Her şey ABD merkezli haber kanalı Bloomberg'in haberi ile başladı.
Haberde Türkiye'nin BRICS üyeliği için resmi başvuruda bulunduğu yazıyordu.
Bir anda Türkiye'nin ve dünyanın gündemine düşen bu bomba haber ortalığı oldukça hareketlendirdi.
Peki, bu hareketliliğin sebebi olan BRICS neydi?
Niye Türkiye'nin ve dünyanın gündemine oturmuştu?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Öncelikle BRICS konusunda bir aydınlanma yaşamamız gerekiyor.
BRICS için yanlış kavramlar ve önyargılı tanımlar kullanılıyor.
Önce BRICS hakkındaki zihin bulanıklığını gidermek gerekiyor.
BRICS Batı karşıtı değil Batı dışı bir oluşumdur. Yani Batı'ya karşı herhangi bir karşıtlığı veya düşmanlığı yoktur.
Bununla beraber BRICS hiçbir zaman Batılı bir ülkeyi hedef göstermedi ve düşmanlaştırmadı.
Hatta çok taraflılığın gerçek öncüsü sayılan BRICS, Birleşmiş Milletler'in merkezi rolüne bağlılık ile hareket etmektedir.
Bu yüzden BRICS yapısı ABD veya Avrupa Birliği'ne hatta NATO'ya karşı oluşturulmuş değildir.
Bugün BRICS ülkeleri ABD ve Avrupa ile hala yoğun şekilde ticari, ekonomik ve diplomatik ilişkilerini devam ettirmektedir.
Tek Rusya'nın ilişkileri Ukrayna yüzünden düşüş yaşamıştır.
Dahası BRICS, ABD veya AB'ye bir meydan okumada değildir.
Eğer illa bir karşıtlık aranıyorsa bu ABD merkezli Batı medeniyeti temelli liberal ama demokratik olmayan uluslararası sistemin hegemonyacı, tek merkezli, tek medeniyetli, tek tipçi anlayışına karşıdır.
BRICS, Batı emperyalizmine, Batı dayatmalarına ve Batı ırkçılığına karşıdır. Bu arada BRICS, AB yâda NATO ile karşılaştırılacak bir yapı da değildir.
Çünkü bunların ötesindedir. NATO tamamen askeri, militarist, saldırgan bir örgütlenme iken BRICS barışçı ve kalkınma odaklı bir siyasi, ekonomik, diplomatik ve kültürel oluşumdur.
AB ise egemenliğin üye ülke tarafından devredildiği tek medeniyetli, tek merkezli, tek dinli, tek renkli ve tek bir coğrafyaya bağlı bir yapıdır.
Oysa BRICS çok medeniyetli, çok merkezli, çok dinli, çok coğrafyalı ve çok renkli bir temsiliyete sahiptir.
Herhangi bir egemenlik devrenin yaşanmadığı ve dayatmaların olmadığı bir mekanizmadır.
BRICS, G7 gibi ABD'nin domine ettiği tek taraflı hareket eden tek tipçi bir anlayışa karşıdır.
Bugün BRICS oluşumu Batılı sistemlerden ve örgütlenmelerden farklı çalışıyor. BRICS'in bir sekretaryası veya tüzüğü yoktur. Hatta internet sitesi de bulunmuyor.
BRICS sistemi üye ülkelerin 1 yıllık dönem başkanlığı üzerinden ilerliyor. Bu yüzden BRICS'in bir merkezi de bulunmuyor. Her yıl bir ülke merkez oluyor.
Bu size garip gelebilir. Ancak BRICS daha genç bir oluşumdur. Kendi sistemini inşa etme sürecindedir.
BRICS tamamen uzlaşma ve istişare kültürünün hâkim olduğu somut iş birliklerine odaklıdır.
Ayrıca 21'inci yüzyılda her şeyin standardı Batı için Batı tarafından ve Batıya göre yapılacağı anlayışı sona eriyor.
BRICS'in bir merkezi yok ama bir Kalkınma Bankası var. BRICS Yeni Kalkınma Bankası içerisinde BRICS üyesi olmayan ülkelerde var.
Hatta son üye Afrika'dan Cezayir oldu. 2015'te kurulan bu banka gelişmekte olan ülkelerin kurduğu ilk kalkınma bankasıdır.
Aralarında Batılı bir ülkede yoktur. Buna Batı dışı ulusların ve medeniyetlerin kurduğu ilk kalkınma bankası da diyebiliriz.
Batı dışı dünyanın ilk göz ağrısı olan bu banka bugüne kadar onlarca ülkeye 100'den fazla projeye 35 milyar dolar harcadı.
Böylece Batı dışı coğrafyalarda binlerce kilometrelik otoyolların, binlerce konutun, yüzlerce köprünün ve dev altyapıların temelini attı.
Bununla birlikte BRICS üyesi ülkeler dedolarizasyon sürecinin başını çekmektedir. Ulusal paralarla ticarette BRICS ülkeleri önemli mesafe kat etti.
Hatta bugün BRICS para birimi ve BRICS ödeme sistemi konuşulmaktadır. Bir zamanlar bunları hayal etmek bile imkânsızdı.
Ancak bugün bu durum BRICS sayesinde her an gerçeğe dönüşebilir. Dünyamızın dolara olan bağımlılığını azaltmak için BRICS bir numaralı reçete olacak gibi gözüküyor.
Hikâye sadece bununla da bitmiyor. Çünkü BRICS yeni üyeleriyle 3 kıtayı bir araya getiren 7 medeniyeti birleştiren ve birçok dine ev sahipliği yapan bir aktördür.
BRICS oluşumu yıllarca Batılıların "Medeniyetler Çatışması'' tezine "Medeniyetler Birliği'' anlayışı ile bir panzehir oldu.
BRICS insan merkezli, demokratik temelli, çok kültürlü, çok sesli, çok renkli ve çok taraflı bir uygarlık gücüdür.
İşte bu yüzden, 3,5 milyar insanı temsil eden BRICS'in tercihleri mi yoksa 800 milyonu temsil eden Batılı ülkelerin tercihleri mi dünyayı etkileyecek; bunu sormak gerekiyor.
BRICS, Hristiyanlığın çeşitli kollarına, İslam'ın Sünni ve Şii yorumlarına, Hindu ve Konfüçyüs medeniyetlerine de ev sahipliği yapıyor. Toplumsal ve sosyal olarak farklı modelleri içeriyor.
Çünkü Batı'dan farklı değer, norm ve geleneklere sahiptir. Bu durum onun kültürel bir güç merkezi olduğunu da göstermektedir.
Tüm bu farklılıklarına rağmen BRICS üyeleri arasında bir süreklilik ve sürdürülebilir bir eş güdüm, diyalog ve iş birliği inşa edildi.
BRICS'in dünya barışına, dünya refahına ve ulusların birliğine yaptığı katkıyı görmek gerekiyor.
Ayrıca BRICS, İsrail'in acımasız Gazze saldırılarının daha başında çevrimiçi toplanarak ilk defa siyasi bir pozisyon aldığı unutulmamalıdır.
BRICS birçok benzemez ülkenin ortak kararlar alabildiği ve ortak hareket ettiği şahsına münhasır bir oluşumdur.
BRICS daha yolun başındadır ancak yaptıkları ile kendinden söz ettirdiği gibi bir cazibe merkezine dönüşmüştür.
Batılıların Batı dışı ülkelere dayatmaları, yaptırımları ve baskıları sonucu bugün 40'tan fazla ülke BRICS üyeliği istemektedir.
Üyelik isteyen ülkeler, Avrupa ülkelerinden tutunda ABD'nin komşusu Meksika'ya kadar uzanmaktadır.
Bugün artık Türkiye'nin de BRICS'e üyelik için resmi başvuru yaptığı, BRICS dönem başkanı Rusya'daki yetkililer tarafından açıklandı.
Türkiye'nin BRICS üyeliği ile ilgili birçok soru aklınıza gelebilir. Ama bu sorulardan önce Türkiye'nin BRICS yolculuğuna bir bakalım.
İlk BRICS ile buluşma 2018 yılında oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı zirve oldukça ses getirmişti. Ancak uzun bir süre BRICS gündem de olmadı.
Onun yerine başka bir Batı dışı örgütlenme olan Şangay İşbirliği Örgütü oldu. Türk karar alıcılarının ağzından direk üye olmak istendiği söylendi.
Ancak bugün Türkiye'nin BRICS üyeliği Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) üyeliğinden daha kolaydır. Çünkü ŞİÖ güvenlik ve savunma odaklı bir yaklaşıma sahiptir.
Buradaki olayda ŞİÖ belgeleri ile NATO belgeleri arasında uyuşmanın daha zor olacağıdır.
Oysa BRICS'de böyle bir durum yoktur. BRICS'in güvenlik ve savunma gibi bir ajandası şimdilik yoktur.
BRICS daha fazla diplomatik, siyasi, ekonomik ve kültüreldir.
İşte BRICS üyesi Türkiye'nin daha yumuşak bir şekilde katılabileceği bir yapıdan bahsediyoruz.
Peki, Türkiye bugün neden BRICS üyesi olmak istiyor?
2018 yılından sonra BRICS ile ilgili en ciddi hamle bu yıl düzenlenen BRICS Dışişleri Bakanları Toplantısına Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan'ın katılması oldu.
Zaten BRICS'e başvuru sürecimiz de BRICS Dışişleri Bakanları toplantısında olduğu anlaşılıyor.
Bu süreçteki değerlendirme sonrası eğer Türkiye onaylanırsa "aday ülke'' olacak. Ardından bu öneri BRICS liderler zirvesinde ele alınacak.
Oy birliği ile verilecek karara göre Türkiye BRICS daveti alacak. Ardından daveti Türkiye'nin kabul etmesi gerekiyor.
Dünyada küresel güç dengeleri ve medeniyet ekseninde bir kayma yaşanıyor. Batı dışı dünyada yeni güç merkezleri ve medeniyet güçleri ortaya çıkıyor.
Böyle bir ortamda Türkiye gibi merkez ülke konumunda medeniyet devleti olma özelliğine sahip bir ülkenin bunu okuyamaması düşünülemez.
Türkiye'nin BRICS üyeliği için salt ekonomik fayda ya da Batı'ya bir koz tarzında düşünülmesi oldukça sığ ve vizyonsuz bir bakış açısıdır.
Evet, ekonomik ve ticari fırsatlar ile Batı'ya karşı elimizi güçlendirmek sadece sebeplerden ikisi olabilir.
Ancak temelde değişen dünya güç ve medeniyet dengeleri ile Türkiye'nin kendi eksenini inşa etme süreci ana sebeplerdir.
Peki, bu "Türkiye ekseni'' neyi ifade ediyor?
Öncelikle "Türkiye ekseni'' demek Batı ile iş birliğine devam ederken Batılı prangalarımızdan kurtulmak demektir.
Türk çıpası artık sadece Batılı sularda değil Batı dışı tüm sularda demirleyecektir.
Böylece Türkiye için eksen kayması değil eksen inşası dönemi başladı.
Bugün Ankara merkezli Türk-İslam medeniyeti temelli herkesi eşit gören adil bir küresel düzen için "Türkiye ekseni''' anlayışı hayata geçirildi.
Batı ile birlikte Batı dışı dünyada aktif, etkili ve iş birliği odaklı bir "Türkiye ekseni'' yapılandırılıyor.
Türkiye'nin Batı dışı oluşumlara artan ilgisi ve alakası bunun göstergesidir.
Dahası bölgemizdeki hem iş birliği hem rekabet içinde olduğumuz Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran gibi ülkelerin BRICS üyesi olması doğal olarak Türkiye'nin oldukça önemsemesi gereken bir gerçeklik yarattı.
Bu gerçeklikle birlikte BRICS devasa boyutta üretim, tüketim, ihracat, ithalat, pazar ve piyasaya sahiptir.
BRICS ülkeleri enerji, teknoloji, silah, hammadde, tarım ve hayvancılık konusunda dünya deposudur.
Bununla beraber teknoloji konusunda da BRICS ülkeleri ile yapılan iş birliği Türkiye'yi daha hızlı bir şekilde uzay gücü yapabilir.
Bu süreçte BRICS'in sağlayacağı ekonomik esneklik ve alternatifler Türk dış politikasının stratejik bağımsızlığını yükseltecektir.
Çok taraflı ve çok yönlü bir Türkiye daha rahat hareket kabiliyeti kazanacaktır. Bölgesel ve küresel anlamda daha etkin ve görünür bir güç merkezi olmasına yardımcı olacaktır.
NATO üyesi ve Batı kulübünün içinde gözüken Türkiye, BRICS ile başka uluslara misyonunu, vizyonunu ve politikalarını daha güçlü şekilde duyurabilecektir.
BRICS ve Türkiye karşılıklı olarak birbirinin ekonomik gücüne, ticaret hacmine, diplomatik kapasitesine ve kültürel birikimine katkı sağlayacaktır.
Nitekim Türkiye'nin BRICS'e, BRICS'in de Türkiye'ye kazandıracağı çok şey vardır.
Şuan zaten Türkiye'ye gölge BRICS üyesi denebilir. Çünkü BRICS ülkeleri ile Türkiye'nin oldukça derinleşen ve genişleyen ilişkileri vardır.
Zaten BRICS'in ilk hali olan BRIC yapısını ortaya atan Ünlü İngiliz ekonomist Jim O'Neill, 2023 yılında yaptığı açıklamada Türkiye'nin de genişleyen BRICS'in bir parçası olacağını iddia etmişti.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish