Salih Kamrani: İran'daki Türklük faktörünün çok iyi analiz edilmesi gerekir

Azerbaycan Merkez Partisi Başkanı Salih Kamrani, İran cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili Independent Türkçe'ye değerlendirmelerde bulundu

İran cumhurbaşkanlığı seçimleri 28 Haziran'da yapılacak / Fotoğraf: AA

Merkezi İsveç'te bulunan Azerbaycan Merkez Partisi Genel Başkanı Salih Kamrani, Independent Türkçe'ye 28 Haziran İran cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ülkelerin tarihinde ender yaşanan olaylardan biri 19 Mayıs'ta İran İslam Cumhuriyeti toprakları içindeki Azerbaycan bölgesinde yaşandı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile sınırda baraj açılışı gerçekleştiren İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan ve beraberindeki heyetle birlikte helikopter düşmesi sonucu hayatını kaybetti.

İran Anayasası'nın talebine göre, 50 gün içinde yeni cumhurbaşkanlığı seçimi yapılması gerektiği için 28 Haziran 2024 tarihinde seçim yapılması kararlaştırıldı.

"Cumhurbaşkanı adaylarının Anayasayı Koruyucular Konseyi'nin onayından geçmesi gerekir" diyen Azerbaycan Merkez Partisi Genel Başkanı Salih Kamrani, Mesud Pezeşkiyan'ın adaylığı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
 

Salih Kamrani.jpg
Azerbaycan Merkez Partisi Genel Başkanı Salih Kamrani

 

"Mesud Pezeşkiyan neden 'reformcu aday' olarak kayda alındı?"

Anayasayı Koruyucular Konseyi'nin tümüyle 80 yalındaki dini lider Ali Hameney'in kontrolü altında olduğunu vurgulayan Kamrani, "4 kadının yanı sıra, eski cumhurbaşkanlarından Mahmud Ahmedi Necat'ın adaylığının da Konsey'de veto edilmesi sonucunda 28 Haziran'daki seçime 6 aday katılıyor. Bu adaylardan 5'i aşırı tutucu, bir tanesi ise reform yanlısı" şeklinde konuştu.

"Reformcu adayın Azerbaycan bölgelerinin başkenti konumundaki Tebriz'in milletvekili ve eski Sağlık Bakanı Mesud Pezeşkiyan'ın olması 28 Haziran seçimlerinin ilk aşamasına göreceli de olsa heyecan kattı" diyen Kamrani, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ancak adayların belirlenme sürecinin demokratik olmamasının yanı sıra, Mesud Pezekişyan'ın isminin sözüm ona reformcu kanadın adayı olarak onaylanması bir dizi soru işaretinin de ortaya çıkmasına neden oldu. Çünkü Pezekişyan, daha önce cumhurbaşkanlığına adaylığı kabul edilmeyen bir şahıs. 
 

Mesud Pezeşkiyan.jpeg
İran'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tek "reformist adayı" Mesud Pezeşkiyan / Fotoğraf: EPA

 

"İran'daki 'Türklük' faktörünün öneminin çok iyi analiz edilmesi gerekir"

Öyleyse bu kez bir reformcu sıfatıyla adaylığı neden onaylandı?

Salih Kamrani'ye göre Mesud Pezeşkiyan, rejimin yetiştirdiği ve her fırsatta dini lidere bağlılığını ifade eden bir kişilik.

Böyle bir insanın 'reformcu' adıyla topluma yutturulmak istenmesinin anlamı ne acaba? 

Ama öte yandan rejim halka karşı ne zaman samimi davrandı ki bu seçimde de şeffaf ve samimi davransın? 

Neden daha ılımlı ve samimi reformcu niteliği taşıyabilecek insanlar varken ille de Pezeşkiyan'ın adaylığı onaylandı? 

Burada akla gelen ilk faktör, Pezeşkiyan'ın Türk menşeli olması ve Azerbaycan bölgelerinin gönlünü almak için böyle bir şahsın 'reformcu' aday olarak öne sürüldüğüdür.

Yani İran'daki 'Türklük' faktörünün öneminin çok iyi analiz edilmesi gerekir.


"Türk kökenli bir cumhurbaşkanının durumları toparlayabileceğine dair inanç var"

Kimi yorumcuların, İran siyasetinde rejim için tüm yolların tıkandığını ve sadece etnik söylemlerin rejim yöneticilerince kullanılmadığını iddia ettiklerini aktaran Salih Kamrani, "Bunun tek çıkış yolu olduğunu savunanlar da yok değil. İşte bundan dolayı İran'da Türklerin göreceli çoğunluğunu göz önünde bulunduran rejimin, Pezeşkiyan'ın geçmişteki söylemlerini de hesaba katarak 'sistemi reforme etmesi' amacıyla adaylığını kabul ettiği ifade ediliyor. Çünkü ülkede merkezden yüz çevirme eğilimleri ve milli duyguların güçlenmesi statükoyu sürdürmek isteyen rejimin işini gayet zorlaştırıyor" dedi.

Salih Kamrani, sözlerine şunları ekledi:

Türk kökenli bir cumhurbaşkanının bu durumu toparlayabileceğine galiba dini elitin kendisi de inanıyor. Ancak bu taktiğin Türkleri sandık başına çekme amacı taşıdığını bilenlerin sayısı da az değil.

Zaten en son yapılmış parlamento seçiminde rejim tarihinin en az katılımı olmuştu. Ama rejim hangi oyunu oynarsa oynasın neticede aşırı sağ tandanslı adaylardan bir tanesi koltuğa oturacak ve yönetim için o isim de artık belli.


"İran'ın siyasi sisteminde cumhurbaşkanın ağırlıklı olarak dini liderden asılı olduğunu hesaba kattığımızda 28 Haziran'da sandıktan önde çıkacak bir cumhurbaşkanının ciddi işler yapacağını düşünmek naiflik olacaktır" şeklinde konuşan Kamrani, "İşte bundan dolayı toplumun bu seçimleri de önemsemeyeceği kanısındayım. Şunun şurasında 28 Haziran'a 2 hafta kaldı, sonuç hiç kimseyi şaşırtmayacağı gibi, toplumda da hiçbir heyecana neden olmayacaktır. Bütün soruların cevabi 2 hafta içinde aydınlanacaktır" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU