Suriye-Çin stratejik ortaklığı

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Geçen hafta dünya liderleri ve ülke temsilcileri 78. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu için New York'a akın ederken, Rusya ve Çin'in bambaşka gündemleri vardı.

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi Rusya'ya dört günlük bir ziyaret gerçekleştirirken, Çin ise ev sahipliğini üstlendiği 19. Asya Oyunları çerçevesinde birçok ülkenin liderini ve üst düzey temsilcisini ağırladı.

Çin'i ziyaret edenler arasında ise 19 yıllık bir aradan sonra Beşar Esad ve eşi Esma Esad da vardı. Dünyanın gözü BM'deyken Esad Çin'de önemli temaslarda bulundu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Çin'in Suriye'deki iç savaşa yaklaşımı

Çin, Suriye'deki iç savaşa başından bu yana Batı'dan daha farklı bir duruş sergiledi. 2012'de Şam'a bir temsilci gönderen Pekin savaşın barışçıl yollarla çözülmesi yönünde Esad yönetimini ikna etmeye çalıştı.

Çin, savaşın ülke geneline yayılmasıyla, Suriye'nin egemenliği ve içişlerine karışmama prensibinden hareketle 2011 ve 2012 yıllarında Rusya'yla birlikte BM Güvenlik Konseyi'nde Esad'ı kınayan ve Esad Yönetimi'ne yönelik tedbirler alınmasını öngören karar tasarılarını veto etti. 

Çin ayrıca, Şam'la siyasi ve diplomatik diyaloğunu koparmadı. Suriye'de geçtiğimiz yıllarda yapılan ve Batı açısından meşruiyeti sorgulanan seçimlere gözlemci gönderen Çin, oyların neredeyse tamamını alan Esad'ı tebrik eden mesajlar da gönderdi, siyasi desteğini ortaya koydu. 

Çin'in Suriye'ye yönelik olarak yürüttüğü bu politika Esad yönetimi tarafından hem Batı'ya hem de iç kamuoyuna yönelik bir koz olarak kullanıldı. 

Çin'in Suriye'de Rusya ve İran kadar nüfuzu olmasa da Esad yönetimi Çin'le olan ikili ilişkileri ön plana çıkartarak, Çin'in Suriye için önemli bir ortak olduğuna vurgu yaptı.

Böylelikle Esad iç kamuoyuna yönelik olarak Suriye'nin yalnız olmadığı, ABD ve Batı emperyalizminin ülkeyi bu duruma getirdiği, Şam'ın Moskova, Tahran ve Pekin'le Batı hegemonyasına karşı birlikte mücadele ettiği mesajını vermeye çalıştı.

Suriye 2013'te Şi Cinping tarafından dünyaya tanıtılan Tek Kuşak Yol Girişimi'ne taraf olmak istediğini açıkladı, Çin'in Tartus ve Lazkiye Limanları'nın modernizasyonu ile ülke içerisinde tren hatlarının inşası gibi dev altyapı projelerinin Çin tarafından üstlenilmesi isteğini dile getirdi. 

İstikrarsızlığın ve terörizmin kol gezdiği, Batı'nın yaptırım uyguladığı bir ülkeye yatırım yapmak konusunda çekinceli davranan Çin, Suriye iç savaşına Rusya'nın dahil olması ve Esad'in ülkenin önemli bir kısmını yeniden ele geçirmesi sonrasında Şam'la ilişkilerini gözden geçirmeye başladı. 

Çin 2016 yılında Özel Temsilci atayarak hem Şam hem de bölge ülkeleri nezdinde iç savaşın sona erdirilmesi amacıyla diplomatik girişimlerini artırdı. 

Çin, son yıllarda düzenlenen Uluslararası Şam Fuarlarına daha aktif bir şekilde katıldı. Dönemin Dışişleri Bakanı Velid Muallem 2017'de Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile New York'ta BM Genel Kurulu marjında bir araya geldi.

Muallem Suriye'nin Tek Kuşak Yol Girişimi'ne dahil olma arzusunu yeniden gündeme getirdi. 2019'da Muallem Pekin'i ziyaret etti. Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ise, 2021 yılında 10 yıllık bir aradan sonra Şam'ı ziyaret etti.

Yapılan karşılıklı ziyaretlerde Çin Suriye'nin yeniden inşa sürecinde yer alma yönündeki iradesini ortaya koyarken, terörizmle mücadele alanında işbirliğine de vurgu yaptı. Suriye 2022 yılında taraflar arasında imzalanan anlaşmayla Tek Kuşak Yol Girişimi'ne katıldı.

Çin ne Rusya ne de İran'ın yerle bir olmuş Suriye'yi ayağa kaldırmaya ekonomik gücünün yetmeyeceğinin farkında. Savaşın kazananının Esad olduğunu düşünen Çin Suriye'yi önümüzdeki dönemde yatırım için elverişli bir ülke olarak görüyor.

Buradaki tek sorun yaptırımlar. Zira ne Çinli şirketler ne de Hong Kong'daki bankalar kara listeye alınmak istemiyor. 

Çin'in Suriye'ye ilgisinin bir diğer sebebi de ikili görüşmelerde vurgulanan terörizmle mücadelede işbirliği olarak nitelendirilen Çin'in Suriye'de savaştığı bilinen Uygur Türklerinin kendisi için potansiyel bir tehlike teşkil etmesi ve bu doğrultuda gerekli önlemleri almak istemesidir. 

Suriye-Çin ilişkilerindeki canlanmayı Pekin'in son yıllarda Ortadoğu bölgesinde artan siyasi ve diplomatik rolünün bir parçası olarak da görmek mümkündür.

Pekin geçen aylarda Riyad ile Tahran arasında arabulucu rolü üstlenerek taraflar arasında diplomatik ilişkilerin yeniden tesisine vesile oldu.

Buna ilaveten, Şi Cinping geçen haziran ayında Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı ağırladı ve Çin'in Filistin ve İsrail arasında barışın inşası için bir rol oynamaya hazır olduğunu vurguladı.  
 


Suriye ile Çin Stratejik Ortaklığı 

21 Eylül'de Çin'e "Air China" tarafından kendisine tahsis edilen uçakla giden Esad Asya Oyunları'nın gerçekleştiği Zhejiang eyaletinin başkenti Hangzhou'ya vardı. Esad 19. Asya Oyunları'nın açılış töreni öncesinde Şi ile biraraya geldi. 

Görüşmede Şi Çin'in Suriye'nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunduklarını vurgulayarak, Suriye'nin tek taraflılığa, dış müdahalelere karşı duruşunu desteklemeye devam edeceklerini belirtti. Şi ayrıca Suriye'nin Arap ülkeleriyle ilişkilerini düzeltmesini desteklediklerini ifade etti.

Çin Devlet Başkanı bu hususlara ek olarak, ülkesinin Suriye'nin yeniden imarına, terörizmle mücadele konusunda kapasite inşasına ve siyasi bir çözüm bulunmasına da destek olacağının altını çizdi. 

Görüşme sonrasında taraflar arasında yayımlanan ortak bildiriyle iki ülke arasında Stratejik Ortaklık tesis edildiği açıklandı.

Bildiride ikili ilişkilerin her yönüyle geliştirilmesi konusundaki ortak irade vurgulanırken, Çin tarafınca yabancı güçlerin Suriye'deki yasadışı askeri varlıklarının ve askeri operasyonlarının kabul edilmediğinin altı çizildi. 

Çin'in Şam Büyükelçisi Şi Hongvey "22 Eylül Çin-Suriye ilişkileri için tarihi bir gün" derken, Suriye Devlet Başkanı Özel Müşaviri Luna Şibil, iki ülke arasındaki ilişkilerin 70 yıllık köklü bir geçmişe sahip olduğuna işaretle, Zirve'nin iki ülkenin Batı hegemonyası ve işgaline karşı birlikte durduklarının teyidi mahiyetinde olduğunu belirtti.   

Çin, etkileri giderek azalan diğer büyük güçlerin yerini alarak, Suriye'nin geleceğinde bir rol oynamak istiyor ve bunun adımlarını Batı'yı karşısına almamaya gayret göstererek şimdiden atıyor. Esad ise Pekin'in resmi davetlisi olarak Çin'de bulunmanın kendi meşruiyetini artırdığını ve elini kuvvetlendirdiğini düşünüyor. 

ABD er ya da geç Suriye'den çekilecektir. Ukrayna bataklığına saplanan Rusya'nın ise, askeri ve siyasi mevcudiyetini Suriye'de sürdürmenin dışında ülkenin yeniden yapılandırılmasına bir katkı sağlaması şu aşamada kolay gözükmüyor.

Bu durumda Çin en iyi aday olarak ortaya çıkıyor ve Ortadoğu'ya girme stratejisini güçlendiriyor. 

Türkiye perspektifinden bakıldığında ise, Esad'ın uluslararası arenada daha fazla kabul görmeye başlaması Ankara'yla normalleşme adımları atma yönündeki isteksizliğini daha da artıyor.

Nitekim, hem eylül başında Soçi'de düzenlenen Erdoğan-Putin görüşmesinde, hem de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un BM Genel Kurulu sonrasında düzenlediği basın toplantısında Suriye-Türkiye normalleşme süreci konusunda somut ifadeler kullanmaktan imtina etmeleri Suriye'nin isteksizliğini teyit ediyor. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU