Dünya kamuoyu son günlerde Teksas'ta yaşanan sınır gerilimini konuşuyor.
Geçen günlerde Teksas Valisi Greg Abbott'un talimatıyla ulusal muhafızlar, düzensiz göçmenlerin ABD'ye geçmek amacıyla sıklıkla kullandıkları Eagle Pass kentindeki sınır bölgesine dört kilometrelik tel örgü çekmeye başlayınca, ABD Başkanı Joe Biden, hudut güvenliğinin öncelikle federal hükümetin görevi olduğunu söylemiş ve tel örgünün kalkması için yüksek mahkemeye başvuruda bulunmuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Mahkemeden dikenli tel örgünün kaldırılma kararı çıkınca da Biden ve Vali Greg Abbott arasında tansiyon iyice yükseldi.
Sonrasında önceki dönem ABD Başkanı Donald Trump, ülkedeki bütün eyaletlere ulusal muhafızlarını Teksas'a yollama çağrısı yaptı.
Bu çağrı üzerine 25 Cumhuriyetçi eyalet valisi Teksas'ın bu konudaki tutumuna destek veren açıklamalarda bulundu.
Bu beklenmedik olay, "ABD dağılıyor mu" ya da "parçalanacak mı" tartışmalarını beraberinde getirdi.
Özellikle Avrupa'da ana akım medyada ciddi bir polemik ortaya çıkarken, bu olayın tarihsel kökenleri ve sosyoekonomik yönleri nedense pek konuşulmuyor.
Esasen Teksas, dünya ticaretinin bir nevi dinamosu konumunda.
Zira, hem ABD'nin en çok ihracat yapan eyaleti hem de 1,8 milyar ile ABD GSYİH'nín yüzde 10'una sahip.
Ayrıca başta Çin olma üzere Meksika, Kanada, Güney Kore ve Brezilya ile yüksek oranda bir ihracat trafiği de söz konusu.
ABD'de üretilen ve ihraç edilen malların yüzde 17'sinin Teksas menşeli olması da cabası.
Açıkçası sırf bu nedenlerden dolayı Teksas'ın ABD'yi ABD yapan eyaletlerden biri olduğunu söylersek mübalağa olmayacaktır.
Teksas, ABD siyasi tarihi açısından da özel bir öneme sahip.
Geçmişte ABD-Meksika savaşındaki (1846-48) jeostratejik önemi ve sonrasında ABD iç savaş sürecindeki kilit rol elbette yadsınamaz.
Teksas'ı politik trendleri açısından değerlendirecek olursak; ABD'ye katıldığı 1848 yılından Cumhuriyetçi Başkan Eisenhower'in 1952 yılındaki zaferine değin, daima Demokratlar'ın üstünlüğünü koruduğu bir eyaletti.
Sonrasında 1960, 1964, 1968 ve 1976 yıllarında gerçekleşen başkanlık seçimlerinde Demokratlar'ın üstünlüğü söz konusuydu.
Ancak 1980 başkanlık seçimlerinden günümüze dek istikrarlı olarak seçmenin ağırlıklı kısmı Cumhuriyetçi Parti'ye oy vermeye devam ediyor.
Bunun yansıra Cumhuriyetçiler, eyalet yaşama meclislerinde de üstün durumdalar. Dolayısıyla Teksas ABD'nin en Cumhuriyetçi eyaletlerinin başında geliyor.
Houston, Dallas ve San Antonio gibi kentlerde Demokratların üstünlüğü olsa da özellikle bu kentlerin banliyölerinde Cumhuriyetçiler'in kesin üstünlüğü oldukça net.
Yaşanan bu gerilimden dolayı bir iç çatışma ve dağılma süreci yaşanmasını bekleyenler olsa da ben bu ihtimali pek rasyonel bulmuyorum.
Bu gerilimli süreç, Cumhuriyetçiler'e has sınır güvenliği politikalarının biraz sertçe dışa vurumu ve yine Cumhuriyetçiler'e has Amerikan muhafazakarlığı ideolojisinin politik bir reaksiyonu olarak değerlendirilebilir.
Unutmamak gerek; ABD'de çoğu Demokrat başkanın yönetiminde bile Pentagon'un koltuğuna genelde Cumhuriyetçi bir savunma bakanı oturmaktadır.
Bu durum ABD iç siyaset dengeleri açısından konuyu anlayabilenler için elbette çok şey ifade ediyor.
Hatta, koyu bir Cumhuriyetçi olan Donald Trump'ın geçen günlerde 25 Cumhuriyetçi eyalet valisine yaptığı, "Teksas'a ulusal muhafız desteği sağlama" çağrısı da bu çerçevede değerlendirilebilir.
Bir ihtimal, Pentagon'un stratejist proje ekibi bu olay üzerinden ABD iç ve dış siyasetine yönelik yeni bir format atabilmeyi deniyor.
Dolayısıyla yaşanan gerilimli sürecin, ABD'de bölünmeden ziyade, Cumhuriyetçiler'in ve Pentagon bürokratik geleneğinin daima savundukları klasikleşmiş iç ve dış politikalara dönüş sürecini tetikleyebilme ihtimali de söz konusu olabilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish