Türkiye, Türkmenlere özel statü vermeli!

Esedullah Oğuz Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Türkiye, çoğunluğunu Suriyeliler ve Afganların oluşturduğu milyonlarca mültecinin yükü altında ezilirken, Türk kamuoyunda da göçmenlere karşı tepkiler giderek büyüyor.

Bu tepkiden maalesef, Türkiye'de kaçak veya resmi olarak yaşayan yüz binlerce Türk asıllı soydaşlarımız da payını alıyor. 

Türk asıllılar, diğer göçmenlerden ve yabancılardan farklı olarak Türkiye'yi Batı'ya giden yolun üzerindeki bir köprü veya sıçrama tahtası olarak görmüyorlar, aksine aynı kökenden gelmenin verdiği bir güvenle ikinci vatanları sayıyorlar. 
 

t (2).jpg
Fotoğraf: Facebook

 

Türk asıllılar içerisinde Türkmenleri ayrı bir kefeye koymak gerekiyor. Zira Türkmenler, Türkiye'nin asli kurucuları.

1071'de Malazgirt'te Bizans'a karşı muhteşem bir zafer kazanarak Anadolu'nun kapısını açan Alparslan ve onun ait olduğu Selçuklu hanedanı, bugünkü Türkmenistan'dan gelen bir Türkmen aşiretine mensuptu. 

Malazgirt Zaferi'nden sonra Selçukluların teşvikiyle bugünkü Türkmenistan'dan Türkmen aşiretleri akınlar halinde Anadolu'ya göç etmeye başladı.

Bunların arasında Moğol istilasından sonra dağılan Selçuklu devletini toparlayıp yeni bir imparatorluğun temelini atan küçük bir Türkmen aşireti de vardı.

Selçuklular ve Osmanlılar olmasaydı, bugün Ortadoğunun haritası bambaşka olabilirdi ve büyük ihtimalle İslam dininden ve medeniyetinden geriye bir şey kalmazdı.

200 yıl süren Haçlı Seferlerinden İslam dünyasını koruyan, bu iki Türkmen hanedanıdır: Selçuklular ve Osmanlılar. 

Ama ilginçtir, Selçuklular ve Osmanlılar gücün zirvesine ulaştıktan sonra kendilerini zirveye taşıyan aşiretlerini unutup yabancılara kucak açtılar.

Selçuklu sultanları imparatorluğun dilini Farsça yapıp hükümetin başına da başarılı bir yönetici olan İranlı Nizamülmülk'ü getirirken, Osmanlılar da Anadolu'daki Türkmenleri yüzyıllarca ihmal ettiler, onun yerine Balkan devşirmeleri baş tacı edildi. 

Ve asli unsur olan Türkmenler, Türk ulusun kaderini belirleyen şanlı zaferleri kazandıktan sonra, kaderlerine terk edildi.
 

t (1).jpg
Fotoğraf: Facebook

 

Oysa, bin yıl önce at üstünde, o dönem dünyanın merkezi olan tüm Ortadoğuyu fetheden ve daha sonra Osmanlı döneminde üç kıtada at koşturan, hep onlardı. 

Elbette, gerek Selçuklu'da gerekse Osmanlı'da baş tacı edilen yabancılar devletin başarısına büyük katkıda bulundular.

Nizamülmülk, göçebe bir imparatorluğu şiir, edebiyat, mimarlık, güzel sanatlar ve felsefeden oluşan muhteşem bir uygarlığa dönüştürürken, Balkan devşirmeleri de gerek Yeniçeri içerisinde gerekse devlet yönetiminde büyük başarılara imza atarak Osmanlı'yı zirveye taşıdılar.

Bu, elbette Anadolu'yu Türk'ün vatanı yapan insanların bir kenara itilmesini, ihmal edilmesini mazur göstermez. 

Oysa en zor anlarda bu ülke için her şeyini ortaya koyan, yukarıda sözünü ettiğimiz asli unsur yani Türk(men)ler olmuştur.

Elbette asli unsurdan kastımız, etnik kökeni ne olursa olsun, kendisini kalben ve ruhen bu ülkeye bağlı hisseden ve Türk ulusunun ayrılmaz bir parçası olarak gören herkestir. 
 

(1).jpg
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov / Fotoğraf: tccb.gov.tr     

 

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türk olmayan tüm topraklar Istanbul surlarındaki sonradan yamama; yapay duvarlar gibi kopup giderken, asli unsur dimdik ayakta kalmıştır. 

Öyleyse, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, geçmişin acı deneyimlerinden de ders alarak, asli unsura özel bir önem atfetmelidir.

Yapılması gereken; Türkiye'de kaçak olarak yaşayan Afganistanlı ve Türkmenistanlı Türkmen soydaşlara süresiz oturma ve çalışma izni verilmeli, isteyenler hızla vatandaşlığa alınmalıdır. 

Dünyanın her yerinde devletler, kendi soydaşlarına özel bir statü veriyor, hatta bunu anayasalarında güvence altına alıyorlar.

Almanya, dört kuşak öncesi Alman olan ve şu anda tamamen Ruslaşan eski soydaşlarına her türlü kolaylığı sağlarken, İsrail dünyanın neresinde bir Yahudi varsa toplayıp kendi ülkesine getiriyor.

rkiye'ninnyadaki tüm Türkleri toplamasına gerek yok, sadece şu anda ülkemizde bulunan soydaşlarımıza sahip çıkması yeterli. Zira onlar, ruhen ve kalben bize bağlı. 

 

  

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU