Trump'ın tarifeleri ve Birleşik Krallık

Doç. Dr. Dilek Yiğit Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump, küresel düzeyde "tarife savaşları" başlatacağı öngörülen dış ticaret politikası ile hedefine öncelikle Çin, Kanada ve Meksika'yı aldı.

Trump'ın dış ticaret politikası bir açıdan şaşırtıcı olmamalı; zira ABD, tarihi boyunca gelir artırmak ya da iç pazarı uluslararası rekabetten korumaya yönelik olarak ithalatı sınırlamak amacıyla tarife artışlarına başvurmuştur.

Dolayısıyla Trump bu anlamda bir ilke imza atmıyor.

Ama şaşırtıcı olan Trump'ın dış ticarette tarifeleri/tarife artışlarını bütçenin temel gelirlerinden biri olarak görüyor izlenimi yaratması ki, bu noktada uzmanlar ithalatın tarife artışları nedeniyle azalmasının, tarifelerin gelir artırıcı etkisini azaltacağının altını çiziyorlar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Avrupa Birliği (AB), ABD'nin tarifelerinin hedefi olma sırasını beklerken, Trump, AB ile yollarını ayırmış Birleşik Krallık (BK) ile bir anlaşmaya varılabileceği sinyalini verdi.

Trump'ın bu tavrı uluslararası ilişkiler literatüründe "özel ilişki" olarak adlandırılan ABD-BK ilişkisinin "özel" kalmaya devam edeceği izlenimi yaratırken, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer'ın ülkesinin ABD ve AB arasında bir seçim yapmayacağına yönelik sözleri "Birleşik Krallık hükümeti böylesine bir seçim yapmak zorunda mı kalıyor?" sorusunu akıllara getirdi.

ABD-BK ilişkilerinin tarihi açısından yapılacak bir değerlendirme, bu "özel" ilişkinin, her zaman "özel" kalamadığını gösteriyor; dolayısıyla ilişkilerde dönem dönem sorunlar yaşanmış olması "tarife savaşları" başladığında da iki devlet arasındaki ilişkilerin bozulma riskinin "az veya çok" mevcudiyetine işaret ediyor.

BK hükümetinin ABD ve AB arasında bir seçim yapmak zorunda kalıp kalmadığı meselesi ülkedeki AB yanlıları için bir fırsat yarattı; Trump'ın dış ticaret tarifelerini artırmasının BK'yı AB'ye yakınlaştıracağı/yakınlaştırması gerektiği yönündeki söylemler yüksek sesle ifade ediliyor.

Trump'ın tarifelerinin BK'nın AB'ye yakınlaşması için bir "uyarı", "fırsat" olduğunun altı çiziliyor.

Diğer taraftan, bu yöndeki görüşler de BK'nın AB'den bağımsız bir ticaret politikası uygulaması gerektiğini düşünenler tarafından eleştiriliyor.

Trump'ın dış ticaret politikası, BK'nın en büyük ticaret ortağının ABD olması gerçeği ışığında Britanya'da çoktan tedirginlik yaratmıştı; bu tedirginlik ticaret savaşlarının küresel ekonomik dengeleri değiştirme riski taşıması açısından oldukça anlaşılabilir bir durum.

En büyük ticaret ortağının yükselen tarifelerine maruz kalması halinde BK ekonomisinin olumsuz etkilenebileceğini tahmin etmek zor değil.

Trump'ın AB'ye yönelik tarife artışlarının da BK'ya "dolaylı olumsuz etkisi" ayrı bir mesele; AB, BK'nın en büyük ticaret ortaklarından biri ve AB ekonomisinde yaşanan sorunların yansımalarından BK'nın kaçabilmesi kolay olmasa gerek.

AB ve üye devletler Trump'ın tarifelerine tepkisiz kalacak gibi görünmüyor.

AB'nin en büyük ekonomisi Almanya'dan ve ayrıca Fransa'dan Trump'ın dış ticaret politikasına yönelik eleştiriler gelmeye başladı.

AB'nin yürütme organı Avrupa Komisyonu'ndan da Trump'ın tarife artışlarının yanıtsız bırakılmayacağı yönünde sinyaller geliyor.
 


Öte yandan, BK'nın Trump'ın tarifelerine maruz kalması halinde bile ekonomisinin olumsuz etkilenmeyeceğine dair görüşler de yok değil.

Bu tür görüşleri ifade edenlerin altını önemle çizdikleri husus Britanya ekonomisinin dış ticaret tarifelerinden etkilenmeyecek ölçüde hizmet sektörü ağırlıklı olması.

Ama hâl böyle bile olsa, "tarife savaşlarının" başladığı koşullarda Birleşik Krallık için ABD ile yeni ticaret fırsatlarının yaratılabilmesi zor olsa gerek.

Üstelik Britanya ekonomisinin Trump'ın tarifelerinden etkilenmeyeceği ileri sürülse de diğer taraftan BK'nın tarifelerin hedefi olmaması için neler yapılabileceği çoktan tartışmaya açıldı.

Dünyanın en büyük mal ithalatçısı ülkenin Başkanı olarak Trump'ın hedefinde ABD ile ticaretinde dış ticaret fazlası veren ülkeler olduğuna göre, Britanya için çözüm ABD'den daha fazla ithalat yapmak olabilir mi?

Bu soruya "evet" yanıtının uygun olabileceğini düşünenler "ABD'den daha fazla ne ithal edebiliriz?" sorusunu soruyorlar. 

BK hükümeti ise özenle "sakin" görünmeye çalışıyor; hükümetin bu tavrına "bekle gör" politikası da denilebilir.

Ama ciddi bir tedirginlik olduğu da gözlerden kaçmıyor.

Hükümet, selefi Muhafazakar Parti hükümetini ABD ile bir ticaret anlaşması yapamamakla eleştiriyor; Trump iktidara gelmeden ABD ile bir ticaret anlaşmasının yapılmış olması halinde Trump'ın tarifelerine maruz kalınamayacağı varsayılıyor olmalı.

Birleşik Krallık hükümetinin bu "sakin" görünme çabası Trump'ın dış ticaret politikasına dair mevcut tedirginliğinin üstünü ne kadar örtebilecek acaba?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU