Muhsin Ertuğrul'un uzaklaştırılmasıyla başlayan tartışmaların ve siyasetin gölgesinde "Devlet Tiyatrosu"

Prof. Dr. Zehra Aslan Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Tanzimat'tan itibaren tarihsel süreç içerisinde siyasi anlayışın değişimine paralel olarak dönemlerin ruhunun sanata yansıması, en çok tiyatroda etkisini göstermiş ve tiyatro, toplumun "sosyo-ekonomik", "kültürel", "siyasi" yönlerine de adeta ayna tutmuştur.

Devletin tiyatrosunda bu özellik, aynı zamanda topluma karşı bir sorumluluk olarak da algılanmıştır.
 

İnterpres.jpg
İnterpres, 28 Ekim 1959

 

Döneme ve bazı uygulamalara yönelik eleştiriler olsa da Devlet Tiyatrosu'nun 1950'li yıllardaki hızlı gelişiminde, Demokrat Parti iktidarının sanata verdiği desteğin şüphesiz önemli bir yeri vardı.

Bu durum zaman zaman muhalefet tarafından da dillendirilmişti.
 

Devlet Tiyatrosu.jpg
Devlet Tiyatrosu, Sayı: 35, 1956-57 sezonu, Ekim 1956, s.17.

 

1957 seçimlerden sonra tahammülsüz bir siyasi anlayış, gittikçe sertleşen siyasi hava, iktidar-muhalefet çekişmesi, Türkiye'de dengeleri değiştirecek gelişmeleri de beraberinde getirdi. 

Muhalefet tarafından, iktidara karşı "İş Birliği", "Güç Birliği" ve iktidar tarafından da muhalefeti sindirmek için "Vatan Cephesi" gibi cepheleşme faaliyetleri başlatıldı. Siyasi nezaketin yerini kargaşa aldı, insanlar gruplaştı, taraf oldu. 

Sertleşen siyasetin ortaya çıkardığı bölünme, başta basın olmak üzere kültürel-sosyal alanlara, dolayısıyla "devletin tiyatrosuna" da sıçradı. 


Muhsin Ertuğrul, Genel Müdürlükten uzaklaştırılıyor

Siyasetin bu sancılı dönemi, Devlet Tiyatrosu'na ilk olarak yönetim değişikliği ile yansıdı. 13 Temmuz 1957 tarihinde Muhsin Ertuğrul yaş haddini doldurduğu gerekçesi ile görevinden ayrıldı. Fakat yerine atama yapılmadığından görevine devam etti.

1958 yılının ağustos ayında ise Mersin'de açacağı tiyatronun hazırlıklarını tamamlayıp Ankara'ya döndükten sonra Milli Eğitim Bakanı Celal Yardımcı tarafından görevinden uzaklaştırıldığını öğrendi.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu uzaklaştırma ile Devlet Tiyatrosu'nda kısa süren belirsiz bir dönem yaşandı. İzmir Şehir Meclisi adına Belediye Reisi Faruk Tunca ve İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Gençlik Tiyatrosu adına Ertuğrul Üçel başta olmak üzere Başbakan Menderes'e Muhsin Ertuğrul'un tekrar görevine iadesi için telgraflar çekildi.

Muhsin Ertuğrul'un Devlet Tiyatrosu'ndaki görevinden uzaklaştırılması, tartışmaları da beraberinde getirmişti. Zaman zaman DP iktidarının Milli Eğitim Bakanları ile problem yaşayan Muhsin Ertuğrul'un 1958 yılında Celal Yardımcı tarafından görevinden uzaklaştırılması, dönemin siyasi atmosferi göz önüne alındığında daha önceki krizlerden farklı değerlendirilmişti. 

Uzaklaştırma, iktidar karşıtı basın tarafından, Muhsin Ertuğrul'u tasfiye etmek amacı ile ortaya konulan bir eylem daha genel bir ifadeyle siyasi bir hamle olarak yorumlandı. 

Muhsin Ertuğrul'un çevresi de uzaklaştırmayı, bu doğrultuda değerlendirmişti. Muhsin Ertuğrul'un Genel Müdürlüğü döneminde Devlet Tiyatrosu'nda Tahakkuk ve Levazım Müdürlüğü görevinde bulunan İsa Coşkuner, Ertuğrul'un görevden alınmasının "abonman" usulünün kaldırılması ile başladığına işaret etmiş ve akıl almaz bir siyasi çabanın sonucunda Muhsin Ertuğrul'un görevinden uzaklaştırıldığını söylemişti. 
 

Muhsin Ertuğrul tarafından İsa Coşkun’a gönderilen bir düzeltme notu.jpg
Muhsin Ertuğrul tarafından İsa Coşkun'a gönderilen bir düzeltme notu
(İsa Beyciğim. Mektubunuzu aldım, teşekkür ederim. Bu gönderdiğiniz cetvelde yanlışlıkla Erzurum yazılmıştı. Onları sildim. Mersin'e gidiş-gelişim de bir günde olmuştu. O tarihleri de düzelttim. Zahmet olacak ama böylece bir liste yazdırarak tekrar bana gönderin. Bütün arkadaşlara selamla gözlerinizden öperim) / DTGMA, İsa Coşkuner, Muhsin Ertuğrul ile Üç Yıl.

 

İsa Coşkuner'in iddiasına göre iktidar milletvekillerinden bazıları, tiyatroya geç geldikleri için bilet bulamamışlar ve Milli Eğitim Bakanı'na yaptıkları baskı ile abonman usulünü kaldırtmışlardı. Bu karara çok üzülen Muhsin Ertuğrul ise tüm ısrarlara rağmen Bakan Celal Yardımcı ile görüşmeyi uygun bulmamıştı. 

Muhsin Bey çok üzgündü. Ancak tiyatro severlere hizmette kararlıydı. Personel müdürü ile beraber rica ettik, efendim gidip Bakan Bey'le görüşürseniz size anlayış gösterecektir dedikse de, hayır efendim gidemem, bir sabah merdivenimizden inip makam arabasına binmeden bir uğrayıp da ne yapıyorsunuz? Demediler…


Aslında Muhsin Ertuğrul'un görevinden uzaklaştırılmasından çok uzaklaştırılma şekli eleştiriliyordu. Yine İsa Coşkuner'in anlatımına göre Muhsin Ertuğrul bir sabah Ankara'dan Mersin'e gitmiş, başarılı görüşmelerin ardından heyecanla Ankara'ya dönmüştü. Sabah saat 09.00'da makam odasına geldiğinde Milli Eğitim Bakanı'nın imzasıyla görevine son verildiğine dair yazı kendisine tebliğ edilmişti.

Muhsin Ertuğrul'un uzaklaştırılması bir süre gündemi meşgul etmeye devam etti. Gazeteciler de ikiye bölündü. Tecrübeli Gazeteci Nadir Nadi, 31 Ağustos 1958 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde Muhsin Ertuğrul'a Bakanlığın yaptığı uygulamayı eleştirenlerin başında geliyordu.

Devlet Tiyatroları Umum Müdürü Muhsin Ertuğrul'u bir teşekkür kelimesine bile lüzum görmeksizin iki satırlık bir mektupla işinden uzaklaştırıvermekle, Sayın Milli Eğitim Bakanı eğitme sorumluluğunu taşıdığı gençliğe karşı hiç de iyi bir örnek vermemiştir… Bizi asıl üzen nokta şu: Emektar bir bahçıvanın bile işine son verirken iyi huylu bir konak sahibi onun gönlünü hoş etmeği unutmadığı halde, Ertuğrul çapında bu memlekete tam 50 yıl hizmet etmiş, Türk sahnesini geliştirmek uğruna gece gündüz didinmiş bir değeri Milli Eğitim Bakanı, nasıl olur da böylesine yakışıksız bir hareketle kolundan tutup atıverir?


Oktay Akbal, 29 Ağustos 1958 tarihli Vatan gazetesindeki köşesinde Muhsin Ertuğrul'un görevinden uzaklaştırılmasını, politikanın sanata müdahalesi olarak yorumlamıştı. Bu tür müdahalelerin sadece kültürel olarak geri kalmış ülkelerde olabileceğini de eklemişti. 

…Muhsin Ertuğrul Devlet Tiyatrosu'nun başından ayrıldı. Buna kim sevinir? Türk milletinin kültürce gelişmesini kimler istemiyorsa! Kültür adamı olmayan politikacılar eğitim işlerinde birinci derecede sorumluluk alırsa sonuç böyle olur. Bunun çaresi kültürden, sanattan, eğitimden anlayan aydınları Eğitim Bakanlığında söz sahibi kılmaktır. Bu olmadıktan sonra daha nice Muhsinler harcanır gider…
 

Devlet Tiyatrosu, .jpg
Devlet Tiyatrosu, "Adana Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nda Yağmurcu", özel sayı, Mart 1957.

 

Muhsin Ertuğrul'un görevinden uzaklaştırılmasıyla Devlet Tiyatrosu'nun çökeceğini savunanlar dahi olmuştu. Fakat farklı düşünenler de vardı.

Vatan gazetesi yazarı Erol Aksoy, "Tiyatronun Tek Adamı" başlığı ile kaleme aldığı 28 Eylül 1958 tarihli makalesinde Muhsin Ertuğrul'un çekilmesi ile Devlet Tiyatrosu'nun dağılacağı şeklindeki düşüncelere "Muhsin Ertuğrul tek adam kişiliği ile kendisinden ayrı yaşayabilecek bir tiyatro kurmamaktadır" sözleri ile tepki göstermişti.

Aksoy, Muhsin Ertuğrul'u "tek adam" olmakla suçlamış ve bunun Devlet Tiyatrosu'na olumsuz yansıdığını ileri sürmüştü. 

…Bütün bunların ötesinde Muhsin Ertuğrul'un tek adam olması arkadan gelecek olanların önünü tıkamıştır… Ankara'da bir özel tiyatro kurulamamasının suçu da Muhsin Ertuğrul'undur…

Tiyatro biletlerinin ucuz tutulması, seyircilere her türlü kolaylığın gösterilmesi gibi Devlet Tiyatrosu'nun Muhsin Ertuğrul'ca kararlaştırılmış kasa özellikleri Ankara'da tiyatro rekabetini ortadan kaldırmıştır.

Tiyatro böylelikle devletin tekeline geçince yeni yeni varlık göstermeye başlayan oyun yazarları da Devlet Tiyatrosu'ndan başka alan bulamamışlardır… Bu da yazarların edebi kurul üyelerinin anlayışlarına bağlı kalmaları sonucunu doğurmuştur…


Yeni Sabah gazetesinde Nezihe Araz, Muhsin Ertuğrul'suz bir Devlet Tiyatrosu olamayacağını iddia edenlere karşı  "Şahıslara Bağlanmak Hastalığı" başlığı altında kaleme aldığı 30 Ağustos 1958 tarihli yazısında, bu değişiklikle Devlet Tiyatrosu'nun hiçbir kaybı olmayacağını savunanlardandı. 
 

Yeni Sabah.jpg
Yeni Sabah, 30 Ağustos 1958

 

Bakanlığın uygulamasını destekleyen Bugün gazetesi yazarı Kemal Göksel, olayı diğer yazarlardan farklı olarak ideolojik boyutuyla ele almıştı. Muhsin Ertuğrul'un yerinin zor doldurulacak bir sanatkâr olduğunu belirtmekle birlikte onun, milli ve yerli tiyatro eserlerini değerlendirmediğini, her zaman Batı'nın müstehcen ve çoğu zaman solcu fikirlerini sahneye koymaya çalışarak topluma bazı zararlı fikirler telkin ettiğini ileri sürmüştü.

Muhsin Ertuğrul'un "sakıncalı" olarak nitelediği "sol fikirlerini" tiyatroyu kullanarak topluma aşılamaya çalıştığı iddiasını 1946'da sahnelenip Milli Türk Talebe Birliği'nin zorla sahneden indirdiği "Düşman" piyesi örneğiyle okuyucusuna yansıtmıştı.

…Fransa gibi ahlakın çok kuvvetli ve mazbut olmadığı bir ülkede bile müstehcen ve aşırı solcu fikirler telkin ettiği için Paris gençliğinin temsil sahnesinden zorla indirdiği ünlü Komünist yazarlarından Paul Antoine'nin Düşman adlı piyesini Türk tiyatrosunda temsil etmeye başladıktan sonra, Muhsin Ertuğrul'un sanat kudreti gözlerimizde iyiden iyiye gölgelenmiş hatta tamamen düşmüştür…


Bu süreçte iktidarın sadece Muhsin Ertuğrul'a değil onun çalışma arkadaşlarına karşı da hücuma geçtiği iddia ediliyordu. Gerçekten de Muhsin Ertuğrul'un görevinden uzaklaştırılmasından sonra Devlet Tiyatrosu'nda alınan ve 27 Ağustos 1958 tarihinde kamuoyuna duyurulan yeni kararlar bu iddiaları destekler nitelikteydi.

İlk olarak kuruluşundan itibaren Devlet Tiyatrosu'nda çalışan Genel Sekreter ve Edebi Kurul Üyesi Lütfi Ay'a bir ay zorunlu, Küçük Tiyatro Müdürü ve Tiyatro Dergisi Yazı işleri Müdürü Mümtaz Zeki Coşkun ile Büyük Tiyatro Sahne Müdürü Orhan Kuraner'e süresiz izin verildiği açıklandı.

Ayrıca dönemin ünlü Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Leyla Gencer'in, Muhsin Ertuğrul'un görevinden uzaklaştırılmasından dolayı duyduğu üzüntü ve Avrupa'da yapmak istediği angajmanlar için izin alamaması nedeniyle görevinden istifa ettiği şeklinde haberler basına yansıdı. 
 

İnterpres,.jpg
İnterpres, 28 Ağustos 1958

 

Milli Eğitim Bakanı Celal Yardımcı iddialar üzerine kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı hissetmiş ve Leyla Gencer'in istifasının asılsız olduğunu, Amerika'ya gitmek için hazırlıklar yaptığını açıklamıştı. Dönemin basınına yansıyan bir başka iddiaya göre ise Leyla Gencer, İstanbul'da Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile yaptığı görüşme sonrasında istifasını geri almıştı.


Devlet Tiyatrosu'nda Cüneyt Gökçer dönemi 

Muhsin Ertuğrul'un yerine Cevad Memduh Altar bir süre vekâlet etmiş daha sonra Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğüne asaleten Cüneyt Gökçer atanmıştı. 

Cüneyt Gökçer'in Genel Müdürlüğü dönemi, Demokrat Parti iktidarının en sancılı ve sıkıntılı yıllarıdır. Bu sürecin siyaset ve Devlet Tiyatrosu bağlamında akıllarda yer eden en önemli gelişmesi; Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi'nden, başta Cüneyt Gökçer olmak üzere, Doğan Onat, Ferhan Onat, Ertuğrul İlgin ve Devlet Tiyatrosu oyuncularının, iktidarın cepheleşme faaliyeti olan Vatan Cephesi'nin birer üyesi olmalarıdır. 


Devlet Tiyatrosu-Vatan Cephesi

Devlet Tiyatrosu sanatçılarının Vatan Cephesi'ne katılması, dönem basınında yeni bir tartışma başlatmıştır. 11 Eylül 1959 tarihli Yeni İstanbul gazetesinde konu "gözümüze çarpanlar" başlığı altında ele alınmış ve politikaya bulaştığı belirtilen sanatçılar eleştirilmişti.

Devlet Tiyatrosu'ndan bir yığın sanatçı politikaya bulaşmışlar. Vatan Cephesi'ne geçmişler. İyi mi etmişler kötü mü? Orası kendilerinin bilecekleri bir şey. Bakarsınız canları muhalefet partilerinin saflarını çeker bir gün.

Kalkarlar yine cümbür cemaat oraya da geçerler. Bu geçiş olayı fıkra yazarlarının baş konusu oldu. İktidarı tutanlar, karşıtlarının sanatla-politika bağdaşmaz sloganını, bal gibi bağdaşırlarla çürütmeye savaşırlar. Bir çekişmedir sürdü gitti...


Sanatçılarının Vatan Cephesi'ne katılmalarının tartışmasının yoğunlaştığı bu dönemde Devlet Tiyatrosu'ndan iki istifa dikkat çekmişti. Yıldız ve Müşfik Kenter kardeşlerin Devlet Tiyatrosu'ndan ayrılmaları muhalif basın tarafından, Demokrat Parti'nin Devlet Tiyatrosu sanatçılarını Vatan Cephesi'ne geçirmek için yapılan propagandalara bağlandı. 
 

Yeni İstanbul.jpg
Yeni İstanbul, 11 Eylül 1959

 

Fakat karşı görüşe göre Yıldız ve Müşfik Kenter 1959 yılının ilkbahar aylarından itibaren Devlet Tiyatrosu'ndan ayrılmaya zaten karar vermişlerdi ve Muhsin Ertuğrul'un özel tiyatro girişiminin gerçekleşmesini beklemekteydiler.

Muhsin Ertuğrul, tiyatrosunu kurmuş ve 1959 yılının ekim ayında perdelerini açmayı planlamıştı. Dolayısı ile Kenter kardeşlerin Devlet Tiyatrosu'ndan ayrılma nedenleri Vatan Cephesi faaliyetleri değildi, onlar bu yeni tiyatroya transfer olmuşlardı.

Bu süreçte Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Tomris Oğuzalp'in görevine hükümet tarafından son verildiği şeklinde bir başka iddia ortaya atıldı. 1959 yılının nisan ayının ilk haftasında dönemin Milli Eğitim Bakanı Celal Yardımcı'nın, sadece kısa bir açıklamayla "görülen lüzum üzerine" ifadesi ile Devlet Tiyatrosu sanatçısı Tomris Oğuzalp'i görevinden aldığı şeklindeki bu iddialar geniş yankı buldu. 

Uzaklaştırmanın ucunun Vatan Cephesi'ne dayanıp dayanmadığı sorgulanırken bir hafta sonra Oğuzalp, tekrar vazifesine iade edildi. Görevden alınma nedeninin de Oğuzalp'in hastalığı olduğu bildirildi. 
 

Yeni İstanbul, 12 Nisan 1959.jpg
Yeni İstanbul, 12 Nisan 1959

 

27 Mayıs müdahalesinden sonra Yüksek Soruşturma Kurulu tarafından ifadelerine başvurulan Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Genel Müdür Gökçer, Doğan ve Ferhan Onat, İlgin, Vatan Cephesi'ne kendi iradeleri ile girmediklerini söyleyeceklerdi. 

İfadelerine göre sanatçılar, opera mensuplarından Hüsamettin Ünder'in Vatan Cephesi'ne girmedikleri için dikkat çektikleri şeklindeki uyarıda bulunması üzerine 1959 yılında bu cephenin birer üyesi olmak mecburiyetinde kalmışlardı.

Hatta üyeliklerinin gizli kalmasını istemişlerdi. Fakat operanın yabancı bir müzik şefine ihtiyacı vardı ve bu ihtiyacı karşılamak için Burhan Belge'ye gittiklerinde, Belge onlardan radyodan Vatan Cephesi üyesi olduklarını açıklamalarını istemişti. Onlar da gereğini yapmışlardı. 
 

Yüksek Soruşturma Kurulunun.jpg
Yüksek Soruşturma Kurulunun, Vatan Cephesi'ne dair soruşturma metninden / Kaynak: BCA, 010.09/212.656.1.44.

 

Bu ifadelerin, sanatçıların tıpkı Vatan Cephesi'ne girişlerinde olduğu gibi, devrin şartlarına göre hareket amacı taşımaktan başka sağlam bir dayanağı yoktu. Çünkü 1950'li yıllarda Devlet Tiyatrosu'nda yabancı uzmanlar çalışmakta ve ihtiyaca göre ülkeye getirilmeleri için hükümet kararlar almaktaydı.

Kasım 1955'te 9 yabancı uzmanın, Eylül 1956'da da "Koro Şefi" olarak Alman Ruth Michaelis'in, Devlet Tiyatrosu bünyesinde çalıştırılmalarına karar verilmesi, hükümetin bu uygulamalarına verilebilecek sadece iki örnekti.


27 Mayıs 1960'a gelindiğinde Devlet Tiyatrosu

Devlet Tiyatrosu, tartışmaların ve bölünmelerin arasında, "dünyadaki örnekleri seviyesine çıkartılması" hedefine paralel olarak gelişmesini sürdürüyordu. 

19 Ocak 1959 tarihli Vatan gazetesinde Burhan Arpad, "Ankara'da her gece devlet eliyle dört sahne perdesini açıyor. İki bin kadar Ankaralı her gece Devlet Tiyatrosu sanatçılarını seyretmek zevkine varıyor…" şeklindeki ifadeleriyle Devlet Tiyatrosu'nun geldiği durumu özetlemişti. 

O günlerde sanatçı kadrosu henüz 70'i geçmemesine rağmen Devlet Tiyatrosu, Bursa ve İzmir sahnelerinde perdelerini açmak üzereydi. Kısıtlı kadroya rağmen, Ankara'ya yakın illerde ve İstanbul'da sık sık temsiller veriliyor, yurt dışına turneler düzenleniyor ve festivallere iştirak ediliyordu.
 

Cumhuriyet.jpg
Cumhuriyet, 21 Ağustos 1959

 

27 Mayıs 1960'a kadar Devlet Tiyatrosu ile ilgili genel olarak şöyle bir tablo ortaya çıkıyordu: Ankara'da "Küçük Tiyatro", "Büyük Tiyatro", "Oda Tiyatrosu" ve "Üçüncü Tiyatro" Devlet Tiyatrosu bünyesinde faaliyet gösteriyordu.

Bunun dışında İzmir, Adana, Konya, Eskişehir ve Bursa'da bölge tiyatroları oluşturulmuştu. 

İstanbul'da da Devlet Tiyatrosu açılması mevzusu bizzat Genel Müdür Cüneyt Gökçer tarafından 1959 yılından itibaren gündeme getirilmişti. 

DP iktidarının güzel sanatlar ve Devlet Tiyatrosu'na yaptığı katkılar, zaman zaman muhalefetin de takdirini kazanmıştır. CHP Tunceli Milletvekili Fethi Ülkü ve Sinop Milletvekili Muhit Tümerkan, Devlet Tiyatrosu'na yaptığı hizmetlerden dolayı hükümete teşekkür etmişlerdi. 

27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile koşullar değişmişti. Bu değişimin elbette devletin tiyatrosuna yansımaları olacaktır…

 

 

Kaynaklar:

•    Makale ağırlıklı olarak Zehra Aslan'ın, "Türkiye'de Devlet Tiyatrosu'nu Yaşatmak" adlı eserinden derlenmiştir. Bkz. Zehra Aslan, Türkiye'de Devlet Tiyatrosu'nu Yaşatmak, Sahhaflar Kitap sarayı, İstanbul 2013.

•    Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü Arşivi (DTGMA), "Belgelik Bölümü"

  • 5441 sayılı Devlet Tiyatrosu Kuruluşu hakkındaki kanunun 5, 8 ve 10 uncu maddelerinin tadili hakkında Kanun, Numara: 6629, Kabul Tarihi, 21.05.1955.
  • Akis, 19 Ocak 1957. Akis, 4 Ekim 1958. Akis, 9 Haziran 1958. Akis,19 Ocak 1957
  • Akşam, 1 Kasım 1954.
  • Ankara Telgraf, 15 Eylül 1956. Ankara Telgraf, 19 Kasım 1956.
  • Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (B.C.A), 30.10.0.0/ 145.45.7.
  • B.C.A.,  30.11.1.0/ 223.20.17.
  • B.C.A.,  30.18.01.02/ 128.20.03.
  • B.C.A.,  30.18.01.02/ 147, 52.1.4.
  • B.C.A.,  30.18.01.02/147.52.01.02.
  • B.C.A.,  30.18.01.02/147.52.07.
  • B.C.A.,  30.18.01.02/151.78.12.1.
  • B.C.A.,  30.18.01.02/154.80.19.
  • B.C.A., 030.18.01.02/125.17.4.2.
  • B.C.A., 030.18.01.02/127.83.16.1. 
  • B.C.A., 030.18.01.02/127.83.16.2.
  • B.C.A., 030.18.01.02/145.101.
  • B.C.A., 30.11.1.0/246.28.
  • Bugün, 29 Ağustos 1958.
  • Cumhuriyet, 12 Nisan 1959. Cumhuriyet, 19 Kasım 1956. Cumhuriyet, (21-24-29) Ağustos 1959. Cumhuriyet, (5-22-30) Ekim 1956. Cumhuriyet, 31 Ağustos 1958.
  • Devlet İstatistik Enstitüsü, 1959 İstatistik Yıllığı, Yayın No: 380, Ankara.
  • DTGMA, "Rapor", 12 Temmuz 1956.
  • DTGMA, İsa Coşkuner, "Özgün Kişi Şahsına Münhasır (Muhsin Ertuğrul ile Üç Yıl 1955-1958).
  • DTGMA, İsa Coşkuner, Muhsin Ertuğrul ile Üç Yıl.
  • DTGMA, İsa Coşkuner, Muhsin Ertuğrul ile Üç Yıl.
  • Dünya, 29 Ağustos 1958
  • Hâkimiyet, 29 Aralık 1956. Hâkimiyet, 6 Ocak 1957.
  • Havadis, 21 Aralık 1956. Havadis, 3 Eylül 1958.
  • Hayat, 8 Mayıs 1959.
  • Medeniyet, 29 Ekim 1956. Medeniyet, 29 Eylül 1956.
  • Milliyet, (4-6 -7-8) Temmuz 1950. Milliyet, 4 Nisan 1951. Milliyet, 9 Mart 1951. Milliyet, 17 Eylül 1952. Milliyet, 22 Haziran 1950. Milliyet, 28 Mart 1952. Milliyet, 5 Ekim 1958. Milliyet, (5-25) Haziran 1950.
  • Son Havadis, 3 Kasım 1956
  • T.C. Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğü, 1951 İstatistik Yıllığı, Cilt: 19, Yayın No: 332.
  • T.C. Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü, 1953 İstatistik Yıllığı, Yayın No: 360.
  • T.C. Başvekâlet Kanunlar ve Kararlar Tetkik Dairesi, Sayı: 71-148/ 1739, 17.05.1955.
  • T.C. Resmi Gazete, Sayı: 10384, 18.12.1959. T.C. Resmi Gazete, Sayı: 10503, 12.05.1960. 
  • T.C. Resmi Gazete, Sayı: 8820, 05.10.1954. T.C. Resmi Gazete, Sayı: 9016, 31.05.1958.
  • TBMM Bütçe Encümeni Mazbatası, Esas No: 1/283, Karar No: 142, 21.05.1955. 
  • TBMM Bütçe Komisyonu Raporu, Esas No: 1/114, Karar No: 27, 01.02.1951, s.2-3.
  • TBMM Maarif Encümeni Mazbatası, Esas No: 1/283, Karar No: 19, 18.05.1955.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IX, 44, Cilt: 20, Oturum:1, 16.02.1953, s. 181.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IX, İnikat: 1,Cilt: 25, Oturum: 1, 01.11.1953.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IX, İnikat: 13, Oturum: 1, 26.06.1950.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IX, İnikat: 3, Cilt: 1, Oturum: 1, 29.05.1950.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IX, İnikat: 30, Cilt: 12, Oturum: 1, 23.01.1952.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IX, İnikat: 43, Cilt: 26, 15.02.1954.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IX, İnikat: 45, Cilt: 28, 18.02.1954. 
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IX, İnikat: 51, Cilt: 5, Oturum: 2, 25.02.1951.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: X, İnikat: 45, Cilt: 3, 26.02.1956. 
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: X, İnikat: 46, Oturum: 4, 25.02.1957.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: X, İnikat: 47, Cilt: 2, 23.02.1955.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: X, İnikat: 47, Cilt: 2, 26.02.1957.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: X, İnikat: 48, Cilt: 5, 24.02.1955.
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: XI, İnikat: 41, Cilt: 12, 19.02.1960. 
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: XI, İnikat: 47, Cilt: 2, 26.02.1958. 
  • TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: XI, Oturum: 1, 20.11.1959. 
  • Tercüman, 5 Ekim 1958
  • Türkiye'de Siyasi Dernekler II, T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Neşriyatından, Başbakanlık Devlet Matbaası, Ankara 1950.
  • Ulus, 1 Aralık 1951. Ulus, (3-19) Kasım 1956. Ulus, (27-28) Ağustos 1958.
  • Vatan, 19 Ocak 1959. Vatan, 28 Eylül 1958. Vatan, (29-30) Ağustos 1958. Vatan, 29 Eylül 1956. Vatan, 8 Ekim 1959.
  • Yeni İstanbul, (11-16) Eylül 1959. Yeni İstanbul, 12 Nisan 1959. Yeni İstanbul, 2 Ekim 1958. 
  • Yeni İstanbul, 27 Temmuz 1959. 
  • Yeni Meram (Konya), (14-15) Eylül 1956.
  • Yeni Sabah, (27-30) Ağustos 1958. Yeni Sabah, 6 Ocak 1957.
  • Zafer, 10 Ağustos 1959. Zafer, 15 Eylül 1956. Zafer, 20 Aralık 1956. Zafer, 3 Kasım 1956. Zafer, 9 Ekim 1958.
  • Zehra Arslan, "Vatan Cephesi Davası (Kararname, Savunmalar ve Karar)" History Studies, Volume: 4/2, Temmuz/July 2012. 
  • Zehra Aslan, "Türk Devlet Tiyatrosunu Daimi Kadrolarla Yaygınlaştırma Projesi: Bölge Tiyatroları (1950-1980)", Sosyal ve Liberal Bilimlerde Yeni Yönelimler, Babacan H., Özer S., Editör, Gece Kitaplığı, Ankara, 2016.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU