Libya Ulusal Mutabakat hükümeti (UMH) Başbakanı Fayiz Serrac, önceki gün UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa'yı görevden aldı.Bu Libya için devamının da geleceği çok önemli bir gelişmedir.
Bu görevden alma konusunu ve sebeplerini aşağıda yazacağım; ama durumun daha iyi anlaşılması için önce Libya'da Kaddafi sonrası dönemdeki gelişmeleri, bugüne nasıl gelindiğini ve Libya'da kim, kimdir, kim ne istiyor onu yazmak istiyorum.
Libya'da Şubat 2011'de Kaddafi'ye karşı başlayan gösteriler daha sonra iç çatışmaya dönüştü ve yaklaşık dokuz ay süren çatışmalardan sonra 20 Ekim'de Kaddafi öldürüldü.
Libya'da Kaddafi döneminin kapanmasından sonra Ulusal Geçiş Konseyi adı ile kurulan konsey, Libya'da hükümet görevi yapmaya başladı.
7 Temmuz 2012'de Libya'da Kaddafi sonrasının ilk Meclis seçimleri yapıldı. Yeni Meclis, Libya Ulusal Kongresi adı ile 8 Ağustos'ta, Kaddafi sonrası Libya'yı yöneten Ulusal Geçiş Konseyi'nden görevi devraldı.
Varılan anlaşmaya göre seçim sonrası Libya Ulusal Kongresi yeni başbakanı atayacak ve 18 ayda yeni demokrat Libya Anayasası'nı hazırlayacaktı.
Libyal Ulusal Kongresi yeni bir hükümet kurdu ama üzerinde anlaşmaya varılan sürede yeni bir Anayasa hazırlayamadı.
Anayasa konusunda çalışmalar devam ederken, özellikle laik ve demokrasi yanlısı kesimler tarafından, Libya Ulusal Kongresi'nin bilerek anayasayı yapmak istemediği ve dini bir yönetim istediği eleştirileri yapılmaya başlandı ve yeni bir seçimle yeni bir Meclisin kurulması talep edildi.
25 Haziran 2014'te yeni Meclis seçimleri yapıldı ve "Libya Ulusal Kongresi" olan meclisin adı "Temsilciler Meclisi" olarak değiştirildi.
Seçime katılım düşük oldu, bazı Libya Ulusal Kongresi üyeleri ile bazı dinci gruplar meclis seçiminin sonucunu kabul etmediler.
Seçimde Misrata temsilcisi seçilen Fethi Başağa, seçim sonuçlarını ve mecliste temsilci olarak görev yapmayı kabul etmedi.
Başağa'nın da liderlerinden biri olduğu Misrata milisleri, diğer milis grupları ile birlikte temmuz ayında Trablus'u ele geçirmek için harekat başlattı ve ağustosun son haftasında Trablus'u ele geçirdiler.
Radikal dini grupların Trablus'u ele geçirmesinden sonra yeni seçilen Temsilciler Meclisi'nin üyeleri eylülde başkent Trablus'u terkedip Libya'nın doğusunda bulunan Tobruk şehrine gidip orada Temsilciler Meclisi'ni açtılar.
17 Aralık 2015'te BM'nin öncülüğünde yapılan görüşmelerde, Libya'da Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin kurulması kararı alındı ve bu karar BM güvenlik konseyi tarafından da oy birliği ile kabul edildi.
BM tarafından kabul edilen bu karara göre, Libya'da 9 kişiden oluşan bir Başkanlık Konseyi kuruldu ve Kaddafi döneminde Konut Bakanlığı'nda bürokrat olan, ve Kaddafi sonrası Libya Ulusal Konseyi'nin Libya'ı yönettiği dönemde (2012-2014) Konut Bakanlığı yapan Fayiz Serrac da konseyin üyesi oldu ve ilk başkanlığına getirildi.
Tobruk'ta ki Temsilciler Meclisi Başkanı Aqilah Saleh de yeni kurulan hükümeti desteklediğini söyledi.
Fayiz Sarrac'ın başbakanlığında Libya'da yeni bir hükümet kuruldu; ama resmi kurumlar hala yeni meclis seçimlerini ve BM'nin öncülüğünde yapılan yeni anlaşmayı tanımayan Libya Ulusal Kongresi destekçilerinin elindeydi.
Yeni kurulan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) adı verilen Serrac başkanlığındaki hükümet, 30 Mart 2016'da hükümet binasına yerleşti ve Libya Ulusal Konsey'in Başbakanı olan Halife el-Kavil, Misrataya'ya kaçtı.
14 Ekim 2016'da eski Başbakan Halife el-Kavil'i destekleyen milisler Libya Başkanlık Konseyi binasını ele geçirdi ve Kavil'in yeni başbakan olarak geri geldiğini ilan etti.
Daha sonra yaşanan çatışmalardan sonra el-Kavil taraftarları hükümet binasından çıkarıldı.
Kaddafi döneminde Libya Ordusu'nda general olan ve Çad'la yaşanan savaşta, çölde 1987'de Çad askerlerinin kurduğu tuzağa düşüp esir düşen General Hafter, Çad ile ABD'nin yaptığı bir anlaşma ile 1990'da serbest bırakıldı ve daha sonra ABD'ye sürgüne gidip orada yaşamaya başladı. ABD'deyken de Kaddafi tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
Libya'da Şubat 2011'de Kaddafi'ye karşı gösteriler ve iç savaş başladıktan sonra yaklaşık 20 yıldır ABD'de yaşayan General Hafter Libya'ya döndü ve Kaddafi'ye bağlı güçlere karşı savaşan güçlere komutanlık etti.
Hafter, Libya'ya döndükten sonra en kıdemli üç generalden biri olarak Kaddafi'yi devirmek için savaşan güçlerin komutanlarından biri oldu.
Libya ordusu genel komutanlığını yapan Abdul Fetah Yunis'in bir suikast sonucu öldürülmesinden sonra Hafter, 17 Kasım 2011'de Libya ordusu genel komutanı ilan edildi.
Laik ve din karşıtı olarak bilinen Hafter, Libya Ulusal Kongresi'nin hükümette olduğu dönemde Libya ordusuna komutanlık etti.
Bir buçuk yıl için seçilen Libya Ulusal Kongresi'nin hükümeti bırakmayı reddetmesinden sonra Hafter, Libya Ulusal Kongresi ve dinci gruplar olarak bilinen destekçilerine karşı cephe aldı ve 2014 Meclis seçimlerinin yapılmasını sağlayanların başında geldi.
Aralık 2015'te Libya Ulusal Mutabakat hükümetinin kurulması kararına kadar, Libya'nın uluslararası tanınan resmi hükümeti Tobruk'ta bulunan temsilciler Meclisiydi.
Hafter'de Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanıydı.
UMH kurulduktan sonra Libya Ordusu adı ile yeni bir askeri oluşuma gitti ve Libya Ordusu ikiye bölünmüş oldu.
UMH, Tobruk'ta bulunan Temsilciler Meclisi'ni de yasal kabul etmeyerek iki ayrı ordu ve iki ayrı yönetimin ortaya çıkmasına neden oldu.
Türkiye'de siyasetçiler ve medya, sürekli "Hafter gayrimeşrudur, Libya'nın BM trafından tanınan yasal hükümeti UMH'dir" diyorlar.
Evet, UMH'nin Libya'nın BM tarafından tanınan yasal hükümeti olduğu doğrudur; ama UMH, BM tarafından yasal olarak kabul edildiğinde, Tobruk'daki Temsilciler Meclisi de yasal meclis; Hafter de Libya Ordusu'nun yasal komutanı olarak kabul edildi.
İki taraf arasındaki kopuş, UMH içindeki Fethi Başağa, Fayiz Serrac ve Abdulrahman Sewehli gibi Müslüman Kardeşler yanlısı siyasetçilerin gücü kimse ile paylaşmak istememeleri ve farklı olan kesimleri dışlamaları nedeni ile oldu.
Bu durum UMH'yi destekleyenlerin işine gelmediği için bu gerçeği hep görmezden geliyorlar.
Hafter, artık BM tarafından tanınan Libya Ordusu'nun resmi komutanı değildi; ikiye bölünmüş Libya Ordusu'nun kendi tarafında kalan Libya Ulusal Ordusu'nun komutanı olarak kalmaya devam etti.
Hafter'in başında bulunduğu Libya Ulusal Ordusu, Libya'nın doğusunda radikal dini grupların elinde bulunan Bingazi'de Mayıs 2014'te dinci milislere karşı bir operasyon başlattı ve iki gün süren çatışmalardan sonra şehrin önemli bir kısmı dinci militanlardan ele geçirdi.
Bingazi'nin önemli ölçüde Hafrer'i destekleyen güçlerin eline geçmesinden sonra o sırada hükümette bulunan Libya Ulusal Kongresi'nin başbakanı olarak görev yapan Abdulallah el-Thinni, yaptığı açıklamada, Hafter'in Bingazi'deki operasyonunun gayri meşru olduğunu söyledi.
Hafer ise yaptığı açıklamada, Libya Ulusal Kongresini Libya'nı yasal hükümeti olarak tanımadığını söyledi.
Temmuzun sonunda başta Ensar el-Şeria olmak üzere dini gruplar Bingazi'nin bir kısmını Hafter'e bağlı güçlerden geri aldılar ve Ensar el-Şeria lideri Muhammed el-Zahavi, "Bingazi İslam emirliği" ilan etti.
Hafter'in Bingazi'yi önemli ölçüde ele geçirmesinden sonra 2 Mart 2015'te Tobruk'ta bulunan Libya Temsilciler Meclisi, Hafter'i Libya'nın Genel Kurmay başkanı olarak atadığını açıkladı.
Bölgede 3 yıl yaşanan çatışmalardan sonra Hafter'e bağlı güçler ancak 2017'de Bingazi'da kontrolü tam olarak sağlayabildi.
Hafter, başkent Trablus'u ele geçirmek için 4 Nisan 2019'da "Onur Seli Operasyonu" adı ile bir operasyon başlattı. Hafter'e bağlı güçler, birkaç ay içinde güneyden Trablus'a girdi ve Trablus'un güney bölgelerini ele geçirdi.
Türkiye'nin UMH hükümetine yardım için Libya'ya asker ve Suriyeli paralı milisler göndermesinden sonra Hafter'e bağlı güçlerin Trablus'ta ilerleyişi durdu; ama 6 Ocak 2020'de stratejik öneme sahip olan Sirte, Hafter'in Libya Ulusal Ordusu'nın eline geçti.
Nisanın başından itibaren Hafter'e bağlı Libya Ulusal Ordusu, Trablus'un batısında ve güneyinde mevzi kaybetmeye başladı ve haziranın başında Libya Ulusal Ordusu, Trablus'un batısı ve güneyinden tamamen çekildiğini açıkladı.
Haziranın başında Hafter'a bağlı Libya Ulusal Ordusu'nun Trablus'un güneyinden çekilmesi sonrası Mısır'ın başkenti Kahire'de Libya ile ilgili bir konferans düzenlendi.
Kahire'deki konferansa, Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Aguila Saleh, Hafter, ABD, Rus, Fransız ve İtalyan diplomatların da dahil olduğu çok sayıda yabancı diplomat katıldı.
Konferansta alınan kararlar, 6 Haziran'da Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el-Sisi tarafından açıklandı.
Bu toplantıda alınan karraın en önemli maddeleri, ateşkes ilan edilmesi, iki tarafına görüşmeye başlaması, iki taraftan oluşacak ve bir buçuk yıl sürecek geçiş dönemi konseyi kurulması, yabancı askerler ve milsilerin Libya'yı terk etmesi.
Alınan kararlar Tobuk'ta bulunan Temsilciler Meclisi ve Hafter tarafından kabul edildi ama Türkiye ve UMH bu kararları kabul etmediğini açıkladı, şart olarak da Sirte ve Cufra'nın UMH'ye verilmesini öne sürdüler.
Mısır'ın açıkladığı Libya'yı kaostan kurtaracak kararın UMH tarafından kabul edilmemesi ve UMH'nin apar topar Türkiye ve Katar ile askeri işbirliği anlaşamsı imzalaması, UMH içinde ve halkta ciddi bir rahatsızlığa neden oldu.
Bu konuda UMH hükümetinden ilk çatlak ses Başkanlık konseyi üyesi Ahmed Mitig'den geldi.
7 Haziran'da Libya Başkanlık Konseyi üyesi Ahmet Mitig'in UMH'nin Sirte ve Cufra komutanlarını arayarak Sirte'nin Rusya için kırmızı çizgi olduğu ve Sirte ve Cufra'ya saldırı yapmamalarını istediği, Libya basınında yer aldı.
Mitig'in bu çağrısına en büyük tepki gösteren kişi, dün görevden alınan İçişleri bakanı Fethi Başağa oldu. Başağa, bu konuda Twitter'da yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:
Kırmızı çizgiler şehitlerin kanı ile çizilir, sadece fırsatçılar başkalarının dikte ettiğini kabul eder, Sirte, meşru hükümetin olacak.
Gelen tepkiler üzerine, Libya Başkanlık Konseyi üyesi Ahmet Mitig, televizyonda yaptığı açıklamada, Rus yetkililerle yaptığı görüşmenin Başbakan Serrac'ın bilgisi dahilinde olduğunu, kendisine verilen mesajı Başbakan Serrac'a iltiğini ve askeri yetkililerle de paylaştığını söyledi.
Libya Başkanlık Konseyi üyesi Ahmed Mitig'e cephe alan diğer bir kişi de Libya Başkanlık Konseyi eski başkanı Abdulrahman Sewehli'di.
Sewehli de Fethi Başağa gibi UMH içindeki Müslüman Kardeşler taraftarı Türkiye yanlısı şahin bir siyasetçi olarak biliniyor.
UMH içinde bulunan Türkiye yanlısı Şahinlerin, Ahmed Mitig'in Başkanlık Konseyi üyeliğine son verilmesi konusunda Başbakan Serrac'a yaptıkları baskılar şimdilik ters tepmiş gibi görünüyor.
23 Ağustos'ta Trablus'ta hükümete karşı yapılan gösterilerde, UMH yanlısı milislerin göstericilere ateş açılması ve meydanda bulunan polisin milislere müdahale etmemesi sebep gösterilerek İçişleri Bakanı Fethi Başağa dün Başbakan Serrac tarafında görevden alındı.
Görevden alma sebebinin polisin milislere müdahale etmemesi gösterilse de aslında perde arkasındaki sebep bu değil.
Kaddafi döneminin emekli askeri pilotu olan Fethi Başağa, Şubat 2011'de Kaddafi'ye karşı gösteriler başladığında ithalat ve ihracat işi yapıyordu.
2011'de Şubat'ta başlayıp ekimde Kaddafi'nin öldürülmesi ile son bulan ayaklanma ve iç savaş sonrası Başağa, Misrata askeri konsey üyesi oldu ve 2012'de dinci grupların kurduğu tartışmalı Misrata Şura Konseyi üyesi olarak görev yaptı.
Daha sonra 2014'te Trablus'a saldırarak başkenti ele geçiren dinci militanlarını askeri liderliğini yaptı.
Başağa'nın, içişleri bakanı olduktan sonra da milislerle ilişkisini kesmemesi, ülkedeki yolsuzluk ve rüşvet iddiaları, milislerin dağıtılıp orduya ve polise katılmaları konusunda yeterince istekli olmaması ve Başağa'nın Libya'da diplomatik çözüme karşı olması, görevden alınmasının asıl nedenleri arasında gösteriliyor.
Ortaya atılan bir iddia da, Fethi Başağa'nın Serrac'a karşı bir darbe girişiminde bulunduğu.
UMH hükümeti uzun görüşmeler sonucu, çeşitli milis gruplarının liderleri, aşiret liderleri ve çeşitli siyasi kesimler arasında denge kurularak kuruldu.
Hassas dengeler üzerinde inşa edilen bir yapından bir tuğla çekildiği zaman tüm yapının çökmesi muhtemeldir.
Serrac, şimdilik Başağa'yı görevden alarak UMH içindeki ılımlılardan yana tavır aldı; ama bu Serrac'ın görevde kalamasına devam etmesi için yeterli olacak mı?
UMH içindeki şahin kesim arasında güçlü bir konumda olan Başağa, bu görevden alınmayı sineye çekip ithalat ihracat işine geri döneceği konusunda ciddi kuşkular var.
Libya'da UMH içindeki Türkiye yanlısı şahinler ile Libya'da siyasi çözüm için TSK ve Suriyeli milislerin Libya'da çekilmesini isteyen ılımlılar arasındaki çekişmenin nasıl sonuçlanacağı önümüzdeki iki üç hafta içinde biraz daha netleşecektir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish