2006 yılında Nobel ödüllü Alman yazar Günter Grass, "Soğanı Soyarken" başlıklı bir otobiyografi yayımladı.
Bu otobiyografide çocukluğunu, ardından II. Dünya Savaşı sırasındaki gençliğini, hayatın tıpkı soğan kabuklarını katman katman soyarken her katman ile bir gözyaşının akması gibi, nasıl sayfa sayfa gözyaşı döktüğünü anlatır.
Biz de her gün Günter Grass'ın bir sayfasıyla uyanıyoruz.
Suriye'de rejimin devrilmesiyle bize bölge rahat bir nefes almış gibi geldi ama kabuğun altından Dürzi bölgelerinin oluşturduğu daha tehlikeli bir kabuk çıktı.
Ne zaman bir ateşkes yapılsa, Netanyahu'nun yedek kuvvetlerden 400 bin askeri göreve çağırdığını gördük.
Grass'ın soğanı günlerindeki çatışma aşaması ile şu anki aşama arasındaki benzerlik korkunç ve tuhaf; taraflar yine Rusya, Polonya, Almanya ve yeni olarak ABD.
Çatışmanın unsurları aynı ancak roller tersine:
Amerikan Başkanı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in müttefiki ve Batı Avrupa, ABD'den güç almak yerine ondan korkuyor.
Beyaz Saray'dan yardım istemeye gelen zayıf müttefike ittifaklar, dostluklar ve anlaşmalar konusunda bir ders veriliyor.
Başka hiçbir şeye benzemeyen bir ders.
Katmanlı bir ders.
Zelenski, bir müttefikten düşmana karşı yardım istemeye geldi ve kendini mutfakta yapılan tartışma gibi bir sohbetin içinde buldu:
Neden fazla tuz koydun, neden pirinç miktarını abarttın?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Dünya ne savaş ne de barışta bu düzeydeki yetkililer arasında, bu düzeyde bir diyaloğa tanık olmamıştır.
Başkanlarının (veya başkan yardımcılarının) misafirlerine nasıl hitap ettiğini canlı olarak izlerken Amerikan halkı ne hissetti?
Başkanlarının dürüst davranmayan, emanete sahip çıkmayan, vefasız bir çalışan gibi azarlandığını gören Ukraynalılar neler hissetti?
Bu sahne tarihe pek çok başlık altında geçecek; bunlardan biri de uluslararası ilişkilerin azami ve asgari sınırları olabilir.
Bir yetkili herhangi bir sınır veya çizginin neresinde durabilir veya onu aşabilir.
Başkan Vladimir Putin, Almanya Başbakanı Angela Merkel'i devasa köpeğiyle birlikte ofisinde kabul etmiş ve onun köpeklerden korktuğunu bildiğini inkâr etmişti.
Bu, dünyanın bildiği bir sır iken, Merkel'in memleketi ve yıllardır yaşadığı yer olan Doğu Almanya'da görev yapan eski bir KGB yetkilisinin bundan haberi yoktu!
60'lı yılların başında, Sovyet lider Nikita Kruşçev, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun bir oturumuna katıldığı sırada aniden sinirlenmiş, ayakkabısını çıkarıp önündeki masaya vurmaya başlamıştı.
Bu olay tarihe geçerek onu hep takip etti ve hâlâ da ediyor.
O gün söylenenler arasında, dünya liderlerinden biri olan Kruşçev'in oturum öncesinde katıldığı bir resepsiyonda "votkayı" fazla kaçırdığı da vardı.
Liderlerin ve ünlülerin özel hayatı yoktur.
Onlar her zaman ışıkların tutsağı ve hataların kurbanıdırlar.
Ukrayna savaşı bir gün sona erecek ama Oval Ofis'teki azarlama sahnesi yok olmayacak!
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.