Futbolda tanıdık bir ismi göreve getirdik. Pereira, bu ülkenin hakemlerini, federasyonunu, takımlarını biliyor.
Ali Koç, teknik adam seçimindeki sebeplerini bu sözlerle açıkladı.
Yani bir teknik adam tercihinde, teknik sebeplerden çok, başka kriterler ağır bastı. Ve bu sezona da böyle başlamış oldu Fenerbahçe.
Geçen yaz Fenerbahçe sezona, büyük bir enerji, sayısız transfer ve yeni bir heyecan ile başlamıştı.
Ve öyle bir coşku vardı ki sayısız transfer ve beklentiler, yeni bir başlangıç ile proje olarak sunulmuştu.
Fakat bu projenin teknik direktörü, şimdi Gaziantep SK teknik direktörü oldu.
Bu projenin sportif direktörü, şu an boşta.
Bu projenin yardımcı antrenörü, yayıncı kuruluşta yorumcu oldu.
Bu projelerin abileri olarak transfer edilen, sağ bek ve sol bekler ile bu yıl devam edilmedi.
Bu projenin altyapıdan geleni, takımda kalmadı ve Almanya'ya gitti.
Bu projenin gelecek vadedenine, kiralanması için takım aranıyor.
Bu projenin golcüsü, şimdi satılsa diye düşünülüyor.
Bu projenin stoperleri, gider mi diye bekleniyor.
Bu projenin kanat oyuncuları ile anlaşılarak, yolların ayrılması planlanıyor.
Ve sezon sonunda ise projenin proje olmadığı anlaşılıyor.
22 transfer ile başlayan planlama, bu sezona şişirilmiş bir kadro ile girilmesine sebep oluyor.
Ve yine daha ilginci, 2 ay önce alınan stoper, yeni gelen teknik direktör tarafından düşünülmüyor.
Şimdi yeni sezona yeni futbolcular, yeni teknik adam, yeni basketbolcular ve yeni bir koç ile başlayacak Fenerbahçe.
Ali Koç ve yönetimi, 7 teknik adam, 3 koç ve iki şubede toplamda, 70'e yakın oyuncu transferi ile tamamladı, şu ana kadar geçen zamanı.
Ve sonuç olarak; sportif alanda yapılan hatalar, spor yöneticiliğinin, ne kadar değerli ve hassas bir iş olduğunu gösteriyor.
Bununla beraber, Türkiye'deki spor ikliminde, duygusal kararlardan uzak durmak gerekiyor ve bunun için profesyonelleşmeye ihtiyaç duyuluyor.
4 büyüklerin zararı 1,250 milyar TL
Tabii ki plansızlık ve sil baştan durumu, sadece Fenerbahçe'ye özgü değil.
Galatasaray'da 3 yıllık süreçte 50'ye yakın transfer yapılmış, bilançolara bakıldığında takım giderleri sürekli artmış.
Son bilançoda ise 435 milyon TL zarar etmiş Galatasaray. Tıkanan gelirlere rağmen, takım giderleri yüksek çünkü. Ve başarısızlığın, adı da yok.
Beşiktaş'ta ise aynı süreçte, 35 yakın transfer yapılmış. Son bilançoya göre ise 390 milyon TL, zarar açıklamış.
Rakiplerine göre, giderlerini düşüren Beşiktaş'ın şampiyonluğu çok değerli, fakat yine de geçmişin yükü çok ağır.
Trabzonspor'un son bilançosundaki zararı ise 230 milyon TL civarında. Bir önceki yıl 176 milyon TL takım giderleri, 292 milyon TL'ye çıkmış. Karşılığında ise başarı da yok.
Son bilançosunda 200 milyon TL zarar eden Fenerbahçe'yi, rakiplerinden ayıran en önemli fark ise Fenerbahçe'nin, her transfer sezonuna farklı bir teknik adam ve yapılanma ile girmesi.
Yani her yıl yıl yapılanmış Fenerbahçe, basketbol da dahil.
Bakıldığında, planlama ve sistem olmadığında, giderler daha çok artıyor ve takım giderleri en büyük yük oluyor.
Spor yöneticiliği popüler alan yarattıkça, hatalar artıyor
Çok transfer yapmak ve sürekli değişime gitmek, aslında başarısızlığın kök salmasına sebep oluyor. Ve bu başarısızlık, artık zorunlu kabullenme yaratıyor spor kamuoyunda.
Ve başarısızlık normalleştikçe, daha az başarısız olan, başarılı oluyor. Ve bu şekilde söylemlerin esir aldığı spor yöneticileri ve tercihleri, gerçeklikten uzaklaşıyor.
Spor yöneticileri, popülist davrandıkça, hatalar artıyor.
Mesela geçen yıl 1. Lig'den Süper Lig'e çıkan Adana Demirspor'un yaptığı transferler de bu gerçeklikten uzak. Geçmişte benzer yolu izleyen takımların, daha sonra nasıl acı çektikleri görülmüştü.
Almanya'da Bundesliga'ya yükselen Bochum ya da Fransa'da Ligue 1'e yükselen Clermont'un, Adana Demirspor gibi benzer transferler yaptığı görülmez mesela.
Çünkü Türkiye'de futbolun tanımı ve sahaya yansıması, maalesef Avrupa'dakinden çok farklı.
Bir şekilde kulüpler, birbirine benziyor ve daha başarısız olan, başarılı sayılıyor. Camialar, rakip kulüplerin başarısızlığı ile teselli buluyor.
Adana Demirspor'un transfer politikası da Fenerbahçe'nin her yıl yeniden başlaması da Galatasaray'ın son 3 yılda 50'ye yakın transfere rağmen Avrupa'da sadece bir maç kazanması da Trabzonspor'un 5 tane 30 yaş üstü transferi de hep birbirinin benzeri aslında.
Çünkü Türkiye'de, oyunun önemi yok.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish