İsrail ile Hamas arasında varılan 12-15 Ocak 2025 tarihli mutabakatın perde arkasına ilişkin yeni kulis haberleri dolaşıma sokuldu.
Buna göre ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile bazı Hamas yetkilileri arasında soru-cevap şeklinde gelişen diyalog sonucu Witkoff, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu sıkıştırıp kararlaştırılan şartların kabul edilmesini sağladı.
Karanlıkta kalan bazı konulara ışık tutan hadisenin seyri şöyle gelişti: Witkoff, Katar'dayken Hamas sorumlularıyla yüz yüze konuşmakta ısrar etmiş.
Bunun üzerine Katar yönetimi bu isteği karşı tarafa iletip gereken onayı aldıktan sonra, muhatapların ekran üzerinden Katarlı bir yetkili aracılığıyla konuşabilmeleri için gereken teknik cihazları ayarlamış.
Bir tarafta Witkoff ile yardımcısı, diğer tarafta Hamas'ın siyasi bürosundan bazı şahsiyetler; Hamas Şura Meclisi Başkanı Muhammed Derviş ile Dr. Halil El Hayye, iki Siyasi Büro üyesi Dr. Musa Ebu Marzuk ile Dr. Nezzar Avvadallah ekran karşısına oturmuşlar.
Aralarındaki diyalog ise iki turda tamamlanacak 4 soru - 4 cevap şeklinde planlanmış.
Witkoff sormuş:
Ateşkes antlaşmasının yürürlüğe girmesinden sonra örgütün Siyasi Bürosunun Gazze hakkındaki tasavvuru nedir?
ABD'li temsilciyi şaşırtan ilk cevap gelmiş:
Rehine takası yapılması ve saldırıların durmasından sonraki Gazze'de Hamas yönetimde ön planda kalmayacak, öncü rolü olmayacak.
Witkoff'un ikinci sorusu şöyle olmuş:
Hamas ile Filistin direniş hareketinin Gazze'deki mevcut askeri vaziyeti ve konumu nedir?
İkinci cevap da Trump'ın temsilcisi için sürpriz olmuş:
Şu andaki diyalog tarihinden itibaren Hamas ile direniş güçleri, İsrail ordusuyla en az bir buçuk yıl çatışacak güç ve donanıma sahipler.
Witkoff ek açıklama bekleyen üçüncü soruyu sormuş:
Örgüt içinde tartışma, sürtüşme, ihtilaf ve bölünmeler var mı? Örgüt ile kitleler arasında anlaşmazlıklar söz konusu mu?
Açık cevap gelmiş:
Hamas içinde hakiki müşkülat ve sorunlar bulunmuyor. Ayrıca örgüt ile halk ve bilhassa Gazze ahalisi arasında dişe dokunur ihtilaflar yoktur. Hareket mensubu 15 bin kişi Gazze toprağı üzerinde halk arasında ve kitlelerle birlikte hareket edebiliyor. Günlük hayatı yönetebiliyor. Günlük hayat sadece askeri birimlerimizin değil, aynı zamanda Arap Dışişleri Bakanlarının 'Hamas sivil bürokratları' dedikleri sayesinde de devam ediyor.
Witkoff son soruyu yöneltmiş:
Hareketinizin herhangi bir Arap ülkesiyle ittifakı var mı?
Gelen cevap kısa ve net olmuş:
Şu anda sadece Katar ile olumlu bir ilişkimiz var.
Tatmin olmayan ABD temsilcisi daha fazla izahat istemiş:
O halde niçin İran İslam Cumhuriyeti'nin başını çektiği direniş cephesinin bir parçası olarak görünüyorsunuz?
Hamas heyeti şunları söylemiş:
İran İslam Cumhuriyeti bölgede önemli bir güç olmasaydı, daha 14 gün önce (Ocak ayı sonunda) siz şahsen Umman Sultanlığının başkenti Maskat'ta İranlı temsilcilerle diyalog için temasta bulunmamış olurdunuz. Sizin yaptığınızı biz de tersinden yapıyoruz zaten. 1
Bahsi geçen diyalogda beni ikna etmeyen tek yanıt "Hamas saflarında ve örgüt ile Gazzeliler arasında herhangi bir ihtilaf, sürtüşme ve anlaşmazlık olmadığı" yolundaki ibaredir.
Hamas tecrit mi ediliyor?
Independent Arabia gazetesinin muhabiri Tarık Dilawani'ye ulaşan Amman kulisleri kısaca şöyle:
Ürdün ile Hamas hareketi arasındaki ilişki en kötü dönemini yaşıyor. İki taraf arasındaki irtibat tümüyle kopmuş vaziyette. Üçüncü bir tarafın bunu düzeltmesi ise şimdilik imkânsıza yakın.
Ürdünlü kaynaklar bu tespitin nedenlerini şöyle sıralıyorlar:
Gazze'deki savaş sürecinde Hamas'ın davranışları ikili ilişkilerde kriz yarattı ve güvensiz bir ortam oluştu. Örneğin örgüt Ürdün'e yönelik değişik ve çelişkili tutumlar sergiledi. Kimi zaman Ürdün'ün Gazze olayındaki büyük rolü ve önemine değinen siyasi mesajlar verdi. Kimi zaman da Ürdün'e yönelik ağır itham ve eleştiriler dile getirildi.
Öyle ki yaşanan gerginlik bu kez tarafların karşılıklı itham ve sözlü sataşmalarına yol açtı. Söz düellolarıyla sataşmalar sosyal medyada dolaştırıldı. Türkiye'nin iki tarafı uzlaştırma girişimi ise başarılı olamadı. Hamas yönetiminden bazılarının aylar önce devreye girmesi de işe yaramadı.
Tamamen kopan ilişkiler sonucu Ürdün, insani ve gıda yardımı dışında 'Gazze'de ertesi gün' ile ilgili plan ve projelere katılmayı reddetti. Mevcut krizin girdabında debelenmek yerine daha çok Doğu Kudüs ile Batı Şeria'daki Yahudi Yerleşim yerlerini önleme çabasına yoğunlaştı.
Diğer yandan İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes antlaşmasından birkaç gün önce hareketin siyasi büro sorumlularından Halil El Hayye, Ürdün'ün gayret ve faaliyetlerini hiç anmadan mutabakata emeği geçen 15 devletin çabaları için teşekkür etti.
Keza Siyasi Büro üyesi Musa Abu Marzuk, 2024 yılında İran resmi televizyon kanalına (Arapça servisi) verdiği demecinde, "Katar'dan çıkarılırsak Ürdün'e gider yerleşiriz" demek suretiyle Amman yönetimini zor durumda bıraktı.
Ülkelerinin yaptığı iyilikleri dile getirmeyen H. El Hayye, Ürdünlü politikacılar ve basın mensuplarınca sert bir dille eleştirildi. Ürdün kamuoyu bu tutumu nankörlük, devlete ve millete saygısızlık olarak algıladı. Bunun üzerine harekete geçen Hamas'tan bazı yetkililer, Gazze olayı ve Filistin meselesindeki tutumundan ötürü Ürdün'e teşekkür etmek zorunda kaldılar.
Ürdün halkının çoğunun Filistin kökenli olması ve oradaki kardeş İhvancı örgütün kitle tabanının bulunmasından ötürü Hamas, ajitasyon ve propaganda yoluyla kitleleri sokağa çıkıp protesto gösterileri yapmaya çağırıyor; bu kritik ve hassas durumun farkında olan Amman hükümeti ise sokağı bastırmak yerine elverdiğince idare etmeye ve sonuçlarını hafifletmeye çalışıyordu.
Hamas ara sıra Ürdün'deki aşiretleri ayağa kaldırıp silaha sarılmaları yolunda söylemler de kullanmaya başlayınca Ürdün devleti kaosun farkına vardı. Ürdün emniyeti, güvenlik ve asayiş meselelerinden uzak durmaları için Hamas'ı uyardı. Örgüt resmen inkâr etmesine rağmen bu hususu kaşımaya devam etti.
Nitekim 2006 yılında Suriye'den Ürdün'e kaçak silah sokmaya çalıştı. Hamas'a bağlı bir hücre kurmak suçuyla 2015 yılında 12 kişiye ağır cezalar verildi. Son olarak 2024 yılında İran'dan silah ve mühimmat alıp Ürdün'e sokmak isteyen Hamas mensubu bazı unsurlar yakalandı. 2
Hamas'ı tecrit konumuna iten hadiselerden biri de Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'ın konuşması oldu.
Şubat başlarında yayımlanan televizyon röportajında Ebu Gayt talebini açıkça dillendirdi:
Eğer uluslararası vizyon ve Filistin'in çıkarları Hamas'ın bu kadar net bir şekilde sahneden çekilmesini gerektiriyorsa; Hamas, Filistin Yönetimi ile uzlaşmalı ve kendini devre dışı bırakmalıdır.
14 Şubat 2025 tarihli X (tweeter) platformunda yaptığı paylaşımda Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı'nın Diplomasi Danışmanı Enver Gargaş ona arka çıktı ve "Ahmed Ebu Gayt'ın çağrısı yerindedir. Zira Filistin halkının çıkarları, özellikle de Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden sürülmesine yönelik çağrılar ışığında, Hamas'ın çıkarlarından daha öncelikli olmalıdır!" dedi.
Filistinli siyasi analist Dr. Abdulmehdi Mutava'ya göre:
Gazze krizinin çözümünün önemli bir parçası savaşın ertesi günü Hamas'ın olmaması ya da en azından hükümet sahnesinden çekilmesidir. Çünkü İsrail ve ABD için Hamas'ın var olmaması gerekir.
Ayrıca Mutava, "hareketin varlığını sürdürmesinin İsrail'in yeniden inşayı sekteye uğratması ve gönüllü göçe zorlaması için yeterli bir bahane olacağı" uyarısında da bulundu.
İsrail konusunda uzman bir akademisyen olan Dr. Ahmed Fuad Enver de "Hamas'ın kenara çekilmesinin" bir çözüm olabileceğine, ancak bunun ayrıntılarının tartışılması gerektiğine inanıyor.
Enver, "Hamas'ın Gazze Şeridi'nin yönetimini yürütmeme fikrine açık olduğunu fakat üstesinden gelinmesi zor bir figür olmak istediğini ve Mısır tarafından desteklenen 'teknokrat komitenin' geçtiğimiz aylarda çözmeye çalıştığı ikilemin bu olduğunu" da belirtiyor. 3
Mahmud Abbas: "Hamas baskını bana yönelik bir darbeydi!"
Bu arada İsrail ile işbirliği içinde faaliyet gösteren Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği baskın olayını "komplo" olarak niteliyor.
Kendisiyle görüşen kimi Arap siyasetçilerin aktardığına göre Abbas, "Bazı Filistin direniş örgütleri ve bilhassa İran yanlısı olanlar, kendisinin hazırlamış olduğu bağımsız Filistin devletinin kurulması projesini boşa çıkarmışlar!" diyor.
Bu suçlamayı destekleyen açıklamalar aralarında Hüseyin Şeyh ve Ruhi Fettuh gibi şahsiyetlerin bulunduğu Filistin yönetiminin ileri gelenlerince de dillendirilmektedir.
Aralarında şöyle diyenler bile var:
Bilhassa Batı Şeria'da direniş hareketi diye ortaya çıkıp birçok şiddet eylemine imza atılması, aslında İsrail radikal sağcılarının işine yaramıştır. Nitekim onlar da misilleme olarak gerçekleştirdikleri operasyonlarla Filistin Yönetiminin temellerini sarstılar ve kurumlarını berhava ettiler.
Mahmud Abbas'a yakın duran El Fetih temsilcileri, bu şikâyet ve serzenişlerini Suudi Arabistan, Katar ve Mısır'daki Arap siyasetçilerine de ilettiler. Aktardıklarına bakılırsa Mahmud Abbas, "Silahlı direnişi başlatanların gerçekte kendi iktidarına karşı darbe yapmakla eşdeğer olduğunu ancak hayatta olduğu müddetçe bu emellerine ulaşamayacaklarını ve kendileriyle barışmanın mümkün olamayacağını" söylemiş.
Netice itibarıyla bölgedeki dengeler değiştikçe yeni bloklar ve ittifaklar ortaya çıkıyor.
Örgütün bağlı olduğu direniş hattı (Hamas-Hizbullah-İran-Suriye) büyük darbe aldı.
Bu hat kısa vadede kendini toparlayamazsa, Körfez'deki petro-dolar zengini yönetimlerin öncülüğünde kurulacak yeni ittifaklar siyasetinde Hamas bir şekilde etkisizleştirilecektir.
Bir bakıma Hamas hareketi, 1982-1991 yılları arasındaki dönemde gerileme aşamasına giren Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü'nün akıbetine uğrayacaktır.
Bunun kanıtını 1 Aralık 2024 tarihli video konuşmamda belirtip yayınlamıştım. Mesela Arap liderlerinin ABD Dışişleri Eski Bakanı Tony Blinken'den: "Hamas'a tecrit uygulanıyor ve dostları azalıyor. İsrail, Hamas'ı imha etsin!" taleplerine dikkat çekmiştim. 5
20 Şubat 2025 tarihli bazı yorumlara bakılırsa; Mısır yönetimi, Hamas örgütünün bir daha Gazze yönetiminde yer almaması ve husustaki yetkilerini Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin Otoritesine bırakması yönünde baskılarını sıklaştırmaya başladı.
Hamas ve müttefiki sayılan direniş örgütleri ise, ulusal uzlaşma ve Pekin Mutabakatı çerçevesinde hareket edilmediği sürece böyle bir yetki devrinin ciddi güvenlik riskine yol açacağını zira direnişçilerin Filistin otoritesine güvenmediklerini belirtiyorlar.
Kaynaklar:
1. خفايا وكواليس".. ويتكوف طرح "4 أسئلة" وحماس أجابت: في اليوم التالي مستعدون لمغادرة "الحكم في غزة , 14 Şubat 2025.
2. https://www.independentarabia.com/node/616219/, 21 Ocak 2025.
3. https://www.indyturk.com/node/753898/, 15 Şubat 2025.
4. أكتوبر بداية "المؤامرة".. "شخصيات فتحاوية" أبلغت دول الخليج: لا مُصالحة ما دام "أبو مازن" على قيد الحياة 6
5. https://www.facebook.com/TurkishIndy/posts/faik-bulut-anlat%C4%B1yor-arap-liderlerinden-blinkene-israil-hamas%C4%B1-imha-etsin-skanda/886884550295809/. https://x.com/TurkishIndy/status/1863322195952578681.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish