Enflasyon artışından kimler, nasıl etkilenecek?

Prof. Dr. Mete Gündoğan, ücretliler, üreticiler, rantiyeciler ve siyasetçilerin yüksek enflasyon ortamından nasıl etkileneceğini değerlendirdi

İllüstrasyon: Slate

Enflasyon ülkemizde ekonomi gündem maddesinin birinci sırasında. 

Ve epey bir zaman da birinci sırasını işgal etmeye devam edecek gibi gözüküyor. 

Çünkü hem tüketici fiyat endeksleri hem de üretici fiyat endeksleri çok yüksek.

Ocak ayında, 2022 yıl sonu itibarıyla enflasyonu TÜİK yüzde 64 beş olarak açıkladı. 

Bu bir önceki ay yüzde 85 olarak açıklanmıştı. Yüzde 65’e düşmesinin baz etkisinden dolayı olduğunu biliyoruz. 

Birkaç ay daha bu baz etkisi devam edecektir. Ama belki bu baz etkilerinden dolayı, yüzde 50’ler civarına kadar çekilebilir enflasyon. Fakat ondan sonra artışı devam edecektir. 

Neden? 

Çünkü yüzde 65 tüketici enflasyonunun olduğu ortamda üreticilerin enflasyonunu yüzde 120’lerin üzerinde olduğunu biliyoruz. 

Peki enflasyon artışından kimler, nasıl etkilenecek? 
 


Elbette herkes etkilenecek ama nasıl etkileneceğini ben dört grubu değerlendirerek ifade etmek istiyorum. 

Birinci ücretliler.

Ücretliler en çok enflasyondan etkilenen kesimdir. En çok ücretler etkilenir.

Neden?

Siz çünkü maaşınız için yıllık mukavele yaparsınız. Bir yıl boyunca alacağınız maaş belirlenir. 

Ama üretici açısından, bir fiyat kendisini kurtarmazsa, bu akşam karar verse yarın etiketi değiştirebilir.

Sizin yarın gidip de patrona "maaşımı şu kadar artır" deme şansınız yok iken, üreticilerin böyle bir kabiliyeti, imkanı ya da şansı vardır diyebiliriz. 

Dolayısıyla ücretliler en çok etkilenen kesim olacaklardır. Birikimlerini yavaş yavaş tüketeceklerdir. Birikimlerini kaybedecekler.

İki arabası olan arabanın birini satacak, iki evi olan evinin birini satacak. Bu böyle devam ederse gittikçe kademe kademe fakirleşecekler.


İkinci kesim, üreticiler nasıl etkilenir enflasyondan?

Üreticiler girdilerinin üzerinden etkilenirler.

Net ithalatçı bir ülke olduğumuzdan, üreticilerin girdi fiyatları artacağı için, girdiler arttıkça onlar da mallarının satış fiyatlarını artıracaklar.

Şimdi onların yapabileceği bir şey var: Stoklamak. 

Doğal olarak parası varsa, hangi mal daha iyi satılıyorsa, hangi mal ve hizmet daha iyi gidiyorsa ondan daha fazla alacak deposuna koyacak. 

Yeni fiyatlar oluştukça eski fiyatla yeni fiyat arasındaki farkı kendi karı olarak cebine atacak. 

Bu da mevcut Ortodoks ekonomi anlayışının üreticilere ya da tüccarlara doğal olarak sunmuş olduğu çözümlerden biridir bu. 

Bir başka çözüm daha var. Onu da rantiyecilerle birlikte ifade edeyim ki o da üçüncü olarak irdelemek istediğim kesim.


Rantiyeciler bu ortamda oldukça yüksek kârlar yapacaklardır. Çünkü rantiyecilerin karları paradan para kazanma kârlarıdır. 

Yani faiz, döviz ve hisse senedi üzerinden al-sat yaparak, hangileri daha çok karlıysa bu şekilde karlarına yeni kârlar ekleyeceklerdir. 

Yani yatarak paradan para kazanacaklar.

Şimdi rantiyecilerin paradan para kazandığını görünce üretici ve tüccarlar onlar da finans piyasasına yönelecekler. 

Ne yapacaklar? 

Faaliyet dışı kârlarını artıracaklar.

Biz buna "faaliyet dışı kârlar" diyoruz ekonomide. 

Hatta geçmişte bunları yaşadık. Bir zaman gelecek faaliyet dışı karları üretici ya da tüccarların faaliyet karlarından daha yüksek olacak.

Bu ne demektir? 

Üretmekten ziyade, alıp satmaktan ziyade paradan para kazanmayı tercih edecek. 

Peki kim üretecek? 

Üretim azalınca döviz artacak; bu durumda ithalatı kısmak mecburiyetinde kalacaksın. 

Bu, halka yokluklar olarak yansıyacak.

Ya da bilinen tabirle kuyruklar olarak yansıyacak. Bunu da öngörebiliyoruz. 

Bir dördüncü kesim de siyasetçiler. 


Peki, siyasetçiler nasıl etkilenecekler? 

Siyasetçiler bir bakıma önermelerini daha da basitleştirecekler. 

Yani derin siyasi analizler; "ülke nereye gidecek", "hangi kesime ne tür hizmetler düşünüyor"; bu gibi şeyleri düşünmekten ziyade, bütün siyaset vermek üzerine kurgulanacak. 

"Onlar yüzde 5 verdi, biz yüzde 10 vereceğiz." 

"Onlar yüzde 50 verdi, biz yüzde 60 vereceğiz"

Siyasetçiler, bu tür söylemlere gidecekler.

Biraz çalışacaklar ve "biz şu alanda şu kadar veririz", "bu alanda bu kadar veririz" şeklinde verme üzerinden kurulu bir siyaset olacak. 

Hatta öyle bir noktaya gidecek ki iş, bir siyasetçi, diğer siyasetçiyi referans alarak "o ne veriyorsa ben beş fazlasını, on fazlasını vereceğim" diyebilecek. 


Yüksek enflasyon ortamı böyle devam ederse dört ayrı kesimin nasıl etkileneceğini bu şekilde ifade etmiş oldum. 

Görüşmek üzere, hoşça kalınız efendim.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU