Haber duyulduğunda inanması güçtü. İnanması güç olan Karadeniz'de Britanya'nın bir savaş gemisiyle Rusya'nın karıştığı bir olayın yaşanması değil (bu fazlasıyla inandırıcıydı), iddia edilen ve inkar edilendi.
Rusya, savaş gemisi HMS Defender'a ordusu tarafından uyarı ateşi açıldığını ve geminin yolu üzerine bombalar atıldığını söyledi. Britanyalılar hayır, böyle bir şey olmadı diyerek yanıt verdi. Birleşik Krallık-Rusya ilişkilerindeki iniş (ki çoğunluktadır) ve çıkışların görüldüğü uzun yıllar içinde bu, Rusya'nın saldırgan ve savaşçı bir hareket olarak görülebilecek bir şey yaşandığını iddia ettiği, Birleşik Krallık'ınsa (BK) Rusya'nın nahoş bir şey yaptığını inkar ettiğini hatırladığım ilk hadise.
Savunma Bakanlığı'ndan (MoD) yapılan ilk açıklama, geminin bir Rus tatbikatı hakkında önceden uyarı aldığı ve herhangi bir ateşleme olduysa da bunun gemiyle ilgisinin olmadığı yönündeydi. Açıklamanın ikinci versiyonu, Rusların geminin rotasını değiştirmeye yönelik beyhude çabalarının karşısında Britanya'nın pervasız hamlesinin çarpıcı görüntülerini sunuyordu ya da en azından gemideki gazetecilerin haberlerinden öyle anlaşılıyordu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bazı manşetler, Rusya'nın mesnetsiz saldırganlığı karşısında Britanyalıların meydan okuyuşunu olumlu yönde sızdırdı. Akşam 10'daki BBC News'te, resmi yayın kuruluşunun savunma muhabirinin röportaj yaptığı mürettebat üyelerinin, ifadelerinden okuduğum kadarıyla olaya biraz şaka gibi yaklaşması dışında, ki belki de sadece meşhur ulusal metanetti, her şey epey ciddi görünüyordu. Her halükarda bunun üçüncü dünya savaşının başlangıcı olmadığı açıktı. Uzaktan yakından alakası yoktu.
Peki o zaman neydi bu? Propagandayı (her iki taraftan da) kaldırıp atarsanız çıplak gerçekler şöyle görünecektir: HMS Defender, Ukrayna'nın ana Odessa limanını ziyaret ediyordu ve oradan da Gürcistan'a gidecekti. Ukrayna gibi Gürcistan da günümüzde bağımsız olan ve NATO ittifakına katılmak isteyen eski bir Sovyet devleti. Gemi uluslararası sularda kalmasını sağlayacak daha güneyden bir rota izleyebilirdi. Bunun yerine Kırım kıyılarından giderek yasal olarak Ukrayna'ya ait kabul edilen ama Moskova'nın 2014'te Kırım'ı ilhak etmesinden bu yana Rus suları olduğunu iddia ettiği sulara girdi.
BK savaş gemisi bu rotayı seçerek kasıtlı olarak bir noktaya parmak basmak istiyordu. Bu benim öznel, bayağı yorumum değil. HMS Defender'dan yolladığı ilk mesajında BBC'den Jonathan Beale şunları söyledi: “Az önce Rus işgali altındaki Kırım'ın karasularından geçişi tamamladık. Bu, Gürcistan'a giden kraliyet donanmasına ait savaş gemisinin kasıtlı bir hareketiydi." Gerçekten de bundan daha net olamazsınız.
Başka bir deyişle bu rotayı seçmenin maksadı tamamen siyasiydi. Amaç, BK'nin Rusya'nın Kırım üzerindeki iddiasını tanımadığını ve uluslararası deniz hukuku gereğince "zararsız geçiş" denen hakkını savunacağını göstermekti. Bu, Rus ve diğer yabancı savaş gemilerinin Manş Denizi'nden geçmesini sağlayan hükümdür.
Bununla birlikte, Manş Denizi en azından şimdilik tartışmalı sular değil ve HMS Defender'ın yüksek rütbeli subaylarının ya da muhtemelen bizzat başbakanın izni olmadan bu şekilde tehlikeye gireceğine inanmak zor. Prensipte bu riskli bir şeydi.
Fakat uygulamada olayların vuku bulma şekliyle ilgili bir şey, iki tarafta da bir derece suç ortaklığı ve blöf olduğunu öne sürüyor. Rus donanması, Kremlin'deki efendilerini memnun etmek ya da önceden hazırlanmış bir senaryoya uymak için tepkisini abartmış olabilir. Ve MoD, gemi muhtemel tehlikeden kurtulduğu ve küçük, gözü pek Britanya'nın en yeni bayraktarı olduğu ana kadar inkarlarını sürdürmüş olabilir. Gemiye "HMS Provokatör" adını takan Moskova'dan kükremeler, Ukrayna'dan alkışlar ve Londra'dan tebrikler (ve olası madalyalar?) geldi.
Bir boyut daha olabilir. Geçen ekim, Savunma Bakanı Ben Wallace, Rusya'ya göre HMS Dragon adlı başka bir BK savaş gemisinin Karadeniz üzerinde rotasını değiştirmeye zorlandığı başka bir olaya atıfta bulunmuştu. Rusya bunun bir zafer olmasıyla övünürken MoD herhangi bir rota değişikliğini inkar etmişti. Bu yolculuğu tekrarlayarak ve aslında Rusya'ya yanıt vermesi için meydan okuyarak Britanya'nın itibarı için bir kayıp sayılabilecek bir şeyi silmek ne kadar iyi olurdu. HMS Defender'ın amacı bu muydu? Eğer öyleyse anlaşılan görev tamamlandı, herkese bizden bir bardak rom. İyi biten her şey iyidir.
Fakat bunlar tehlikeli oyunlar. Son ABD-Rusya zirvesinde kıl payı ıskalamalar, yanlış anlamalar ve bunlardan nasıl sakınabileceği önemli bir konu başlığıydı, ne de olsa ordu savaşların bu şekilde başlayabileceğini çok iyi biliyor. Ve burada, zirveden sadece bir hafta sonra, müşterek kalıp yargıların hepsini doğrulamak istercesine Rusya, bir BK savaş gemisiyle kasıtlı olarak provoke edildi. BK için bu, Rusya'nın "hukukun üstünlüğünü" sürdürmeye kararlı, ilke sahibi bir Britanya karşısında gereksiz saldırganlığa eğilimli olduğu imajını pekiştirirken Rus silahlı güçlerinin de kendisini hâlâ büyük güç olma hayalleri kuran küçük, belalı Britanya'ya karşı ulusal onuru savunur şekilde sunmasına olanak sağladı.
Bu tür oyunlar sadece tehlikeli olmakla kalmaz, aynı zamanda nadiren politik bir bağlamın dışında gerçekleşir. Ve şu anda bu politik bağlam, açıkça böyle görünmese bile oldukça istikrarsız bir vaziyette. Cenevre'de Joe Biden ve Vladimir Putin arasında gerçekleşen erken zirve toplantısı bağlamı bu iki büyük oyuncudan daha çoğu için değiştirdi. Bu toplantının Ukrayna, AB ve belki de hepsinden de öte, BK için imaları oldu.
Ukrayna, 2014'te Viktor Yanukoviç'in iktidarı kaybetmesi ve akabinde yaşananlardan bu yana NATO, ABD ve Rusya arasındaki Sovyetler sonrası güç oyununda her zamankinden de çok bir piyon işlevi görüyor. Biden-Putin yakınlaşması, Ukrayna'yı tek başına kalmakla veya en azından Kiev'i, destek için davasını Rusya'ya karşı bir siper olarak değil de özünde ne olduğuyla sunmak zorunda kalmakla tehdit ediyor. Bu, Başkan Zelenskiy'e uyabilir ama Ukrayna'da nüfuzu olan ve Rusya karşıtı kartın galip geldiğini düşünen birçoklarını memnun etmeyebilir.
AB için, ABD-Rusya ilişkilerinin tamamen normal olmasa bile biraz daha sıcak olması ihtimali, Baltık ülkeleri ve Polonya karşısında Fransa ve Almanya gibi AB-Rusya ilişkilerini iyileştirmek isteyenlerin elini güçlendirerek iç dinamikleri değiştirme potansiyeline sahip. Biden'ın Almanya-Rusya Nord Stream-2 doğalgaz boru hattının tamamlanmasını durdurmaya çalışmama kararı ve ondan önce de BK'nin ayrılışıyla Rusya karşıtı güvenilir amigolarından mahrum kalmaları muhafazakarların elini zaten zayıflatmıştı. Şu anda devam eden AB zirvesinin gündeminde Rusya politikası var.
Ve son olarak, BK. Biden ve Putin arasında bir uzlaşma olasılığı ve Biden'ın Brüksel ziyaretinin ardından ABD-AB ilişkilerinin belirgin şekilde ısınması, G7 zirvesinde Boris Johnson'la Biden arasındaki bütün o sempatikliğe rağmen BK'yi Putin'in Rusya'sına soğuk davranma konusunda yalnız bırakma potansiyeli taşıyor.
Bu bağlamda HMS Defender'ın görevi belli başlı sinyaller gönderdi. ABD'nin desteği azalsa bile birilerinin hâlâ Ukrayna ve Gürcistan'ı umursadığını gösterdi. BK'yi Rusya'nın yıldıramadığı yiğit bir deniz gücü olarak gösterdi ve BK'nin NATO için değerini ve Küresel Britanya'nın uluslararası deniz yollarında devriye gezmeye hazır olduğunu (fakat Güney Çin Denizi'nde Kırım yaklaşımını denemede iyi şanslar) gözler önüne serdi.
Ne var ki HMS Defender'ın yakınlarına atıldığı açık olan fakat BK Savunma Bakanlığı tarafından önemsenmeyen atışların verdiği çifte mesaj, Londra'daki hesaplamalarda bir değişikliğin habercisi olabilir. ABD-Rusya zirvesinin ardından Ben Wallace, Sky News'e verdiği demeçte Johnson-Putin görüşmesi olasılığını gündeme getirmişti: "Boris Johnson elbette ki atılacak önemli bir adım olan her konuda herkesle görüşmeye açık. Rusya'yla ilişkileri normalleştirmeye yönelik adımlar tabii ki ve umarız ki atılacak ama bunun için belli başlı eylemler gerekiyor." Bu “eylemlerin” neler olabileceğini göreceğiz. Fakat özellikle de büyük bir U dönüşü düşünülmüyorsa evde şahinlere oynamak asla zarar vermez.
https://www.independent.co.uk/independentpremium/voices
Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral
© The Independent