Balkanlarda yeni askerî ittifaklar... Bosna yine yalnız

Eran Hasipi Independent Türkçe için yazdı

Kosova'da NATO öncülüğündeki barışı koruma misyonunda (KFOR) görev yapan Sloven askerler, Kosova Güvenlik Güçleri, Kosova Polisi ve AB ile ortak bir askeri tatbikata katılıyor / Fotoğraf: Visar Kryeziu-AP

Son dönemde Balkanlar, jeopolitik gerginliklerin ve askeri işbirliklerinin merkezi haline geldi.

2025 yılının ilk çeyreğinde, Arnavutluk, Kosova ve Hırvatistan arasında savunma alanında bir işbirliği protokolü imzalanırken, kısa bir süre sonra Sırbistan ile Macaristan arasında stratejik bir savunma anlaşması yapıldı.

Bu gelişmeler, bölgedeki güvenlik dinamiklerini ve siyasi dengeleri yeniden şekillendirme potansiyeline sahip.

Ancak bu süreçte, Bosna Hersek'in bir kez daha yalnız kaldığı ve Yugoslavya'nın parçalanma sürecinde olduğu gibi çevresindeki kutuplaşmalar arasında sıkıştığı görülüyor.
 

Arnavutluk, Kosova ve Hırvatistan, aralarında savunma alanında işbirliği yapmak için ortak bildiri imzaladı / Fotoğraf: AA
Arnavutluk, Kosova ve Hırvatistan, aralarında savunma alanında işbirliği yapmak için ortak bildiri imzaladı / Fotoğraf: AA

 

Kim kiminle birlikte

Arnavutluk, Kosova ve Hırvatistan arasındaki Askeri İşbirliği Protokolü Mart 2025'te, Arnavutluk'un başkenti Tiran'da, 3 ülke savunma bakanları tarafından bir üçlü deklarasyon olarak imzalandı.

Bu anlaşma, savunma kabiliyetlerinin güçlendirilmesi, savunma sanayi ve teknolojisinin geliştirilmesi ile bölgedeki askeri etkileşimin artırılmasını hedefliyor.

imza atanlar arasında Arnavutluk Savunma Bakanı Pirro Vengu, Kosova Savunma Bakanı Ejup Maqedonci ve Hırvatistan Savunma Bakanı Ivan Anuşiç yer alıyor.

Anuşiç, işbirliğin jeopolitik gerçeklere uyum sağlamak ve Güneydoğu Avrupa'daki güvenlik risklerini karşılamak için kritik olduğunu vurguladı.

Anlaşma, NATO ve Avrupa Birliği (AB) politikalarına uyumlu olarak, ortak tatbikatlar, bilgi paylaşımı ve hibrit tehditlerle mücadele gibi alanlara odaklanıyor.

Ayrıca, Kosova'nın Avrupa-Atlantik yapılara entegrasyonuna destek verilmesi de deklarasyonun önemli bir maddesi.

Bu üçlü işbirliği, diğer NATO ve AB ortaklarının da katılımına açık bırakılarak genişleme potansiyeli taşıyor.

Ancak, Sırbistan bu girişimi sert bir şekilde eleştirerek, Kosova'nın dahil edilmesi nedeniyle anlaşmayı Balkanlar'daki barışa tehdit olarak nitelendirdi ve Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla açıklama talep etti.

1 ay bile geçmeden, Nisan 2025'te, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, Macaristan ile stratejik bir savunma anlaşması imzaladıklarını duyurdu.

Vuçiç'e göre bu anlaşma, 2023'te başlayan temasların bir sonucu olarak, iki ülke arasındaki askeri işbirliğini derinleştiriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Vuçiç, anlaşmanın bölgedeki diğer ülkelerle yapılanlardan daha kapsamlı olduğunu belirterek, ortak tatbikatlar, silah sistemleri tedariki ve teknik işbirlikler içerdiğini açıkladı.

2023'te 48 olan ortak faaliyet sayısı, 2025'te 79'a çıkarılıyor.

Anlaşma, Sırbistan'ın askeri tarafsızlığını koruma çabalarıyla çelişmediği belirtilse de, Macaristan'ın NATO ve AB üyesi olması nedeniyle Batı Bloku ile bağlarını güçlendirme sinyali veriyor.

Boşnak, Hırvat ve Sırpların kendi siyasi siperlerinde hala savaşın sebepleri ve sonuçları için birbirini suçladığı Bosna Hersek ise iki ittifakın arasında sıkışmış görünüyor.


Balkanlar geriliyor

Balkanlar, etnik, dini ve siyasi gerilimlerin yoğun olduğu bir bölge olarak tarihsel olarak kırılgan bir yapıya sahip.

Son yıllarda, Kosova-Sırbistan arasındaki gerilim, NATO'nun 1999'daki müdahalesi sonrası Kosova'nın bağımsızlığı ve Sırbistan'ın bu bağımsızlığı tanımaması gibi faktörler bölgede barışı tehdit etmeye devam ediyor.

Arnavutluk, Kosova ve Hırvatistan arasındaki anlaşma, Sırbistan'a yönelik bir mesaj olarak görülse de, daha çok bölgesel istikrarı artırma ve dış tehditlere karşı dayanıklılık oluşturma amacı taşıyor.

Ancak Sırbistan, bu işbirliğini bir silahlanma yarışı başlatma girişimi olarak değerlendiriyor ve kendi güvenliğini tehdit altında görüyor.

Diğer taraftan Sırbistan-Macaristan anlaşması ise, bu gerilimin bir misillemesi gibi görünüyor.

Sırbistan, Macaristan ile işbirliğini güçlendirerek hem bölgesel izolasyonunu kırmayı hem de Batı Bloku ile bağlarını pekiştirmeyi hedefliyor.

Ancak bu durum, Balkanlar'da iki kutuplu bir güvenlik yapısı yaratma riskini taşıyor: Bir yanda NATO ve AB yanlısı ülkeler (Arnavutluk, Kosova, Hırvatistan), diğer yanda Rusya'ya yakın duran ülkeler (Sırbistan, dolaylı olarak Macaristan).
 


Bu kutuplaşma içinde, Bosna Hersek'in durumu özellikle dikkat çekici.

Yugoslavya'nın parçalanma sürecinde, etnik çatışmaların ve dış müdahalelerin hedefi olan Bosna Hersek, bugün de çevresindeki bu askeri ve siyasi ittifaklar arasında yalnız kalmış görünüyor.

Arnavutluk ve Hırvatistan'ın NATO üyesi olmaları, Kosova'nın Batı'ya entegrasyon çabası ve Sırbistan'ın kendi güvenlik arayışları, Bosna Hersek'i bir kez daha kırılgan bir pozisyona itiyor.

Ülke, iç siyasi bölünmeleri (Boşnaklar, Hırvatlar ve Sırp Cumhuriyeti ) ve zayıf merkezi yönetimi nedeniyle bu yeni güvenlik denklemlerine aktif olarak katılamıyor.

Bu durum, 1990'lardaki savaş sırasında olduğu gibi, Bosna Hersek'i yeniden bir çatışma alanı haline getirme riskini taşıyor.

Bu anlaşmalar, Ukrayna'daki savaşın yarattığı jeopolitik belirsizlikler ışığında da değerlendirilmeli.

Güneydoğu Avrupa, enerji hatları ve stratejik konumu nedeniyle büyük güçler arasında bir rekabet alanı haline geleceği kesin.

Arnavutluk, Kosova ve Hırvatistan'ın işbirliği, Batı'nın bölgedeki etkisini artırma çabası olarak okunurken, Sırbistan-Macaristan anlaşması, Rusya'nın dolaylı etkisini sürdürme arayışı olarak yorumlanabilir.

Ancak bu dinamikler, Bosna Hersek'in istikrarını daha da tehdit ediyor.

Ülke, hem Sırbistan'ın hem de Hırvatistan'ın etkisine açık bir tampon bölge olarak kalıyor, ancak ne bir tarafa tam anlamıyla dahil olabiliyor ne de kendi güvenlik stratejisini bağımsız bir şekilde geliştirebiliyor.

Bu askeri anlaşmalar, Balkanlar'da güvenlik mimarisini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip.

Ancak, Bosna Hersek'in yalnızlığı ve çevresindeki kutuplaşmalar, bölgedeki istikrarı daha da karmaşık hale getiriyor.

Bu gelişmelerin barışı sağlamaktan çok yeni gerilimlere yol açma riski bulunuyor.

Bölgedeki ülkelerin, diyalog ve işbirliği kanallarını açık tutması, dış güçlerin müdahalelerine karşı ortak bir strateji geliştirmesi kritik önem taşıyor.

Aksi takdirde, tarihsel düşmanlıklar yeniden alevlenebilir ve Balkanlar, bir kez daha istikrarsızlık merkezine dönüşebilir, özellikle de Bosna Hersek gibi kırılgan ülkeler için bu risk daha da büyüyebilir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU