Kayıp Cennet'e geri dönüş

"Bu metaforu o kadar yüce buldu ki bayılmasına neden oldu"

Dünya edebiyatında, "Kayıp Cennet"in yazarı John Milton'ın Shakespeare'den sonra ikinci en büyük İngiliz şairi olduğu konusunda fikir birliği vardır.

Abdullah İbnu'l Mukaffa dahil olmak üzere şairlerimizin ve yazarlarımızın felaketlere maruz kaldığı bilinmektedir.

Yine İtalyanların bilginleri yaktığı iyi bilinmektedir.

Peki İngilizler Kayıp Cennet'in yazarına ne yaptılar?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

1790'da, John Milton'ın St. Giles Katedrali'nin zemininin altına gömülmesinden 126 yıl sonra, tabutu kiliseyi restore eden inşaatçılar tarafından açıldı.

Yerel bir restoranda içki içen bir hizmetçi bu keşifle övündü. Bir kalabalık toplandı.

Şairin kalıntıları hızla parçalara ayrıldı. Bir meyhaneci dişlerini çekip almaya çalıştı.

Alamayınca, bir başkası onları bir taşla kırdı.

İnsanlar kiliseye girmek için birbirini itiyordu.

Mezar kazıcı içeri girmek isteyenlerden altı peni almaya başladı.

Ödeme yapmaktan kaçınmak için insanlar pencerelerden içeri tırmandılar.

Kaburgalar, saçlar ve deri parçaları götürüldü.

Birkaç gün içinde, Kayıp Cennet'in yazarına ait gerçek dişler olduğuna inanılan birkaç bin diş satıldı.

Bedeninin başına gelenler şiirinin de başına geldi.

Orlando Reed yeni kitabında, Milton'ın büyük destanının, kendi kaygılarını onun anlatısına yansıtan bir dizi teorisyen, aktivist ve sadık hayran tarafından nasıl sıklıkla çelişkili şekillerde incelendiğini, parçalandığını ve yeniden kullanıldığını gösteriyor.
 


Reed bir akademisyen, ancak kitabı çoğu akademik eserden farklı.

O esprili, alaycı, Milton şiiriyle dolu ve bir metafor ustası.

Reed, Milton'ın genç karısının onu terk etmesinin sebebinin öğrencilerini dövmesini duymaktan hoşlanmaması olduğunu yazıyor.

Reed bunların "sayfadaki ürpertici ayrıntılar" olduğunu söylüyor ve yazarken ürperdiğini hissediyoruz.

İlk karşılaştığında Kayıp Cennet tarafından "yenilmiş" hissettiğini itiraf ediyor.

Sadece başkalarına şiiri okumayı öğretmeye başladığında şiirin etrafında kendi yolunu bulduğunu ve şimdi bir tutkunu olduğunu söylüyor.

Milton'ın Şeytan'ı "ulusların yarısından fazlasını kaplayan felaket alacakaranlığın" "tutulmuş güneşine" benzetmesi ile ilgili yorumunda, bu pasaj "kralları şaşırtacak değişimi" vadettiği için, sansürcüyü şiirin yayımlanmasını yasaklamayı düşündürecek kadar rahatsız ettiğine dair tarihi bir bilgi veriyor.

Ayrıca, eleştirmenlerin bu şiiri nasıl karşıladıklarına dair bilgi verirken, William Wordsworth'e alışılmadık derecede küçümseyici bir şekilde atıfta bulunarak "Bu metaforu o kadar yüce buldu ki bayılmasına neden oldu" diyor.

Ama aynı zamanda bize doğrudan kendi bakış açısını da sunuyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU