Donald Trump, geçen hafta sonu Pensilvanya’nın Latrobe kentinde bir mitingdeydi ve tam performans sergiledi. Kentin en ünlü evladı olan eski golfçü Arnold Palmer hakkında konuşup durdu. Anekdotu toplam 12 dakika sürdü. Kabul edelim ki konu Palmer olduğunda söylenecek çok şey var. Palmer, Masters Turnuvası'nın imrenilen yeşil ceketini 4 kez elde etmiş ve iki Açık da dahil olmak üzere diğer tüm büyük turnuvaları kazanmıştı.
O, golfün züppeliğini büyük oranda azaltarak bunu sıradan insanlara uygun bir oyun haline getirmekle biliniyordu. Ancak Donald Trump’ın Palmer hakkındaki uzun konuşmasının odak noktası bu değildi. Hayır, konu penisinin boyutuydu. Hayatını kaybetmiş bir golfçünün erkekliği, şaşırtıcı bir şekilde ve kimsenin beklemediği bir anda gündeme geldi (anlarsınız ya).
Eski başkan "O, tamamen erkekti" dedi.
Güçlü ve sert bir adamdı ve bunu söylemek istemiyorum ama onunla duş alan diğer sporcular, oradan çıktıklarında 'Aman Tanrım, bu inanılmaz' derlerdi.
Bütün bunlar, Kamala Harris'in, rakibini bir ucube ve partinin ağustosta Şikago'daki kongresinde Demokratlara söylediği gibi "ciddi olmayan biri" diye tanımlama stratejisini haklı çıkaracağa benziyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ancak bu işe yaramıyor. Harris'in yelkenindeki rüzgar dinmişe benziyor. Harris batmıyor ama yol alamıyormuş, ana yelkeni sallanıyormuş gibi görünüyor. Öte yandan Trump, (ölü adamın penisi hikayeleriyle bile) öne geçiyor.
Sonsuz anket var ama sadece size fikir versin diye: 538.com'daki anketlerin sonuncusunda Nevada, Wisconsin ve Pensilvanya'da berabereler, Trump, Kuzey Karolina'da bir puanla önde, Harris, Michigan'da bir puanla önde ve Trump, Arizona'yla Georgia'da iki puanla önde. Buna yüzde +/-4'lük hata payını da eklersek Manchester United'ın büyük seçim bilimcisi Sör Alex Ferguson'ın da diyeceği gibi zurnanın zırt dediği yerdeyiz (Yazar, Manchester United'ın teknik direktörü Ferguson'ın 2003'te, Premier Lig'deki rakibi Arsenal üzerinde baskı kurmaya çalıştığı bir basın toplantısında kullandığı ifadeye atıfta bulunuyor -çn.).
Yarışın yakınlığı, Harris'in yöntem değiştirmesine yol açtı. Çarşamba akşamı, yine Pensilvanya'da, CNN'in bir belediye buluşmasında Trump'ın faşist olduğunu söyledi. Görünen o ki "ucube" stratejisi bırakıldı, Harris, Biden'ın eski başkanı demokrasiye bir tehdit gibi gösterme taktiğine geri dönüyordu.
Eğer size kesinlikle Trump'ın galip geleceğini veya Harris'in zafere ulaşacağını bildiğini söyleyen biriyle karşılaşırsanız sadece ilerlemeye devam edin.
Ancak Harris'in kampanyasının temelindeki asıl gerginlik şu: Kendisi iyimser, iyi enerji yayan, taze kan olan yeni aday mı yoksa halihazırda görevdeki kişi ve Biden'ın bir devamı mı? İkisi birden olmak zor ve bu yarışın son düzlüğünde Harris, Trump'ın yoluna taş koymaya çalışırken (Trump henüz yolun sonuna varmasa da Harris'ten daha ivmeli bir şekilde ilerliyor) giderek daha çok mevcut başkan gibi duyulmaya başlıyor.
Harris bu açıdan kendisini, Trump 2015'te altın yürüyen merdiveninden inerek başkanlığa adaylığını duyurduğundan bu yana onun karşısına çıkan her siyasetçiyle aynı konumda buluyor. Siyasetçi olduğu kadar şovmen olan birine karşı nasıl siyasi puan kazanırsınız ki? O, aynı anda hem seyircisini müstehcen anekdotlarla güldüren hem de kendisini kötüleyenlere karşı intikam sözleriyle onları gaza getiren biri.
Trump, mitinglerinde (kampanyasındaki profesyonelleri delirtecek şekilde) konudan çok fazla uzaklaşabilse de kendisinin iki noktadan oluşan bir stratejisi var. Televizyondaki ve dijital reklam akınının odağı çok net: Amerikalılar, Trump başkanken daha iyi durumdaydı ve o, halkı yeniden zenginleştirecek; Kamala Harris'in yönetimindeyse sınır bir eleğe döndü.
Donald Trump'ın kendisini tanımlamaya ihtiyacı yok. İyisiyle kötüsüyle herkes onun kim ve ne olduğunu biliyor. Peki Kamala Harris kim? Çok fazla Amerikalı bunun cevabından tam olarak emin değil.
Bu yüzden (Trump'ın alt ettiği çok sayıdaki kişinin de empati kuracağı gibi) kampanyasının elinden gelen tek şey, her türlü yöntemi deneyip neyin işe yaradığını görmek. Çünkü kampanyanın bu noktasında, eğer anketler doğruysa başka ne yapabilirsiniz ki?
Eğer size kesinlikle Trump'ın galip geleceğini veya Harris'in zafere ulaşacağını bildiğini söyleyen biriyle karşılaşırsanız ilerlemeye devam edin. Bilmiyorlar. Kimse bilmiyor. Trump da bilmiyor, Harris de. Her şey hata payı içeriyor. Başabaş, bıçak sırtı, son ana kadar bilinemeyecek, tahmin etmek için fazla yakın ve daha önce uydurulmuş her siyasi klişe. İçinizde bir his olabilir ancak o kadar.
Göstereyim.
Size şüphesiz bir şekilde Trump'ın kazanacağı söyleyeyim. Anketler hiçbir zaman utangaç Trump seçmenlerini yakalamayı başaramadı. 2020'de bile gördüğü destek küçümsenmişti ve o, her zaman beklenenden daha iyi performans sergiliyor. Ekonomide büyük bir farkla önde ve yapmadıkları da (onun yönetiminde hiç savaş olmaması) bir anlam ifade ediyor. Peki ya sınırlar? O başkanken bir duvar inşa ediyordu; Kamala'yla Biden'ın dönemindeyse kilitler açılarak yasadışı göçmen akınına izin verilmişti.
Ayrıca Trump, saldırı halindeyken en iyi durumda. 2020'de tutarsız sicili nedeniyle savunmaya geçirildiğinde kaybetmişti. Ancak halihazırda yeniden baş kaldıran rolünde. Sağlam bir desteğe sahip, kitlesi heyecanlı. Trump, genç siyah (ve muhtemelen kadın düşmanı) olan erkekleri Demokratlardan kendi tarafına çekiyor. Elon Musk ona para akıtıyor ve X'in (Twitter) algoritmasını ödünç veriyor. Trump kazanacak. Hem de büyük farkla.
Harris bu işi başaracak. O, bir gecede yarışı çekişmeli hale getirdi ve hâlâ 7 eyalette Trump'la başabaş gidiyorlar, Biden'ınsa yalnızca rust belt'te (pas kuşağı, ABD'nin kuzeyinde yer alan, sanayinin daralmasıyla dışarı göç, ekonomik sıkıntılar ve toplumsal bozulmaların yaşandığı bölgeler -çn.) temel bir stratejisi vardı: Pensilvanya, Michigan ve Wisconsin. Daha da önemlisi, Harris’in Yüksek Mahkeme'nin Roe-Wade kararını bozmasının ardından kürtaj yasalarındaki değişiklikler nedeniyle daha önce hiç olmadığı kadar motive olan kadınlar arasında büyük bir üstünlüğü var. Harris, onların sesi.
Yalnızca bu da değil, Taylor Swift ve Billie Eilish, hayranlarına Harris’i desteklemeleri için çağrı yaptıktan sonra oy kullanmak için kayıt yaptıran yüzbinlerce genç insana bakın. Onların BÜYÜK kitleleri var. Buna Harris'in son üç ayda topladığı tır dolusu para da eklendiğinde, son günlerde rahatlıkla Trump'ın kampanyasını geride bırakacak harcamalar yapabilir. Ayrıca, utangaç Trump seçmenlerini unutun, bu sefer utangaç Harris seçmenleri sözkonusu. Ön seçimlerde Nikki Haley gibi daha ılımlı bir ismi destekleyen ve Trump'a dayanamayan Cumhuriyetçiler, demokrasi adına Harris'in tarafına geçiyor.
Tanrı aşkına, destekçileriniz arasında her ikisi de aşırı muhafazakar olan eski başkan yardımcısı Dick Cheney'yle eski kongre üyesi Liz Cheney'den oluşan baba-kız ikilisini sayabiliyorsanız işler yolundadır. Oy kullanmaya kayıtlı olanlar arasında liderlik Harris'te gibi görünüyor. Dahası, Demokratlar seçim gününde devreye girecek saha çalışmasında daha başarılı. Erken oy vermedeki yoğunluk da Harris'in kampanyası için çok tatmin edici ilerliyor. Bu iş oldu.
Ne demek istediğimi anlıyor musunuz? İçgüdünüzün götürdüğü herhangi bir yöne gidebilirsiniz.
Artık köşenin bir tarafa karar vereceğini ve bir sonuca varacağını umarak buraya kadar gelmeyi başardıysanız, sizin için tek bir kelimem var:
Üzgünüm. Ancak eğer isterseniz, içimden gelen sesi sizinle paylaşabilirim…
independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: İdil Barım
© The Independent