On bir ayın sultanı ramazan ayının bereketli, muhabbetli ve huzurlu iklimine girmiş bulunuyoruz.
Bu günler, barışı tesis ederek kardeşlik bağlarını sıkıca güçlendirmemize vesile olacak vakitlerdir.
Ötekileştirmeden birbirimize gönlümüzü açacağımız, herkese sabır gösterip saygı duyacağımız, sevgi besleyeceğimiz aylardır.
Allah'a yaklaşmanın, O'nunla haşrolmanın, günahlarımızdan arınarak bedenen ve ruhen temizleneceğimiz, Allah'ın kulunu affetmek için vesile kıldığı günlerdir.
İslam'ın 5 şartından birisi olan oruç farizasını yerine getirmenin muhabbetini doya doya yaşıyoruz.
Sema kapılarının açıldığı, dua ve tövbelerin kabul olduğu kutlu Kadir Gecesi'ni de içinde barındıran ramazan ayı üç ayların sonuncusu, mübarek Ramazan Bayramı'nın müjdecisi, manevi hazzın doruk noktaya ulaştığı, hem bedenimizin, hem de ruhumuzun faydalanarak huzur bulduğu bu günleri değerlendirmesini bilelim.
Maneviyatı yüksek, bereketli ve muhabbetli günlerin hayırlara vesile olmasını, kardeşlik bağlarının güçlenerek sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesini temenni ederim.
Bugünler her şeye vesile olan günlerdir. Allah'a yaklaştıkça özgürleşen insan, Allah'tan uzaklaştıkça esaret altına girer.
Gösterişte değil, samimi olarak Allah'a yaklaştıkça nefsini teskin ederek temizlenen kul; günahlarından arınarak bolluk, bereket içinde huzurlu ve yaşanabilecek bir hayat sürer.
Birisinden veya bir şeyden faydalanmak için ona yakın olmak zorundayız. Birisi ile ticaret yapacaksak yakın olmak, teşrik-i mesai yapmak zorundasınız.
Bunun gibi maddi, manevi yapacağınız işlerde yakın olmalısınız ki sonuca ulaştırıp, fayda sağlayabilesiniz.
Ondan dolayı biz almasını bilirsek, Allah'ın hazinesi boldur. Allah'ın hazinesinden faydalanmak için O'nunla olmak, O'na yakın olmak zorundayız. Allah'a yakın olmanın yolu da bu günleri doya doya yaşamaktan, O'na kul olmak geçer.
Şahıslarla olan ilişkileriniz (ticaret, bilgi alışverişi vs.) iyi de olabilir, kötüd e olabilir. Yüzde 100 güven vermez. Siz de o kişiye yüzde 100 güvenmezsiniz.
Allah'a yakın olduğunuzda ise tam tersi; güven, huzur, mutluluk, bolluk bereket bütün olumlu ve pozitif tablolara da yaklaşmış olursunuz. Allah'ın her işi garantidir.
Buradan hareketle dünyaya gelen canlının rızkını veren, dağıtan yalnız Allah'tır.
Şeyh Edebali'nin dediği gibi;
Kişi rızkını aradığı gibi, rızık da sahibini arar...
Her ne ki, her kime rızık kılınmıştır (taksim edilmiştir) .
O rızkın üzerine, o kişinin isminin mührü vurulmuştur.
Allah her kişinin rızkını ayrı ayrı özenerek gönderir. Lakin kişi rızkını alırken alım yolunu kendisi seçer.
Allah'a yakın olup, O'nun emir ve yasaklarına uyanlar helal yoldan, emir ve yasaklarına uymayıp uzak olanların bazıları ise, haram yoldan almayı tercih eder.
Haram yolu tercih edenler bilmezler ki ayrılan o rızık zaten ona gelecek. Haram yolu tercih etmese helal yoldan onu muhakkak bulacak.
Ondan dolayı kul endişe etmeden konforlu ve rahat bir hayat sürmek için Allah'a yakın olmayı tercih etmelidir ki kursağından haram lokma geçmeden huzuru, mutluluğu ve muhabbeti yaşayabilsin.
Sahtekâr, hırsız, üçkâğıtçı, yanlış işlere imza atan, zina yapan, çalan, kul hakkı yiyen, fitne yapan vs. Allah'a uzak olan kimseler zoru başarmaya çalışarak yaptıkları işlerin esiri olup, hayatta hep korku, hep endişe içinde esaret altında yaşarlar.
Lakin dürüst, çalmayan, fitne yapmayan, yanlış işlere imza atmayan, Allah'a yakın olmayı yeğleyen kişiler kolayı başararak esaret altında olmadan, kimseye göbekten bağlı kalmadan, göğsünü gere gere, paşalar gibi, huzur içinde bir hayat sürmenin keyfini yaşarlar.
Ondan dolayı almasını bilene kapıların sonuna kadar aralandığı şu mübarek günleri en iyi şekilde değerlendirmeyi, Allah'a yakın olarak, özgürlüğün keyfini süren kullardan olmayı Allah-u Teâlâ hepimize nasip eylesin.
Kişi; istediği, arzu ettiği, elde etmek istediği ne varsa, onun Allah'ın hazinelerinin içinde bolca mevcut olduğunu unutmasın.
O'na yakın olmak bütün kapıları açar. Kapıdan içeriye girip istediğini garantili olarak almak için bu günleri samimi olarak değerlendirmemiz gerekir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) mübarek üç aylar ile ilgili olarak; "Recep Allah'ın ayıdır. Şaban benim ayımdır. Ramazan ise ümmetimin ayıdır" buyurmuştur.
Üç aylar ile birlikte, mübarek gün ve gecelerin bol olduğu, af, mağfiret ve sevap kapılarının aralandığı maneviyatı yüksek günlerden geçtik ve geçiyoruz.
Her ferdin bu havayı teneffüs etmesini, bolluk ve bereketten faydalanmasını arzu ediyorum.
Bu zamanlar Müslümanların ibadetine, kurtuluşuna, affına ve kardeşliğin teminine vesile olan çok özel günler ve gecelerdir.
Sağanak sağanak yağacak olan maneviyat dolu zamanları en iyi şekilde değerlendirip heybemizi dolduralım.
Bu zamanlar ibadet aylarıdır. Allah'a yaklaşma, yalvarma aylarıdır. İsteme ve almaya çalışma aylarıdır.
Hz. Peygamber Efendimiz, recep ayı girdiğinde "Allah'ım! Recep ve Şaban'ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır" diye dua edermiş.
Hem manevi olarak zirveye ulaşıyoruz. Hem de bedenen vücudumuzu tazeliyoruz.
Ramazan ayı ile ilgili Allah-u Teâlâ ayetlerinde şunları emrediyor:
Ramazan ayında oruç tutmak farzdır.
(Bakara, 2/184-185)
Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.
(Bakara - 183)
Oruçla ilgili Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) şöyle buyuruyor;
İslam toplamda beş temel bina üzerine inşa edilmiştir. Bu binalardan biri de Ramazan ayında oruç tutmaktır.
Oruç mümin için bir kalkandır. Oruç tuttuğunuz zaman birbirinize kötü söz söylemeyin ve kavga etmeyin. Biri kendinize kötülük etmeye kalkarsa, üç defa 'Ben oruçluyum' desin.
Ayetlerde ortaya konulan ramazan orucu ibadetini yerine getirmek her Müslüman'a farz kılınmıştır.
Ramazan orucu farz, muharrem orucu sünnettir
Farz kılınan ramazan orucudur. Lakin muharrem orucu da sünnettir.
Peygamber Efendimiz ramazan orucu Allah tarafından emredilmeden önce muharrem orucunu tutar ve tuttururmuş.
Daha sonra ramazan orucu farz olunca muharrem orucunu "İsteyen tutsun istemeyen tutmasın" diyerek serbest bırakmıştır.
Kısacası bütün Müslümanların iki orucu da tutması gerekir. Allah günahları bağışlamak için vesileler kılmıştır.
"Üç aylar" bu manevi iklimin zirve noktasıdır. Bizleri Allah'a yaklaştıran vesilelerin çok fazla olduğu aylar ve günlerdir.
Bunlardan biriside ramazan ayı içerisinde dinimizce bin aydan daha hayırlı olarak kabul edilen Kur'an-ı Kerim'in indirilmeye başlandığı Kadir Gecesi, "sema kapılarının açıldığı, dua ve tövbelerin kabul edildiği kutlu gece" olarak kabul edilir.
Biz onu (Kur'an-ı Kerimi) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar.
(Kadir Sûresi 1-5)
Bu kadar vesilenin bol olduğu bu gece ve günleri en iyi şekilde değerlendirmeyi Allah nasip eylesin.
Ondan dolayı, "O, onu yapıyor. Bu, bunu yapıyor" mantalitesinden çıkmamız, "Biz ne yapıyoruz?" mantalitesine hâkim olmamız gerekir.
Kurtuluşumuza Allah'ın vesile kıldığı bu zamanlar maneviyatımız için bulunmaz bir nimettir. Bu nimetten faydalanmasını bilelim.
Peygamber Efendimizin devr-i saadetlerinden bu yana Müslümanların kurtuluşuna, tövbesine, affına, ibadetine, kardeşliğin teminine ve dinin ihyasına vesile olan özel zamanlardır.
Bu duygu ve düşüncelerle ramazan ayının sağlık, birlik, dirlik, kardeşlik ve hayırlar getirmesini dilerim.
Bizi bu aylara kavuşturan Allah'a şükürler olsun. Her kula O'na yakın olarak özgürce yaşamayı nasip eylesin.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish