Lübnan, Arap dünyasında uzun yıllar süren gerilemenin yok etmeyi başaramadığı bir mirasa sahip.
Bir Arap siyasetçi dostum beni aradı ve birkaç gün önce Lübnan'ın uzun ve acı dolu sürgün yolculuğundan dönerek evlatlarına ve sevdiklerine kavuşabileceği yönündeki söylentilerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Son yıllarda Lübnan'ın gelecek yolunu kaybetmiş, geçmişin yıkıntıları arasında boğulan bir ülke olduğu izlenimine kapılmamaya gayret eden dostumun sözlerindeki bu ifadeler dikkatimi çekti.
Siyasetçi şunları söyledi:
Lübnan, son on yıllarda kendi halkının ve başkalarının kendisine reva gördüğü cezayı hak etmiyor. Lübnan'ın bölgede büyük bir ülke olmadığı doğru. Büyük ülkelerin ilgisini çekecek veya iştihasını kabartacak bir zenginliğe sahip olmadığı da doğru. Ama şu da bir gerçek ki, Lübnan'ın başarısızlığı sadece onun başarısızlığı değil. Çünkü bu, başkaları için asla bir tehlike kaynağı olmamış, aksine ilerlemenin ve bir arada yaşamanın savunucusu olan bu evladını kurtaramayan Arap ailesinin başarısızlığı anlamına geliyor.
Şunu da ilave etti:
Lübnan'a, doğasının ve günlük yaşamının bir parçası olan çeşitliliğe hâlâ ihtiyaç var. Lübnan, dinsel ve düşünsel referansları bakımından aynı oldukları söylenemeyecek grupların bir arada yaşama deneyimidir. Dünyanın bu zorlu coğrafyasında yaşamanın zorluğuna rağmen, onu eşsiz kılan sırlardan biri de budur.
Siyasetçi, sözlerini şöyle sürdürdü:
Duyduklarım karşısında duyduğum sevinci dile getirmek için aradım. Lübnan'ın cumhurbaşkanlığı için egemenliğe ve birliğe bağlı kalma, anayasaya ve kurumlara saygı gösterme konusundaki kararlılığı nedeniyle kaderini emanet edebileceği dürüst birisini, General Joseph Avn'ı seçtiğini anladım. Hükümeti kurması için kulüp dışından, liyakat, dürüstlük ve saygın uluslararası itibarı bir arada bulunduran birisini, Nevaf Selam'ı seçmesinden memnuniyet duydum.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ayrıca, "Bütün kalbimle Lübnanlıların bu fırsatı heba etme hatasına düşmemelerini temenni ediyorum. Lübnan'ın devlet ve kurumları çatısı altında normal yaşam koşullarını yeniden tesis etmesine ve ekonomisini canlandırmasına yardımcı olmak konusunda gerçek bir Arap arzusunun olduğunu teyit edebilirim ve bu kesinlikle mümkündür. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı'nın Lübnan ziyareti, Suudi Arabistan'ın bu yöndeki kararının bir yansımasıdır. Dünya Lübnan'a yardım etmeye hazır. Geriye sadece Lübnanlıların ülkelerine yardım etme kararı almaları, kota savaşlarını, yanlış bahisleri ve içerideki güç dengelerini değiştirmek için dış yardım arama girişimlerini bırakmaları kalıyor. Bu fırsatı kaçırmamanızı içtenlikle dilerim" diye ekledi.
Geçen on yıllarda Beyrut'un birçok Arap için ne anlama geldiğine dair ne kadar çok şey duyduğumu hatırladım.
1963 yılında Irak Baas Partisi'ni iktidara taşıyan Hazım Cevad bana, Bağdat'ın yeni yöneticilerinin, Beyrut gazetelerinin ne söylediğini ve önde gelen yazarlarının Irak ve bölgedeki durumu nasıl okuduğunu öğrenmek için Beyrut'tan gelecek diplomatik postayı beklediklerini söylemişti.
Beyrut'un, bölgedeki sıcaklığı ve rüzgârın yönünü ifade ettiği hakkında yaygın bir kanaat hakimdi.
Öyle ki bazı Arap yetkililer, büyük ülkelerin büyükelçiliklerinin mesajlarını veya telkinlerini bu veya şu yazar aracılığıyla ilettiklerini sanıyorlardı.
Beyrut'un darbelerin mutfağı, istihbarat örgütlerinin altın yuvası olduğuna inananlar da vardı.
Yıllar önce, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Yardımcısı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid el-Mektum'dan, gençken Beyrut'u ziyaret ettiğini ve şehrin canlılığından, çeşitliliğinden, ilerleme isteğinden, çevreye ve dünyaya açık pencerelerinden etkilendiğini, Lübnan'ın başkentinden "Dubai, başarılı bir model olarak görülen Beyrut'un yolunu ne zaman izleyebilecek?" sorusunu yineleyerek ayrıldığını duyduğumu hatırlıyorum.
Komünist Eylem Örgütü'nün eski Genel Sekreteri Muhsin İbrahim, bana merhum Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır'ın, küçük bir şehir ve sınırlı bir zenginliğe sahip olmasına rağmen Beyrut'un sahip olduğu ışıltının sırrını keşfetmeye çalışıyormuş gibi, Beyrut hakkında sorular sormaya çok hevesli olduğunu söylemişti.
Abdunnasır'ın Beyrut'u Arap liderliği için bir laboratuvar olarak gördüğünü anlatmıştı.
Orada gerçekleşen gösterilerin, Bağdat'ta, Şam'da ve diğer birçok başkentte olduğu gibi bir istihbarat başkanının emriyle veya teşvikiyle gerçekleşmediğini biliyordu.
Abdunnasır Beyrut basınını, özellikle de "en-Nahar" gazetesi ile yazı işleri müdürü Mişel Ebu Cude'yi sorardı.
Manşetlerin benzer bir şekilde ve resmi bir mürekkeple yazılması adet iken, bir yönetici veya cumhurbaşkanının uyandığında beklemediği ve kendisini şaşırtan manşetlerle karşılaşması belki de onu şaşırtıyordu.
Ben nostalji taraftarı değilim.
Lübnan'ın değiştiğini, bölgenin değiştiğini, dünyanın değiştiğini biliyorum.
Ama bütün bunlar, Lübnanlıların, cumhurbaşkanlığı sarayı boş kalmayan, hükümeti çatırdamayan, parlamentosu komaya veya kısır döngüye girmemiş normal bir devlet çatısı altında yaşama hakkını ortadan kaldırmıyor.
Bileşenler arasında eşitlik ve kurumların gölgesinde yaşama temelinde Lübnan evini yeniden onaracak normal bir devletin gölgesinde yaşama hakkını ortadan kaldırmıyor.
Bahsettiğim Arap dostun sözleri, İsrail ordusunun enkaz haline gelseler de evlerinin yakınında yaşamak için güneydeki köylerine dönmeye çalışan Lübnanlılara ateş açtığı bir sırada geldi.
Binyamin Netanyahu hükümetinin, içinde bulunduğu trajediyi derinleştirmek için Lübnan'ı hata yapmaya kışkırttığı açık.
Önemli olan, Lübnanlıların yaşadıkları acılara rağmen, istikrar ve refahı gerçekleştirme kaygısında olan bir devlette tüm topraklarını, egemenliklerini ve normal yaşamlarını yeniden kazanmak için tek çarenin devlete güvenmek olduğunu kabul etmeleridir.
Trenin Lübnan'a yaklaştığı ve Lübnanlıların Arap ve uluslararası destekten yararlanarak trene binmek için gerekli şartları oluşturmaları gerektiği de açıktır.
Trene binme fırsatını kaçırmak, bir uçurumdan daha derin ve daha tehlikeli bir uçuruma düşme seçeneğine teslim olmaktan başka bir şey değildir.
Eski ve taze deneyimlerin gösterdiği gibi hiçbir Lübnanlının Lübnan'dan daha iyi bir seçeneği yoktur.
On yıllar sonra ilk defa umut adında bir ziyaretçi var.
Önemli olan küçük hesapların onun uzaklaşma kanaatine varmasına yol açmamasıdır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.