Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Eylül 2018'de Soçi'de "Cihatçı güçler İdlib'den çıksın" ısrarıyla başlayan süreç, 8 Aralık 2024'te Suriye'de diktatör Hafız'ın kendisinden beter diktatör oğlu Beşşar Esad'ın devrilmesiyle sonuçlanırken, ülkenin bugününden yarınına kimin daha güçlü pozisyonlar elde etmeye yakın olduğu tartışılıyor.
Rus basını, Suriye'deki aşiret-tayfa-kabile faktörlerini "fişteklemeye" çalışırken, Batı medyası Rusya'nın yanı sıra, İran'ın kayıplarını ve Tahran rejiminin ilerleyen dönemde yüzleşebileceği tehlikeli durumları irdeliyor; İsrail'deki Rus dilli basın ise endişelerini Suriye sahasında Türkiye'nin aktifliği üzerine odaklıyor.
Evet, İsrailli yorumcular, ABD tarafından durdurulmaması halinde Türkiye'nin hem terör örgütünün Suriye'deki kolunu imha etme niyetinde olduğunu hem de kendi sınırlarının daha uzağında güvenli bölgeler oluşturmak istediğini değerlendiriyor ve ABD, İsrail ve Türkiye arasında bir an önce görüşmelerin yapılmasının önemine vurgu yapıyorlar.
Yani, tabir-i caizse, Türkiye'nin alanda kurduğu oyun terör örgütünün Suriye'deki kolunu korkuya salmışken, İsrail de Kürt müttefiklerini itmekten çok ciddi endişe duyuyor.
Rus dilli basından bazı değerlendirmeleri Independent Türkçe okurlarıyla paylaşıyoruz.
BBC Rusça Yayınlar Servisi:
BBC Rusça'da Caroline Hawley'in yazısı özetle şu şekilde:
İran'ın Ortadoğu'daki "direniş ekseni" yıkıldı... İran bundan sonra ne yapacak?
Şam'daki İran büyükelçiliğinin zeminindeki kırık camlar ve ezilmiş bayraklar arasında İran'ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney'in yırtılmış posterleri bulunuyor. Yakınlarda, İsrail'in eylül ayında Beyrut'a düzenlediği hava saldırısında öldürülen eski Lübnan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın fotoğraflarının aynı parçaları var.
Yaralarını saran İran, Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesini bekliyor. Cumhuriyetin yöneticileri daha sert hareketlere karar verecekler mi, yoksa Batı'yla görüşmeleri yeniden mi başlatacaklar? Ve Tahran'da yönetimi elinde bulunduran rejim ne ölçüde istikrarlıd?
İran'ın "direniş ekseni" İsrail tarafından dağıtılırken, şimdi ise Suriye'deki olaylardan dolayı patladı. Yemen'deki Husiler dışında İran'ın bölgede tek bir gerçek müttefiki kalmadı.
Esad'ı son kez 1 Aralık'ta İran Dışişleri Bakanı'yla buluşurken görmüşlerdi. Bakan, Suriye başkentine saldıran isyancıları darmaduman etme yemini ediyordu. Sonuçta isyancılar Şam'ı tutarken, Kremlin'in açıkladığı üzere Esad Rusya'ya kaçtı.
Ancak uluslararası düzeyde rejim çok zayıflamıştır: ABD Başkanı koltuğuna bugün-yarın Donald Trump oturacak, İsrail ise artık tüm düşmanlarını imha etme yeteneğini sergiledi.
Rejim, 2022 yılında Mahsa Amini'nin ahlak polisi tarafından başörtüsü takmaması nedeniyle gözaltına alınmasından birkaç gün sonra ölmesiyle patlak veren genel protestolar sonucunda ciddi biçimde sarsıldı.
İran'ın genç kuşakları, İslam devriminden giderek daha çok uzaklaşıyor ve onların çoğu, yönetimin getirdiği sosyal kısıtlamalardan memnun değil. Başörtüsüz sokağa çıkma riskini göze alıp tutuklanacaklarını bildikleri halde, kadınlar her gün rejime meydan okumayı sürdürüyor.
Ülke içinde artan direniş, desteğin ve Suriye'deki müttefikin kaybolması, İran yönetiminin sorunlarına sadece baş ağrısı ekliyor.
Detaylar (İsrail):
Suriyeli Kürtler İsrail'den askeri yardım istedi
İsrail'in güvenlik kurumları, Türkiye'nin desteklediği İslamcı isyancılar tarafından saldırıya maruz kalan Suriyeli Kürt azınlığın yardım ricasına tepki verme gereğinin olup-olmadığını değerlendiriyor. İsrail resmi şahıslarına ricalar, son günlerde isyancıların hareketlenmesi ve Kürtlerin topraklarını ele geçirme başarısı sergilemesinden sonra geldi.
Suriye'deki iç savaş sırasında Batı ve İsrail yanlısı Kürt azınlık, ülkenin dörtte birini kontrol altına almaya muvaffak olmuştu; bu, diğer muhalif grupların daha önce elde bulundurdukları arazilerden daha büyüktü.
Suriye'deki Kürt bölgesi, Kuzey'den Irak'la sınırdaş olmanın yanı sıra, Irak'ın güneyinde bulunan ve İsrail'e İHA'lar fırlatan İran yanlısı militanlara karşı tampon bölge rolünü oynuyor.
Türkiye'nin çıkarıİsyancıların Kuzey Batı Suriye'den hızlı hareketlenmesi sonucunda Esad rejiminin düşmesi, Kürtler arasında hemen tedirginliğe neden oldu.
Kürtler, düşmanlarından sadece birinin yıkılmasına rağmen Türkiye'nin desteklediği isyancıların onlara karşı faaliyete geçeceğinden endişe ediyorlar; bu endişeler artık gerçekleşmeye başladı.
İslamcı militanların Kürtlerden Türkiye sınırına yakın Menbiç kentini almaya muvaffak olmalarına ve askeri hareketlerin sadece Amerikan müdahalesi sonucu durdurulmasına rağmen, askeri hareketler farklı bölgelerde sürdü.
Son günlerde Suriye'nin Kuzeyindeki Deyr ez-Zor kenti ve havaalanının yanı sıra, Irak sınırındaki stratejik öneme sahip Al-Bukamal kenti de ele geçirildi. Fırat Nehri'nin öteki kıyısına çekilen Kürtler, Türkiye destekli saldırılardan endişe ediyorlar.
Suriye'nin Kuzey Batısındaki üç bölgede, Türklerin ‘Suriye Ulusal Ordusu’ adı altında (aslında bu, farklı isimler altındaki bir dizi silahlı gruptan oluşan toplama bir ordudur) oluşturduğu militanlar şimdi tamamen Suriye Demokratik Güçleri'ne saldırıyor.
Tüm bu yıllar boyunca Kürt güçler, Suriye'nin petrol yatakları ve tarım alanlarının bulunduğu bölgelerinin önemli kısmını kontrol etti.
Bu az değilmiş gibi: Karakozak yakınındaki köprüden Fırat Nehri'ni geçmek için savaş veren Türkiye yanlısı güçler, Kürt özerkliğinin dağlık bölgelerdeki kalbi durumundaki Rakka ve Haseka'ya yol açmaya çalışıyor.
Böylece, Suriye'nin Kuzeyinde yerleşen ve Erdoğan'ın terör örgütü olarak gördüğü Kürt yönetiminin imhası için Türkiye Cumhurbaşkanı'na izin verilmesi halinde oluşacak boşluğa IŞİD militanlarının yanı sıra Irak'tan Şii militanlar da yerleşebilecek.
Askeri hava kuvvetlerimizin Kamışlı'daki Suriye hedeflerine saldırmasına rağmen, İsrail, Türklerle karşı karşıya gelmeyi kendi çıkarlarına uygun bulmuyor. Biz, halihazırda Mazlum Abdi'nin başında bulunduğu bu Kürt özerkliğinin dağılmasını önlemek için ABD'liler ve Türklerle görüşmeler yanlısıyız.
Türkiye, ABD ve İsrail arasında böyle bir anlaşma hayati öneme sahip. Çünkü bu anlaşma olmadan, Kürtler arasında oluşmuş panik ve Erdoğan'ın ısrarcılığı, daha Colani'nin başarılı olup olmayacağı netleşmeden Suriye haritasında değişikliğe neden olabilir.
ABD ve Ürdün gibi, İsrail de Suriye'nin Kuzeyindeki Kürt bölgesinin kalması taraftarıdır. Onun için, tüm yaptıklarının yanı sıra Suriye'deki bu soruna İsrail azami ilgi gösteriyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish