Afro saçın yolculuğu: Güzellik standartları ve ayrımcılık

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

Günümüzde Avrupalı kadını baz alan güzellik standartları dünyanın dört bir yanındaki kadınların kendilerine has yüz, saç ve diğer fiziksel özelliklerini baskı altına alıyor. Çekik gözler, koyu ten rengi, afro saç ve tüm diğer etnik özellikler ideal kabul edilen Avrupai görüntü için büyük ve tehlikeli bir değişime maruz bırakılıyor.

Dünya genelinde kadınların rengini, uzunluğunu ve şeklini değiştirmek için en fazla zaman ve para harcadıkları güzellik unsurlarının başında saç geliyor.

Sosyal kabul görmek uğruna siyah kadınlar, saçlarını düzleştirmek için sağlıklarını tehlikeye atan yöntemlere başvuruyor. Zira yukarı doğru uzayan afro saç, bilhassa Amerika ve Avrupa’da, kendi hâline bırakılmaması ve “kontrol altına alınması” gereken, okul hayatında “düzgün”, iş hayatında “profesyonel” bulunmayan bir problem olarak görülüyor.

Çoğu Afrika ülkesinde de kadınlar gerek toplum içindeki statüleri gerekse daha güzel göründükleri düşüncesiyle saçlarını düzleştirmeyi ya da peruk kullanmayı tercih ediyor.

Michelle Obama’nın saçları

1960’lı yıllarda Kara Panter devrimci hareketinin üyesi Angela Davis’in başlattığı “doğal saç hareketi” Afrikalı Amerikalıların özgürleşmesini ve kültürel olarak onaylanmasını sembolize ediyordu. Bu hareket 2000’li yıllarda yeniden popülerlik kazanmasına rağmen bugün afro saçı doğal haliyle kullanmak hâlâ riskli bir tercih olabiliyor.

Nijeryalı yazar Chimamanda Ngozi Adichie, Michelle Obama’nın düz saçlarıyla ilgili şöyle bir açıklamada bulunmuştu:

“Aslında Michelle Obama'nın doğal saçlı olmasını istemezdim çünkü o zaman Barack Obama seçimleri kazanamazdı ve bu dünya için büyük bir kayıp olurdu. Kızları daha küçükken saçları burgu (twist) örgü olduğu için acımasızca saldırıya uğramışlardı. İşte Amerikan popülizminin böylesi çirkin bir tarafı var."

Nitekim seçim süresince ve Beyaz Saray’da kaldığı yıllar boyunca saçlarını doğal haliyle ya da örgülü kullanmayan Michelle Obama da “Amerikan halkının buna hazır olmadığını” dile getirmişti.

Michelle Obama’nın saç tercihi, aslında Batı’daki siyah kadınların yaşadığı baskının bir yansıması. Bu baskının kökenleri, sömürgecilik dönemine kadar uzanıyor. Afro saçın hor görülmesinin ardında yatan Avrupai üstünlük algısı, siyah kadının mücadelesinin neden bu kadar zor olduğunu açıklıyor.

Yüzyıllardır, en doğal haliyle bırakılan ya da boncuklarla, çiçeklerle süslenerek ve sayısız şekilde örülerek kullanılan afro saç, günümüzde Afrika’da bile kendi hâline bırakıldığında “bakımsız ve dağınık” olarak nitelendiriliyor.

Kimi zaman tüm dünya kadınlarının yaptığı gibi güzellik uğruna, kimi zaman da “çok fazla siyah” görünmemek ya da Batılı gibi görünmek adına siyah kadınlar sağlıklarını tehlikeye atarak ağır kimyasallar içeren saç düzleştirici ürünleri kullanıyor.

Amerika’da ve bazı Afrika ülkelerinde, saçlarını düzleştirmeyen kadınlar ayrımcılığa uğradıklarını dile getiriyorlar.

Geçtiğimiz yıl Amerika’da yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, her beş siyah kadından biri saçı yeterince profesyonel bulunmadığı için işten eve gönderiliyor. Siyah kadınların yarıdan fazlası iş görüşmesine giderken saçını düzleştirmek zorunda hissediyor, aksi takdirde görüşmenin iyi geçmeyeceğini düşünüyor. (1)

İngiltere’de yapılan bir araştırma ise siyah öğrencilerin yüzde 59’unun saçlarından ötürü okulda rahatsız hissettiği ya da diğer öğrenciler tarafından alaya alındığını ortaya koydu. 2010 yılında yürürlüğe giren Eşitlik İlkesi yasasına rağmen, siyah kadın ve erkekler gerek okullarda gerekse iş yerlerinde saçları nedeniyle ayrımcılığa uğruyor. Siyah ebeveynlerin yüzde 46’sı çocuklarının sırf saçları nedeniyle okulda ceza aldığını dile getiriyor. (2)

Zararlı kimyasallar ve sonuçları

Afro saçı örmek, örgüleri sentetik saçlar ekleyerek uzatmak ve çeşitli yağlar ve organik ürünlerle şekil vermek en yaygın kullanılan zararsız ve doğal işlemler arasında. Bu yöntemlerle saç zarar görmediği gibi, siyah kadın saçını doğal şekliyle kullanmanın özgürlüğünü de yaşıyor.

Ancak afro saçı düzleştirmek için ısı dışındaki yöntemler, yani düzleştirici kremler, sodyum hidroksit gibi çok zararlı bir kimyevi madde içeriyor. Bu kimyasal madde yanıklara ve çeşitli yaralanmalara yol açabiliyor.

Saç düzleştiriciler ilk kullanımda dahi çok miktarda saçın dökülmesine ve saç derisinin tahriş olmasına neden oluyor.

Çoğu kimyasal saç düzleştiricinin rahim kanseri ve meme kanseri ile bağlantısı olduğunu ortaya koyan araştırmalar mevcut.  33 binden fazla kadın üzerinde yapılan araştırmada düzleştiricileri yılda dört kez kullananların rahim kanseri riskinin iki kat arttığı gözlemlendi.  (3)

Düzleştiricileri tercih etmeyip peruklara yönelenler için de tehlike devam ediyor. Peruklar da son derece zararlı kimyasallar ihtiva edebiliyor.

Doğal saça saygı

Saç düzleştirici ürünlerin sağlığa verdiği zararların ortaya çıkmasının yanı sıra “doğal saç hareketi” gibi akımların yeniden popülerlik kazanması, siyah kadınları bilinçli tercihlere yönlendirdi.

Kline & Co firmasının araştırmasına göre kimyasal ihtiva eden saç düzleştiricilerin satışı son on yılda çok ciddi bir düşüş yaşadı. 2011 yılında 71 milyon dolar getiren satışlar, 2021 yılında yalnızca 30 milyon dolar bıraktı.

Ancak Amerika ve Avrupa’daki siyah kadınların sağlık hususunda farkındalığı arttıkça ürün satışları düşerken Afrika pazarı büyümeye devam ediyor. Zira hızla artan nüfusu ile Afrika, kozmetik endüstrisi için eşi bulunmaz bir potansiyele sahip.

Sorunun yalnızca “güzellik ve estetik” baz alınarak değerlendirilmesi son derece eksik kalacağından, “ırksal” perspektiften ele alınması şart.

Batı’da bazı çevrelerce “önemsiz” görünen bu konu geçtiğimiz aylarda Fransa’da tüm saç modellerini kapsayacak genişlikte bir yasa tasarısı ile gündeme geldi.

Fransa'da "saç ayrımcılığına" karşı yasa tasarısı parlamentonun alt kanadı Ulusal Meclis'ten geçti.  Fransa’nın bu hamlesi siyah kadınların saç özgürlüğü noktasında atılan önemli bir adım olabilir.

"Saç stili, rengi, uzunluğu veya dokusu" nedeniyle ayrımcılığa uğrayan kişilerin korunmasını hedefleyen tasarı diğer Avrupa ülkeleri ve Amerika için de örnek teşkil edebilir.

Kaynaklar

https://hbr.org/2023/05/how-hair-discrimination-affects-black-women-at-work

2 https://www.ohchr.org/en/stories/2023/01/its-more-just-hair

3 https://academic.oup.com/jnci/article/114/12/1636/6759686?login=false

4 https://www.forbes.com/sites/jaredcouncil/2022/11/04/black-women-going-natural-push-entire-industry-to-the-brink-of-extinction/?sh=528ebead1434

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU