Macron, Fransa seçimleri ve radikal sağla kumar oynadı ama hâlâ umut var

II. Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez bir seçimde radikal sağın sandıklarda önde gitmesi Avrupa'da haklı bir şok dalgası yarattı. Ancak Le Pen'in savunmaya geçmesi çok şey anlatıyor

Marine Le Pen'in Ulusal Birlik'i (babasının Ulusal Cephe'sinin biraz sterilize edilmiş halefi) oyların yaklaşık yüzde 34'ünü alarak birinci oldu (Reuters)

Fransa'daki parlamento seçimlerinin ilk tur sonuçlarına ilişkin en tarafsız değerlendirme, "Keşfedilmemiş topraklardayız" oldu. Her ne kadar keşfedilmemiş olsa da gelecek bir haftadaki kampanyanın toprakları, Fransa'da ve Avrupa'da radikal sağın ezici üstünlüğünden endişe edenlerin korktuğu kadar düşmanca değil.

Evet, Marine Le Pen'in Ulusal Birlik'i (babasının Ulusal Cephe'sinin biraz sterilize edilmiş halefi) oyların yaklaşık yüzde 34'ünü alarak birinci oldu. II. Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez bir seçimde radikal sağcıların sandıklarda önde gitmesi Avrupa'da haklı bir şok dalgası yarattı.

Ancak bu, Ulusal Birlik seçmenlerinin anketörlere niyetlerini gizlemeye diğerlerinden daha meyilli olabileceğinden yola çıkan bazı kişilerin tahmin ettiği gibi kolay bir zafer değildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ortada bir sürpriz varsa, o da bu seçimde mücadele etmek için alelacele bir araya getirilmiş sol ittifak Yeni Halk Cephesi'nin görece güçlü performansıydı. Bu ittifak oyların yüzde 28'ini aldı.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u destekleyen merkezci oluşum Ensemble (Birlikte) yüzde 22'yle son AB seçimlerinden yüzde 7 daha fazla oy aldı. Böylece Fransa'nın siyasi tablosu üçe bölündüğü görüldü: Sağa kayış, ancak solun kararlı direnişi ve Macron'un merkezinin tutunması.

Partilerin ne kadar iyi ya da kötü performans gösterdiğini iki karşılaştırmayla değerlendirebiliriz. Geçen ay yapılan AB seçimiyle karşılaştırıldığında Le Pen'in Ulusal Birlik'i sadece yüzde 1,5, Macron'un Ensemble'ı ise yüzde 7 daha iyi performans sergiledi.

Ancak mevcut Fransız parlamentosunun yapısıyla karşılaştırıldığında, Ulusal Birlik'in sandalye sayısı iki kattan fazla artarak 88'den 200'ün üzerine çıkarken, Macron'u destekleyen grup 170'in yarısından daha aza düşebilir.

Bu pazar yapılacak ikinci tur için yürütülen kampanyalar, sandıkların kapanmasından birkaç dakika sonra Emmanuel Macron ve mevcut başbakan Gabriel Attal'ın Ulusal Birlik'e karşı birleşik bir çaba çağrısında bulunmasıyla başladı.

Marine Le Pen ise partisinin destekçilerini kutladı ve (ilginç bir şekilde) partisinin aşırılık yanlısı bir aykırı uç değil, Fransa'nın ana akım siyasi görünümündeki meşru bir parti olduğunda ısrar etti.

Hiç değilse bu önleyici savunma, gelecek günlerde partinin rakiplerine yol gösterebilecek bir kırılganlık derecesine işaret ediyordu. İlk tur sonuçları net gibi görünse de nihai sonuç ve yeni parlamentonun yapısı hakkında güvenilir tahminler yapılmasına imkan vermiyor.

Seçim bölgelerinde yüzde 12'den fazla oy alan tüm adaylar bir sonraki tura geçebilir ve katılım oranının yüzde 65 gibi alışılmadık derecede yüksek olması, Fransa'daki seçimlerde sıklıkla görülenden daha fazla üçlü ve muhtemelen dörtlü ikinci tur çekişmesi yaşanacağı anlamına geliyor.

Bu durum Ulusal Birlik'in lehine olabilir. Ancak solun Yeni Halk Cephesi'nden bunu engelleyebilecek ve hatta Ulusal Birlik'in genel çoğunluğu elde etmesini engelleyebilecek hızlı bir yanıt geldi.

Sol, Ensemble'la, diğer partinin adayının Ulusal Birlik adayını yenme şansının daha yüksek olduğu seçim bölgelerinde ikinci tur adaylarının çekilmesi yönünde bir anlaşma yaptı. Radikal sağı iktidardan uzak tutmaya yönelik bu strateji, "Cumhuriyet'i kurtarmak" için tasarlanan ve "Cumhuriyetçi cephe" diye adlandırıldığı geçmişten kalma, iyi bilinen bir yöntem.

Rakamlara bağlı olarak (ve her şey rakamlara bağlı) bu durum Ulusal Birlik'i hâlâ umut ettiği parlamento çoğunluğundan mahrum bırakabilir, hatta solun arkasında ikinci sıraya itebilir. Bunların hiçbiri, en azından yakın gelecekte, Fransız siyasetinde istikrar için iyiye işaret değil.

Cumhurbaşkanı Macron'un, aşırı sağın çoğunlukta olduğu bir parlamentodan kurtulsa bile, en iyi ihtimalle bir koalisyon hükümetiyle çalışmak zorunda kalması muhtemel. Solun 4'lü ittifakı muhtemelen kırılgan olacak ve Ulusal Birlik (eğer Le Pen partisinin müesses nizamın el çabukluğu olarak görebileceği şeyle haksız yere çoğunluktan mahrum bırakıldığını düşünürse) aksi takdirde olabileceğinden daha az işbirliğine yatkın olduğunu kanıtlayabilir.

Macron ayrıca, Ulusal Birlik'e oy verenlerin oylarının haksız yere hiçe sayıldığını düşünmeleri halinde, somurtkan ve hayal kırıklığına uğramış bir seçmen kitlesiyle de karşı karşıya kalabilir. Muhtemelen Macron'un umut edebileceği en iyi şey, sol ittifak içindeki daha merkezci partilerin Ensemble'la ittifak yaparak parlamentoda işleyen bir merkezci çoğunluk oluşturması.

Ancak bir başbakan seçmek ve yasama programını kabul ettirmek bir yana, bununla ilgili hemfikir olmak, yeni parlamento devam ettiği sürece bu çok zor olacak gibi görünüyor.

Ve anayasaya göre bir yıl içerisinde yeni yasama seçimleri yapılamaz. Bu bağlamda Macron'un üç hafta önce, partisinin AB Parlamentosu seçimlerinde Ulusal Birlik tarafından hezimete uğratılmasına tepki olarak erken seçim çağrısında bulunarak oynadığı kumarı kaybettiği söylenebilir.

Bunu huysuzluktan mı yoksa hesaptan mı yaptığı ancak başkanlık sonrası anılarını yazmaya başladığında ortaya çıkabilir. Eğer bu bir hesaplamaysa (aşırı sağın hükümette yer almasının Fransız seçmenleri bir dahaki sefere Ulusal Birlik'ten birini cumhurbaşkanı seçmeye karşı aşılayabileceği hesabı) yine de haklı çıkabilir ancak bu en erken 2027'deki bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimine kadar bilinemez.

Yine de Macron'un, cumhurbaşkanlığının kalan yaklaşık üç yılının en az bir yılından kendini mahrum bıraktığı anlaşılıyor, bu hafta yapılacak ikinci turun sonuçları onu vazgeçmeye ikna edecek kadar kötü olmasa bile. Kendisini savunmak için, zaten fiilen koalisyon olan bir hükümete karşı karşıya olduğunu, dolayısıyla yeni durumunun çok daha kötü olmayabileceğini söyleyebiliriz.

Ancak her ne olursa olsun, Macron'un durumunun eski parlamentoya göre daha iyi olduğunu düşünmek zor, ki Macron da bunu umuyor olmalı. Geriye dönüp bakıldığında (her ne kadar Fransa cumhurbaşkanı geriye dönüp baktığında nadiren sorunlu görünse de) Macron elindeki parlamentoya bağlı kalmakla daha iyi yapmış olabilir. Bu hafta, Fransa'nın geri kalanıyla birlikte, cumhurbaşkanlığından nelerin kurtarılabileceğini ölçmek için rakamları hesaplayacak.

Fransa'nın AB'deki merkezi konumu ve Macron'un AB'nin geleceğini düşünen az sayıdaki siyasetçiden biri olduğu düşünüldüğünde, bu hafta sadece Fransa'nın değil, Avrupa Birliği'nin de geleceğinin belirlenmesinde Fransa'nın yakın tarihinde olduğu kadar kritik bir öneme sahip olacak. Ulusal ve uluslararası anlamda, Fransa'nın bariz bir şekilde zayıf bir cumhurbaşkanına sahip olması için özellikle kötü bir zaman.

Ukrayna savaşı, gelecek hafta NATO zirvesinde yapılacak hayati tartışmalar ve üç hafta sonra yapılacak Paris Olimpiyatları nedeniyle Fransa'nın tek bir sesle konuşması gerekiyor. Müttefikleri nerede durduğunu bilmeli.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU