Amerikan seçmenlerinin kadın problemi var mı?

Birleşik Devletler'in bir kadın başkan için hâlâ hazır olmadığını söyleyen uzmanlar Kamala Harris'e haksızlık ediyor. Ancak ilerici dalganın zirvesinde Beyaz Saray'a bir kadın göndermeye dair belirgin bir isteksizlik var

(AP)

Birleşik Devletler'de sandıklar kapanmaya başlarken Donald Trump erkeklere "o güzel koltuktan kalkıp dışarı çıkmaları ve oy kullanmaları" için kişisel bir çağrıda bulundu.

Bu çağrının Trump ekibinde kadınların yüksek katılımının Kamala Harris'e zaferi getirebileceği endişesini yansıttığı düşünüldü. Seçimler, Trump'ın erkekler, özellikle de genç erkekler arasında Harris'ten daha popüler olmasına rağmen, bunun oya dönüşmeyebileceğini göstermişti. Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Birleşik Devletler'de de kadınlar seçimlerin bu önemli kısmında daha titiz davranma eğiliminde.

Attığı fark göz önüne alındığında, Trump'ın son dakika çağrısına muhtemelen gerek yoktu. Bununla birlikte, ABD medyasının Trump'ın başkanlığını ilan etmesinden birkaç dakika sonra olduğu gibi, ABD'nin hâlâ bir kadın başkana hazır olmadığına dair ağıtlar yağarken, bunu yapmış olması unutulmamalı Ve bu arada, özellikle de siyah, Asyalı ya da diğer etnik azınlıklardan bir kadın başkan için. Peki bu doğru mu?

Muhafazakar Parti'nin kısa süre önce siyah bir kadını lider olarak seçtiği ve bazıları diğerlerinden daha başarılı olsa da halihazırda üç kadın başbakanımız olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Birleşik Krallık'la kesinlikle dar kapsamlı bir karşıtlık kurulabilir. Bir kadın başkan adayının bu son reddedilişi de, kadın liderlerin neredeyse hiç dikkat çekmeyecek kadar olağan hale geldiği özellikle Kuzey Avrupa'yla sürekli bir tezat oluşturuyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak tüm bunlara rağmen Harris'in yenilgisinin nedeni cinsiyet değil gibi görünüyor.

8 yıl önce Hillary Clinton'ın Donald Trump'a karşı kıl payı kaybetmesinde de bir etken olmuş olabilir. "Sıradan" seçmenlerle (kadın ve erkek) yapılan medya röportajlarını çok iyi hatırlıyorum. Bu seçmenler kadın bir başkana oy vermeyeceklerini söylüyorlardı, nokta. Ancak Clinton'ın kocasının başkanlığının olumsuzlukları, nepotizm kokusu ve ABD Dışişleri Bakanı olarak kendi sicili de dahil pek çok siyasi ve kişisel yükü vardı.

Ayrıca ilk kadın başkan olma hırsını o kadar ön plana çıkarmıştı ki, zafer mitingi için cam tavanlı bir sergi merkezi bile ayarlamıştı. Cinsiyeti kampanyasının büyük bir bölümünü oluşturuyordu.

Bu durum Harris'in kampanyası için geçerli değildi (belki de Clinton'ın başarısızlığından alınan bir ders). Harris cinsiyetini ve etnik kökenini vurgulamaktan kaçındı. Demokrat Parti'nin adayı Kamala Harris olarak kampanya yürüttü, savcı ve politikacı kariyerine ve göçmen geçmişine atıfta bulundu ancak herhangi bir kimlik iddiası daha ileri gitmedi.

Kürtaj konusunda kadınların oylarını almak için açık bir hamle yaptı. Bu anayasal kürtaj hakkının kaldırılmasına başkanlık etmiş olan Trump'a karşı kullanışlı bir silahtı. Ancak başkan olmak için yürüttüğü faaliyette hiçbir cinsiyet ya da etnik göstermelik unsur yoktu ve kampanyasının bu nedenle daha güçlü olduğu söylenebilir.

Yine de sonuç göz önüne alındığında epey büyük bir farkla gücü yetersiz kaldı, bu da tamamen olmasa da çoğunlukla bir dizi başka yükümlülükle açıklanabilir: Popüler olmayan bir başkanın yardımcısı olarak konumu; yüksek faturalarda sıkışmayı hisseden bir seçmen ve ABD'nin (dolaylı olarak) iki savaşa dahil olmasının maliyeti.

Biden yeniden seçilmemeye çok daha önce karar vermiş olsaydı daha güçlü bir adayın ortaya çıkabileceği de iddia edilebilirdi ve muhtemelen şimdi de iddia edilecek. Bu bağlamda, Demokratların yenilgisinden Harris ve kampanyası kadar Biden da sorumlu tutulabilir.

Ancak bu, cinsiyetin bir rol oynamamış olabileceği anlamına gelmiyor (pekala oynamış olabilir ancak 2016'daki gibi kadın düşmanı bir şekilde kesinlikle değil) bu da bizi Trump'ın son dakikada erkeklere yaptığı çağrıya geri götürüyor. Bu kampanyanın her aşamasında yapılan bir dizi anket, "Amerika'yı Yeniden Büyük Yap" söyleminin erkekler arasında kadınlardan çok daha fazla yankı bulduğunu gösteriyor. Aynı şey Önce Amerika ve Trump'ın daha kötü değilse bile biraz hovarda olan kendi kişisel geçmişi için de geçerli.

Görünüşe göre erkekler, özellikle de genç erkekler, Trump'ta çekici buldukları eski moda, maço bir nitelik görüyorlar ve bu, birçok genç erkeğin kendilerini başıboş bıraktığını düşündüğü kadınları ve etnik azınlıkları ilerletme baskısına karşı hoş bir denge unsuru.

Benzer bir durum, Avrupa'da kadınlardan çok daha fazla erkeği saflarına çeken aşırı sağ partilerin çekiciliğinde ve bazılarına göre kadınların öncelikle anne ve "ev kadını" olduğu geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden cazip hale gelmesinde de görülebilir.

İşte bu noktada J.D. Vance, Trump için basmakalıp eski Amerikan futbolu koçu Tim Walz'ın Harris için olduğundan daha değerli görülebilir. Walz sık sık "yumuşak" tarafını göstermeye hevesli görünürken Vance, zorlu bir geçmişten gelen eski bir deniz piyadesi, Yale hukuk fakültesi mezunu ve (gelenekleri ve aile değerleri için) Katolikliğe geçen biri, erkeklik markasından ödün vermeden Trump'ın karmakarışık iş ve kişisel hayatına bir ambalaj sundu.

Vance ayrıca, en azından kampanya boyunca, kendi değerlerini başkalarına empoze etmek istediği izleniminden kaçınmayı başardı. Örneğin kürtaj konusunda, sorunun eyalet düzeyinde karara bağlanması gerektiğini, Yüksek Mahkeme'nin de buna karar verdiğini söyledi. Bu, Harris'in etik gerekçelerle "kadının seçme hakkını" sona erdirme çağrısından daha zor bir argümanla karşı çıkmasını sağladı.

Sonuçta Harris, Demokratlar için ideal bir başkan adayı olmayabilir fakat fena sayılmayacak bir iş çıkardı. Ancak Trump kampanyası, herhangi bir özel vaatten ziyade bir dizi kültürel varsayımla, genç erkeklerin ayrımcı olarak gördükleri ve dokunulmaz bir elitle ilişkilendirdikleri ilerici değerler programına karşı büyük ölçüde dikkatten kaçan sert tepkiyi kullanmayı başardı.

Buna "olumlu eylem" ya da DEI (çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık) ya da "duyarcı" diyebilirsiniz. Bunların hepsini içerebilir ancak baş muhafazakar Jordan Peterson'ın düşünceleriyle yazıları ve Andrew Tate'in sosyal medya taşkınlıkları ve aşağılayıcı yaşam tarzıyla benzer bir yerden geliyor.

Bu, Trump-Vance'in başkanlıklarını böyle şekillendireceğiya da yürüteceği anlamına gelmiyor, hiç de değil. Bu, Trump'ın son 4 yılda kurmayı başardığı Cumhuriyetçilik markasının çok sayıda (yine çoğunlukla erkek) siyah Amerikalı ve Hispaniği de içeren bir sosyal koalisyonun yararlı bir unsuru olsa da yalnızca bir unsuru. Trump'ın Cumhuriyetçilik markası Demokrat siyasetin mevcut akımlarıyla ilişkilendirebilecekleri seviye düşmesinden daha fazlasını sunuyor gibi görünüyor.

Ancak bu bağlamda bakıldığında, bir kadın ABD başkanının büyük bir atılım olarak görülmesinin zamanı gelmiş ve geçmiş olabilir.

Buna en çok Hillary Clinton yaklaşmıştı ama aleyhine işleyen çok fazla şey vardı. Kamala Harris bu fırsatı önünde buldu ama zaman değişmişti. Birleşik Devletler ilk kadın başkanını seçtiğinde, seçerse değil, kendisini ilerici bir dalganın zirvesinde değil, Donald Trump'ı ikinci bir dönem için başkanlığa getiren aynı acımasız Darwinist süreçten geçerek Beyaz Saray'a ulaşırken bulabilir.



independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU