Çocuk gelin yoktur pedofili vardır

Deniz Unay Independent Türkçe için yazdı

Karikatür: Angel Boligan (Meksika) / Düzenleme: Independent Türkçe

Suriye'de yaşanan iç savaşın ardından dünyanın gördüğü en büyük mülteci hareketliliği yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.

Savaşın en çok acı çekenleri ise geçmişte olduğu gibi günümüzde de kadınlar ve çocuklar oldu.

Belleklerimize giren "çocuk gelin" algısını değiştirmek ve "Çocuk gelin yoktur pedofili vardır" farkındalığını oluşturmak için birebir görüşülen ve gerçek hayat hikayelerinden oluşan bu çalışmayı sizlerle insanlık adına bir kez daha utanarak ve üzülerek paylaşıyorum. 


Çocuk yaşta evlilik adı altında istismar 

İnsanların vatanlarından, yuvalarından kopmaları muhakkak ki bazı travmaları beraberinde getirir.

Suriye halkı için de bu böyle olmuş ve yaşanan savaş, birçok insanlık dramlarının yaşanmasına yol açmıştır.

Bu travmaların belki de gün yüzüne çıkmayan en karanlık ve acı yönü küçük yaşta "evlilik" adı altında istismar edilen çocuklardır.

Bu konu üzerine yaptığım araştırmada mağdurlar ve akrabalarıyla yaptığım mülakatları sizlere sunarak toplumsal bir farkındalık oluşturmak istiyorum.

Çocuk yaşta evlilik adı altında istismar edilenler! Son dönemlerde giderek artan ve duyduğumuzda tüylerimizi diken diken eden bir konudur. 

18 yaş altında evlendirilen her kız çocuğu bu tanıma girer. Zira mevzuatımıza göre 18 yaşın altındaki her birey çocuktur. 


İşte o çocukların yaşadıkları

Çocuk yaşta evlilik adı altında istismar edilen bu kız çocuklarıyla konuşup onların yaşadıklarını kamuoyuna aktarmaya gayret göstereceğim, kişileri rencide etmemek ve toplum önüne atmamak için isimleri vermeden sadece sıra numarası vererek "çocuk" olarak yazdım.

Zira kısaltma ya da isim değişikliği de bazen ilgisiz ya da bilinmeyen ama istismara uğrayan çocuklar için rahatsız edici olabilir diye düşündüm. 


'Çocuk 1':

İlk olarak 13 yaşında evlendirilen 'Çocuk 1'i tanıyalım. 

Suriye'deki iç savaştan kaçıp Türkiye'ye gelen 'Çocuk 1', ailesi tarafından 60 yaşında bir Türk erkeği ile evlenmeye zorladı.

Ailesi, içinde bulundukları durumdan dolayı aldıkları bu kararın kendi çıkarları için olduğuna inanıyordu. Bu yüzden bu evlilik onlar için hiç sıkıntılı bir durum olarak görülmedi.

Diğer çocuk gelinler gibi sadece imam nikahı kıyılıp, resmi olarak hiçbir meşruiyeti olmayan bir evlilik yapmıştı.

Hamile kaldı ve ardından kocası şiddet uygulamaya başladı, hatta balkondan aşağı attı.

Bu olay sonrası ameliyat oldu ve omurgasında plak oluştu; bu dayanılmaz ağrıları beraberinde getirdi, tüm bu olaylardan sonra tekrar hamile kaldı.

Durumu her geçen gün daha da kötüleşiyordu ve kaçmaktan başka seçeneği yoktu.  

Sınırı geçerek Yunanistan'a geçti. Bu sırada kızı 2 buçuk yaşında, oğlu 8 aylıktı.

'Çocuk 1' bu acımasız yaşam savaşında evlatlarından ayrıldığında yol masraflarını karşılamak için ne yazık ki fuhuşa bulaştı.


'Çocuk 2'

'Çocuk 2'nin, Bağdat'ta birçoğumuzun belki imreneceği bir hayatı vardı; çünkü anne ve babası doktorlardı.

Fakat 10 yaşında Bağdat'ta bir patlamada anne ve babasını kaybetti. Bakımını amcası üstlendi ve 11 yaşında onu evlenmeye zorladı.

İlk çocuğunu 12 yaşında dünyaya getirdi. O da diğer kader ortakları gibi şiddete maruz kalıyordu.

Bu öyle bir şiddet ki kocası hem uyuşturucu hem de alkol kullanıyordu ve resmen hayatı cehenneme dönmüştü.

Ona yardım edecek kimse yoktu, o yapayalnızdı. Bu yüzden, çocukları biraz daha büyüyünceye kadar; kocası uyuşturucuyu çocuklarının gözü önünde almaya başlayana ve bu onu çıldırtana kadar acı çekmeye devam etti.

Artık hayatında değişiklik yapma vakti gelmişti o da kocasını Yunanistan'a gitmeye ikna etmeye çalıştı ve o da kabul etti.

Bazen dertlerden kaçalım derken başka dertlere düşeriz, işte tam da bu oldu. Yolda oğlu boğularak can verdi.

Anne suya girdi ve bebeğinin cansız bedenini kıyıya getirdi. Baba olacak canavar ise hiç yardım etmemişti. 

Yunanistan'da koşullarının daha iyi olacağını düşünüyordu, hayır, daha da kötüye olmuştu.

Kocası olacak o sarhoş arkadaşlarını eve getirmeye başladı. Bu durumun hiç istenmeyen, sevimsiz şeylere meydan vereceği ortadaydı.

Bir süre sonra kocasının sarhoş arkadaşları ona cinsel taciz bulundu ve sonunda çocuklarını alıp oradan kaçtı.

Ardından polise şikayetçi oldu fakat bu durum kocasını durdurmadı; onu öldürmek için geldiği bir gün yakalandı.

Daha sonra ​​​​​​​'Çocuk 2', çocuklarıyla beraber zorla sınır dışı edilerek Irak'a gönderildi.


​​​​​​​'Çocuk 3'

​​​​​​​'Çocuk 3', babası Suriye'de iç savaşta ölmüş bir yetim. Kötü bir anne elinde kalmış ve onu çekmek zorunda olan bir yetim.

Türkiye'ye geldikten sonra bir gence aşık olduğu için, bunu öğrenen akrabaları tarafından 16 yaşında biriyle evlendirilen bir çocuk.

​​​​​​​'Çocuk 3' sırf annesinden kurtulmak için bu evliliğe boyun eğiyor. Derler ya 'yağmurdan kaçarken doluya tutulmak', işte bu söz sanki onun için söylenmiş.

Evlendikten sonra kocası sürekli alkol alıp şiddet uyguluyor, aynı zamanda onu aldatıyordu.

Bir gün kocası onu çıplak halde çok kötü dövdü, bunun üzerine o halde can havliyle kaçtı, olaya şahit olan hiç kimse yardım etmedi; daha doğrusu edemedi.

Bunun sebebi adamın kötü bir namının olmasıydı ve kimse kötüyle uğraşmak istemiyordu.

Bir süre sonra hamile kaldı bu durum belki dayak yemesini engellemişti ama bu sefer farklı bir istismara uğramaya başladı, eşi onu zorla bir fabrikada çalıştırıp parasını yiyordu.

Doğum oldu ve çocuğu alan koca ardından ​​​​​​​'Çocuk 3'ü boşadı.

Tekrar anne evine dönmek zorunda kaldı fakat anne şiddeti ve evlat özlemi onu tekrar aynı keşmekeşin içine düşürdü.

Şu an nerede oldukları ne yaptıkları ne yazık ki bilinmiyor.


Çocukları korumak hepimizin görevi 

Burada üç kız çocuğunun hayatından kısa bir kesit sunduk fakat şu bilinmeli ki, bu şekilde olan hem mülteci hem de kendi ülkemizde birçok kız çocuğu bu duruma düşmektedir.

Toplumsal bir duyarlılık bu konuda elzemdir. Oyun çağındaki daha hiçbir sorumluluk taşıyamayacak olan bu çocuklara kıyılmasına müsaade etmeyelim.

Bu konuda gerekli tedbirleri başta yasa koyucular olmak üzere toplumumuzun her kademesinin alması geleceğimiz için çok önemlidir.

Çocukların yeri anne babası ve ailesi ile birlikte sevgi ve şefkatle oyun oynayarak ve haklarına saygılı olarak yaşayacağı evidir.   

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU