Alaska, yüzölçümü bakımından Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) en büyük eyaletidir.
Çok zengin petrol, doğalgaz yatakları ve altın madenlerine sahiptir.
ABD petrollerinin yüzde 25'i Alaska'dan çıkarılmaktadır.
Yüzölçümü 1 milyon 780 bin kilometrekare, nüfusu 730 bin olan Alaska, 1959 yılında ABD'nin 49. eyaleti ilan edildi.
Ama Alaska, 1867 yılına kadar Rusya'nın toprağıdır.
Yerli halk Aleutların dilinde "Büyük Ülke" anlamındaki Alaska, dönemin önemli ticaret merkezlerinden biriydi.
Rusların kontrolündeki tüccarlar Çin kumaşları, çay ve Hint baharatları olmak üzere birçok ürünü, Alaska üzerinden tüm Amerika kıtasına ulaştırıyordu.
Zengin kömür kaynakları, deniz aslanı dişi ve birçok vahşi hayvanın kürkü, büyük bir ticaret hacmi oluşturuyordu.
Alaska resmen Rusya'nın toprağı olsa da bölgedeki ticari faaliyetler ‘RAC' adlı bir şirket tarafından yürütülüyordu.
Alexander Baranov adlı bir Rus tarafından yönetilen şirket, Alaska'da iş yapmak isteyen ülkelerle anlaşma imzalayacak, kendi bayrağını ve parasını basacak kadar da güçlenmişti.
Şirketin bu gücü Rus Çarının sağladığı ayrıcalık ve yetkilerden kaynaklanıyordu.
Ekim 1917'de Bolşeviklerin yönetime gelmesiyle açılan arşivlerdeki belgeler, şirket ortakları arasında Çarın da olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Şirketin en büyük hisselerinin sahipleri, Çar ve ailesinin üyeleridir.
Alaska'da okullar ve fabrikalar açan Baranov ise ‘Sahil Halkı' anlamına gelen Aleut'ların şefi Amchitka'nın kızı Unimak ile evlendi.
Bu evlilik ona, yerli halkın sonsuz güven ve desteğini sağladı.
Baranov yaşlanıp da emeklilik kararı aldığında, şirket yönetimini İvan Kozmanov adlı başarılı bir tüccara bırakmak istiyordu.
Ancak Moskova'dan destek alan bazı subaylar şirketin yönetimine getirildi.
Bu da Alaska'da işlerin tersine gitmeye başladığı sürecin önünü açtı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Önce şirketin tüzüğü değiştirildi, ardından da sayıları 100 civarında olan subaylara hisse verildi.
Bununla da kalınmadı ve her birine Rusya'daki en üst düzey bürokratın aldığından fazla maaş bağlanarak, yıllık kârdan da pay ayrıldı.
Şirketteki kötü gidişten haberdar edilen Çar 2. Aleksandr, duruma müdahale etmek istediğinde iş işten geçmişti.
Şirketin en önemli gelir ve kar kaynağı, başta su samurları olmak üzere diğer vahşi hayvanların kürkleriydi.
Azalan gelirleri artırmak için yerli halktan daha çok kürk getirmeleri istendi, bu da çılgın bir avlanmayı teşvik etti.
Ekonomik kötü gidişin en büyük kurbanları yerliler olunca da Alaska'da ilk kez isyanlar başladı.
Büyüyen isyanları durdurabilmek için Rus savaş gemileri yerli halkın kıyalarda kurulmuş köylerini bombaladı.
Tüm bu olaylarda yaklaşık 3 bin 500 kişi öldü.
RAC, önemli zararlar kaydetmeye başlayınca, Rus hükümeti şirkete yılda 200 bin ruble maddi destek sağlama kararı aldı.
Yapılan tüm müdahalelerin şirketi kurtarmadığı, zararın Rusya bütçesine de yansımaya başladığı sırada Kırım Savaşı (1853) çıktı.
Rusya'nın karşısında İngiltere, Fransa ve Osmanlı Devletinden oluşan bir ittifak vardı.
Rusya'nın askeri gücünün çok büyük bir bölümünü Kırım Savaşı'nda kullanması, Alaska'yı savunmasız bırakmıştı.
Bu da bölgede İngiliz etkisini birkaç yıl içinde geri döndürülemez şekilde büyümüştü.
Rusya'nın Kırım Savaşı'ndan yenik çıkması Alaska'daki İngiliz varlığını daha da güçlendirdi.
Çar 2. Aleksandr, Alaska'yı İngilizlere kaptırmamak için bir dönem istihbarat servisi başkanı olan Pyotr Andreyeviç Şuvalov'un önerisini dikkate aldı.
Birçok Bakanın karşı çıkmasına rağmen Çar, Alaska'nın, Rusya ile iyi ilişkileri olan Amerika Birleşik Devletleri'ne satılmasına onay verdi.
Şuvalov'a göre, Rusya'nın hazinesi zor durumdadır, Alaska'dan artık para gelmemekte ve İngilizlerin bölgeyi ele geçirmeleri de an meselesidir.
Bu nedenle Amerikalılara iyi bir fiyata satılacak olan Alaska, Rusya'ya önemli maddi katkı sağlayacaktır.
Amerikan Başkanı Andrew Johnson, Kasım 1865'te, bir davette karşılaştığı Rus Büyükelçisi'ne Alaska'yı satın almak istediklerini söylemişti.
Johnson'dan önceki Başkan Abraham Lincoln'e, Alaska'nın başta altın olmak üzere zenginliklerini içeren bir rapor, 1862'de, Amerikan iç savaşı döneminde verilmişti.
Üstünde "çok önemli" yazan Alaska dosyası, görevdeyken hayatını kaybeden Lincoln'ün, çalışma masasındaki çekmecede bulunmuş ve yeni Başkan Johnson'a sunulmuştu.
Raporda, "ABD, kıtanın kuzeyinde tam egemenlik sağlamalı, bölgedeki deniz yollarını ve buna bağlı ticareti kontrol etmeli, Alaska'da henüz varlığından kimsenin haberdar olmadığı zengin altın kaynakları işletmelidir. Alaska'yı satın almak için Ruslarla iyi ilişkiler sürdürülmelidir" değerlendirmesi yapılmaktadır.
Çar 2. Aleksandr'dan yetki alan Rusya'nın Washington Büyükelçisi Eduard de Stoeckl, Amerikan Dışişleri Bakanı William Seward ile görüşmelere başladı.
Amerikan ve Rus kamuoyunda ise Alaska konusunda farklı tepkiler vardı.
Rusya'da yayınlanan gazeteler, çok zengin altın madenlerine sahip olduğunu belirttikleri Alaska'nın elden çıkarılmasına karşı çıkıyordu.
Ülkenin en eski gazetelerinden Moskovskiye vedomosti, Mart 1866'daki sayısında, "Alexander Baranov'un yönetimindeki Alaska, çok zengin bir bölgeydi. Ama ondan sonra gelen subaylar şirketi yönetemediler. Alaska'nın Rusya'nın sırtında yük olduğu sanıldı. Oysa bu toprakların en büyük zenginliği altındır. Rusya'nın gelecek yıllarda büyük pişmanlık duyacağı bir satış yapılıyor. Hem de yok pahasına" ifadeleri kullanılıyordu.
ABD'de yayımlanan gazeteler ise Alaska'nın satın alınmasına karşıydı.
Mayıs 1866'da New York World gazetesi, "Binlerce Eskimo ne işimize yarayacak? Balık çok diyorlar. Balık sadece çevremizdeki denizlerde değil, ülkemizdeki göllerde ve nehirlerde de bolca var. Kürk ticaretini öne sürenlerin, dağlarımızdaki, ormanlarımızdaki kürk hayvanlarının zenginliğinden haberleri yok mu? Alaska için 10 milyon dolar verilecekmiş. On milyon değil 10 bin dolar bile etmez" yorumunu yapmaktadır.
Tartışmalara son nokta 30 Mart 1867'de Washington'da konuldu.
ABD'nin, Alaska'nın yaklaşık 1,5 milyon hektar tutarındaki bölümünü 7 milyon 262 bin dolara satın aldığına ilişkin anlaşmaya imza atıldı.
Anlaşma tamamlanınca ABD, Alaska'da yaşayanlara, "Ya Amerikan vatandaşlığına geçin ya da 1 ay içinde bölgeden ayrılın" çağrısı yaptı.
Anlaşmanın imzalandığının açıklanmasından sonra Moskovskiye vedomosti gazetesi, "Alaska'nın bin metrekaresini 2-3 sente sattılar. Amerikalılardan alınan 7 milyon dolar Rusya'nın hangi sorununu çözecek? Alaska'yı madem elden çıkaracaktınız, Ruslara satsaydınız" demektedir.
Rusya'nın Moskovskiye vedomosti gazetesi haklı çıkmış, 1870'li yıllardan itibaren altın avcıları Alaska'ya dağılmaya başlamıştır.
Nitekim 1875'de George Pence isimli bir madencinin Yukon Deltası'nda önemli miktarda altın bulması, kulaktan kulağa bir efsane olarak yayılmıştır.
Sonraki yıllarda özellikle Kanada sınırları içinde kalan Klondike Nehri üzerindeki Dawson bölgesinde yaşanan altına hücumdan Alaska'nın tamamı nasibini almıştır.
Sonraki dönemlerde ise petrol ve doğalgaz yatakları keşfedilmiştir.
Günümüzde birçok Rus stratejist, konuyu değerlendirirken iç geçirmektedir.
Alaska'nın Kanada ile olan sınırına ve Amerika ile Asya kıtalarını ayıran Bering Boğazına dikkati çeken Ruslar, "Alaska'yı elimizde tutsaydık, dünyadaki dengeler önemli ölçüde Rusya'nın lehine olurdu. ABD ile küresel mücadelede çok büyük avantajlar elde ederdik" yorumunu yapıyorlar.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish