Tiflis'e ikinci bir İrakli heykeli mi?

Mayis Alizade Independent Türkçe için yazdı

Gürcistan Başbakanı İrakli Kobahidze, BM Genel Kurulu'nda konuşurken / Fotoğraf: Reuters

241 sene önce kendini Rusya'ya ilhak eden bir bölge, bugün bağımsız bir devletken ne yapıyor?

Güney Kafkasya'daki kaynaklarımız, böyle bir gelişmenin Gürcistan'ın yönetim kademelerinde belirli bir süredir konuşulduğunu aktarıyor.

Yani, Azerbaycan'ı örnek veren Moskova, "Karabağ'ın geri verilmesine nasıl yardımcı olduysak, Abhazya ve Osetya'nın da belirli bir süreç içinde yeniden geri dönmelerine desteğimizi esirgemeyiz; 2030 yılında artık bütün bir Gürcistan söz konusu olur" diye sık sık telkinlerde bulunuyor.

Ve birkaç ay önce gerçekleşen başbakan değişikliğinin de bu yönde bir sürecin işletildiğine işaret ettiğini İrakli Kobahidze'nin kendisi de aleni biçimde ifade etmekten çekinmiyor.

Nerede mi sordunuz?

İşte BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında "Ne zaman mutlu, bütün ve gelişmiş Gürcistan'da birlikte yaşayabileceğiz" diyen Gürcü Başbakan, bu sözleri Türkiye siyasetinin renkli simalarından biri Bülent Arınç'ın o ünlü ifadesiyle, "Asla lamı cimi yoktur" anlayışıyla, Rusya'nın yönlendirmesiyle ortaya koydu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Parasını Rusya'dan elde etmiş ve arkada durup Gürcistan hükümetini milim kenara adım atmaya izin vermeden istediği gibi yöneten milyarder Bdzina İvanişvili, kendi başbakanının ağzından ve hem de BM kürsüsünden "Gürcistan'ın bütünlüğü" mesajını verdiriyor.

Oysa süreçleri takip edenler, Abhazya'nın uzun süredir Rusya ve Belarus tarafından bağımsız bir devlet olarak tanındığını, Güney Osetya'da ise 14 Ağustos 2008'den bu yana fiilen Rus idaresinin mevcut olduğunu ve uzaydan çekilmiş görüntülerin esasında çeşitli bahanelerle o idarenin her hafta sınırı 30-40 santim daha Gürcistan'ın içine doğru çektiğini biliyor.

O zaman Başbakan Kobahidze'nin konuşmasını dinleyenler şu soruyu sormakta haklı olmazlar mı:

Acaba, Abhazya'yı bağımsız devlet olarak tanımış ve en başta askeri ilişkileri olmak üzere ilişkilerini azami düzeye çıkarmış Rusya Federasyonu, bir anda her şeyden vaz mı geçecek?

Vazgeçecekse bunun karşılığı, Gürcistan yönetiminin Batı'yla ilişkilerden tamamen vazgeçerek Moskova'nın emir kuluna dönüşmesi mi olacak?

Washington'a ulaştıktan sonra planlanmış tüm görüşmeleri iptal edilen ve hatta akşam yemeğine bile davet edilmeyen İrakli Kobahidze, BM kürsüsünden yaptığı konuşmada, Rusya'nın Kommersant Gazetesi'nin kıdemli Tiflis muhabiri, muhterem dostum Georgi Dvali'nin de belirttiği üzere, eski özerk bölgeleri "işgale maruz kalmış" diye nitelendirirken o bölgelerin kimin işgaline maruz kaldığını asla telaffuz etmedi.

Veya Ukrayna'nın "bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koşulsuz desteklediklerine" vurgu yaparken, o bağımsızlığın ve toprak bütünlüğünün hangi devlet tarafından ihlal edildiğini ağzına bile almadı.

Tam da breh-breh-breh çekmenin yeri değil mi sizce de? Şu hale bakar mısınız?

Toprağınızı işgal eden ve işgal ettiği bölgelerden bir tanesini bağımsız devlet olarak tanıyan bir ülkenin yönlendirmesiyle şimdi "mutlu, bütün ve gelişmiş Gürcistan"dan dem vuracaksınız ve işgalci ülkenin ismini telaffuz etmeyeceksiniz...

Muhalefet buna karşı sert tepkisini ortaya koyarken, 26 Ekim'de yapılacak parlamento seçimleri öncesinde iktidar partisinin "mutlu, bütün ve gelişmiş" Gürcistan jargonunu dengeli biçimde kullanacağı görünüyor.

8 Ağustos 2008'de dönemin Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili'nin girişimleriyle askeri birlikler, ayrılıkçı güçlerin yönettiği Güney Osetya bölgesine hamlede bulunarak o araziyi kendi kontrolüne almak isteyince Rusya Federasyonu yönetimi (Cumhurbaşkanı Dmitri Medvedyev, Başbakan Vladimir Putin) vakit geçirmeden karşı koydu ve Rus tankları Tiflis'e doğru yol aldı.

12 Ağustos'ta Moskova'ya giden dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu"nu önerdi.

Erdoğan'ın bu girişimi, Rusya'nın öfkesini bir nebze de olsun yatıştırmaya yetmişti. Durumu Türkiye'ye daha detaylı biçimde aktarmak için Ağustos sonunda İstanbul'a gelen Gürcistan Dışişleri Bakanı Eka Tkeşelaşvili'nin, meslektaşı Ali Babacan ile buluşmasından sonra gerçekleşen ortak basın toplantısında Gürcü bakana şu soruyu sormuştum:

- Rusya 200 seneden bu yana küçük etnik grupları büyük milletlere karşı kışkırtarak bölgeyi kendi kontrolü altında tutmayı başarıyor. Hangi güçlerin baskısıyla bu tür emellerinden geri durabilir?

Tüm sıkıntımız bu işte. 200 seneden bu yana Rusya'nın bu oyunlarının durdurulması. Türkiye'ye gelişimizin ana amacı da işte bu. Başbakan Erdoğan'a şükran borcumuz var. Kendisi inisiyatif alarak Moskova'ya gitmeseydi ve Türkiye'nin bazı konulardaki kararlılığını ortaya koymasaydı, bugün Rus ordusunu Tiflis sokaklarında gezerken görmeniz işten bile olmayacaktı.


Bugün Gürcistan topraklarında olduğu gibi, Rusya 240 seneden bu yana Güney Kafkasya'daki kavimleri birbiriyle vuruşturarak bölgedeki nüfuzunu korumayı başardı.

Azerbaycan'ın önce 44 günlük savaşla (27 Eylül-9 Kasım 2020), ardından ise 19 Eylül 2023'te gerçekleştirdiği günübirlik operasyonla Ermeni menşeli ahaliyi tamamen sınırın dışına çıkarmasında Rusya'nın son birkaç yılda Ermenistan yönetimine karşı takındığı olumsuz yaklaşımın da önemli ölçüde rolü oldu.

Şimdi Rusya, "Bütün Azerbaycan" (mutlu ve gelişmiş diyemiyoruz) formülünün iksirini Gürcistan'a da sunmanın peşinde.

Aylardır Gürcistan içinden aldığımız bu bilgiyi Başbakan İrakli Kobahidze, 26 Eylül'de BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada dile getirdi.

Gürcü Başbakanın konuşması, Rusya'nın bölgedeki 241 yıllık planlarından asla vazgeçmediğini gösterirken, İrakli Kobahidze'nin konuşması 26 Ekim'de gerçekleştirilecek parlamento seçimlerini daha belirleyici bir hale getirdi.

Madem belirleyici hale getirdi, o zaman şu soruyu sorarak yazıyı bitirelim:

1783 yılında Gürcü Çarı İrakli, başında bulunduğu idari yapıyla Rusya'ya ilhak ederek Güney Kafkasya'nın işgalini kolaylaştırmıştı. İtalya'nın Milan futbol takımının eski oyuncusu, şimdinin Tiflis belediye başkanı Kaha Kaladze, yaklaşık 2 ay önce başkentin merkez mahallelerinden birine Gürcistan'ı Rusya'ya birleştirmek suretiyle Güney Kafkasya'nın kaderinde olumsuz rol oynamış bir şahsiyete, yani İrakli'ye heykel dikeceğini açıklamıştı.

Evet, geldiğimiz noktada Güney Kafkasya'nın en demokratik ülkesi konumundaki Gürcistan'ın kaderini, 241 sene önce olduğu gibi bir İrakli'nin mi yoksa toplumun özgürlük ve demokrasi isteyen kesiminin mi belirleyeceğini önümüzdeki 1 ay içinde göreceğiz.

Bunu beklerken, 1970'lerde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de de işgalci Rus ordusunun (11. Kızıl Ordu diye tabir edilen) 31 Mart-4 Nisan 1918 tarihleri arasında Bakü'de 12 bin Türkü katletmekle övünen Stepan Şaumyan'ın da heykellerinin dikildiğini anımsatalım.

Gürcistan bağlamında değil de öylesine… Rusya'nın Kafkasya'yı işgal planlarına 1806 yılında canını feda ederek direnmiş ve ismini Azerbaycan'ın bağımsızlık tarihine altın harflerle yazdırmış Genceli Cevat Han'ın anısı önünde eğilirken beşinci kuşaktan torunu Kerim Mehmetzade amcamı saygıyla selamlıyorum.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU