Mehmet Özcan: Çocukluğuma, başka çocuklarda karşılaşmam etkili oldu

Mustafa Orman Independent Türkçe için yazdı

Mehmet Özcan, Gizemli Öğretmen kitabında hem çocukları, hem de yetişkinleri bir köy okulundaki maceraya davet ediyor. Bu davet çocukluğun kâh gülümseten, kâh güldüren, kâh düşündüren, kâh duygulandıran anlarıyla bir yolculuk eşliğinde devam ediyor.

Merak duygusunun ön plana çıktığı, soruların zihinde cevap aradığı bir kitap. Köydeki yaşamın izleri, aileler ve zorluklar bu yolculukta önemli rol oynuyor.

Hayat görünmeyen yüzüyle geliyor, görünen yüzüyle kaybolup gidiyor bazen. Bahçedeki ağaçtan, yolda adamdan, duvardaki köpekten, koşan çocuktan bağımsız değildir. Alışkanlıklar, unutulmaz anlar belirir gözlerde.

İstenen yaşam uzaktadır, ama bir o kadar da yakındır. Çünkü çocukluğun hayali olur olmaz yerlere konar. Başka yerlere, başka evlere, başka yüzlere götürür.

Bir anda değişir her şey. Uzun zamandan beri okullarına öğretmen bekleyen öğrencilerin, bir gün yeşil bir karavanla öğretmenlerine kavuşmalarıyla, hikâyenin başlangıç noktası şekilleniyor.

Çocukluk yılları bir çırpıda gözlerimizde oynamaya başlıyor. Gizemli Öğretmen, bir anıdan öte, hayatın gerçekleriyle birebir örtüşen, sevinçleri ve zorlukları aynı biçimde aşılayan, öğretmekten çok görmenin insanın yaşamında yer edindiğini anlatan bir kitap.

Çocukların oyunlar oynadığı, koştuğu, düştüğü, kirlendiği bir ortamda, merak öğesi kitap boyunca varlığını sürdürür. Bir yerlere gitmeyen ve her daim gözlerimizin önünde oyalanan, düşen, koşan bir çocukluk deneyimi… 

Mehmet Özcan ile Gizemli Öğretmen kitabı, sosyal sorumluluk projeleri ve fotoğrafçılık üzerine konuştuk.
 

mehmetözcan1.jpg
Mehmet Özcan

 

- Gizemli Öğretmen bir çocuk kitabı. Siz de çocuklarla baya içli dışlısınız. Bu kitabı yazmaya karar vermenizde çocukların etkisi oldu mu? Yoksa başka bir nedeni mi var? 

Bu kitabı yazmaya karar vermeden önce çocukluğumdaki her bir ayrıntıyı, şimdiki yaşımda karşılaştığım çocukları yeniden deneyimlemem, bana birçok olanak sağladı. Çocukluğun duygu ve düşüncesindeki varlığı, yokluğu; ev içindeki çocukluk yaşantısı, okul yıllarımı aynı biçimde onlarda görmem, yani yeni bir hatırlama evresiyle karşılaşmam, duygusal ve düşünsel olarak üzeri örtülen bir şeyleri açığa çıkardı.

Böylece çocukken yaşadığım olayları, arkadaşlıkları ve tanık olduklarımı bir hikaye içinde yoğurdum. Yazmak, belki de bu yüzden büyülü ve sınırsız bir alan. Bu alanın bana sağladıklarıyla elimden geldiğince eğlenerek, keyif alarak yazmaya çalıştım. Kitabın ortaya çıkmasında, çocukluğuma başka çocuklarda karşılaşmam etkili oldu. 


- Gizemli Öğretmen, çocukluk anılarının bir yansıması olarak görülüyor. Çocukluğunuzun en önemli anısı bu muydu, yoksa başka kitaplara konu olacak anılarınız var mı?

Elbette en önemli anı, bu değil. Tüm anıların önemli olduğunu düşünüyorum. Sadece bir görüntü, bir ses, bir koku, bir nesne sizi o anılardan yalnızca bir tanesine götürür. O anı güçlü şekilde yaşamınızın şu anki noktasında yer alır. Yarın bu önemli ayrıntı, önemsiz bir şeye de dönüşebilir.

Şimdilik bu ayrıntı kitaba dönüşebildi. Anlık bir eylem, başka ayrıtılar, başka kitaplara dönüşebilir. Ama ne zaman olacağı konusunda emin değilim. Net bir şey söyleyemem.  
 

 

- Peki büyüklerinizden dinlediğiniz masalların ve hikayelerin bu kitabın oluşumunda bir yararı oldu mu? Çocukluğunuzda dinleyip, unutmadığınız bir masal ya da hikaye var mı? Anlatır mısınız?

Soğuk kış gecelerinde, tezek sobasının etrafında toplanan misafirlerin anlattıklarına kulak kesilmek, çocuk aklıyla onları dinlemek, farkında olmadan bugüne dek etkisini sürdürebiliyor. Bir şeyi anlatırken onların eliyle, ağzıyla dile getirmenin kıymetli bir yanı var.

Çocuk aklı deriz, ama öyle olmuyor, tamamen üflenen ve gösterilen neyse onunla yaşar, onunla yaşamı devam ettirir çocukluk. Çünkü başkalarının sobanın etrafında oturmaları bile başlı başına bir fotoğraf verir bize.

O fotoğraf bizi önce yüzlere, sonra da seslere götürür. O sesleri kulağımda taşır, zihnimde çözümler, sonra da aktarırım. Bana büyüklerden kalan bu oldu.


- Çocuk edebiyatı, özellikle okul çağındaki çocukları yaşama hazırladığı gibi, ebeveynlerin de değişimine zemin oluşturur. Sizce Gizemli Öğretmen çocuklara ve ebeveynlere nasıl bir katkıda bulunabilir?

Çocuk kitaplarını daha çok yetişkinlerin okuması gerektiğini düşünüyorum. Nedenine gelecek olursak, yukarıda da bahsettiğim gibi: Çocukluk. İster genç, ister yetişkin, ister yaşlı olsun, herkes bir kereliğine çocukluğuna dönmeli. Bu dönüşü yapma olanağı sağlayan da sanatın çeşitli disiplinleri.

Anne babalar, sinema, resim, fotoğraf, müzik, edebiyat yoluyla üzerini örttüğü birçok şeyi açığa çıkarıp, bunları çocuklarıyla paylaşabilir. Belki onlara böyle bir zemin hazırlar. Bu zemin, sadece kendi çocukları için değil, çevresindeki çocuklara da ışık saçabilir. Her şey elden ele, kulaktan kulağa yayılınca güzelleşebilir. 


- Çocuk edebiyatında bir ürün vermenin zorluğu apayrıdır. Gizemli Öğretmen'i kaleme alırken ne tür zorluklar çektiniz?

Yazmak eylemiyle ilk kez karşılaştım. Önceden deneyimlediğim bir şey değildi. Bunları gözönünde bulunduracak olursam, kendimle karşılaşmam ve kendimi görmem, zorluğu düşünsel anlamda biraz kırdı diyebilirim.

Fakat karar aşamasında, daha yazmaya başlamadan önce yerel dili ön plana çıkarma gibi bir düşüncem vardı. Bunun zorluğuyla karşılaşınca. Tamamen düz yazmaya çalıştım. Aldığım bu kararın daha iyi olduğunu düşünüyorum. 


- Şu aralar kafanızda yazmak istediğiniz ya da yazdığınız bir şey var mı?

Elbette. Bir kere insan bulaşınca artık zihni rahat bırakmıyor. Aklımda yazmak istediğim birçok konu var. Ancak Gizemli Öğretmen'in devamını getirmeyi düşünüyorum. 


- Fotoğrafçılık da yapıyorsunuz, ne zaman başladınız fotoğrafçılığa ve hangi temalar üzerinde çalışıyorsunuz?

Evet profesyonel fotoğrafçılıkta 10. yılıma giriyorum. Doğa fotoğrafçılığı ilgi alanım olmasına rağmen, çocuk portreleri çekmeyi seviyorum. Birçok fotoğrafım da ödül aldı. Fotoğrafçılığı, seviyor ve önemsiyorum. Ulaşması sadece hayallerde olan birçok şeye fotoğrafçılık sayesinde ulaştım. 


- Iğdır'da fotoğrafçılığın yanında aynı zamanda sosyal sorumluluk projeleri ve çeşitli yardımlar tertipliyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Sosyal sorumluluk projelerinin size ne gibi katkıları oldu?

Bugüne kadar 80 bin çocuğa ulaştım. Böyle bir deneyimi herkesin yaşamasını özellikle isterim. Nedeni şu: Bazı hayatlara dokunabilmek, bize insan olduğumuzu daha çok hatırlatıyor.

Yaptığım projelerin ayağı Afrika'ya kadar uzandı. İnsanlığı dert edinmek, insanların gün geçtikçe unuttuğu bir şeye dönüşüyor. Belki de farkında olmadan unutulmayan bir şeyler yaptım. Unutulmayanı yaparken, dediğim gibi insan oluşumu daha çok hatırladım. Başka ne denebilir ki! 


- Sosyal sorumluluk projelerinin toplumda ne gibi riskleri var? Özellikle çocuklar üzerinden çalıştığınız için bunu soruyorum. 

Topluma yönelik yapılan her çalışmada bir risk hesabı vardır. Bırakın toplumu, bir ayağınızı kapıdan atıp dışarı çıkmaya çalışırken bile risk vardır. Yaptığınız iş sizi gösterir, ama sizi gösteren iş yarın, öbür gün aşağı da çekebilir. Bu nedenle projelerin ya da yardımların çoğunu kamuoyuyla paylaşmadım.

Çünkü bazen sizin iyi niyet göstermeniz, başkalarının gözünde kötü bir şeye evrilebilir. Çoğu konuda hassasiyet göstermemiz gereken gruplar üzerine çalışıyoruz: Çocuklar ve yoksulluk.

İnsanlar bu noktada size sevinçlerini ve minnetlerini gösterebiliyor. Kamuoyuyla buluştuğunda böyle bir durum ters tepebiliyor. Bazı şeylere özen göstermenin yararlı bir şeye dönüştüğünü görebiliyorum. 


- Son olarak herkesin bir hayali vardır. Sizin hayaliniz nedir?

Herkes gibi benim de bir hayalim var. Belki birçok hayalim var. Ama en önemlisi şu: Bir gün ekonomik olarak daha iyi bir konumda yer alırsam, çocukların hayatını daha çok etkilemek, onlara yön vermek ve hayatlarını güzelleştirmek istiyorum.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU