Bölgede ortak para birimi oluşturalım

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın himayesinde Uluslararası Sivil Toplumu Destekleme ve Geliştirme Derneği (STD) ve Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) tarafından 19 Nisan Salı günü bir çalıştay yapıldı.

Konusu, "Rusya-Ukrayna Savaşı ve Türkiye'ye Etkileri: Tehditler ve fırsatlar" idi. Oldukça verimli geçen çalışmada, hükümete bir çalıştay daha yapması tavsiyesinde bulundum. O da, bölgede ortak bir para birimi oluşturulması çalıştayıdır.
 

(1).jpg
"Rusya-Ukrayna Savaşı ve Türkiye'ye Etkileri: Tehditler ve fırsatlar" konulu çalıştay

 

Rusya'nın Ukrayna'ya askeri müdahalesi ile başlayan süreç gittikçe dallanıp budaklanıyor. Batı, Rusya'yı ambargolar ile tehdit ediyor. Putin de kendi para-kredi sistemini kurma yoluna girdi.

Yani savaş, bir tarafta ordular üzerinden diğer tarafta paralar üzerinden yürüyor. Bunlara ek olarak mücadele bir nevi enerji savaşlarına da dönüşüyor. Bu aynı zamanda gıda savaşlarını da birlikte getirecektir. İnformasyon savaşları ise günümüz teknolojisiyle oldukça ileri bir seviyede zaten yapılıyor.

Bu çerçevede Putin'in kaybedeceği şeylere nazaran Batı'nın kaybedeceği şeyler çok daha fazla. Bunların en önemlisi, küresel finans egemenliğidir. İşte Putin bu egemenliği masaya yatırmış oldu! Bu konudaki fikirlerimi bu köşeden daha önce de ifade ettim.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Rusya, gaz ödemelerinin Ruble cinsinden yapılmasını istedi. Bu çok akıllıca bir hamle idi ve böylece Putin, küresel finans sistemine önemli bir hamle yapmış oldu. Akabinde Rusya Merkez Bankası Rubleyi altına bağladı. Bir gram altını, 5000 Ruble'ye eşitledi. 

Şimdi bu aşamada şunları da hatırlayalım.

Rusya-Türkiye dış ticaretinde biz açık veren bir ülkeyiz. Aynı şekilde AB ile dış ticaretimizde de açık veriyoruz. Yani onlardan aldıklarımız onlara sattıklarımızdan daha fazla.

Şimdi tam bu noktada ülkemiz ve bölgemiz açısından şu sorgulamaların da yapılması gerekiyor. 

Bölgemiz, dünyanın merkezî bir bölgesidir. 150 yıl önce bölgemizde bir huzur vardı. Ne oldu da o huzur ortamı bitti? Sanırım bunun cevabını bulmak için David Fromkin'in "A Peace To End All Peace" adlı kitabı iyi bir başlangıç oluşturur.

Bu açılardan baktığımızda, son yüzyılda üretimin bölge dışına çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla kaynaklarımız da bölge dışına gitmek durumunda kaldı. Hammadde kaynaklarımız alındı, işlendi ve geri tekrar mamul madde olarak bölgeye satıldı.

O işlenmiş malları satın alabilmek için de bize krediler verildi. Borçlandırıldık. Para kredi sistemi, Borca Dayalı Para Sistemi olarak Bretton Woods konferansları neticesinde oluşturulmuştu.

Para kredi sisteminin bizzat kendisi de çok sorunluydu. Ama sistemin yürütülmesi için dünyada bir birlik olduğundan dolayı pek sorgulanmadı. Bizim gibi ülkeler borçlardan ve borçlanmadan hiç kurtulamadı.

Ya ağır borçlandırıldık ya da kaynaklarımız nispeten çok ucuza dış dünyaya transfer edildi. Türkiye'miz birinci duruma, Rusya ikinci duruma örnektir.
 

(3).jpg
Prof. Dr. Mete Gündoğan, "Rusya-Ukrayna Savaşı ve Türkiye'ye Etkileri: Tehditler ve fırsatlar​​​​​​​" konulu çalıştaydaki konuşması sırasında

 

Şimdi ise farklı bir tablo oluşuyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurgulanan bu küresel finans sistemi diğer bir ifade ile Borca Dayalı Para Sistemi sorgulanıyor.

Bu sorgulama bizim gibi ülkeler için de çok önemli bir sorgulamadır. Ülkemizin geri kalmasının ve borçlardan kurtulamamasının sebebi bu sistemin kendisiydi. Şimdi bu sistemin ameliyat masasına yatırıldığını şahit oluyoruz. Olayın özeti budur.

On yıllardır, bölgemizin bölge içi ülkelerle olan ticareti, toplam ticaretine nispeten yüzde 15'in altındadır. Yani bölgemiz, kendisine uzak yerlerle ticaret yapar.

Aynı zamanda bölgemiz sürekli savaşlarla çatışmalarla anılır. Bu anılmayı da uzak partnerlerle ticaret yapmanın garantörü olarak okuyabiliriz!

Türkiye'miz genç nüfusa sahiptir. Bu da çok güçlü bir insan kaynağı demektir. Bu kaynak ne Batı'da vardır ne de Doğu'da. Bunun iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

Lakin Türkiye dünya nüfusunun yüzde 1,1'ine sahip olmasına rağmen, Dünya GSYH'sının ancak yüzde 0,83'ünü alabiliyor.

Dahası, içinde bulunduğumuz bölge, Kuzey-Güney hattında tam yayılan bir bölgedir. Yani tarımsal üretim açısından çok müsait bir yapısı vardır. Diğer doğal kaynaklar açısından da oldukça zengin bir bölgedir. 

Şimdi Rusya, Petro-Dolar mekanizmasına benzer bir Gaz-Ruble mekanizması oluşturmaya çalışıyor. Anlaşılması kolay olsun diye buna şimdilik Petro-Ruble diyelim. Bunu gerçekleştirebilir.

Ancak bu durum sürdürülebilir olmaz. Bölge destek vermeden veya bölgenin başat ülkeleri ile birlikte hareket etmeden Rusya'nın sürdürülebilir bir sistem kurması mümkün değildir. 

Hem Petro-Ruble, Petro-Dolar sisteminin yolundan gidecek ise bunun bölgesel barışa anlamlı bir katkısı olmaz. Lakin hep birlikte adil bir sistem kurgulanabilirse, bölgemiz dünyanın yeni cazibe merkezi haline dönüşür. 

Bakınız bu fırsat, özelde Türkiye'mizin genelde bölgemizin önüne doğal olarak gelen bir fırsattır. Eğer Ukrayna savaşı ve ardından gelen bu hamleler olmasaydı böyle bir yeniden yapılandırmayı konuşmamız mümkün olmazdı.

Tüm bunlar akademik bir öneri olarak kalırdı. Nitekim biz üniversitemizde bu konuda çeşitli çalışmalar yapıyoruz. 

Bu fırsatı ganimet bilerek, bölgemiz ticaretini yeniden yapılandırabiliriz. Bu yapılandırmayı sadece petrole değil bütün bölge kaynaklarına dayalı olarak gerçekleştirebilirsek bizden güçlüsü olmaz.

Bunun için sadece hidrokarbonu değil diğer kaynakları da ele alan bir mekanizma oluşturmamız gerekiyor. Bölgemizde başka yerlerde de hidrokarbon yatakları var.

Bunlara ek olarak sürdürülebilir tarımsal kaynaklar, madenler, ormanlar, insan kaynakları, tarihi ve kültürel bağlar vs. her şey var. Eğer tüm doğal kaynakların ele alındığı adil bir sistem kurgulanırsa bölgede hep birlikte kazanırız.

Sonuç olarak bölgemiz bir barış havzasına döner. Bir nevi ipek yolu veya ipek havzası olur.
 

 

Kurgulanacak sistemin adil, şeffaf ve hesaplanabilir/öngörülebilir olması gerekir. Bölge ülkeleri, akademisyenler, uzmanlar, STK'lar dışarıdan objektif gözlemler yapabilmelidir. 

Rusya'nın Rubleyi altına endekslemesinin yanı sıra İran'ın da parasını altına endeksleyeceği haberleri gelmektedir. Bu durumda Türkiye de benzer adımlar atabilir.

Ancak bunların gerçekçi, sürdürülebilir ve şeffaf olması için bir bölgesel para otoritesi veya komisyonu oluşturulması gerekir. Bu komisyona merkez bankaları da dâhil edilmelidir.

Komisyon, mal ve hizmetler de dahil olmak üzere bütün çapraz değişimleri online olarak belirli kurallar çerçevesinde yaptırabilmeli ve denetleyebilmelidir. Bunun için öncelikle bir çalıştay yapılmalıdır. 

Ortak muhasebe için ise sanal bir bölge parası üretilmelidir. Ülkeler kendi paralarını kullanmalı ama aynı zamanda mal ve hizmetlerin bedellerini bu sanal bölge parası ile de ifade edebilmelidir. Bölge parası altına endeksli olmalıdır.

Gerekirse altının kendisi dahi tedavül edebilmelidir. Diğer bir ifade ile hesaplar bölge parası üzerinden yapılacak ama gerçekte altın üzerinden yapılmış olacaktır. 

Bu şekilde bölgenin tamamı kazanır. Sadece refahı değil barışı da kazanır. Sadece bölge barışına değil tüm dünya barışına hizmet edilmiş olunur. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU