Geçen hafta, Millet İttifakı'nda yer alan muhafazakâr partilerin, CHP listelerinden seçimlere girme kararı çok konuşuldu.
CHP diğer partiler için kendi listelerinde toplamda 77 kişilik bir kontenjan açtı. Bunlar arasında 16 ilde tek listeyle seçime girilme kararı çerçevesinde, kesin seçilecek yerlerden İYİ Parti'ye 5 kontenjan verildi.
Diğer partilere verilen kontenjanlar ise 2018 seçim sonuçları baz alınarak değerlendirildiğinde, sırasıyla DEVA Partisi 11, Gelecek Partisi 10, Saadet Partisi 9, Demokrat Parti 3 seçilecek yerlerden kontenjan aldılar.
Peki, CHP listelerinden ortak listeyle seçime girme kararının ardında yatan oy hesapları bize ne söylüyor?
Bu hesaplamalara referans oluşturması için her partinin simülasyon çalışması yaptırdığı biliniyor.
Kamuoyuna yansıdığı ölçüde, şöyle bir hesaplama ortaya çıkıyor. Yüzde 28 oy oranının üzerindeki her 1 puanlık artış ortalama 7 vekil kazandırıyor.
Bu açıdan 33 kişilik kontenjana bakıldığında, CHP'nin muhafazakâr partilerden 4-5 puanlık bir kazanım beklediği anlaşılıyor.
CHP'nin güncel anketlerde yüzde 27-28 göründüğü düşünülecek olursa, seçimlerden yüzde 32-33 oranında bir oy hedeflediği anlaşılmaktadır.
Böylece AK Parti'de beklenen düşüş ile seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı hedeflemektedir.
D'hondt sisteminin yüksek oy alan partileri kayıran bir sistem olması sebebiyle, CHP'nin oylarını mümkün mertebe en üst seviyeye çekerek meclis çoğunluğunu elde etmek istemesi, diğer partilere listelerinden kontenjan açılma kararının birinci temelini oluşturuyor.
İkinci temel ise cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalma ihtimalinin giderek güçlenmesi nedeniyle, meclis çoğunluğunu elde etmiş bir ittifak olarak ikinci tura psikolojik üstünlük ile girilmesi hedefine dayanıyor.
Bu çıkarımlar çerçevesinde, CHP'nin ortak liste konusunda tavizkar tutumunun sebepleri çok daha iyi anlaşılmaktadır.
Zira normal şartlarda birkaç puan oyla, ancak birkaç milletvekili çıkarılabilirken, bunun çok üstünde sayıların ortaya çıkması ancak olağanüstü bir kazanım elde edileceği düşüncesiyle mümkün olabilirdi.
Dahası CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel, ortaya çıkacak sinerjiyle çok daha fazla vekillik kazanılacağını belirtiyor.
Özel'e göre, CHP bu iş birliği sayesinde en az 45 vekil daha çıkaracaktır. Bunun 33'ünün diğer partilere verildiği düşünülürse, CHP'nin 12-15 arasında fazla vekil çıkarmasının ön görüldüğü anlaşılmaktadır.
Ne var ki, CHP'nin buradaki matematiği tabanına iyi aktarabildiği tartışmalıdır.
Ortak listelerin açıklanmasının ardından, listelerde yer alan eski AKP'li isimlerin varlığı CHP tabanında önemli bir tepkiye neden oldu.
Yalnızca sosyal medyada değil, çarşıda-pazarda edilen sohbetlerde bile CHP seçmenlerinin durumu kabullenmekte zorluk yaşadıkları açıkça anlaşılıyor.
Benzer biçimde muhafazakâr partilerin genel merkez ve teşkilatlarında ortak listeler nedeniyle büyük bir rahatsızlık oluştuğu da bir gerçek.
Bu noktada, tabanlarını CHP'ye oy vermeye ikna etmeleri için özel bir çaba sarf etmeleri gerektiği söylenebilir.
Hülasa, CHP'nin hem parlamento hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak için önemli tavizler vermeyi kabul ettiği görülüyor.
Bu tavizlerin başarıya dönüşüp dönüşmeyeceğini ise seçimler tartışamaya yer bırakmaksızın gösterecektir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish