"Hatta zincirlerde bile..."

Mayis Alizade Independent Türkçe için yazdı

Prof. Dr. Gubad İbadoğlu

Azerbaycan, ayağına kelepçe takıp ülkeden çıkışına izin vermezken, London School of Economics öğretim görevlisi Prof. Dr. Gubad İbadoğlu, bu kez Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi.

Independent Türkçe yorumcularından, London School of Economics öğretim görevlisi Prof. Dr. Gubad İbadoğlu, geçen sene Avrupa Parlamentosu'nun Saharov Ödülü'nü düşük bir oy farkıyla kaybederken, bu kez Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi.

Prof. Dr. İbadoğlu'nun daha önce görev yaptığı ABD Rutgers Üniversitesi Avrupa Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Belinda Davis, eski mesai arkadaşını 2025 yılı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi.

Norveç Nobel Komitesi'nden Prof. Dr. Davis'e gönderilen mektupta, İbadoğlu'nun adaylığının başarıyla tescil edildiği belirtildi.

ABD'li bilim insanı Davis, bu konuda yaptığı açıklamada şu hususları vurguladı:

Ünlü ekonomist, akademisyen ve insan hakları savunucusu Dr. Gubad İbadoğlu, yaşamını adalete, şeffaflığa ve ülkesi Azerbaycan'da ve onun sınırları dışında hakları çiğnenenlerin haklarını savunmaya adadı. Kariyeri boyunca, sıradan vatandaşların refahını üstün tutarak onların yaşamını iyileştirmek için yolsuzluklara ve zulme karşı kapsamlı reformların yapılması gerektiğini savundu. Azerbaycan'ın doğal kaynaklarının işletilmesinden elde edilen gelirlerin 'siyasi elit' tarafından adaletsiz biçimde paylaşılmasına ve çalınmasına karşı çıkan Dr. İbadoğlu, petrol ve doğalgaz gelirlerinin halkına faydalı olması için yorulmadan çalıştı.


Independent Türkçe okurları, London School of Economics öğretim görevlisi Prof. Dr. Gubad İbadoğlu'nun 2024 yılı için İnsan Hakları alanında Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Andrey Saharov Ödülü'ne aday gösterildiğini, bu konudaki yazılarımızdan hatırlayacaktır.

Ödülü kıl payı farkla alamayan İbadoğlu, törene davet edilmesine rağmen Azerbaycan'dan çıkışına izin verilmediği gibi, ilerleyen dönemde üzerindeki baskı daha da ağırlaştırıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Örneğin, 1990'ların ikinci yarısında edindiği bazı gayrimenkulleri elinden alınan İbadoğlu'nun, Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşı kimliği hiçbir sebep gösterilmeden iptal edildi.

Buna tepkinizi "Oha!" diye ifade ettiğinizi duyuyor gibiyim; ancak okuduğunuz bu olay tamamen doğrudur.

Yani, ismi halihazırda dünyanın sayılı ekonomistleri arasında geçen ve 19 aydır yurt dışına çıkamamasına rağmen London School of Economics, kendi öğretim görevlisini kadrosunda tutarken, vatandaşı olduğu Azerbaycan Cumhuriyeti yetkili makamı onun kimliğini iptal etti.

Yani, düpedüz esir kampı uygulaması!

Sağlık sorunları yaşayan İbadoğlu'nun sayısız müracaatına rağmen yurt dışında tedavi görmesine izin verilmezken, bizzat kendisinin ifade ettiğine göre, "Mevcut otoriteden korkan doktorlar onu muayene etmeye bile yanaşmıyor."

Babalarının haklarını Avrupa ve ABD'de savunmak zorunda kalan İbadoğlu'nun evlatları da "Azerbaycan iktidarının sürekli takibi altında olmaktan" şikâyetçi.

Bu arada, İbadoğlu'nun tüm banka hesaplarının bloke edildiği ve para harcamalarında büyük sıkıntılar yaşadığı da bizzat kendisi tarafından belirtilmektedir.

Bu süreçte, bugüne kadar dünyanın farklı bilim ve araştırma kurumlarından, sivil toplum kuruluşlarından binin üzerinde akademisyen ve STK başkanı, Prof. Dr. İbadoğlu'na karşı başlatılan soruşturmanın iptal edilmesini ve LSE'deki görevine dönmesini Azerbaycan iktidarından talep etti.

Ancak Azerbaycan yönetimi, bu müracaatların hiçbirine yanıt vermedi.

AP'nin farklı ülkelerden en az 50 üyesi, bugüne kadar bizzat Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e çağrıda bulunarak Prof. Dr. İbadoğlu'na karşı başlatılan soruşturmanın durdurulmasını ve akademisyenin Birleşik Krallık'taki görevine dönmesine izin verilmesini istedi.

Fakat bu çağrılar da yanıtsız kaldı.

İşte böyle bir baskı ortamında, Prof. Dr. Gubad İbadoğlu'nun 2025 yılı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmesinin Azerbaycan iktidarını yumuşatacağını beklememek gerekir.

Zira İbadoğlu'nun yaptığı çalışmaların, bizzat Cumhurbaşkanı Aliyev'i aşırı öfkelendirdiği açıkken, herhangi bir yargı mensubunun bu soruşturmayı iptal etme cesareti göstereceğini düşünmek mümkün değil.

Yani, LSE öğretim görevlisinin kimliğinin iadesinden tutun, gayrimenkullerinin geri verilmesi ve yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması, tamamen Azerbaycan devlet başkanının iki dudağının arasından çıkacak bir ya da birkaç kelimeye bağlı...
 

Prof. Dr. Gubad İbadoğlu
Prof. Dr. Gubad İbadoğlu

 

Ne olmuştu?

Temmuz 2023'te memleketine giden Gubad İbadoğlu, yaklaşık 3 hafta sonra, yani 23 Temmuz'da, kendi arabasında eşiyle birlikte alışverişten dönerken özel timlere ait birkaç aracın kıskacına alınmış ve araçlardan birinin arabasına çarpması sonucu Bakü'deki ofisine götürülmüştü.

İbadoğlu'nun kardeşi, 1 gün önce ofise girildiğini ve kilidin değiştirildiğini, ağabeyinin gözaltına alınmasının hemen ardından açıklamıştı.

Ofiste yapılan aramada, "İbadoğlu tarafından basıldığı" iddia edilen birkaç bin ABD doları bulunarak tutanağa dahil edilmişti.

Baskılar altında ofisinden çıkarılarak mahkemeye götürülen İbadoğlu, "İktidar beni öldürmek istiyor, buna izin vermeyin" diyebilmişti.

Tutuklanarak cezaevine konan İbadoğlu, yurt dışından Azerbaycan iktidarına yapılan baskılar sonucunda 20 Nisan 2024'te koşullu olarak serbest bırakılmış, ancak ayağına elektronik kelepçe takılmıştı.

İbadoğlu'nun tutuklanmasından yaklaşık 1 ay sonra, "sahte para basımında kendisiyle iş birliği içinde olduğu" iddia edilen Azerbaycanlı akademisyen Fazıl Kasımov, İstanbul'da gözaltına alınarak Bakü'ye gönderilmişti.

Kasımov, cezaevinde ölüm orucuna başlamış, ancak daha sonra bizzat Prof. Dr. Gubad İbadoğlu'nun telkin ve tavsiyesi üzerine eylemini sonlandırmıştı.

Mahkemede ifade veren avukatlar, İbadoğlu ve Kasımov tarafından basıldığı iddia edilen 20 bin ABD dolarının, Azerbaycan güvenlik güçleri tarafından daha önce farklı soruşturmalarda kullanıldığını kanıtlamıştı.

Gelinen noktada mahkeme sürecinin nasıl ilerleyeceği ve nasıl sonuçlanacağı belirsizliğini korurken, İbadoğlu ve Kasımov üzerindeki psikolojik baskı gün geçtikçe artıyor.

Aynı psikolojik baskı, Harvard ve Massachusetts Üniversitelerinden yüksek lisans diplomasına sahip ve petrol sektörünün en başarılı uzmanlarından biri olan Ramin İsayev için de uygulanıyor.

Büyük ümitler vadeden bir genç olarak, 2002 yılında bizzat Azerbaycan'ın "ulu önderi" Haydar Aliyev tarafından göreve atanmış olan İsayev, yönettiği şirketleri 18 yıl boyunca başarıdan başarıya taşıdı.

Ancak şirketin sahiplerinden emeğinin karşılığını istemeye kalkınca, tamamen sahte iddialarla tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Yaklaşık 2 yıldır hapiste bulunan İsayev'in davası, çok önemli devlet sırlarının görüşülüyormuş gibi tamamen kapalı bir şekilde yürütüldüğü için, avukatları bile yakınlarıyla bilgi paylaşırken tedirginlik yaşıyor.
 


London School of Economics Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Gubad İbadoğlu'ya dönersek, mevcut manzaranın tasvirinin şu şekilde olduğunu ifade etmemiz gerekir:

Batılı üniversiteler, sivil toplum kuruluşları (STK'lar) ve Avrupalı ile ABD'li politikacılar, İbadoğlu'nun serbest bırakılmasını ve hakkındaki soruşturmanın iptal edilmesini isterken, mücadeleyi zayıflatmamak amacıyla onun ismini uluslararası kamuoyunun gündeminde tutmaya devam ediyorlar.

Örneğin, birkaç gün önce Endonezya'nın başkenti Cakarta'da düzenlenen uluslararası toplantıya davet almasına rağmen ülkeden çıkışına izin verilmeyen İbadoğlu için toplantı salonunda boş bir koltuk ayrılmıştı.

İbadoğlu'nun 2025 yılı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmesi ve adaylığının tescillenmesi, Batı dünyasının bu konunun peşini bırakmayacağını açıkça ortaya koyuyor.

İşin Azerbaycan ayağında ise Prof. Dr. İbadoğlu'na yönelik kin, nefret ve öfke durumunda zerre kadar bir yumuşama olmadığı gibi, hiçbir vatandaşa yapılmayacak uygulamalar kendisine reva görüldü.

Gayrimenkullerine el konulmuş, banka hesapları bloke edilmiş ve en nihayetinde vatandaşlık kimliği iptal edildi.

Durum böyleyken Batı'nın atacağı hangi adımlar Bakü'yü ve bizzat devlet başkanı Aliyev'i bu acımasız tutumunu terk etmeye sevk edebilir?

Bu soruyu düşünürken Azerbaycan iktidarının emrindeki bir ekonomist, Ord. Prof. Dr. unvanını taşıyan Ziyad Samedzade'nin sözlerini hatırlayalım.

Güler misiniz, ağlar mısınız, herkesin kendi bileceği iş...

Azerbaycan televizyonunda bir program yapımcısı, Ord. Prof. Dr. Samedzade'ye "Sizce Batı'nın bizi eleştirmesinin temelinde ne yatıyor?" diye sorduğunda, ekonomi uzmanı bilim insanının cevabı şu olmuştu:

Kıskançlık, kıskançlık, kıskançlık...


Acaba, LSE Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Gubad İbadoğlu, o "kıskançlığı" yapanlardan biri olduğu için mi 19 aydır bu kadar sıkıntı yaşıyor?

Bağır, ekonominin "Kıskançlık, kıskançlık, kıskançlık" teorisinin müellifi Ord. Prof. Dr. Ziyad Samedzade...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU