Emekli Büyükelçi Ceylan: Ukrayna'nın Rusya'ya dron saldırıları, devam eden savaşta mercek altına alınması gereken bir durum

Mayis Alizade Independent Türkçe için yazdı

Bir dizi insansız hava aracı saldırısı, Rusya'nın birçok bölgesini hedef aldı, konut binalarını ateşe verdi ve Moskova'daki üç havalimanının kapatılmasına neden oldu / Fotoğraf: Sergei Bulkin-Zuma Press

Kremlin'in "Yeni İttifak Projesi"ni kabul etmeyen Ukrayna'nın bu tutumu üzerine Rusya silahlı kuvvetlerinin 24 Şubat 2022'de Ukrayna topraklarına saldırmasının üzerinden 2 buçuk yıl geçti.

Bu savaş, dünya gündeminin ilk sırasında kalmayı sürdürüyor.

6 Ağustos'ta Ukrayna silahlı kuvvetlerinin Rusya'nın Kursk vilayetinin bir kısmını kendi kontrolü altına alması, gidişatta farklı durumları göz önüne serdi.

Batılı yorumcuların da dikkat çektiği üzere "savaşı havaya kaldıran Ukrayna" aralıksız dron saldırılarıyla Rusya'nın iç bölgelerini vuruyor.

Independent Türkçe'nin savaştaki son durumla ilgili sorularını Türkiye'nin NATO'daki eski daimi temsilcisi, emekli Büyükelçi Fatih Ceylan cevaplandırdı.
 


Ramstein toplantısı çerçevesinde ABD'li General Brown müttefiklere seslenerek Ukrayna'ya askeri yardımların mutlaka sürdürülmesi gerektiğini ifade etti. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rusya'nın Ukrayna'ya Şubat 2022'de başlattığı saldırı üzerine Nisan 2022'de faaliyete geçen, Türkiye dahil 57 ülkenin ve AB'nin yer aldığı Ukrayna Savunma Temas Grubu (Ramstein Grubu) bünyesinde başından itibaren Ukrayna'nın savunma kapasitesinin desteklenmesine yönelik kararlar alındığı biliniyor.

Temmuz 2024'de NATO'nun kuruluşunun 75'inci yıldönümünde Washington'da düzenlenen NATO Liderler Zirvesi'nde müttefik ülkeler, Avrupa-Atlantik güvenliğine yönelik tehditler karşısında bir yandan kendi savunma sanayi kapasitelerini genişletmeye ve daha da geliştirmeye dönük kararlar alırken, diğer yandan 2016 yılında NATO Varşova Zirvesi'nde hayata geçirilen Ukrayna'ya Kapsamlı Yardım Paketi'nden hareketle Ukrayna'nın Rusya'nın saldırılarına karşı koyması ve savunma alanındaki dayanıklılığının arttırılması için ilave kararlar aldılar.

Konunun geçmişi dikkate alındığında, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Brown'ın son Ramstein Grup Toplantısı vesilesiyle yaptığı Ukrayna'ya askeri yardımların sürdürülmesi çağrısı herhangi bir yenilik içermiyor.

Bu açıdan bakıldığında Orgeneral Brown, NATO Liderlerince 2014 Galler Zirvesi'nden bu yana alınan Ukrayna'nın desteklenmesi yolundaki kararları teyit eden bir açıklama yaptı.

Mevcut şartlarda NATO üyesi ülkeler ile AB'nin ve diğer 25 ülkenin Ukrayna'ya sağlamakta oldukları askeri yardımların, savaşın sonucunu nihai olarak tayin etmemekle birlikte, Ukrayna'nın kendisini savunmasına yardımcı olduğu görülüyor.

Bunun sonuçlarının sahaya da yansıdığı gözleniyor. Örneğin, Ukrayna'nın kendi askeri imkan ve kabiliyetlerini de kullanarak Rusya'nın Karadeniz Donanması'na karşı icra ettiği operasyonlar sonucunda Rus Donanması, birçok kayıp vermek suretiyle Sivastopol'un doğusuna konuşlanmak zorunda kaldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ukrayna silahlı kuvvetlerinin 6 Ağustos'ta Rusya'nın Kursk bölgesinin bir kısmını kendi kontrolüne alması, bundan sonraki süreçte Donbas çizgisinde Ukrayna askeri güçlerinin hangi taktikleri kullanarak savunma yapacağıdır. Bu konuda sizin görüşleriniz neler?

6 Ağustos'ta Ukrayna'nın baskın şeklindeki bir operasyonla Rusya'nın Kursk bölgesine yaptığı askeri taarruzun ortaya çıkarabileceği siyasi ve askeri sonuçları tüm yönleriyle değerlendirmek için vakit henüz erken.

"İşgale karşı işgal" olarak nitelenmeye müsait bu son operasyonu, Rusya'nın "tırmanmaya dayalı hakimiyet kurma" doktrininin Ukrayna tarafından Rusya'ya karşı sahada tatbik edilmesi olarak değerlendirmek de mümkün.

Ukrayna bu operasyonu ileride gerçekleşmesi olası barış müzakerelerinde Rusya'ya karşı elini güçlendirmek amacıyla da düşünmüş olabilir.

Diğer yandan, Kursk operasyonunu Ukrayna'nın kendi toprağı olan Donbas bölgesini kurtarmaya dönük nihai hedeften sapma olarak niteleyen ve dolayısıyla egemen topraklarını geri kazanmak için gerekli sıklet merkezini zayıflatan bir hamle olarak tanımlayan askeri uzmanlar da bulunuyor.

Nitekim, Kursk operasyonu sonrasında Rusya kuvvetlerinin Donbas bölgesinde ilave bazı mevziler kazandığı gözleniyor.

Kursk operasyonunu, her hâl ve kârda savaşın gidişatını değiştirecek ve dolayısıyla olası barış müzakerelerinde sonucu belirleyecek bir atılım olarak değerlendirmek bu aşamada mümkün değil.


"Rusya'nın nükleer kuvvet kullanması uluslararası toplum için gerçek bir kırmızı çizgi"

Rusya lideri Putin sık sık "nükleer saldırı" tehdidini gündeme getirerek Ukrayna silahlı kuvvetlerinin Kursk santraline saldırı gerçekleştirmesi durumunda buna verecekleri yanıtın Avrupa'nın bir kısmına feci şekilde yansıyacağını ifade ediyor. Sizce, Rusya'nın bu "nükleer tehditleri" ne kadar gerçekçi?

Başta eski Rusya Devlet Başkanı Medvedev olmak üzere, Putin'in de Şubat 2022'den bu yana sık aralıklarla "nükleer saldırı" kartını kullandıkları gözleniyor.

Rusya'nın Ukrayna'da kendisinin başlattığı saldırı nedeniyle nükleer silahlara başvurması olasılığını irdelemek için bu ülkenin nükleer kuvvet doktrininin esaslarının anımsanması gerekir.

Bu doktrine göre:

Nükleer silahlar, Rus Başkomutan (Putin) önderliğinde ve Genelkurmay Başkanının komutanlığı altında Rusya'nın stratejik hedefleri için kullanılabilir.

Rusya'nın üstünden gelemeyeceği bir konvansiyonel saldırı karşısında bunu durdurmak ve tırmanmaya son vermek (de-escalate) için hayata geçirilebilir.

Rusya'ya veya müttefiklerine yönelik olası bir saldırıda kitle imha silahları kullanılmışsa veya bu silahları kullanmaya hazır bir muhasımla savaşılıyorsa nükleer kuvvet kullanımına karar verilebilir.

Rusya'nın kullandığı nükleer retoriği, özünde söyleme dayalı bir "nükleer caydırıcılık" olarak tanımlamak daha doğru bir yaklaşım olur.


"Rusya'nın nükleer kullanımına sadece ABD ve NATO değil, 'sınırsız ortak' Çin de karşı"

Kursk operasyonu karşısında genel hatlarıyla pek sesini yükseltmeyen Putin yönetiminin bu operasyonu bahane ederek Ukrayna'da nükleer kuvvet kullanmaya yönelmesi zayıf bir olasılıktır.

Rusya'nın Ukrayna'da nükleer kuvvete başvurmasına sadece ABD ve NATO değil, "sınırsız ortaklığı" bulunan Çin de karşı. Nitekim, Çin yetkililerinin bu konuda yaptığı açıklamalar kuşkuya mahal bırakmayacak ölçüde açık.

Bu gözlemlerden hareketle Rusya'nın fiiliyatta Ukrayna'da nükleer kuvvet kullanmasını gerektirecek bir durum mevcut değil. Bu itibarla Rusya'nın nükleer kuvvet kullanması uluslararası toplum için gerçek bir kırmızı çizgidir.
 


ABD seçimlerine 2 aydan da az bir süre kala, sizce Ukrayna'ya askeri yardımlar daha da hızlanır mı, yoksa Kamala Harris'in seçilmesi durumunda Başkan Biden yemin törenine kadarki 2 buçuk aylık süreyi kullanarak Ukrayna'ya yardımı azami düzeye çıkarma taktiği mi uygulanır?

ABD Kongresi'ndeki ikircikli tutum nedeniyle belirgin bir gecikmeyle de olsa Biden yönetiminin Ukrayna'ya sağlamayı üstlendiği yaklaşık 62 milyar dolarlık yardımın gelecekte bu çapta devam edip etmeyeceği meselesinin ABD'de yaklaşan başkanlık seçimleri dolayısıyla gündemdeki yerini koruması beklenebilir.

Seçildiği takdirde Başkan adayı Harris'in, Biden'ın bu konudaki yaklaşımına kökten bir değişiklik getirmeyeceği öngörülebilir.

Diğer Başkan adayı Trump'ın seçilmesi durumunda da, seçim kampanyası sırasında sarf ettiği ifadelere rağmen, ABD'nin Ukrayna'ya yardımlarının bir anda kesilmesini beklemek yanıltıcı olur.

Diğer yandan, hangi aday seçilirse seçilsin Ukrayna'ya yapılan yardımlarda Avrupalı müttefik ülkelerin daha fazla sorumluluk almalarına dönük bir sürecin daha da görünür ölçüde su yüzüne çıkabileceğini öngörmek ihtiyat gereğidir.


"Son dron saldırıları Rus hava-füze savunmasında bazı yetersizlikleri ortaya koyuyor"

Avrupa Birliği ülkeleri, Ukrayna'nın kendi silahlarıyla Rusya'ya saldırmasını aşağı yukarı uygun görmüş gibi ve Rusya dron saldırılarını ya önleyemiyor ya da çok güçlükle önlüyor. Sizin değerlendirmeniz nedir?

Avrupalı müttefik ülkeler, F-16 savaş uçakları dahil Ukrayna'ya savunmasını ve gerektiğinde Rusya'ya karşı taarruzda bulunmasını sağlayacak askeri yetenekler vermeye başladı.

Bu yeteneklerin sahada aktif olarak kullanılmalarının savaşın seyrini ne ölçüde etkileyeceği hiç kuşkusuz yakından izlenmeli.

Öte yandan, bunların devreye sokulmasıyla, mevcut nesnel veriler karşısında ve kısa vadede Ukrayna'nın mutlak zafer sağlayacağını öne sürmek gerçekçi bir bakış açısı olmaz.

Ukrayna'nın birkaç gün önce Moskova dahil Rusya'ya karşı yaptığı dron saldırıları, devam eden savaşta mercek altına alınması gereken bir durum.

Ukrayna'nın, Rusya'ya karşı konvansiyonel kuvvetler açığını yenilikçi teknolojiler içeren askeri yetenekleri devreye sokarak kapatmaya yöneldiği ve bundan sonuç almaya çalıştığı gözleniyor.

Son dron saldırıları da Rusya'nın hava-füze savunması alanında bazı yetersizlikleri olduğunu ortaya koyuyor. Ukrayna'nın sürü halindeki dron saldırılarının Rus hava-füze savunma ağını "doyum noktasına" ulaştırmak suretiyle yetersiz bırakmış olabileceği de akla gelen seçeneklerden biri.

Özellikle Batılı kimi harp uzmanları, savaşın uzamasının Rusya'nın "savaş makinasını" güçlendirdiği savına dayanarak, genelde Batı'nın, özelde ise Ukrayna savunma sanayinin güçlendirilmesinin kaçınılmaz olduğunu savunageliyor.

Devam eden savaş, Ukrayna'nın çeşitli tipte yerli dron üretmesini teşvik eden bir süreci tetiklediği gibi, Rusya'ya karşı sürdürdüğü savaşta dronları kullanarak başarılı sonuçlar aldığını da gösteriyor.

Bu açıdan bakıldığında Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaş, sadece Rus savunma sanayinin ivme kazanmasına değil, özellikle yeni ve yıkıcı askeri yetenekler geliştirmede ve üretmede Ukrayna savunma sanayinin somut atılımlarına da sahne oluyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU