İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney konumunu "Fars hükümdarlarının imreneceği" bir duruma getirdi

Borzou Daragahi, 80 yaşına giren Büyük Ayetullah'ın geçmişine ve İslami cumhuriyet liderliğine göz atıyor

Hamaney, bu ay Tahran'da din adamlarıyla yapılan bir törende kalabalığa hitap ediyor (AFP)

Şiire ve edebiyata ilgi duyan çocuk, kendisini büyük şehirlerin akla dayalı hayatına bağlanmış genç bir adam olarak buldu. Ama sofu bir din adamı olan babası hiçbirine izin vermezdi.

Fiziki kötü muamelede bulunan zorba baba, ikinci oğlunun ülkeyi sarsan siyasi ve entelektüel hararetten uzakta, dini okula kayıt olarak Tanrı'nın yolundan gitmesinde ısrarcıydı.

Ağabeyi büyük şehirdeki hukuk kariyerini sürdürerek babasına meydan okurken, uysal ve gözlüklü genç adam babasının taleplerine boyun eğdi. İran'ın Meşhed kentinde geçen çocukluğunu ve dini okul cüppesi giymesi sebebiyle diğer çocukların alay konusu olma hikayesini bizzat kendisi anlatmıştı.

Ancak İran'ın dini lideri Ali Hamaney, sonunda babasının kısıtlamalarını aşmanın kendine özgü yolunu bulacaktı.

Gerçek doğum gününün Nisan ayında olduğunu belirtmesine karşın, resmi kayıtlara göre geçen hafta Ali Hamaney 80 yaşına girdi.

Hamaney ayrıca geçen ay, 8 yıllık İran cumhurbaşkanlığının ardından neredeyse gönülsüz olarak üstlendiği İran'ın liderliği görevinde 30. yılını doldurdu. Görev süresi boyunca 6 ABD başkanı, 6 İngiliz Başbakanı ve 4 Suudi Kralı eskitti. Ortadoğu'da sadece Umman Sultanı Kabus bin Said el Said iktidarda daha uzun kaldı.

Bu zaman zarfında Hamaney, etrafındaki bölgeyle beraber ülkesini emsalsiz biçimde değiştirdi. Bugünün Ortadoğusu birçok yönden Hamaney'in Ortadoğusu.

St. Andrews Üniversitesi'nde İran tarihi alanında çalışan Ali Ensari, "Hamaney şimdi kendi ofisinde Fars hükümdarlarının imreneceği bir siyasi otoriteye sahip" diyor.

"Hiçbir modern Fars hükümdarının hayal dahi edemeyeceği ölçekte bir dini otoriteye sahip. Her şeyde son söz onun."

Bilim insanları, Hamaney'i modern İran'ın mimarı olarak görüyor. Dini liderliği devraldıktan sonra, kendi inisiyatiflerinin ve zayıf yönlerini düşmana karşı kullanma yeteneğinin yanı sıra diğerlerinin yanlış adımlarından istifadeyle ülkenin bölgedeki nüfuzu çoğunlukla büyüme gösterdi.

Dini lider hakkında bir kitap yazmakta olan Washington merkezli bilim insanı Mehdi Haleci, "Hamaney'i 'kurumların adamı' diye adlandırıyorum" diyor. "Çünkü bugün bildiğimiz haliyle İran'ın kurumları onun buluşları".

İran Devrim Muhafızları ya da İDM'ye bugün sahip oldukları gücün yatırımını yapan Hamaney'di. Cumhurbaşkanlığının yetkilerini zayıflattı, ülkenin seçilmiş kurumlarını denetleyen çeşitli konseyler kurdu ve bunları şekillendirdi. Şah döneminde başlayan nükleer enerji programını sürdürme kararını ve İDM'yi uluslararası bir ağ yaratma yoluna sevk eden de oydu.

Şimdi kendi ofisinde ve Fars hükümdarlarının imreneceği bir siyasi otoriteye sahip

Yüzlerce kültürel, sosyal, ekonomik, politik, askeri kurum yarattı ve Şii din adamlığını yeniden kurarak Ortadoğu ve Güney Asya'ya kadar yayılan kadim bir ağı Tahran'ın vesayetinde etkili bir güce dönüştürdü.

Haleci "En büyük başarılarından biri, dini kurumu bütünüyle modernize ve bürokratize ederek yeniden yapılandırmak" diyor.

“İran'daki din adamlarının ve Ortadoğu'daki [Şii] dini ağın doğasını değiştirdi.”

Bunların tümünde temel motivasyonu, yetenekleri ve referanslarını şüphe duyarak küçümseyen güçlü figürlere içerlenmesiydi. Hamaney'in sıklıkla "küresel kibir" diye tanımladığı ABD, kendisini başarısız gören güçler listesinde yalnızca en büyük olanı.

Dini lidere yakın kimselerle kapsamlı görüşmeler gerçekleştiren Haleci, "Dünya düzeni ve İran'ın asla tam olarak takdir edilmediği fikrine dair takıntıları, kendisi hakkındaki daha derin varoluşsal takıntıdan kaynaklanıyor" diyor.

Hamaney'in yetişkinliğe adımı, II. Dünya Savaşı'nı ve Başbakan Muhammed Musaddık'ın milliyetçi hükümetini deviren ABD destekli darbeyi izleyen büyük kargaşa zamanında, 1950'lerin ve 1960'ların İran'ında gerçekleşti.

Hükümetin devrilmesi Şah Muhammet Rıza Pehlevi'nin iktidarını güçlendirirken, öte yandan da tüm bir nesil boyunca iktidarına karşı çıkan solcular ve İslamcılar türetti. Bir din adamının oğlu olarak Hamaney'i her iki çevre de cezbetmekle birlikte, hiçbirinden tam bir kabul görmedi.

Haleci "Edebiyat çevrelerine yanaştı, şiir ve sanatı seviyordu ve kendisini asla tipik bir din adamı olarak tanımlamadı" diyor.

"Sorun şu ki, eğer din adamı cübbesi giyiyorsanız, entelektüeller sizi kendilerinden biri olarak kabul etmez. Din adamı çevrelerine gidip de Hamaney'in konuştuğu gibi konuşursanız, onlar da sizi kabul etmez."

O dönem İran'ın entelektüel çevrelerindeki Amerikan karşıtlığından derinden etkilenen Hamaney, bugüne kadar buna tutunmaya devam etti.

Sonuçta İran'ın 1979 devriminin lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni'nin destekçileri arasına katılırken, hiçbir zaman en belirgin ve güçlü yardımcılarından ya da önde gelen meşalelerinden biri olmadı. Başından beri, siyasetle dinden çok daha fazla ilgileniyordu.

Dünya pratik olarak büyük egemen güçler tarafından yontuluyor ve bu güçler kendilerini dünyanın efendileri olarak görüyor.

 

 

Ensari “Çok fazla gürültü çıkarmadı” diyor. “O zaman da, şimdi de oldukça alt seviyede bir din adamı.”

Hamaney'i iktidarın iç halkasına sokan, Tahran'daki bir Cuma namazı vaizinden İslami cumhuriyetin ilk aylarında savunma bakanı yardımcılığına getiren kişi, fıstık çiftçisi zengin bir aileden gelen beyaz sarıklı bir din adamı ve Humeyni'nin gözdelerinden olan Ali Ekber Rafsancani'ydi.

İran-Irak savaşının ön cephelerine düzenlenen bir ziyaretten sonra, Hamaney camide bir konuşma yapıyordu. Bir kayıt cihazının içine bomba gizlenmişti. 1981'de Tahran'daki suikast girişiminden sağ çıktı, ancak bu onun sağ elinin kullanamamasına mal oldu.

Birkaç ay sonra ise, o dönem büyük ölçüde törensel bir makam olan İran cumhurbaşkanlığına geldi. BM Genel Kurulu'na yaptığı bir konuşmada, devrimin ihtişamını yüceltti, Filistin ve Aparteid-dönem Güney Afrikası'ndaki halk mücadeleleriyle dayanışmayı dile getirdi.

"Bugün dünya pratik olarak büyük otoriter güçler tarafından yontuluyor ve bu güçler kendilerini dünyanın efendileri olarak görüyor" dedi. "Dünya iki kısma bölünmüş vaziyette: Egemen olan ve üzerinde egemenlik kurulan."

Her ikisi de batıda öğrenim görmüş Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Dışişleri Bakanı Cevat Zarif'in aksine, Hamaney'in batıya hiçbir ilgisi yoktu ve İDM'yle irtibatlarını kuracağı İran-Irak savaş cephelerine ziyaretler düzenlemeyi sürdürdü. Haleci, "Askeri strateji ve taktiklere dahil olmakla çok ilgiliydi" diyor.

Bu ilgi daha sonra ona çok fayda sağlayacaktı.

Rafsancani'nin anılarına göre, Humeyni'nin 1989'da ölümüyle Hamaney'in dini lider seçilmesinden birkaç ay sonra, özel bir görüşmesinde sıkıldığından ve yapacak çok az şeyi olduğundan şikayet ediyordu.

Bu bir tasarımın sonucuydu. Hamaney'in yükselişi dönemin Cumhurbaşkanı Rafsancani ve diğerlerinin mühendisliğinin ürünüydü. Herhangi bir meydan okumaya giremeyecek kadar zayıf olduğuna ve sembolik bir lider olarak kalacağına inanıyorlardı. Ancak hepsine karşı üstün gelecekti, özellikle de İDM'yle kurduğu işbirliği sayesinde.

O zamanlar, İran-Irak Savaşı sona erdiğinde, birçok kimse silahlı kuvvetlerin paralel kollarının düzenli orduya katılacağını umuyordu. Ancak Hamaney'in farklı fikirleri vardı. Sadece İDM'nin devamında ısrarcı olmakla kalmadı, aynı zamanda siyasete ve ticarete girişini teşvik etti ve gönüllü Besiç askeri gücünü Muhafızlar'ın mahallelerdeki ve kasabalardaki kolları olarak hizmet veren bir destek gücü olarak genişletti.

İstihbarat ve gözlem ağlarını genişletti, deniz aşırı örtülü operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü'nü Ortadoğu geneline yaydı.

Hamaney'in hayatını çalışan Chattanooga'daki Tennessee Üniversitesi'nde profesör Seyit Golkar, "Hamaney dini veya siyasi fikirlerde pek fazla inovasyona sahip değil" diyor. “Fikirleri daha ziyade güvenlik ve askeri güç alanındaydı.”

Diğer itici gücü ise, iktidara geldiğinden beri, İran'ın rejim değişikliğine karşı bir tür caydırıcılık olarak yoğun bir şekilde yatırım yapmaya başladığı nükleer programdaydı. Dini lider olmadan önce yurt dışına yaptığı son ziyaretleri arasında 1989'da Kuzey Kore de vardı.

Yolculuk sırasında “Büyük ülkeler gelişmekte olan ülkeleri tehdit ediyorsa, gelişmekte olan ülkeler de onları tehdit etmelidir” dedi.

Ensari, "Nükleer bir İran'ın her türlü yıkma girişiminden bağışık olacağını ve rejimin kurtuluşunu sağlayacağına kesinkes inanıyordu" diyor.

Yine de dini liderliğinin hemen hemen ilk 10 yılında, Hamaney, Rafsancani'nin liderliğinde  çoğunlukla arka planda sessiz bir figür olarak kaldı. İktidarda yükselmesi ve varlık göstermesi, reform yanlısı Muhammet Hatemi'nin seçimlerde ezici bir üstünlükle Cumhurbaşkanı olduğu 1997'de başladı.

Halkın taleplerine cevap veren Hatemi siyasi özgürlük ve açık basın çağrıları yapmaya başladı. Ülkenin kültürel ve siyasi hayatı yeşerdikçe bir tür "Tahran Baharı" başlatıldı.

1999'da öğrenci gösterileri bastırılarak koyu muhafazakarlar ezildi. Ancak Hamaney'in despot olarak ortaya çıkışı takip eden yılda, seçilmiş reformcu meclis liberal bir basın yasasını geçirmek istediğinde gerçekleşti.

Ensari, "Meclis Başkanı'na bir mektup yazarak bunun gerçekleşemeyeceğini söyledi" diyor. "Bunun, reform projesinin rahatlamaya başladığı bir dönemde yapılmış kritik bir hareket olduğunu görebiliyoruz. Yasaları Meclis'in koymadığını net biçimde ortaya koydu."

Koyu muhafazakarlara karşı kitlesel halk muhalefeti Hamaney ve İDM arasındaki bağı kuvvetlendirdi. Uzun yıllardır karizma yoksunu ve sönük biri olarak gözardı edilmişken, koyu muhafazakarlar, etrafında toplanacakları ve reformist dalgaya karşı koyacak bir bayrak taşıyıcı olarak yüceltmiş ve dini lider etrafında bir kişilik kültü oluşmaya başlamıştı.

 

hamaneyli telefon kılıfı-AFP.jpg
İranlı bir kadın Hamaney betimli telefon kılıfını gösteriyor (AFP)

 

Destekçileri, onu Tanrı'nın Dünya'daki temsilcisi olarak yanılmaz ve kutsal olarak betimleyen bir Hamaneyizm yaratmaya başladı. O dönem yardımcısı olan Mahmud Ahmedinejat'ın şaibeli yeniden seçimiyle başlayan 2009 ayaklanmaları, koyu muhafazakarları, İDM'yi ve Hameney'i birbirlerine daha çok bel bağlamaya ve desteklemeye sevk etti.

Katı ve acımasız bir evde büyüyen Hamaney zaten otoriter eğilimlere sahipti ancak bu eğilimler daha da kuvvetlendi.

Ensari, "İnsanların, oraya ilahi bir lütufla geldiğinizi söylediği bir kürede yaşıyorsanız, olacak şey budur" diyor.

"Kendiniz de buna inanmaya başlarsınız."

İran'ın dini lideri ABD'yi 'Hakiki güçleri, yarattıkları kükremeden çok daha az' -diye değerlendiriyor

Hamaney bugün zayıf yerel rakipler, gülünç bir yabancı muhalefet ve Ortadoğu'daki neredeyse her ülkede var olan ve yurt dışında operasyonlar gerçekleştirebilen geniş bir güvenlik gücü üzerinde sahip olduğu kontrolle kutsanmıştır.

Hamaney yönetiminde İran, Lübnan, Irak, Suriye, Yemen ve Afganistan'daki nüfuzunu genişletti. Petro-dolarları kullanarak bir zamanlar yarı-özerk olan din adamlarını atamak ve Tahran ve Kum'un otoritesine direnenleri dışlamak suretiyle İran'ı Şii teolojisinin ve gücünün merkezi, bu İslami mezhebe bağlı 150 milyon kişinin patronu yaptı.

Ancak, 40 yıldır Ortadoğu'da güçlü bir kilit figür olmasına karşın, büyük ölçüde bir gizem olarak kalmaya devam ediyor.

Hakkında İngilizce yazılmış tek bir ciddi kitap yok ve Farsça olanlarsa çoğunlukla onaylı menakıbnamelerden ibaret. İran'da düzenlenmediği sürece uluslararası konferanslara katılmıyor. Akademisyenlere, sanatçılara, siyasetçilere ve bilim adamlarına sıklıkla nutuklar verse de, yerel veya uluslararası medyaya mülakat vermiyor.

Hükümetinin 2015'te ABD'yle müzakere ettiği nükleer anlaşma bile aracılar yardımıyla ve büyük ölçüde kamuoyundan gizli yürütüldü. Donald Trump ve Kuzey Koreli lider Kim Jong-un'un aksine, Başkan Barack Obama ve Hamaney'in, hatta Cumhurbaşkanı Ruhani'nin bile beraber fotoğrafı yoktu.

Golkar, “Gizemli ve radarın dışında olmayı seviyor” diyor.

“30 yıldan uzun süredir stratejisi buydu.”

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU