Dersim sadece Dersim değildir!

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Dersim simgesel bir memleket, bir coğrafya…

Dersim’e Türkiye’deki herhangi kentlerden biri, mesela Elazığ gibi yaklaşılmamalı.

Vatikan küçük bir dinsel mekân.

Vatikan, küçük bir dinsel mekân ama devlet olarak görünürlük kazanmıştır.

Vatikan, Roma’nın bir semti ama bir milyarlık Katolik dünyasının merkezidir.

Vatikan’a yönelik bir girişimin, bir tasarrufun olacaksa 1 milyar Katoliği düşünmek, hesaba katmak zorundasın.

Süryanilerin Mor Gabriel manastırına İsviçre’den bile gelirler.

Dersim, özellikle Türkiye Alevilerinin manevi etkilerini derinden hissettikleri yaşam ve inanç kaynağıdır.

Dersim Alevilerin asırlar boyunca yaşadığı, bütün baskı ve hile politikalarına karşın, çoğunluğu hala muhafaza ettiği yegâne bir memlekettir.

Dersim’in geleceğine dönük bir program tasarlanacaksa, Dersim’in Alevilerin ruhu olduğu hatırda tutulmalıdır. Alevilerin tarihten güncele simgeleri, kahramanları, değerleri sokaklara, caddelere, fotoğraflarla yansıtılmalıdır.

Şahsen bana Alevilik nedir, diye sorulsa “Hallacı Mansur” derim, “Nesimi” derim, “Pir Sultan Abdal” derim, “Yunus Emre” derim ama “Dersim” de derim.

Dersim Alevilerinin yüzlerce yıllık acılı tarihten güncele gelen hafızasının yansıması bir kütüphane olsun isterim.

Dersim’in bilinen değerlerinin fotoğrafları, Dersim Belediyesinin vitrinine konulsun isterim.

Dersim’de Aleviler var.

Dersim’de kendi inanç, değerleriyle yaşamak isteyen ve bundan mutlu olan Aleviler var.

Dersim’in sokakları, yolları, duvarları Dersim’in değerleri, heykelleri ve fotoğraflarıyla donatılsın isterim.

Dersim’de kutsal inanç yerlerimiz var.

Her Dersimli bu inanç yerlerine kutsallık noktasından bakar, ziyaret eder, kutsiyet besler ve çiçeklerle donatır.

Kutsallık yaşanır, yaşanılası bir şeydir.

Hele de Dersim’de…

Dersim’in ormanlarına, dağlarına taşlarına karakollar ve kalekollar yapılmıştır.

Bir zamanlar “Dersim dört dağ içinde”  türküsü söylenirdi.

Şimdilerde Dersim’in ruhu dört kalekolla kelepçelenmiş vaziyette.

Dersim üzerinden birbirimizden haber alabiliyoruz.

Birbirimizle doğallık içinde konuşabiliyoruz.

Ziyaretlerimize gidebiliyoruz.  

Yetmiyor ama…

Bilelim ki Dersim coğrafyası, İsviçre coğrafyasını andırır.

Tıpkı İsviçre gibi dağ turizmi, yayla turizmi, Munzur turizmi olsun istiyoruz.

Dağ keçilerimiz, kurtlarımız, ayılarımız, geyiklerimiz, kedilerimiz, köpeklerimiz ve yılanlarımız dahi öldürülmesin istiyoruz.

Taşıyla, toprağıyla, suyuyla ve tüm canlılarıyla Dersim’e sahip çıkılacak işler yapmak zorundayız.

Bunun için önümüzde iki yol var.

Ya biz bunları yapamayız, bu sorunları çözemeyiz, diyerek kendi küçük dünyamızda yaşayacağız,  bu gibi doğayı yaşatıcı sorunları her defasında yeni bir seçime erteleyeceğiz,

ya da bu ülkede Dersim gibi bir vilayetin benzeri yok, Dersim’le kıyaslanacak bir başka vilayet de yok, diyerek Dersim’imize sahip çıkacağız.

Dersim, sadece Dersim değildir!

Bazı vilayetlerin sembolik değeri vardır.

Emsal olsun, Diyarbakır Kürtlerin ruhunun başkentidir.

Dersim, Alevilerin simgesel şehridir, Aleviliğin ruhudur.

Aleviler denize gitmeden önce nereye giderlerdi?

Munzur’da gözelere giderlerdi, alabalığa giderlerdi,  yaylalara giderlerdi.

Belediye bunların tüm alt yapısını oluşturmalı.

Bizler, eldeki imkânlarımızla, yazları yaylara, Munzur’un kenarlarına, ziyaretlerimize, kutsallarımızın “saklı” olduğu dağlara gitmeliyiz.

Dersim’in eski yerleşim yerlerinde evler yapmalıyız.

Dersim’de tarımı geliştirmeliyiz, bahçeler inşa etmeliyiz, bostanlarımızı yaymalı, büyütmeliyiz.

Dersim halkı yoksul, Dersim halkı çaresiz,  Dersim halkı tüm bunları tek başına yapamaz, belli ki kendi o dar imkânlarıyla Dersim’de yaşamayı beceriyor ama Dersim’i gelmesi gereken yere getiremiyor. O imkânlarla bu mümkün değil zaten.

Tüm Dersimlileri şahlandıran, Dersim’e sahip çıkan, Dersim’in çekirdek özünü açığa çıkaran, Türkiye ve Avrupa’ya, giderek dünyanın her tarafına ulaşan, Dersim’in sadece bir isimden ibaret olmadığını ortaya koyan bir kampanya ile Dersim’i Dersim olarak yaşatmanın koşullarını yaratmalıyız.
 

Celalettin Can, 22. Munzur Doğa ve Kültür Festivaline katıldı

 

Hiç şüphesiz bu mümkündür.

Toprağın altındaki on binlerle değerimizin adına şehadet ederim ki bu mümkündür.

On binlerle değerin yaşadığı Dersim’in nüfus dengesini değiştirmek istiyorlar.

İttihat-ı Terakki ve tek parti döneminde soykırımla, katliamla, sürgünle Dersim nüfusunu azaltırlardı.

Yeni İttihatçılık şimdilerde, ülkenin batısına ve ülke dışına (mesela Kanada’ya) göçertme yoluyla Dersim nüfusunu azaltıyor.

Ovacık başta olmak üzere, Dersim’in derinlerindeki 50 milyon dolarlık altın rezervine, yine Ovacık’ın derinlerindeki mineralli suya, kısacası Dersim’in yeraltı zenginliklerine el koymak istiyorlar.

Dersim’i, Dersimlilere bırakmak istemiyorlar.

Dersim Yaşayacak!

Dersim, Sadece Dersim Değildir!

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU