Joe Biden Kamala Harris için "Onun hikayesi Amerika'nın hikayesi" dediğinde bir an için 2008'in Hindistan'ına geri dönmüş gibi hissettim. O zamanlar Hindistan'ın başkentinde, ülkenin en büyük İngilizce gazetesi Sunday Times of India'nın editörüydüm. Eşim de Yeni Delhi'deki ABD Büyükelçiliği'nde kültür ataşesiydi. Barack Obama 4 Kasım'daki seçimleri yeni kazanmıştı ve gittiğimiz her yerde Hindistanlılar Amerika'nın yeni başkanından büyük coşkuyla bahsediyordu. Başkan George W. Bush'un sekiz yıllık inatçı, sevimsiz ve kovboy çizmeli diplomasi tarzı sona ererken, Amerika'nın profesyonel diplomatları sonunda daha güzel günler için geleceğe bakabiliyordu. Dünya yeniden Amerika'yı seviyordu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Aslına bakarsanız, biraz fazla seviyordu. Delhi'den 150 km uzaklıkta, 19. yüzyılda Müslüman bir reformcu tarafından kurulan üniversitesiyle bilinen Aligarh şehrinde heyecan içindeki öğrenciler bize Obama'nın bir dizi meselenin, özellikle de Filistin meselesinin çözümünü dünyaya borçlu olduğunu söylüyordu. Aksi takdirde küresel iyilik yetkisini görmezden gelmiş olurdu. Öğrencilerin çoğu Obama'nın bir bakıma kendilerinin de başkanı olduğunu hissettiklerini söylüyordu çünkü çocukluğunu Asya-Pasifik bölgesinde geçirmişti, ten rengi onunla aralarında bir bağ olduğunu hissetmelerini sağlıyordu ve ikinci ismi de "Hüseyin"di.
Gazeteye döndüğümüzde barış güvercinleriyle süslü, şiirsel bir özel Sunday sayfası hazırlamış, Obama'nın kitabının ismine açık bir atıfla "Umut Etme Cesareti" manşetini atmıştık. Sayfadaki yazılardan birinin konusu "umutsuzca kendi Obama'mızı aramak"tı, yani Hindistan'ın en üst düzey siyasi makamına bir Dalit'in (Hindistan'da "dokunulmaz" olarak adlandırılan, kast sisteminin tamamen dışındaki veya en altındaki grup, ç.n.) veya alt kastlardan birinin gelmesiydi.
Obama, ilerici değişimin örneği olarak hem Hindistan'da hem de diğer her yerde çıtayı gerçekten yükseltmişti. Sorun, Amerika'nın sonunda kendinden önceki 43 başkandan farklı görünen bir başkana sahip olmasıyla yükselen beklentilerin muazzam ağırlığından kaynaklanıyordu. Obama'nın bütün dünyanın başkanı olup diğer ülkelerin çıkarlarını Amerika'nın çıkarlarının önüne koyacağı yönünde fantastik bir düşünce vardı.
Hindistan'dan ayrılıp Afganistan'a gittiğimizde, sıradan Afganların da Obama için benzer bir uzun listesi olduğunu gördük. ABD'nin Irak'ı yalan beyanlarla işgal etmesinin üzerinden sekiz yıl geçmişti ve genç Afganlar, Obama'nın Amerika'nın Müslüman ülkelerde yürüttüğüne inandıkları gayrimeşru savaş kampanyasına ve Müslümanların haksız kalıplara sokulmasına son vermesini istiyordu.
Başkanlığının ilk yıllarında yurt dışında Obama'nın anket rakamları sürekli yüzde 90 bandında seyrederken, Pew Araştırma Merkezi dünyanın farklı yerlerinde, Obama'nın "dünya meselelerinde doğru şeyi yapacağına" güvenlerinin tam olduğunu belirten insanlar buluyordu. Biz Amerikalılar için, Amerikalı ya da seçmen olmayan tüm bu hevesli insanların hayal kırıklığına uğrayacağı açıktı. Ve uğradılar da. Obama, başka hiçbir başkan gibi görünmediği halde herhangi bir Amerikan başkanı gibi davrandığı için hoşnutsuzluk daha da eziciydi.
Dünyanın beklentileriyle Amerika'nın üst düzey siyasi makamlarının doğasından kaynaklanan sınırlar arasında benzer bir uyumsuzluğun Kamala Harris için de belirmesi an meselesi. Jamaikalı-Amerikalı bir iktisatçının ve Hindistanlı-Amerikalı bir kanser araştırmacısının kızı olarak Harris, farklı yarım kürelerden iki ülke halkının coşkulu desteğinin yükünü omuzlarında taşıyor. Gençlik yıllarının bir kısmını Kanada'nın Montreal kentinde geçiren Harris'in de Obama gibi üçüncü bir uluslararası bağlantısı var. Nitekim Biden Harris'in ismini başkan yardımcısı olarak ilan ettiği anda, Montreal Belediye Başkanı bir tebrik tweet'i attı ve Harris'in Kanada'daki lisesi de vakit kaybetmeden mezunuyla duyduğu gururu kamuoyuyla paylaştı. Tabii bir de eski Jamaika Başbakanı PJ Patterson'ın, Harris'in siyasi yükselişinin ülkesini "heyecanlandırdığı" yönündeki açıklaması var.
Fakat asıl Hindistan'ın Harris'in yükselişine tepkisi kayda değer olacak; hele de Biden-Harris ikilisi 3 Kasım'da sandıktan zaferle çıkarsa. Ana muhalefetteki Kongre Partisi'nin kıdemli üyesi Sasi Tarur'un Hindistan kökenli birinin "deyim yerindeyse başkanlıktan bir adım uzaklıkta" olmasını "heyecan verici" bulması şaşırtıcı değil. Hindistan kökenli olsun veya olmasın, Harris'in başkan yardımcısı olması, Hindistan'da iktidardaki Hindu milliyetçisi Hindistan Halk Partisi (BJP) için çok daha az heyecan verici olabilir. Harris, aralık ayında BJP liderliğindeki hükümetin ABD Kongresi'nin tartışmalı Keşmir bölgesi üzerine düzenlediği bir toplantıyı etkileme girişimini eleştirmişti. Eylülde, Keşmirlilerin "yalnız olmadığını", ABD'nin olası insan hakları ihlallerini "takip ettiğini" ve bunun "değerlerimizle" yürütüleceğini söylemişti.
BJP'nin Harris'in başkan yardımcısı adayı seçilmesine resmi olarak sessiz kalması, özellikle de çalkantılı jeopolitik ve ideolojik meseleler söz konusu olduğunda uluslararası bir figürün kalabalıkları gerçekte ne kadar mutlu edebileceğinin sınırlarını gözler önüne seriyor. Yalnızca üst düzey bir BJP lideri, "resmi olarak başkan yardımcısı adayı olan ilk Hindistanlı ve Asyalı kadını" sönük bir şekilde selamladı.
Elbette, Harris ve BJP arasında gerçek sorunların ortaya çıkmasına daha zaman var. Önce, Biden-Harris ikilisinin kazanması gerek. Kazanırlarsa Hindistan, ABD ve başka yerlerdeki milyonlarca Hindutva görüşlü BJP destekçisinin, Harris'in parti tarafından belirlenen dar ve dışlayıcı ajandaya uymak için fazla batılı ve çok kültürlü olması karşısında muhtemelen hayal kırıklığına uğrayacağı yerinde bir tahmin olur.
Ama şimdilik birçok Hindistanlı, dünyanın en güçlü ülkesinde kendilerinden birinin kazandığı zaferi kutluyor. Tıpkı Obama'da olduğu gibi, Hindistanlılar ve Jamaikalılar (ve kuşkusuz diğer birçok ülkenin vatandaşları) Harris'i Amerika'nın ilham verici kapsayıcılığının simgesi olarak görüyor.
Amerikalı ya da seçmen olmayan insanların Obama'ya ve şimdi de Harris'e yakınlık duyması iyiye işaret. Bununla birlikte, bir ABD başkanlık adayı için çok fazla coşku duymak çok hevessiz olmak kadar büyük bir sorun olabilir.
* Rashmee Roshan Lall, küresel ilişkiler alanında çalışan bir yazardır. Bloguna www.rashmee.com adresinden erişilebilir.
Rashmee Roshan Lall'ın tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Dünyanın Obama'dan beklentisi çok yüksekti. Şimdi de Kamala Harris'ten çok şey bekliyor
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral
© The Independent