Bilimsel teknolojik devrimler ve toplumsal dönüşüm

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Britannica

Kapitalizmin bağlamı içinde teknolojik devrimlerin varlığı söz konusu. Bu devrimlerin bilimsel gelişmeler ile ilişkisi ayrı ama önemli bir konu...

Bilebildiğim kadarıyla bu ilişki teorik mana da pek işlenebilmiş değil...

Dolayısıyla teknolojik devrimler ve bunların toplum hayatı üzerindeki etkileri üzerinden düşünmek, düşünce üretmek gerekiyor. 1
 


Birinci Sanayi Devrimi için 1771 tarihi verilmiş ama bununla birlikte genelde 1760-1820 olarak kabul ediliyor.

Zaten Immanuel Wallerstein'a göre, "Sanayi Devrimi diye bir şey yok."

"Yok" derken icatların ve icat uygulamalarının yoğunlaştığı ve bunların çağ-değiştirici olduğu bir dönem olmadığı anlamında söylüyor. 
 

Amerikalı sosyolog, tarihsel sosyoloji alanında bilim insanı ve dünya sistemler analisti Immanuel Wallerstein.jpg
Amerikalı sosyolog, tarihsel sosyoloji alanında bilim insanı ve dünya sistemler analisti Immanuel Wallerstein

 

Sanayi Devrimi'nde "kanal çılgınlığı" denen bir özellik var. Yani deli gibi kanallara yatırım yapıyorlar.

Burada kanal dedikleri İngiltere'deki nehirleri ve hatta büyük dereleri birbirine bağlayan irili ufaklı kanallar.

1793-97 arasında ise, yani Sanayi Devrimi'nden kısa süre sonra bir resesyon yaşanıyor.

Evrimci yaklaşıma göre bu resesyon veya depresyon her teknolojik devrimden sonra yaşanıyor ve onu bir görece refah dönemi izliyor.

Buna o teknolojik devrimin altın çağı diyorlar. Burada altın çağ İngiltere'nin büyük ileri atılımı oluyor.


İkinci teknolojik devrim, yine İngiltere'deki buhar makineleri ve demiryolları çağı oluyor.

Bunun tarihi 1829. Demek ki ilkinden yaklaşık elli sene sonra meydana geliyor.

Bunda da "demiryolu çılgınlığı" yaşanıyor. Resesyon 1848-50 de yaşanıyor ve ardından bu teknolojik devrimin altın çağı başlıyor.

O dönemin kraliçesi Victoria'ya atfen buna Viktorya Bum'u deniyor. Bu dönem İngiltere'nin hegemonya dönemine ve görece hızlı ekonomik büyümesine sahne oluyor.


Üçüncüsü 1875 tarihli.

Bunun adı "Çelik ve Ağır Mühendislik Çağı"deniyor. İngiltere, ABD ve Almanya da meydana geliyor.

Burada Londra'nın fonladığı küresel piyasa altyapısı kuruluyor, Arjantin, Avustralya ve ABD'de. Arjantin ne alaka diye soranlarınız için: Arjantin dünyanın en büyük et ihracatçısı idi.

Kuvvetli bir ekonomiydi. Bugünün aşırı-gelişmiş ülkeleri arasında yer alması beklenirken içinde bizim de bulunduğumuz lige düştü.

Bu üçüncü teknolojik devrimin resesyonu 1890-1895 arasında gerçekleşiyor ve yukarıdakilerde olduğu gibi onu altın çağ izliyor. Bu altın çağa Avrupa için "güzel Çağ", ABD için "İlerici Dönem" deniyor. 2


Dördüncüsü, 1908 tarihli Petrol, "Otomobil ve Kitlesel Üretim çağı."

Burada ABD'de "Kükreyen Yirmiler" dönemi var (ABD'nin 1920li yıllarına "kükreyen Yirmiler" deniyor.)

Bu çağ, özellikle ABD'de otomobil, konut, radyo, havacılık ve elektrik dönemi.

Tabii bu nüfusun büyük bir bölümünün saydığımız şeylere dayalı bir hayat sürdüğü anlamına gelmiyor.

Bu saydıklarımızın üretiminin hızla arttığı, dolayısıyla hızla büyüyen ve dolayısıyla hızla artan sayıda insanın bunlardan yararlandığı bir dönem söz konusu.

Öte yandan nüfusun ne kadarı böyle bir hayat yaşayabiliyor, tam bilmemekle birlikte yüksek bir oran olmadığı söylenebilir.


Dördüncü teknolojik devrimin krizi meşhur Büyük Depresyon. Avrupa için 1929-33, ABD için 1929-43 tarihlerini veriyor.

Evrimci İktisadın şimdilerdeki önde gelen temsilcisi Carlotta Peres.

Depresyonun ABD için bitiş tarihini 1943 olarak verirken krizin bitişini ikinci dünya savaşına kadar uzatıyor.

Bunun bu konudaki çalışmalarda krizin bitişi genel olarak 1930'lar içinde bir tarih olarak gösterilirken, ABD'nin bu krizden çıkamadığı ve ikinci dünya savaşı sayesinde bunu başarabildiği.

Bu teknolojik devrimin altın çağı ikinci dünya savaşından sonra yaşanan altın çağ.

Bu geniş kitlelerin maddi yaşam standartlarının ilk defa yükseldiği, bu anlamda tek altın çağ.

Bunu yaratan işçi sınıfının ikinci dünya savaşının öncelerinden gelmekte olan mücadelesi, Sovyetler Birliği'nin bu mücadelede taban bulabileceği şeklinde ABD'nin bir tehdit algılaması, kitlelerin savaş sırasında bastırılmış olan tüketim ihtiyaçları ve yine savaş öncesinde ve sırasında kaydedilen bilimsel ve teknolojik gelişmelerdir, yani özel şartların ürünü olmasıdır.

Bununla birlikte ne özel şartların ürünü değil ki?

Başka bir şey maddi refahın kitlelere yayılmaya başlaması topyekûn bir maddi refah artışı anlamına gelmiyor.

O dönemlerin dünyası da yaygın yoksulluğun hüküm sürmekte olduğu bir dünya.

Beşinci teknolojik devrim, 1971 tarihinde İntel şirketinin tesislerinde ilk çip 'in üretilmesiyle başlıyor.

Carlota Perez bunu ABD'de ICT bunun özellikleri olarak şunları sayıyor: Internet çılgınlığı, 1990larda Telecom'lar, yükselen piyasalar ve 2000lerde Küresel finansal gazino konutlaşma.

Bunun krizinin başlangıcı olarak 2008 küresel finansal krizini veriyor.
 

Teknoloji ve sosyo-ekonomik kalkınma konusunda uzmanlaşmış İngiliz-Venezuelalı ekonomist ve akademisyen Carlota Perez.jpg
Teknoloji ve sosyo-ekonomik kalkınma konusunda uzmanlaşmış İngiliz-Venezuelalı ekonomist ve akademisyen Carlota Perez

 

Şimdi bu gelecek konusu üzerinde konumuz olan teknoloji açısından bakarak ama onunla sınırlı tutmayarak bazı şeyler anlatmalı:

Bir defa Perez'in içinde bulunduğumuz dönemi 1971'de başlayan bir ICT devrimi olarak adlandırmasını ve soru işaretli de olsa geleceğini tahmin ettiği küresel sürdürülebilir altın çağı böyle bir perspektifin içine yerleştirmesi en azından yetersiz…

Perez'in bahsettiği altın çağın ana kavramı, belki burada kavram yerine motto demek daha doğru olacak, yeşil kelimesi.

Bununla epeydir gündemde olan ve birtakım sermaye çevrelerince de benimsenen yeşil ekonomiyi kastetmiyor, bundan fazlasını düşünüyor.

Perez'in neler düşündüğü hakkında bir fikir vermesi bakımından önermekte olduğu politikalara kısaca göz atmalı: vergi sisteminin yeniden düzenlemesi ve emek ile tüketimi vergilendirmek yerine enerji ve kaynak kullanımının vergilendirilmesi, üreticilerin ürünlerinin tüm ömründen sorumlu olması, GDP yerine farklı ölçüler getirilmesi, temel gelir, eğitim ve beceri kazanmanın yaygınlaştırılması 4 geride kalan ülkelere ABD'nin ikinci dünya savaşından sonra Avrupa'ya yaptığı Marshall planı gibi yeni bir destek programı finansal sermayenin kısa vadeli kazançlarının yüksek oranda vergilendirilmesi ve faiz oranının zamanla indirilmesi yoluyla reel ekonomiye uzun vadeli yatırımın daha karlı hale getirilmesi, Ulusal merkezi iktidar gücünün yerel yönetimler üzerinden daha aşağıya ve ulus -üstü kurumlar üzerinden daha yukarıya doğru paylaştırılması.

Neoliberal dönemde yapılan düzenlemelerle vergiden kaçınma kolaylaştırıldı. Bu yüzden büyük sermaye sorunu var.

Şimdi bu sorunun hem de acilen halledilmesi gerekiyor. 5

Bu ulusal düzeyde çözülebilecek bir mesele değil. Ulus-üstü düzeyde karar alınmasını gerektiriyor.

Bunun için ise ya mevcut ulus-üstü kurumlarının görev tanımlarının değiştirilmesi ya da yeni ulus-üstü kurumların inşası gerekiyor.

Bu konuda evrimci yaklaşımın tezini şöyle özetleyebiliriz:

Kapitalizmin tarihi teknolojik devrimler esas alınarak okunabilir.

Bu teknolojik devrimler önce işsizliğe ve resesyona neden oluyor ama arkasından altın çağ geliyor.

İnsanlar hep teknolojik gelişmenin işsizlik yaratacağından korktular. Teknolojik devrimlerin erken safhalarında korktukları başlarına geldi de.

Ne var ki bunun arkasından işsizliğin azaldığı dönemler geldi.

Bu şöyle oluyor: Önce teknolojik devrim makineleşme nedeniyle insanları işsiz bırakıyor ama bu sefer bu yeni makineleri ve onların parçalarını, gerektirdikleri yeni hammadde ve ara mallarını vb. üreten sektörler ortaya çıkarak işsizliği emiyor.

Günümüzde, uzun vadeyi de katarak bakarsak, bilgisayarlar, robotlar, yapay zekâ, biyoteknoloji vb. insanları işsiz bırakıyor, bırakacak da.

Perez gibi düşünenlere göre, geçmişte olduğu gibi, bu sefer de robot üretimi, bilgisayar üretimi, ARGE faaliyetleri vb. yeni gelişen sektörler işsizliği emecek, zaten kalan işsizlere de temel gelir yardımcı olacak.

 
Yeni teknolojinin emek talebi ve işsizlik

Bu noktadan itibaren kısa ve uzun vadeyi birbirinden ayırarak devam edelim…

Günümüzdeki işsizliğin de teknolojiden kaynaklandığını düşünenler var.

Buna göre 1980'lerden beri önce mikro elektrik devriminin ve arkasından bu yazının değişik yerlerinde değinilen yeni teknolojilerin sonucu olarak işsizlik meydana geldi.

Oysa, mesela Benanav'ın yaptığı çalışmalar günümüzde yaşanmakta olanın teknolojik işsizlik olmadığını ortaya koyarken, günümüzdeki işsizliğin emek talebinin azalmasının sonucu olduğunu, bunun nedeninin de büyüme hızının aşırı üretim sonucu düşmesi olduğunu ortaya koydu.  
 

Sosyolog, yazar Aaron Benanav.jpg
Sosyolog, yazar Aaron Benanav

 

Kısaca açıklanırsa, Almanya ve Japonya başta olmak üzere birçok ülke şimdilerde hızlı büyüyerek ABD ile rekabet etmeye başladılar. Hepsi birden üretince aşırı üretim oldu.

Kanımca, mevcut işsizliğin büyümenin düşmesinin sonucu olduğu yönünde. Bunun da başta aşırı birikim olmak üzere birçok nedeni var.

Teknolojik işsizlik de tabii var, özellikle ABD ve Avrupa da var ama esas değişkenin giderek kronikleşen durgunluk sonucu düşük olduğudur.

Hemen eklemeli ki uzun vadeye bakınca iş değişir. Çünkü uzun vadede teknolojik işsizlik belirleyici olur. Yani bu sefer muhtemelen tarih tekerrür etmeyecek.

Yeni teknolojilerin üretimi için gereken emek talebi, bu teknolojilerin yarattığı işsizliği ememeyecek gibi görünüyor.  

Gelişmiş bilgisayarların, gelişmiş robotların, gelişmiş yapay zekaların vb. dünyasına doğru gidiyoruz. Bu sefer durum farklı.
 

Karl Marx.jpg
Karl Marx

 

Marx "Maymunu anlamak için onun daha gelişmişinden yani insandan ona doğru bakmak gerekir, ancak bu şekilde anlamlandırabiliriz" demişti.

İşte o nedenle de görebildiğimiz kadar gitmekte olduğumuz yeri görmeye çalışmalıyız…

 

 

** Bu makaleyle ilgili esin kaynağım sevgili dostum Prof. Dr. Ahmet Muhtar Çakmak'a teşekkürlerimi iletirim.

Kaynaklar:

1.  Buna yönelik açıklamalara örnek olarak teknolojik devrimler tarihini özet olarak görmemiz bakımından yardımcı olabileceğini düşündüğüm için evrimci iktisat yaklaşımından belirli ölçülerde yararlanmak yerinde olacaktır.    
2.  Bunlar benim yorumlarım değil, ayrıca katılmıyorum.  O zaman bunu niçin yapıyoruz? Teknolojik devrimler tarihi hakkında bir başlangıç olarak da olsa, biraz fikir sahibi olabilmek için. 
3.  Enformasyon ve komünikasyon teknolojileri devrimi olarak adlandırıyor.
4.  kitlesel online açık kurslar, ömür boyu eğitim vb.
5.  Bunun aslında iki yönü var. Birincisi yeni düzenleme yapılarak vergiden kaçınmanın tekrar zorlaştırılması. İkincisi ise bu kolaylaştırma yüzünden vergiye dönüşmeyen muazzam paranın ekonomiye nasıl kazandırılacağı. Bunların ikisi de kolay gözüken zor meseleler. Çünkü dirençle karşılaşacak.
6.  Bu tartışma önemlidir, çünkü politika işsizliğin nedeninin hangisi olduğuna göre değişir, solun ne gibi politikalar izleyeceği, hatta daha genel olarak nasıl bir yaklaşım geliştireceği başka faktörlerin yanı sıra buna da bağlıdır.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU