First Lady, Joe Biden'ın başkanlığa tekrar aday olmasını neden bu kadar istiyor?

Dr. Jill Biden, eşini yarıştan çekilmeye ikna edebilecek birkaç kişiden biri olsa da Demokratların başkana müdahale yakarışlarına henüz kulak asılmadı. Vogue'un ABD edisyonuna kapak olan First Lady'nin bize söylemek istediği bir şey mi var?

First Lady'si Dr. Jill ile görüntülenen Joe Biden Amerikan televizyonunda "ya batıracak ya çıkaracak" bir röportaj verecek (AP)

Joe Biden için, alışmadık şekilde erken gerçekleşen geçen haftaki başkanlık münazarası performansından daha küçük düşürücü bir şey varsa, o da kendisinin, eşinin ve sözcülerinin, aslında münazarada kayda değer herhangi bir şey yaşanmadığı yönündeki ikna çabalarıydı.  

Jill Biden, acınacak kadar heyecanlı bir şekilde, açıkça münazara sonrası izlenimleri yola sokmak için bir ertesi gün mitingi düzenledi, bu da aynı derecede talihsiz bir şekilde, ipleri hırslı eşinin eline geçmiş bir başkan imajı çizdi. O günden itibaren, başkanın ekibinden birileri çıkıp, ağır bir soğuk algınlığı veya jet-lag veya yalnızca kötü bir gün gibi hafifletici unsurlar öne sürdü.

Biden da "Hata yaptım" diyerek durumu kabul etti. Söylenene göre Biden Demokrat valilere, uykusunu daha iyi alabilmek için akşam 8'den sonraya iş etkinlikleri koymayı bırakmayı düşündüğünü iletmiş. Belki de buna ihtiyacı vardır: Kırdığı en son potta başkan, ABD radyosunda "siyahi bir başkanla birlikte çalışacak ilk siyahi kadın" olduğunu duyurmuştu.

Başkanın münazara sonrası ilk televizyon röportajı ("ya batıracak ya çıkaracak" bir an diye nitelendiriliyor bile) bu akşam ABC'de yayımlanınca (röportaj 5 Temmuz 2024'te yayımlandı -çn.) daha fazla özür ve hafifletici unsura hazırlıklı olun.

Ama eşinin, korkunç geçen ilk münazaraya tepkisi ümitsiz Demokratları afallattı. Demokratlar, başkanı ikna edebilecek tek kişi olan Dr. Jill'in "zor ama gerekli" bir konuşmayla başkanı, kendisinin ve partinin iyiliği için çekilmeye razı edebileceğine dair umutlarını hiç saklamamıştı. Ama eğer bir konuşma gerçekleştiyse ters yönde ilerlemiş ve Jill Biden itici güç olarak öne çıkmış gibi görünüyor.  

Bir zamanlar geri planda kalmayı tercih eden bir üniversite öğretmeni izlenimi veren Jill Biden, göz önünde giderek daha rahat hissediyor gibi görünüyor, öyle ki üvey oğlunun ateşli silah suçlarıyla ilgili davasına eşlik etti ve beyaz bir smokin elbiseyle Vogue'un son sayısında poz verdi. Fotoğraf çekimi münazaranın iyi gideceği varsayılarak planlanmış olabilir, kapakta yer alan "Geleceğimize biz karar vereceğiz" cümlesi artık kesinlikle ikna edicilikten uzak geliyor. Ama kapak portresindeki sert bakışları yetki sahibi olmaya alışkın ve en az Beyaz Saray'daki en son "çelik manolya" Rosalynn Carter kadar sert birini gösteriyor.
 

Vogue'un Ağustos kapağında yer alan Dr. Jill Biden "Her kampanya önemlidir ve her kampanya zordur" diyor. Şu andan kasıma kadar ne olursa olsun, başkanın en yakın sırdaşı ve destekçisi her halükarda Jill Biden.

Düşününce, her ne kadar televizyon münazarası (Biden'ın ekibinin fikriydi, Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump'ın değil) Biden'ın yaşı ve kıvraklığıyla ilgili endişeleri dindireceğini umdukları zaferin yanına yaklaşamasa da eşini yarıştan çekecek kişi Jill Biden değildi, en azından şimdilik.

Biden soruları büyük oranda anlamış görünse ve bunamadığını savunanlar muhtemelen haklı olsa da dünyanın en güçlü ülkesini 4 yıl daha yönetmek için bunak olmamak bir önkoşul bile sayılamaz. ABD Başkanı'nın başkan gibi görünmesi gerekir. Zekasının kıvrak olması ve bunun gözlemlenebilmesi gerekir. Münazaraların tüm olayı budur. Başkan ikna edici olmak zorundadır.

Son zamanlarda bu pek yok. Marttaki Birliğin Durumu konuşmasında ve münazaradan sonraki birkaç mitingde daha ikna edici bir Biden görsek de asıl soru hâlâ geçerli. Birleşik Devletler kötü günleri bu kadar belirgin olan, etrafındakilerden habersiz gibi görünebilen, dili dolanan, ne söyleyeceğini unutan ve önemli akşamında jet-lage boyun eğen birini 4 yıl daha başkanlığa seçmeyi göze alabilir mi?

Amerikalıların çoğu halihazırda bu soruyu "hayır" diye cevaplamaya karar vermiş olabilir. Yeni bir Wall Street Journal anketinde, seçmenlerin yüzde 80'i Biden'ı ikinci kez aday olmak için fazla yaşlı buluyor. Her ne kadar alternatifi Beyaz Saray'daki 4 yıllık süresi hiç de lekesiz geçmemiş ve bir dizi suçtan hüküm giymiş biri olsa da, niye bulmasınlar? Geçen haftaki münazara sonrasında New York Times'ın ilk anketi, Trump'a doğru üç puanlık bir kayma gösterdi.

Biden'la devam etmek için temelde sadece iki argüman var: yeni bir aday için fazla geç ve başka biri yok. Kesinlikle epey geç ama bu, hemen harekete geçmek için bir argüman. Ve başka biri var, yüzeysellik derecesinde basit bir çözüm, Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i devreye sokmak olur. Biden'ın kilit eyaletlerdeki popülerliği düşerken Harris anketlerde patronundan daha yüksekte yer alıyor.

Harris'in başkanlık potansiyeline dair şüphe yaratmak amacıyla kullanılan farazi bir soru, aslında problemi vurguluyor: Ya Harris, Küba füze krizinde başkan olsaydı? Ama gidişata bakıldığında aynı soru Joe Biden için de sorulabilir.

Jill Biden, eşini çekilmeye ikna etme taleplerini reddetmiş gibi görünüyor ve Demokrat valiler başkanın kampanyası için bir araya gelmişken, yeni bir adayı savunmak dışarıda kalan birkaç Demokrat'a ve New York Times'ın öncülüğündeki basına kaldı. Ama sonunda kararı belirleyen muhtemelen bağışçılar ve anket sonuçları olacak.

Net bir yedek plan bulunmaması da bir argüman sayılmaz. Sonuçta kul sıkışmadıkça hızır yetişmez. Bazı makul adayların aday olmaktan kaçındığı duyulunca veya seçilmesi mümkün görülmeyince, bugünlerde gözler, eski First Lady'nin Demokratlar için görevi devralmaya, hatta Beyaz Saray'da bir dönem daha geçirmeye niyeti var mı veya adaylığı nasıl kurgulanılır bilinmediği halde, Michelle Obama'ya çevrildi. Şimdilik, anketlerin kendisini 11 puanlık bir farkla, Trump'ı rahatça yenebilecek tek Demokrat olarak gösterdiği bilgisi umut verici.

Uzun bir seçim kampanyasının ortaya çıkardığı sınavların, görev için cazip ve hatta gerekli bir hazırlık gibi değerlendirilebileceğini ekleyelim. Profili kusursuz görünen, Beyaz Saray'da ilk elden tecrübeye sahip biri bile, seçildiğinde, yeterli bir başkan olmak için gerekli özellikleri barındırmayabilir.

Biden sorusu nasıl çözülürse çözülsün, bu uzun vadede, küçük görünse de gerekli bir dönüşümle sonuçlanabilir: Anayasa'da bir değişiklikle başkanlıkta bir üst yaş sınırı belirlenmesi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

ABD Anayasası pek çok yönüyle takdire şayan bir belge. 2000 seçiminin kaosunda, Florida'da isabetli bir yeniden sayım yapmanın hiçbir yolu olmadığı anlaşıldığında, ülkeyi idare etmeyi iyi kötü başardı. Oy çoğunluğu kaybedildiği halde başkanlığın kazanmasını mümkün kılan Seçiciler Kurulu sistemini (electoral college system) ve geçen hafta Yüksek Mahkeme tarafından yorumlanan, avukatların uzun süre büyük kazançlar elde etmesini sağlayacağı kesin olan başkanlık dokunulmazlığının kapsamını eleştirebilirsiniz.

Ve Anayasa kolayca değiştirilmek üzere tasarlanmadı: 200 yılda yalnızca 27 değişiklik yapıldı. Fakat 82 yaşındaki Biden'ın yeniden aday olmaktaki bariz ısrarının ve göreve elverişliliğine dair tamamıyla makul soruların ardından, yeni Kongre bir değişikliğe gitmek isteyebilir. Sonuçta, 1951'de 22'nci Anayasa Değişikliği'yle gelecekteki başkanlar için iki dönem sınırı koyulmasının önünü açan da Franklin Roosevelt'in, II. Dünya Savaşı'nın son aylarındaki hasta haliydi.

Bazıları başkanlığa aday olma yaşına üst sınır getirilmesini kişisel özgürlüklere bir kısıtlama gibi görebilir fakat günümüzde bunun akılcı ve gerekli olduğunu savunabiliriz. Başkan seçilmek için bir alt yaş varken, ki bu yaş 35, neden üst sınır da bulunmasın? Zorunlu emeklilik yaşı koymanın hiçbir anlamı olmaz çünkü seçimle gelen yetkiler herhangi bir emeklilik yaşının önüne geçecektir. Göreve başlama tarihi için üst yaş sınırının (75'e ne dersiniz?) 28'inci Anayasa Değişikliği olarak kabul edilme ihtimaliyse, sonucu ne olursa olsun, Biden'ın utanç dolu anları hâlâ tazeyken daha yüksek.  

Mevcut durum kimsenin yararına değil. Zihinsel kapasitesinin bu şekilde tekrar tekrar sorgulanması Biden ve ailesi için son derece aşağılayıcı. Henüz herhangi bir oy kullanılmamışken başkanlığı yalnızca bu sebeple kaybetme riski olan Demokrat Parti'ye bir yük.

Fakat her şeyin ötesinde, bırakın küresel sahnede, kendi ülkesindeki bir televizyon stüdyosunda bile güvenilir bir profil çizmesi giderek daha az mümkün olan bir başkanın, ABD'nin (belki de yakın geçmişte hiç olmadığı kadar tartışmalı) uluslararası imajını ve otoritesini zedelememesi imkansız ve bu Birleşik Devletler'e zarar veren bir durum.

Bazıları, hâla eşinin durumu anlamasını sağlayacak tek kişi olan First Lady'ye bel bağlıyor ve bu durumda yarıştaki tüm dinamikler tamamen değişebilir. Fakat Demokratları hayal kırıklığına hatta çaresizliğe sürükleyecek şekilde bunun gerçekleşeceğine dair bir işaret henüz pek yok.


independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İdil Barım

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU