Birleşik Krallık'ta Temmuz 2024 genel seçimlerini kazanarak iktidara gelen İşçi Partisi için parti liderliğinin Jeremy Corbyn'den Keir Starmer'a geçtiği 2020 yılı çalkantılı bir yıl oldu.
Bu çalkantının nedeni İşçi Partisi'nin bazı çevrelerce antisemitizm ile itham edilmesi, the Equality and Human Rights Commission (EHRC) tarafından hazırlanan raporda da parti yönetiminin antisemitizm ile mücadelede kararlı olmamakla eleştirilmesi idi.
Söz konusu rapor parti lideri Jeremy Corbyn'i doğrudan antisemitizm ile itham etmese de Corbyn'in rapora tepkisi sert oldu.
Rapordaki bulguların tamamını kabul etmediğni söyleyen Corbyn, İşçi Partisi içinde olduğu iddia edilen antisemitizmin parti içindeki ve dışındaki muhalifler ve medyanın büyük kısmı tarafından siyasi nedenlerle önemli ölçüde abartıldığını belirtti.
Mesele parti içi disiplin süreçleri üzerinden Corbyn'in partiden uzaklaştırılmasına kadar uzandı.
Britanya siyasetini yakından takip edenler İşçi Partisi'nin Corbyn'in liderliği üstlendiği 2015 yılından sonra antisemitizm iddiaları ile yüzleşmeye başladığını, bunun nedeninin ise kuvvetle muhtemel Corbyn ve çevresinin Birleşik Krallık'ın Filistin'i devlet olarak tanıması için kampanya yürütmesi ve Corbyn liderliğindeki parti içinde İsrail'i eleştiren ve Filistin'i destekleyen seslerin çok daha yüksek çıkması olduğunu belirtiyor.
Kimi yorumcular ise, İşçi Partisi içinde antisemitizmin Corbyn öncesinde de var olduğunu, hatta antisemitizmin Britanya sol siyaset söyleminde yaygın olduğunu ama Corbyn ve çevresinin antisemitizmi Britanya için "normalleştirmeye" çalıştığını iddia ediyor.
Corbyn antisemitizm iddiaları üzerinden partiden uzaklaştırılınca parti liderliğine getirilen ve parti içinde antisemitizm ile mücadelede kararlı görünen Keir Starmer'ın tavrı ise partide antisemitizmin yaygın olduğunu onaylar gibiydi.
Adeta Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi antisemitik bir kurum gibi lanse ediliyor, Starmer liderliğindeki İşçi Partisi ise antisemitizmden arındırılmış gösteriliyordu.
Hatta Starmer'in İşçi Partisi içinde antisemitizme "kapıyı kapatmış" olması ile partinin Temmuz 2024 genel seçimlerini kazanması arasında kurulan bağlantı da dikkatlerden kaçmadı.
Zira Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi'ne oy vermeyen Britanyalı Yahudi seçmenin Starmer liderliğindeki İşçi Partisi'ne geri döndüğü ileri sürüldü.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Aslında Corbyn'in partiden uzaklaştırılması ve kimi çevrelerce de "İsrail-yanlısı" olarak tanımlanan Starmer'in partinin liderliğini üstlenmesi antisemitizm üzerinden parti içi tartışmalara son vermediği gibi, geçen yıl ekim ayında Gazze'de başlayan şiddet parti içi huzursuzluğu daha da artırdı.
Starmer, "İsrail'in kendini savunma hakkı vardır" açıklamasından sonra Filistin halkının içinde bulunduğu koşulları göz ardı etmekle eleştirildi ve İşçi Partisi'nden istifalar yaşandı.
Bu koşullarda Starmer'ın Gazze meselesine yaklaşımının, geleneksel olarak İşçi Partisi'ne oy verme eğiliminde olan Müslüman Britanyalıların desteklerini İşçi Partisi'nden çekmesine sebep olacağına yönelik görüşler ifade edildi.
Genel seçim sonuçlarını değerlendirenler ise bağımsız adayların elde ettiği başarıları İşçi Partisi'nin Müslüman seçmenini kaybetmiş olduğuna bağladılar ve İşçi Partisi hükümetinin ülkedeki Müslümanlar ile ilişkilerini onarmak zorunda kalacağına işaret ettiler.
Üstelik bu şekildeki görüşler bizzat İşçi Partisi'nden gelen açıklamalar ile doğrulandı.
İşçi Partisi'nin üst düzey isimleri, partinin Gazze konusundaki tutumunun kendilerine sandalye kaybettirdiğini, bu sandalyelerin Filistin yanlısı bağımsızlar tarafından kazanıldığını vurguluyordu.
Hâl böyle olunca İşçi Partisi kuvvetle muhtemel antisemitizm iddiaları üzerinden partiden uzaklaştırılan Jeremy Corbyn'in de bağımsız aday olarak girdiği seçimleri kazanmasını "Filistin yanlısı" bağımsızların başarısı çerçevesinde okudu.
Halihazırda İşçi Partisi'nin yanıt aradığı soru şu:
Jeremy Corbyn'in İşçi Partisi'nden uzaklaştırılması ve bağımsız milletvekili olması Corbyn'in parti üzerindeki etkinliğini tamamen kaybettiği anlamı taşır mı?
Açıkcası Britanya basınında sıklıkla karşılaştığımız "Corbynism" kavramı Corbyn'in liderliği boyunca İşçi Partisi'ni sol entelektüellerin partiye hakim olacak şekilde dönüştürdüğüne, bu durumun kısa sürede giderilemeyeceğine işaret ediyor.
Corbyn'in "Filistin yanlısı" olarak tanımlanan görüşlerinin ve sol entelektüellerin desteklediği "ABD, NATO, İsrail" karşıtı Corbynism'in İşçi Partisi içindeki yerine dair tartışmalar, Starmer'in İsrail'e destek vermekle ve Filistinlerinin haklarını görmezden gelmekle eleştirilmesi ve yaşanan istifalar ile tekrar su yüzüne çıktı.
Parti içinde Corbyn'in ayak izlerini takip etmekte kararlıların olup olmadığı tartışılırken, Ortadoğu politikası üzerinden Starmer'ı eleştiren partililer, bu eleştirilerini partinin sağa kaymakta olduğu yönündeki genel argümanlarının kapsamına aldılar.
Şu anda Starmer'ın liderliğindeki İşçi Partisi Gazze'deki mevcut koşullar üzerinden adeta bölünmüş bir görüntü sergiliyor; ama partinin böylesine bir bölünmeyle ilk kez karşılaşmadığını belirtenler, konu Filistin ve İsrail olunca İşçi Partisi'nin Muhafazakar Parti'ye nispetle iç çatışmalara daha açık olduğunun altını çiziyorlar.
Bu çatışmaları gidermede Starmer'ın işinin hiç de kolay olmadığı aşikâr.
Parti seçmeninin Starmer'dan beklentisi, partinin hem Müslüman hem de Yahudi seçmenlerinin partiden uzaklaşmasını önlemesi.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish