AKP'nin 20 yıllık iktidarı sonrasında Türkiye'de artık güvenilir herhangi bir kurum kalmadı.
Sistematik olarak soru çalınıyor. Güvenilebilecek bir sınav yok.
Soruları daha evvel Fethullahçıların çalmasına göz yumulmuştu. Şimdi bu işi hangi 'cemaat' yürütüyor, bilemiyoruz.
Ama sınavların herhangi bir güvenilirliği olmadığını biliyoruz.
KPSS soruları yine çalındı.
ÖSYM Başkanı'nı görevden alarak rezalete makyaj yapıyorlar. Soruları çalan mekanizma olduğu yerde duruyor.
Güvenmiyoruz...
...
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) temmuz enflasyonunu yüzde 79,6 olarak açıkladı.
Bu kurum Türkiye'nin en güvenilmezleri arasında şampiyonluğa oynuyor.
Zira İstanbul Ticaret Odası aynı oranı yüzde 99,1 olarak, Enflasyon Araştırma Grubu ise yüzde 176 olarak açıkladı.
Biz yaşayarak, yoksullukla, hatta açlıkla sınanarak tecrübe ediyoruz o enflasyonu. Temel tüketim kalemlerinde enflasyon oranının yukarıda sayılan kuruluşların açıkladığından daha fazla olduğunu biliyoruz.
Enflasyonu gizlemeye çalışıp cebimizden, soframızdan, çocuklarımızın geleceğinden çalıyorlar.
...
Eskiden fukaranın bir umudu vardı. Piyango bileti alırdı.
Şimdi kimse kendisine piyango isabet edeceğini düşünmüyor.
Zira iktidar medyasının önemli bir kısmını devralıp dev medya markalarının güvenilirliğini yerle yeksan eden Demirören Grubu artık 'milli' olmayan piyangoyu da bitme noktasına getirdi.
Güvenilmezlik şampiyonluğuna oynayan kurumlardan biri de 'Milli Piyango' artık.
İrlandalı yeni ortaklarıyla neler yapacaklar, kim bilir, belki tüm hisseleri yeni ortaklarına devredip nakit parayı yurtdışındaki hesaplara aktarmayı planlıyorlardır, önümüzdeki günlerde göreceğiz...
...
Biliyorsunuz, ihalelere, ihalelerin düzenlenme biçimine, ihaleyi verenlere ya da alanlara kimse güvenmiyor.
Yargı kararlarına da kimse güvenmiyor.
Lakin kazara mahkemeler bariz usulsüzlük yapılan ihaleleri iptal etse ya da iktidarın keyfi uygulamalarının aleyhine karar verse, o mahkeme kararları da fiilen ciddiye alınmıyor.
Ve nihayet devlet kurumları içinde iktidarın akçeli işlerini denetlemesi beklenen Sayıştay savcılığının başına iktidar unsuru getirerek Yargı'nın üzerine tüy dikmiş oldular.
Bundan böyle Sayıştay raporlarının bir güvenilirliğinin kalması beklenemez.
...
Bakın, eskiden milletin hayır niyetine evini, malını, mülkünü bağışladığı Kızılay'ı bile bitirdiler.
Hayır dağıtması beklenen Kızılay yönetimi lüks hayat yaşamaya başladı. Sülalecek halkın kaynaklarından makam mevkilere çöreklendiler.
Karşılığında iktidarın yurtdışı 'vakıf'larına servet transferi için aracılık yapmaya başladılar. Hayırlı uşak rolünü gayet güzel yerine getiriyorlar.
...
Vatandaşa tevekkül vazeden ama ultra lüks makam araçlarıyla doldurulan Diyanet'in de farkı yok.
Dini iktidar amigoluğu için kullanan ve hem kadrosu hem bütçesi şiştikçe şişen Diyanet ülkedeki gelir eşitsizliğinei dolayısıyla halkın çektiği acılara dair tek kelam ediyor:
Olur böyle şeyler, az yeyin, çok sabredin...
Kimse Diyanet'e güvenmiyor artık. Şişirdiği kadrosunda sus payı alanlar bile farkında olan bitenin.
...
Ne mi oluyor?
Küçücük bir azınlık milyonların cebindekini hızla çalmaya devam ediyor.
Bankaların kârlılık oranı yüzde 400 arttı. Hiçbir şey üretmeyen mali sermaye ülkenin tüm servetine el koyuyor.
Elbette kamu bankaları değil, çoğu yabancıların elindeki özel bankalar.
Buradan bakarsanız, bankaların kârlılık oranı daha da artmış vaziyette.
Bunlar iktidarın saçma para politikalarıyla, dövizle oynayarak devasa vurgunlar yaptı.
Radikal bir hesap sorma süreci işletilemediği takdirde bu para uçtu uçar.
...
Peki, artık herkesin malumu olan yolsuz ihalelerle edinilmiş servet, olası bir iktidar değişiminde ne olacak?
Şimdi o serveti kurtarma yönünde 'tatlı bir telaş' yaşanıyor.
Sadece kurtarmaya çalışsalar iyi.
Şimdiye kadar gördüklerimizi bile gölgede bırakacak inanılmaz bir yağma dönemecine girdik.
Son vurgunları yapmaya çabalıyorlar.
Yabancı ortaklarla iş görüyor, ortaklıklarını onlara güzel paralara devredip, paraları ulaşılması güç yurtdışı hesaplara, vakıflara, yatırımlara gömmek istiyorlar.
Ülkenin geleceğini yağmalıyorlar.
Ve biz seyrediyoruz...
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish