak operasyonundan ve kayıp cihazdan söz edecekti ...
Ancak Cohn'un anlatısında yanlış bir şeyler de vardı: CIA'in Hindistan hükümetine operasyon hakkında bilgi vermediğini ifade ediyordu.
Bu durum Hindistan'da ajansa yönelik yoğun eleştirilere yol açtı.
Hint gazeteleri de hikayeyi ele aldı ve büyük bir skandal başladı.
Cihazın potansiyel olarak Ganga Nehri'ni zehirleyebileceğini söylüyorlar, CIA'in milyonlarca insanın yaşamını altüst edebilecek bu eylemden dolayı suçlu olduğunu ifade ediyorlardı.
O sıra Janata Partisi tarafından yönetilen Hindistan hükümeti bu ortak IB-CIA operasyonunu daha önce hiç duymamıştı, Amerikalılardan ve IB'den ayrıntılar istendi.
Amerika Başkanı Jimmy Carter da devreye girdi Kİ Carter Hindistan ile iyi ilişkiler sürdürmek istiyordu.
Amerika hükümeti cihazın sağlık açısından bir tehdit oluşturmayacağını belirten bilim insanlarının hazırladığı bir raporu Hindistan'a iletti.
Ancak Hindistan'daki kamuoyunun öfkesi Hindistan-Amerika ilişkilerini çoktan tehdit etmeye başlamıştı ki Hintlerin çoğu operasyonun CIA tarafından yürütüldüğünü düşünüyordu.
Ancak 17 Nisan 1978'de Başbakan Morarji Desai Parlamento'da o ünlü açıklamasını yapacaktı:
Üç Hindistan Başbakanı'nın - Jawaharlal Nehru, Lal Bahadur Shastri ve Indira Gandhi - Nanda Devi'nin CIA ile operasyonunu onayladığını söyledi.
Desai, Çin tehdidi göz önüne alınırsa operasyonun gerekli olduğunu savunmuş, kamuoyunun Amerika'ya yönelik öfkesine karşın CIA'i ya da Amerika hükümetini eleştiren bir tavır takınmamıştı.
Ayrıca Nanda Devi'de kaybolan cihazın herhangi bir nehri kirletmediği sonucuna varan bilimsel bir araştırmayı da duyurmuştu.
Desai'nin krizi yönetme biçimi Hindistan'ın Amerika ile bağlarını da korumuş oldu
Ki hem Amerika hükümeti hem de Amerika gazeteleri Desai'yi doğruyu söylediği ve CIA'i günah keçisi yapmadığı için övgüler yağdıracaktı...
Peki ya Nanda Devi'deki kayıp nükleer cihaz?
Ona ne oldu?
Doğrusu Nanda Devi'deki nükleer cihaz hala kayıp...
Ki bu öykü için de bu bölüm için de perdeler burada kapanıyor...
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish