Millî Mücadele’de Anadolu’da açılan dayanışma kampanyaları

Zeki Sarıhan Independent Türkçe için yazdı

Bir yardım kampanyasında toplanan miktar kadar ona katılanların sayısı da önemlidir.

Kurtuluş Savaşı'mız sırasında yürütülen kampanyalarda bütün halkın yardımlaşma duyguları harekete geçirilmeye çalışılmıştır.

Verecek hemen hiçbiri olmayanların ufacık da olsa kampanyaya yaptığı katkılar kamuoyu tarafından büyük takdirle karşılanmış ve bu durum zenginlere örnek gösterilmiştir. 

Koronavirüs salgın felaketi karşısında Külliye yönetiminin açtığı yardım kampanyası ile Kurtuluş Savaşı sırasında açılan kampanyalar arasında önemli farklar var.

Günümüzdeki kampanyayı açan irade, muhalefetin yönetimindeki büyükşehir belediyelerinin yardım toplamasını yasaklayarak, kampanyayı partizanlığa alet etmiş, yurttaşların büyük bir kesimin kampanyadan uzak durmasına neden olmuştur!

Savunma savaşlarında olduğu gibi bütün bir milleti, baştan ayağa örgütlemek ve savaşın ihtiyaçları doğrultusunda maddi ve manevi seferberliğe sevk etmek kolay da değildir.

Bunu ancak milletin güvenini kazanmış bir hükümet yapabilir. Ayrıca milletin bir örgütlenme geleneği ve örgütlenmiş kesimlerinin bulunması da gerekir.

Türkiye’de bunu yapacak belediyeler, odalar, meslek birlikleri, sendikalar, vakıflar, dernekler, hemşeri birlikleri vardır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İstanbul’da mütarekenin hemen ertesinde göçmenler için, daha sonra İnönü Savaşları sırasında yaralılar ve onların geride bıraktığı yetimler için yardım toplayan Hilal-i Ahmer’in çalışmalarından geçen yazımda söz etmiştim.  

Sivas kadınları

Daha Büyük Millet Meclisi açılmadan, 9 Şubat 1919 günü kurulan Anadolu Kadınları Müdafaai Vatan Cemiyeti, hem Maraş’ta savaşanlar, hem de İzmir savaşçılarının yaralarını sarmak üzere yardım kampanyası açmıştır.

Sivas Valisi Reşit Bey’in eşi Melek Hanım başkanlığında Sivas’ın aydın kadınları tarafından kurulan dernek, Heyeti Temsiliyenin Sivas günlerinde ve Meclis açılıncaya kadar Anadolu’da en etkin kadın ve yardım örgütüdür.  

Numune Mektebi'nde yapılan toplantıda Maraş’a koşan Kuvayı Milliyeciler için 290 lira toplanmış, daha sonra verilen yardımlarla miktar 428 liraya çıkmıştır.

Daha fazla yardım vaat edenlerden bu yardımın toplanması Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ne bırakılmıştır.

Bir hafta sonra bu paranın nerelere verildiği bir yazı ile Heyeti Temsiliyeye yazılmıştır.

500 lirası Müdafaai Hukuk Sivas Şubesi’ne, 100 lirası “ayaklarını ısıtacak bir iş görebilmesi için” İzmir felaketine uğrayanlara gönderilmiş, 100 lirası de yedek olarak dernek kasasında alıkonulmuştur.  

Dernek 15 Şubat 1920 tarihiyle Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Merkezine topladığı 300 lirayı takdim ettiğini bildirmiştir.

Mustafa Kemal Paşa, derneğe çalışmaları için teşekkür etmiştir.

Bu derneğin. Amasya, Konya, Kayseri, Viranşehir, Eskişehir, Erzincan, Yozgat, Niğde, Pınarhisar, Burdur, Kangal, Aydın, Balıkesir’de şubeleri açılmıştır.

Derneğin çalışmaları hakkında bir kitap da vardır. (Bekir Sıtkı Baykal, Millî Mücadele’de Anadolu Kadınları Müdafaai Vatan Cemiyeti (Ankara, 1986, Atatürk Araştırma Merkezi) 

19 Aralık 1919’da Balıkesir Hareket-i Milliyesi Redd-i İlhak Heyetine Başvuran kadınlar, kış hediyesi olarak çorap ve benzeri levazımatı vermek istediklerini bildirmişlerdir.

Heyet bu başvuru üzerine bazı kadınları bu işle görevlendirmiştir. Soma Cephesi ve Mıntıka Kumandanı Kemal imzasıyla İzmir’e Doğru gazetesinde yayımlanan bir teşekkür yazısında şöyle denilmektedir:

Kahraman cephe arkadaşlarımı, çamaşır çorap, gömlek, havluyu dağıttırdım. ‘Hanımların bizi hatırdan çıkarmamış olmalarına çok sevindik’ dediler.

Var olunuz.


Anadolu Hilal-i Ahmer’i

Ankara’da Hilal-i Ahmer, Halide Edip Hanım öncülüğünde İnönü Savaşları döneminde harekete geçmiştir.

Halide Edip, Ankara kadınlarını yardım için nasıl bir araya getirdiğini Türk’ün Ateşle İmtihanı kitabında anlatır.

Ankara Hilal-i Ahmer Kadınlar Kolu’nun bütün Türkiye kadınlarına yaptığı “örgütlenin” çağrısına ilk yanıt veren illerden biri, Sivas Kongresi’nden beri zaten yurt savunması için yoğun bir çalışma ve örgütlenmenin bulunduğu Kastamonu’dur.

Orada Müdafaai Hukuk Cemiyeti, Öğretmenler Cemiyeti, Gençlik Kulübü faaliyet halindedir. Halide Edip’in çağrısı üzerine 1921 Nisan’ında bunlara Kastamonu kadınları da katılmıştır. 

20 Nisan 1921’de Mevlevi Dergâhı’nda yapılan toplantıya koşan kadınlar, 12 kadından oluşan bir Hilal-i Ahmer Kadınlar Merkezi, 5 kişilik de bir yönetim kurulu oluşturmuşlardır.

Kimdir bu kadınlar?

O zamanın geleneklerine göre kadınların adları ulu orta söylenmez, babalarının, eşlerinin adlarıyla tarif edilirlerdi.

Adları belli olanlar yalnızca Hafız Selma, Hafız Nebiye, Münire, Zekiye, Bedriye’dir. Diğerleri komutan, il yöneticisi, memur ve şehir ileri gelenlerinin eşleri, kızları, anneleri olarak anılmaktadır.

Çok veren maldan az veren candan 

Kastamonu Hilal-i Ahmer Kadınlar Kolu, kısa sürede Kastamonu ilçelerine de dal budak salmıştır ve kadınlardan yardım toplamaya başlamıştır.

Bu kentte yayımlanan ve Kurtuluş Savaşı'mızın en özgün gazetelerinden biri olan Açıksöz, 9 Mayıs 1921 tarihli sayısında yardım yapan kadınların adlarını ve yardım miktarlarını yayımlamaktadır.  
 


Taşköprü ilçesinde açılan yardım kampanyasına katılan 34 kadının adı yayımlanmıştır:

Bir köylü kadın 30 kuruş
Miraç oğlu Ahmet Ağa’nın eşi 200 kuruş
Terzi Hasan Efendi’nin eşi 100 kuruş
Sinoplu Madam Terzi Hanım 100 kuruş
Tütüncü Salih Efendi’nin eşi 50 kuruş
Orman Bekçisi Nuri Efendi’nin eşi 20 kuruş
Belediye kalemesi (yoksa hedemesi mi?) Asiye Hanım 150 kuruş
Muzaffereddin Kız Mektebi Başöğretmen Yardımcısı Mahrure Hanım 250 kuruş.
...

Liste böyle uzayıp gidiyor.

Kadınlar bir hastaneyi donatıyor

Kastamonu Kadınları, Türkiye için ölüm kalım günleri olan Sakarya Savaşı sırasında 700 yataklı bir hastaneyi şu eşya ile donatmışlardır:

406 yatak, 4.108 yorgan, bin 30 yastık, 558 çarşaf, 68 sürahi bardak, 272 maşrapa, 859 havlu, 104 minder, 322 terlik, 114 bakır sahan, 225 bakır tas, bin 415 çatal kaşık, 25 lamba, 17 büyük tencere, 26 tülbent, 178 top Devrekâni bezi ve benzeri eşya… 

Bu kampanyaya Kastamonu’da yaşayan Rumlar da 225 takım yatak vererek katılmışlardır.

Kastamonu Hilal-i Ahmer Kadınları Sakarya boylarında yaralanıp bu hastaneye getirilen askerleri ziyaret ederek onlara sigara, şeker ikram etmişlerdir.

Vatan için dövüşürken yaralanan subay ve er için arkasında böyle bir kadın ordusunun bulunduğunu bilmek kadar güçlü bir moral kaynağı olabilir mi?

Kastamonu kadınları, yaralılara ve onların çocuklarına yardım için konser de düzenlemişlerdir.

Burada 157 lira 50 kuruşluk bilet, 16 lira 30 kuruşluk rozet satmışlardır. 247 lira 20 kuruşluk da yardım toplamışlardır.

Konser sonunda çok duygulanan bir kadın, kulağındaki küpeyi çıkararak üstündeki bütün parası ile birlikte Hilal-i Ahmer'e bağışlamıştır!

Eşya piyangosundaki yamalı gömlek! 

Kastamonu Hilal-i Ahmer kadınlarının düzenlediği bir eşya piyangosu ise herkesi duygulandırmıştır.

Riyazülbenat Okulu’nun üst katında düzenlenen sergiye tam bin 30 parça eşya bağışlanmıştır.

Yoksul bir kadın, eşya piyangosu için vereceği başka bir şeyi olmadığı için yamalı bir gömlek vermiştir.

Bunu verirken de utancından ağlamıştır.

Sergiyi düzenleyenler yamalı gömleği salonun başköşesine asmışlardır.

Üzerine iki satır bir yazı yazmışlar, diğer eşyalarda bağışlayanın adı bulunduğu halde bu yamalı gömleği veren kadının adı onu utandırmamak için yazılmamıştır.

Bu olay herkesi çok duygulandırmıştır. 

Açıksöz gazetesi; bu bağışı, malı olup da vermeyenlere örnek göstermiştir. 

“Asıl onlar ağlasın” diye yazmıştır… 

Gelinliğini cepheye bağışlayan Hatice

Kurtuluş Savaşı'mız yıllarında kadınların gösterdiği özveriye gösterilen örneklerden biri de Kastamonulu gelin Hatice’nin herkesi duygulandıran davranışıdır.

Kastamonu’nun öncü kadınları kermesler yapıyor, rozet satıyor, gerektiğinde kapı kapı dolaşarak cephedeki askerler için kadınların verebilecekleri eşyaları alıyorlardı.

Boynundaki altınları, küpeleri, karyolasını, gömleğini bağışlayan kadınlar vardı. Bir kısmı da para veriyordu. 

O tarihte bütün kuzey Afrika, Arap dünyası, Hindistan ve Güneydoğu Asya, bazı Avrupa ülkelerinin sömürgesiydi.

Türkiye ile savaşan İngiliz ve Fransız ordusunda bu sömürgelerden askerler de bulunuyordu.

Bunlardan bazıları, sömürgeci ordularını terk ederek Türk ordusunun saflarına katılıyordu.

Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra Zonguldak Limanı Fransızların denetimi altına alındı.

Burada Fransız ordusunda askerlik yaparken mitralyözüyle birlikte Türkiye tarafına geçen, daha sonra Kastamonu’ya gelip yerleşen Mehmet adında Cezayirli bir genç vardı. 

Mehmet, o tarihlerde Kastamonu postanesinde memurluk yapan Ziya Efendi’nin Hatice adındaki gelinlik kızına talip oldu.

10 lira maaşı olan Ziya Efendi, geleneğe uyarak kızı için bir gelinlik satın aldı.

Kastamonulu kadınlar neleri var neleri yoksa Yardım Komitesi’ne giderek cephe için bağışta bulunuyordu.

Zenginlik gibi cömertliğin de sınırı yoktu. Zira bir milletin inandığı dava uğruna gösteremeyeceği özverinin sınırı olmaz. Toplanan paralar kısa zamanda 20 bin lirayı buldu.

Bu paradan bir kısmı Elbistan’a, bir kısmı İzmir ve çevresi göçmenleri için Hilal-i Ahmer’e, geri kalanı da cephelerde açıkta savaşan Kuvayı Milliye kahramanlarına elbise ve çadır almak üzere Müdafaai Hukuk emrine verildi. 

Hatice, böyle herkesin cephe için yardıma koştuğu bir dönemde bu pahalı gelinliği giymek istemedi.

Düğün günü gelinliğini alarak Yardım Komitesi’ne gitti. Gelinliğin satılarak parasının cephe ihtiyaçlarına harcanmasını istedi. 

Bir genç kızın yıllardır düşlerinde gördüğü, yalnız bir kez giyeceği bu gelinliği almak istemediler.

Hatice:

— Arkadaşlarım Maraş’ta çıplak gezerken bu gelinlikler benim sırtıma geçmez, dedi ve ağladı.

Onu ikna edemediler. 

Gelinlik pazara gönderilerek 30 liraya satıldı. Babası Ziya Bey’in maaşının 10 lira olduğu düşünülürse gelinliğin oldukça değerli olduğu anlaşılır.

Yardım komitesi, Hatice’ye bu paranın hiç değilse yarısını almasını önerdi. 

O bunu da kabul etmedi. Paranın hepsini Hilal-i Ahmer’e bağışladı. 

Sırtına bir basma entari geçirerek gelin oldu… 

Ankara’da yayımlanan Hâkimiyeti Milliye gazetesi bu olay için şöyle yazdı:

Mücadele tarihimize kazınacak menkıbelerindendir. Hatice Hanım şüphesiz bu harbin en büyük kahramanları arasına girecek bir kadındır. Gösterdiği bu cömertlik Türk’ün müşfik kalbinin bir ölçüsüdür.


Kurtuluş Savaşı’nın cephe gerisinde toplumsal dayanışma için kadınların gösterdiği özveriyi, korona salgınında şimdi sağlık ordusu gösteriyor. Canlarını tehlikeye atarak…

 

 

Kaynaklar:

1. Nurettin Peker, İstiklal Savaşı Resim ve Vesikalarla İnebolu Kastamonu Havalisi Deniz ve Kara Harekâtı, İstanbul, 1955, s. 134.
2. Açıksözcü Hüsnü, İstiklal Harbinde Kastamonu, Kastamonu 1943, s. 131.
3. Hâkimiyeti Milliye, Sayı 278, 31 Ağustos 1921.  
4. Açıksöz, Sayı 162, 18 Nisan 1921, Sayı 180, 9 Mayıs 1921, Sayı 181, 10 Mayıs 1921. 
5. Açıksöz Sayı 261, 20 Ağustos 1921’den Mustafa Eski, Kastamonu Basınında Milli Mücadele’nin Yankıları, s. 12.
6. İzmir’e Doğru, Sayı 20, 21 Ocak 1920, Sayı 23, 29 Ocak 1920

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU