Gazze'nin zaferi

Ayşe Müzeyyen Taşçı, Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar.


II. Dünya Savaşı'ndan sonraki en kanlı savaş olarak tarihe geçen Bosna Savaşı'nda, Sırp faşizminin soykırım saldırılarına karşı halkıyla yalnız başına direnen bilge lider Aliya İzzetbegoviç, sessizliğe bürünen uygar dünyaya bu sözleriyle çok önemli bir mesaj verdi.

Nitekim, Sırp generallerin uluslararası kamuoyuna "Müslümanların bu topraklarda 2 aylık ömrü kaldı" şeklindeki ilanına rağmen, şanlı bir direnişle Müslüman Boşnaklar tam 5 yıla yakın ayakta kaldılar ve hatta kaybettikleri şehirleri geri almayı başardılar.

Müslüman Boşnaklar, 35 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 400 bin şehit verdiler; soykırıma uğradılar fakat bu kanlı savaşta Balkanlar'daki "İslam sancağını" yere düşürmediler.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bugün benzer bir direnişe Gazze'de şahitlik ediyoruz.

1948'den bu yana fiili olarak İsrail işgaline karşı direnen Filistin, benzer acılara rağmen, hâlâ Siyonist zulme karşı mücadele ediyor ve "etrafı mübarek kılınmış toprakları" savunmaya devam ediyor.

Hatırlanacağı üzere, Siyonist rejim tarafından direnişin -siyasî ve askerî- kalbi olarak görülen Gazze, 2007'de abluka altına alınmış ve etrafına örülen duvarlarla dünyadan tecrit edilerek adeta ölüme terk edilmek istenmişti.

Ancak Gazzeliler buna karşın yer altı tünelleri kazarak dünya ile irtibatlarını bir şekilde sürdürmeyi başardılar.


Ambargo ile Gazze'yi dize getiremeyen İsrail, 7 Ekim saldırılarıyla beraber bu kez (zaten mütemadiyen bombalanan) Gazze'ye yönelik adeta bir İkinci Nakba başlatmış oldu.

Direnişi kırabilmek için Gazze'yi yakıp yıkmak ve boşaltmak üzerine kurgulanan sürece dair İsrailli yetkililerin öngördüğü süre "en fazla 3 ay" idi.

Ancak gerek Hamas gerekse ağır şartlar altında yaşam mücadelesi veren Gazzeliler, dünyanın gözü önünde işlenen bu insanlık suçuna tam 471 gün direnmeyi başardı.


Siyonist İsrail bombalarına karşı, ablukaya alındıkları 42 kilometrelik alanda evleri bombalandığı için mülteci oldular; soykırıma uğradılar, aç kaldılar, soğuktan donarak öldüler, sevdiklerini şehit verdiler fakat Siyonist işgalcilere boyun eğmediler.

Dünya, gündeminde olmayan ve 76 yıldır devam eden Filistin meselesini bu onurlu insanların şahsında öğrendi.

Batı'nın, şeref ve izzet sahibi Gazzelilerin duruşuyla İslam'a olan ilgi ve muhabbeti artarken sayısız Avrupalı bu süreçte Müslüman oldu.


3 ay ömür biçilen Gazze, her din ve milletten insanın sel olup metropol şehirlerin sokaklarına aktığı bir destana dönüştü.

Güçlü silahlarla "kuşandırılmış" İsrail, 42 kilometrelik sahil şeridine sıkıştırılmış bir halka ve sınırlı silah teçhizatına sahip Hamas'a karşı galip gelememeyi başaramadı.

Cani ruhlu Netanyahu'nun askerleri, ne hava ne de kara harekâtıyla tüm Gazze'yi boşaltmayı başaramadığı gibi, kolayca yok edeceğini iddia ettiği tünellerde telef oldu.


Gazze halkı, işgal boyunca yaşadığı zulmün toplamından daha büyük acılara maruz bırakıldığı 471 gün boyunca olağanüstü bir şekilde direnmiş, yaşadığı acılara dayandı ve iman ile teslimiyetin muhteşem örneğini ortaya koydu.

Bu savaş, sadece silah gücünü itibarsızlaştırmakla kalmadı, aynı zamanda tüm dünyaya "her koşulda ahlak ve erdemli olabilmenin" zarif öğretisini de gösterdi.

Bebekleri katletmeyi güç sanan Siyonist katillerin hapishanelerden perişan halde çıkardığı Filistinli esirlere karşı, Hamas yetkililerinin hediyelerle uğurladığı esirlerin yüzündeki gülücükler, muhteşem bir ahlakın ve insan olma onurunun en şerefli destanını yazdı.


Ve evet, zorla işgal ettikleri topraklarda "terörist" arayan Siyonist işgalciler, tüm bu yaşananlar neticesinde kendi "genetiklerini" deşifre ettiler.

Onlar ki, Allah'ın ayetlerini yalanlar, peygamberleri ve adaleti emredenleri öldürürler.

(Al-i İmran)
 


Dolayısıyla, tarih boyunca yeryüzünde bozgunculuk çıkaran, savaş ateşi yakan, milletleri birbirine düşüren, peygamber katleden, hiçbir anlaşmaya sadık kalmayan İsrailoğulları'nın, Gazze'de sağlanan ateşkes anlaşmasına sadık kalacağı da şüphe konusudur.

Halihazırda ateşkesin ilanına rağmen, Gazze'de katliamların devam etmesi ve silahların susmaması bu güvensizliğe yol açıyor.


Netice itibarıyla İsrail, Gazze'de hezimete uğramış olsa ve ateşkes anlaşması yürürlüğe girse de savaş devam ediyor.

Elbette ki İsrail'e koşulsuz destek veren ABD'nin baskıları, Netanyahu'nun itibar kaybı ve Yahudi lobisinin onu gözden çıkarması gibi sebepler sıralanabilir.

Lakin İsrail'i ateşkese zorlayan sebep her ne olursa olsun, işgal güçleri; Gazze, Doğu Kudüs, Batı Kudüs ve bütün bir Filistin'de katliamlarına devam ediyor.


Diğer taraftan, vatanını savunan ve topraklarından vazgeçmeyerek direnen Filistin halkını ve liderlerini "terörist" olarak dünyaya lanse eden İsrail'in gerçek yüzü artık deşifre oldu.

Dünyanın hiçbir yerinde halklar nezdinde itibarı kalmadı.

Artık "ardına saklandığı her ağaç Siyonistleri deşifre ediyor."


Ez cümle,

Bugüne dek olduğu gibi, bundan sonra da çok daha kararlı bir şekilde boykota devam edilmeli!

Tüm dünyayı tehdit etmekten imtina etmeyen gözü dönmüş Siyonizm'e karşı, vicdan sahibi her insan mutlaka boykota devam etmeli, yurtları işgal edilmiş Filistin halkının yanında yer almalıdır.

Zira Filistin'in yanında yer almak, insanlık için vicdani bir sorumluluk, Müslümanlar için ise izzet ve şereftir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU