Gorbaçov övgüyü hak ediyor ama Rusya ve Ukrayna için sorunlara zemin hazırlamış da olabilir

Eski Sovyet başkanı, ülkelerinin süper güç statüsünü kaybetmesinden kendisini sorumlu tutan pek çok Rus tarafından nefret edildiğini tam olarak anlamamış gibiydi

(Reuters)

Bu zamanlamanın ironisinin ne kadar altını çizsek azdır. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden 6 ay ve birkaç gün sonra, yani Ukrayna'nın Herson'un güney bölgesini Rus işgalinden geri almak için uzun zamandır öngördüğü saldırıyı başlattığını duyurduğu gün, Sovyetler Birliği'nin son Devlet Başkanı ve Sovyet Komünist Partisi'nin son Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov'un Moskova'da öldüğü açıklandı.

Bugünle onun dönemi ve Gorbaçov ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki karşıtlık öğretici görünüyor ve geniş kitlelerce de bu şekilde kabul görecek. Kurtarıcı ile infazcı karşılaştırılacak: Birincisi, tarihin güçleriyle uyum içinde olan, derin bir liberal olan Gorbaçov; ikincisiyse zamanı geri almak için acımasız ve modası geçmiş araçlarla elinden geleni yapan, doğası gereği katı ve baskıcı Putin. Buna dair bazı haklı sebepler olsa da birçok açıdan bu karşı görüş yanlış olabilir.

Mihail Gorbaçov tarihe, hak ettiği gibi, Sovyetler Birliği'nin zincirlerini kıran ve böylece Avrupa'da komünizmin çöküşünü hızlandıran adam olarak geçecek. Bu haliyle, Vladimir Putin'in tam zıttı gibi görünüyor. Sovyet bloğunu hizaya sokmak için güç kullanma konusunda atalarını takip etmeyi reddeden Sovyet lideri Gorbaçov, nasıl baktığınıza bağlı olarak, 30 yıl sonra Ukrayna'yı Rusya'nın müttefiki olarak tutmak ya da Sovyetler Birliği'ni veya Rus İmparatorluğu'na benzer bir şeyi güç kullanarak yeniden diriltmek amacıyla bir savaş başlatan Putin'den açıkça çok farklı bir adam.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak burada sorulması gereken iki ciddi soru var. Putin, iktidarda olduğu 20 yıl boyunca, 1985 ile 1991 arasında Gorbaçov tarafından yönetilen ülkeden daha özgür ve çok daha müreffeh bir ülkeye başkanlık etti. Putin'in başkanlığı kaçınılmaz olarak, her açıdan olmasa da ülkeyi birçok açıdan SSCB'deki kapalı topluma geri götüren Ukrayna savaşının penceresinden görülecek. Ama sonuçta Putin saati geriye işletmekte ne kadar başarılı olacak?

Sorulması gereken bir diğer soruysa Gorbaçov'un olaylara ne kadar hakim olduğu ve sadece Avrupa'yı değil, o dönemde Çin de dahil olmak üzere dünyanın pek çok yerini kasıp kavuran güçlü bir siyasi meydan okuma ve özgürleşme dalgası tarafından ne kadar sürüklenmiş olduğudur. Onun mirası (haklı olarak) hem Avrupa'yı hem de dünyayı iyi yönde değişmeye yardımcı olması olacak. Orta ve Doğu Avrupa'daki milyonlarca insan ve Rusya'daki bazıları, ülkelerini ve kişisel yaşamlarını önemli ölçüde dönüştürdüğü için Gorbaçov'u takdir ediyor.

Ve haklılar da. Gorbaçov'un Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olduğu 1985'teki Sovyetler Birliği ile 1995'teki Rusya arasındaki zıtlığın altını ne kadar çizsek azdır. On yıl içinde, o gri ve baskıcı zamanların gerçekliği, akın eden renk ve kakofoni tarafından silinmişti. Yine de en büyük ve umut verici değişiklik korkunun ortadan kalkmasıydı.

Sovyet başkanlığından istifa edip SSCB'nin varlığını sona erdiren imzayı attığında, Rusları esaret altında tutan ve Avrupa'nın yarısını bir duvarın arkasında tutan korku ortadan kalkmıştı. İster zayıflığından ister bilgeliğinden olsun, Gorbaçov gücünü korumak için güç kullanmaktan kaçınmıştı. Bu nedenle, Sovyet imparatorluğu'nu evriminin her aşamasında lekeleyen boğazlaşma, çöküşünde genel olarak namevcuttu ve bu ebediyen Gorbaçov'un hesabına yazılacak.

Üç yaşlı ve hasta liderin 30 ay içinde görev başında ölmesinin ardından 50'lilerinin ortasında görevi devralan Gorbaçov, farklı görünüyor ve farklı konuşuyordu. Resmi görevlerde sevgili eşi Raisa'nın da sık sık eşlik etmesiyle Sovyet komünizmine "insani bir yüz" kazandırdı. Kendi markası haline gelen "glasnost" ve "perestroyka" kavramlarıyla birçok Sovyet tabusunun yıkılmasına öncülük etti.

Ancak bu süreçte ne kadar usta olduğu ayrı bir konu. 1991 yazında, katı bir merkeziyetçi sistemi uzlaşmaya dayalı bir federasyona dönüştürme çabaları başarısızlığa uğruyordu. Bir darbeyle kısa bir süre devrildi; iktidar geri dönülmez bir şekilde Rusya'nın seçilmiş devlet başkanı Boris Yeltsin'e geçti ve merkez daha fazla dayanamadı. 8 Aralık'ta, 1924'te Sovyetler Birliği'ni kuran üç cumhuriyetin liderleri bu anlaşmayı geçersiz ilan etti. 25 Aralık'ta Gorbaçov istifa etti.

Gorbaçov, Yeltsin dönemi boyunca (her ne kadar sönük de olsa) bir oyuncu konumunu korusa da Putin döneminde hayırsever vakfı aracılığıyla sesini biraz daha fazla duyurmaya başladı. Yeltsin gibi onun da memleketinde (sağlığı elverdiği ölçüde) makul bir emekliliğin tadını çıkarabilmesi, geçmiş liderlerin görevdeyken öldüğü ya da önemsizleştiği Sovyet ve Rus tarihi bağlamında bir artıdır. Bununla birlikte, statüsünün büyük bir kısmı, eylemleri ya da eylemsizliği, Sovyetler Birliği'nin çöküşüne ve II. Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana Avrupa'nın yarısını hapseden bir ideolojinin çöküşüne katkıda bulunan lider olarak yurtdışında sahip olduğu hayranlıkla desteklendi.

Ne var ki Gorbaçov'un gördüğü uluslararası takdir, kendi yurttaşlarının çoğu tarafından aynı şekilde paylaşılmadı. Birçok Rus, ülkelerinin aşağılanması, süper güç statüsünü kaybetmesi ve birçoğu için çok etnikli bir idealin çöküşü olarak gördükleri bu durumdan dolayı öldüğü güne kadar onu suçladı. Gorbaçov'un Sovyet sonrası siyasi bir rol oynama çabalarının başarısızlığa uğramasının nedeni büyük ölçüde bu oldu. Ülkelerinin süper güç statüsünü kaybetmesinden kendisini sorumlu tutan pek çok Rus tarafından nefret edildiğini tam olarak kavrayamamış görünüyordu.

Yeni nesil Rusların, son Sovyet liderine siyasi ve kişisel özgürlük anlamında ne borçlu olduklarını anlayacakları ve ona hak ettiği değeri verecekleri yönünde umutlu olmak gerekiyor. Ancak öldüğü anda o gün, istifa ettiği günden bu yana hiç olmadığı kadar uzak görünüyordu.

Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaş birçok açıdan, Sovyetler Birliği dağıldığında insaflı bir şekilde önlenen ancak Sovyet sonrası en güçlü ve kalabalık iki ülkenin iki egemen devlet olarak yeni bir ilişki kuramaması durumunda her zaman bir olasılık olarak pusuda bekleyen bir çatışma olarak görülebilir. Mihail Gorbaçov, ülkesini zorla bir arada tutmaya çalışmak yerine dağılmayı onurlu bir şekilde kabul eden bir lider olarak kendisine gösterilen tüm büyük saygıyı hak ediyor.

Ancak sonuçta, Sovyetler Birliği'nin gücü o zamana kadar o kadar azalmıştı ki, muhtemelen çok az seçeneği vardı. Sonuçta o bir azmettirici miydi yoksa tarihin bir kurbanı mı? Sovyetlerin dağılmasının kendisi ve ondan önce Orta ve Doğu Avrupa'da komünizmin çöküşü, o dönemde pek çok kişinin gözlemlediği gibi, kayda değer ölçüde barışçıl olmuş olabilir. Gorbaçov'un Sovyet sınırları dışında güç kullanmayı reddetmesi ona 1990'da Nobel Barış Ödülü kazandırdı. Ancak Sovyetlerin çöküşünün ani ve fiili doğası aslında gelecek için, örneğin Kırım'ın statüsü ve Ukrayna'nın doğu ile batı arasında askıya alınması, Rusya'nın şu anda Ukrayna'ya karşı yürüttüğü topyekün savaşı tetiklemeye yardımcı oldu mu?

 

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU