Kültür Bakanlığı'ndan çıkan Pertew Begê Hekkarî (Hakkarili Pertev Bey) Divanı üzerine

Prof. Dr. Abdurrahman Adak Türkçe için yazdı

Kültür Bakanlığı tarafından Kürtçe orijinal metnine ve Türkçe çevirisine yer verilen Pertew Begê Hekkarî (Hakkarili Pertev Bey) Divanı, XVIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşayan ve Hakkari Beyliği'nin yöneticisi olarak beylik de yapmış olan Pertev mahlaslı Mustafa Bey'e ait bir divandır.

XVI. yüzyılda Kürt Beylikleri olarak anılan idari yapıların yönetimi altında ilk ürünlerini veren Kurmanci Kürtçesi edebiyatı, bu beyliklerin son dönemine gelindiğinde (XIX. yüzyılın ilk yarısı) ortaya çıkan güçlü temsilcilerle tarihi gelişim sürecinde önemli bir mesafe katetmiştir.

Hiç kuşku yok ki Pertev, Kurmanci Kürtçesi edebiyatının bu dönemde yetişen en önemli birkaç şairinden biridir.

Klasik Şark İslam edebiyatının estetik anlayışını ve sanatsal yönünü özümseyip bunu divanında başarılı bir şekilde icra eden Pertev, mevcut bilgilere göre beylikler dönemi Kurmanci edebiyatının en hacimli mürettep divanını kaleme almıştır ki bu husus Pertev divanını o dönemin divanları içerisinde ayrıcalıklı bir konuma yükseltmektedir.

Divanların daha çok yöneticilerin himayesinde yazıldığı klasik dönemde, Pertev'in Hakkari Beyliği'nin başında bulunan yönetici bir şair olarak böylesi bir başarıyı yakalamış olması onu ayrıcalıklı kılan dikkate değer bir diğer husustur.

Bu hususlar aynı zamanda Pertev'i kendisinden önce yetişmiş olan Mela, Feqî ve Xanî ile kendi döneminde yetişen Şêx Ehmedê Feqîr, Şêx Nûreddînê Birîfkanî, Weda'î ve Siyahpoş gibi Kurmanci edebiyatının önde gelen şairlerinden ayıran özellikler olarak da ön plana çıkmaktadır. 


Bilindiği üzere milletlerarası kültürel alışverişin öteden beri uygulanagelen en klasik ve etkili yolu tercüme faaliyetleridir.

Bununla birlikte coğrafi, tarihi ve kültürel olarak ortak bir geçmişe sahip olan Kürtlerle Türklerin edebi etkileşimlerinin bir göstergesi olmak üzere her iki dilden bir diğerine yapılan tercüme faaliyetlerinin, sözkonusu ortaklık ve yakınlığa oranla son derece az ve yetersiz olduğu hemen göze çarpmaktadır.

Aslında Kürt edebiyatı yapıtlarının Türkçe'ye çevirisinin, tahminlerin ötesinde tarihi bir geçmişi de bulunmaktadır.

Zira daha Osmanlı döneminde Ehmedê Xanî (ö. 1707)'nin Mem Zîn mesnevisinin Osmanlıca'ya yapılan beş ayrı manzum tercümesinin varlığından söz etmek gerekir.

Cumhuriyet döneminde de Mem Zîn'in manzum veya mensur Türkçe çevirilerinın yapıldığı bilinen bir husutur.

Yakın zamanda da Melayê Cizîrî ve Feqiyê Teyran gibi kimi önemli Kürt şairlerinin divanları ile Bateyî mevlidinin de çeviri yoluyla Türkçe'ye kazandırıldığına hep birlikte şahit olduk.

Ancak açık bir şekilde söylemek gerekirse, Kürt-Türk edebiyatları çeviri faaliyetleri alanında harcanan bu mesai harcanması gerekenin çok altındadır ve bu konuda katedilecek büyük bir yol bulunmaktadır.

Zira Kürt edebiyatından Türkçe'ye çevirilebilcek yığınla edebi eserden bahsetmek mümkündür. Şunu özellikle belirtmek gerekir ki, şu ana kadar Türkçe çevirisi yapılan Kürtçe eserlerin tamamı Kurmanci Kürtçe'sine aittir.

Elbetteki Kürtçe'nin bu sahasından çevirilebilecek daha başka eserler de vardır. Ancak Kürt edebiyatı bir bütün olarak göz önüne alındığında Gorani edebiyatından Mela Perîşan Dînewerî, Mevlevî ve Velî Dîvane gibi şairler ile Sorani edebiyatından Nalî, Kurdî, Salim, Mahvî, Edeb ve Koyî gibi şairlerin divanları da Türkçe çeviriyi hak etmektedirler.

Buna mukabil Ali Şîr Nevaî, Nesîmî, Fuzûlî, Bakî, Usûlî, Nedîm, Nabî, Şeyh Galip ve daha pek çok şairin Türkçe edebi eserlerinin de Kürtçe'ye kazandırılmasında büyük bir yarar vardır.

Yapılması gereken bunca işi göz önüne aldığımızda Pertev divanının Kürtçe'den Türkçe'ye yapılan bu çevirisinin ne kadar kıymetli bir iş olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Kürtçe-Türkçe metinlerarası edebi alışverişi somut bir şekilde gün yüzüne çıkartacak olan bu çeviriler, karşılaştırmalı edebiyat araştırmaları için veri sunacağından ayrıca önem arzetmektedir ki Kültür Bakanlığı'ndan çıkan Pertew Begê Hekkarî (Hakkarili Pertev Bey) Divanı çalışmasında da bu tür verilerin elde edildiğini belirtmek gerekir. 
 


Kuşkusuz her çeviri aynı zamanda sanatsal bir faaliyettir, ancak çevirisi yapılan metin şiir gibi edebiyatın sanat yönü en yüksek olan türüne ait ise çeviri sanatı ve tekniği daha da bir önem kazanmaktadır.

Şark İslam şiirinin poetik anlayışında nazım şekli gibi forma, kafiye ile vezin gibi ritme, tasavvufi mazmunlar gibi anlama ait hususların şiir sanatının olmazsa olmazı olarak kabul görmesi, bu tür metinlerin çevirisinde de sanatsal yaklaşımı adeta zorunlu hale getirmektedir.

Bu poetik anlayışta şair her şeyden önce özgün bir sanat zevkine sahiptir ve sanatını icra etmeden mesajını vermek istememektedir.

Aksi takdirde mesajın tam olarak okuyucuya ulaşmayacağını ve okuyucu üzerinde arzu ettiği etkiyi bırakmayacağını düşünmektedir.

Dolayısı ile böylesi bir anlayış ile ortaya konan bir metnin çevirisinde sanatsal yönün göz ardı edilmesi, sanatsız eksik olacağı ve amacına ulaşamayacağı düşünülen mesajların diğer dile bu eksik haliyle aktarılacağı anlamına gelmektedir. 


Bu pencereden bakıldığında, Pertev divanının yapılan çevirisinde form ve anlam bütünlüğü noktasında önemli bir başarı kaydedildiğini söylemek mümkündür.

Her şeyden önce Türkçe çeviride şiirlerin gazel, kaside, mesnevi, rubai gibi orijinal nazım şekilleri ile revi harfleri değişse bile bu nazım şekillerine ait kafiye yapıları korunmuştur.

Böylelikle Pertev'in elinden çıkan orijinal Kürtçe şiirlerin dış yapı ve şekil estetiği büyük ölçüde muhafaza edilmiştir.

Aruz veznindeki ritmik kalıplar göz ardı edilmiş olsa bile şiirlerin çevirisinde mısraların belirli sayıda hecelerden oluşması esas alınmış, böylece çevirinin mensur bir çeviri olmayarak "nazım" türü noktasında aslı ile ortaklaşması sağlanmıştır.

Öte taraftan başta tasavvufi mazmunlar olmak üzere aşktan tabiata, övgüden yergiye, dini kültürden medrese ilimlerine, musikiden kozmolojiye ve lirizmden didaktizme şiirlerin muazzam genişlikteki anlam dünyası, kısacası Pertev gibi bir şairin his, düşünce ve kültür dünyası, şark İslam şiirinin Arapça ve Farsça'dan kaynaklanan zengin ve derin leksikolojisi ile Kürtçe'nin Hakkari yöresine özgün kadim ve arkaik kelime ve yapıları çözümlenerek başarılı bir şekilde Türkçe'ye aktarılmıştır.

Pertev divanı çevirisinde dikkate alınan bu hususların manzum edebi eserlerin çevirisinde görülebilecek yukarıda da değindiğimiz mahsurlu yanları elden geldiğince izale ettiğini söylemek mümkündür.

Hiç kuşku yok ki çeviriyi yapan Ali Karadeniz'in Kürt edebiyatının içinden gelen bir şahıs olması ve Kürtçe-Türkçe klasik metinler üzerinde önemli bir mesai harcamış olması da tercümenin güçlü yanlarından birini teşkil etmektedir. 


Yapılan çalışmanın bir diğer önemli yönü de divanın Kürtçe orijinal el yazma nüshadan latinize edilerek çeviriyle birlikte Kürtçe orijinal metninin de hazırlanmış olmasıdır.

Metnin hazırlanışında hem Kemal Badıllı'ya ait olan yazma nüshadan, hem de Tehsin İbrahim Doski tarafından Duhok'ta yayımlanmış olan matbu nüshadan yararlanma yoluna gidilmiş olması ve her iki nüsha arasında gerekli mukayeselerin yapılmış olması metin tahkiki açısından önemlidir.

Ayrıca Doç. Dr. Hayrullah Acar ile birlikte yapmış olduğumuz kontrollerin de metinlerin sağlamlığına bir şekilde katkı sağladığını ifade etmek gerekir. 


Çeviri ve orijinal metne ilaveten divanın yazma nüshasının faksimile olarak yayımlanıyor olması da bu çalışmayı güçlü kılan bir diğer önemli husustur.

Latin alfabeli Kürtçe divan metni ile el yazmasını karşılaştırma fırsatı vereceğinden bu hususun metinlerin mukayesesinde ve nihayetinde Pertev divanının doğru anlaşılmasında son derece önemli bir işlev göreceği muhakkaktır.

Ancak ortaya çıkması muhtemel yeni yazma nüshalar neticesinde divanın mukayeseli, kritikli ve transkripsiyonlu yeni bir metin neşrinin pekala mümkün olabileceğini de hatırdan uzak tutmamak gerekir.


Pertev divanının hem Arap harfli faksimile nüshası hem Latin alfabeli Kürtçe orijinal metni hem de bu metnin Türkçe çevirisinin bir arada yayımlanmasının önemli hizmetlere vesile olacağı muhakkaktır.

Tüm bu yorucu çalışmayı sabırla ve titizlikle tek başına bitirmiş olan Ali Karadeniz ile eseri yayımlayan Kültür Bakanlığı'nın değerli temsilcilerini en içten duygularımla tebrik eder, benzeri çalışmaların aralıksız devam etmesinin büyük faydalar sağlayacağını belirtmek isterim.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU