Birçoğunuz Amerikan yapımı The Last Man on Earth dizisine aşinadır. Komedyen Will Forte'un başrol ve senarist olarak görev aldığı 2015 yapımı dizi aynı zamanda Emmy gibi önemli ödülleri de kazanmıştı.
Bilmeyenlere kısa bir şekilde anlatayım; efendim dizimizin kahramanı Phil Miller isimli şahıs 2022 yılında dünyadaki tek insan olarak hayatını devam ettirmeye çalışıyor.
Tabii -spoiler olmasın- ilerleyen bölümlerde birkaç kişi daha ekleniyor bizim Miller'a. Dizide bu doğrultuda birkaç sezon devam ediyor.
Hazır kendimizi karantina altına almışken ufak bir dizi önerisi ile yazıma başlamak istedim.
Zaten bu dönemde kendimi Phil Miller'in yerine koymadan yapamıyorum. Umarım çok üzün sürmez...
Dizilerden, filmlerden, kitaplardan ve kedilerden arta kalan zamanlarımda da Kovid-19 için ciddi çalışmalar yaparken buluyorum kendimi.
Uluslararası basını en ince ayrıntısına kadar inceliyorum, olabilecek iyi gelişmeleri yakalamaya çalışıyorum ve bu bela hakkında söz sahibi olabilecek kişilerden kafamdaki soru işaretlerini yok etmelerini talep ediyorum.
O halde başlayalım.
“Kovid-19’un sorumlusu Çin”
Kovid-19 salgını henüz sadece Çin ve İran'ı vurmuşken azımsanmayacak sayıda kişinin aklındaki düşünce bunun bir biyolojik silah olduğu yönündeydi.
Bilhassa ülkemizdeki her türlü olay hakkında hiçbir dayanakları olmadan komplo teorileri kuran 'uzmanlar' bir yana dursun, uluslararası basında da bu yönde birçok somut içerikler görmek mümkün.
Ne yalan söyleyeyim benim de aklımdan geçmedi değil. İlk olarak bu soruma yanıt aradım.
Rehberimde bu sorunun cevabı için çok doğru bir isim de bulunuyor.
Tanışıklığımıza ve nezaketine güvenerek, geçmişte Pentagon Sözcüsü olarak görev yapan ve Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olan J.D. Gordon'a bu sorumu ilettim.
J.D. Gordon net bir şekilde Kovid-19'un biyolojik silah olmadığını düşünüyor. Hatta bunun bir komplo teorisi sayılabileceğini belirtti ve ekledi:
Aşının bulunması, sosyal mesafeleri korumak ve halk sağlığını korumaya yönelik her türlü adımlar Kovid-19'a karşı en etkili silah olacaktır.
J.D. Gordon'un netliği ve profesyonelliği beni ikna etti.
Peki, Çin'in durumu ne olacaktı?
Belki de Çin dünyaya bir özür borçlu. Bunu sordum.
Çin, insanların yarasa gibi hayvanları gıda olarak tüketmesinden kaynaklı olarak Kovid-19'un çıktığı yer. Çin Hükümeti'nin başarısızlıkları ve dürüst davranmadığı ortada.
J.D. Gordon'a göre Çin, dünyaya bu belayı sardığı için açıkça bir özür borçluydu ve Çin Hükümeti başka ülkeleri suçlamak için can atıyor.
Son olarak Trump'ın Kovid-19'u 'Çin virüsü' olarak adlandırmasını sordum. Trump uluslararası basında ciddi şekilde bu konuda eleştiriliyor.
Bu adlandırmayı ırkçılığa yoran birçok görüş okuyabiliyoruz.
Gordon, bir dönem birlikte çalıştığı Trump'ı savundu ve Çin'e yüklenmeye devam etti. Tabii İran da bundan nasibini aldı.
Çin ve İran gibi ülkelerin ABD'yi Kovid-19 için tuhaf bir şekilde suçlamaları göz önüne alındığında, ülkelerin ve liderlerin pandeminin gerçek kökeninin neresi olduğunu bir kez daha akıllarına getirmesi gerekiyor. Kovid-19 Çin'de Vuhan'da ortaya çıkmıştır ve bu kanıtlanmıştır. Bu gerçeği kabul etmek zorundayız.
Trump’ın ve tabii J.D. Gordon’un Çin’e karşı tutumları doğal olarak örtüşüyor.
ABD’nin Çin’i ilerleyen zamanlarda da bu şekilde hedef alacağını tahmin etmek zor değil.
“Çin’in dünyaya özür borcu yok”
Birkaç soru da Çin’in İngilizce yayın yapan en önemli gazetesi China Daily’nin yöneticisi Wang Hao’ya sordum.
Kendisi takip etmenizi önerebileceğim uluslararası bir gazeteci.
Benzeri sorulardan başladım. Trump’ın 'Çin virüsü' adlandırması hakkında ne düşünüyordu? Çin’in dünyaya bir özür borcu var mıydı?
Trump’ın söylemi salgının yanlış bir şekilde ifade edilmesinden başka bir şey değil. Dünya Sağlık Örgütü belirli bir ülkenin ya da grubun yaftalanmasını engellemek adına bunu Kovid-19 olarak tanımladı.
Ayrıca Çin’in dünyaya bir özür borcu yoktur. Evet, salgın Vuhan’da gerçekleşti fakat bu Kovid-19’un kökeninin Vuhan olduğu anlamına gelmiyor.
Sahi ya, Vuhan şehri nasıl oldu da salgını bir şekilde egale etmeyi başardı?
Merkezi yönetim iki ay önce 20 milyonluk bir şehri tecrit ederek ve bilimsel yaklaşımlar sergileyerek salgını kontrol altına almak adına önemli kararlar aldı. Vuhan’da vakaların bitme noktasına gelmesi şüphesiz ki bu ciddi ve meşakkatli önlemlerin sonucudur.
Tabii bu konuda ulusal ve uluslararası medyaya da büyük bir görev düşüyor.
İnsanların pek fazla fikir sahibi olmadığı ve yana yakıla bilgi edinmeye çalıştığı salgın hakkında doğru yorumlara, önlemlere ulaşmasının yolu medyanın nitelikli bilgileri net olarak aktarmasından geçiyor.
Mesela salgının başladığı Çin’de ulusal medya bu konuda dünyaya gerekli bilgi ve uyarıları aktarabilmiş miydi?
Hao, kendilerinden emin bir şekilde cevap verdi.
Çinli gazeteciler gelişmeleri zamanında ve nitelikli bir şekilde aktarma konusunda ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Birçok meslektaşım her gün basılı ve dijital platformlar vasıtasıyla Vuhan’dan sayısız hikayeyi insanlara aktardı.
Gerçekten iyi ve profesyonel bir iş çıkarıyorlar. Medya iletişiminin bu zamanda Vuhan’da ve Çin’in diğer bölgelerinde birçok olumlu gelişmeye katkı sağladığını düşünüyorum.
“Biz mühendis olarak elimizden geleni yaparken İtalyan siyasetçilerden de bunu bekliyoruz”
Ben benzer bazı görüşmelerimi gerçekleştirirken, yaklaşık bir hafta önce uluslararası medyanın en önemli kurumları, iki İtalyan mühendise dikkat çekti.
Cristian Fracassi ve Alessandro Romaioli iki girişimci mühendis yaşadıkları Brescia şehrinin hastanesinde solunum valfi tükendiği için üç boyutlu yazıcıda bu valflerin benzerlerini tasarladılar ve başarılı bir şekilde ürettiler.
fazla oku
Bu dünyada bir ilkti ve bunu maliyetinin çok altında gerçekleştirdiler.
Fracassi ve Romaioli, Isinnova adlı şirketlerinde bu valfleri üretmeye devam ediyorlar ve şu ana kadar ülkelerindeki yüzlerce hastanın kurtulmasına yardımcı oldular.
Yine maske başta olmak üzere birçok tıbbi gereksinimi şirketlerinde üretebiliyorlar.
Isinnova CEO’su Cristian Fracassi ile görüştüm.
- Çok düşük maliyetle hatta basından gördüğümüz kadarıyla yaklaşık 10 bin dolarlık bir ürünü bir dolara ürettiniz. Özellikle bu dönemde ülken hatta dünya için önemli bir gelişme bu.
Valfin orijinalinin 11 bin dolar olduğu söylendi fakat bu gerçeği yansıtmıyor. Gerçek maliyetini bilmiyoruz, ama bu rakamdan daha düşük olduğunu söyleyebilirim.
Bizim üretim maliyetimiz çok ucuz çünkü medikal ürünlerdeki test, sertifika gibi bazı zorunlulukları yapmak durumunda kalmadık.
Biz bunları bedava olarak hastanelere verdiğimiz için bir dolarlık maliyet sadece malzemelerin maliyeti. Kar amacı gütmek isteseydik buna birçok ek masraf eklerdik.
Isinnova’da üretilen tüm tıbbi ürünlerin bedava olarak hastanelere dağıtıldığını, hatta ürünlerin patentlerini aldıklarını ve isteyen şirketlerin hiçbir ücret ödemeden bu patenti kullanabileceğini belirtmek istiyorum.
Kovid-19 günlerinin Pulitzer’i verilse kesinlikle Fracassi bir ödül hak ederdi.
Yakın zamanda başka bir konu hakkında görüştüğüm ve örnek bir politikacı olarak nitelendirebileceğim İtalya Teknoloji ve İnovasyon Bakanı Paola Pisano da Fracassi ve Romaioli’ye desteğini ve teşekkürlerini belirtti.
Peki, başka nasıl dönüşler aldılar?
Hastanelerden birçok olumlu dönüş aldık. Ürün azlığından dolayı acil durum valfleri işlerini ciddi ölçüde kolaylaştırdı. Bizim için önemli olan da bu. Gazeteci ve insanlardan da çok sayıda olumlu mesajlar aldık.
Şirketlerini ve ne yaptıklarını merak ettim ve sordum. Daha önce benzer üretimleri olmuş muydu?
Aslında genç bir şirketiz. Projelerimiz ve bazı şirketler için inovasyon yaratıyoruz. Yaklaşık 40’a yakın patente sahibiz.
14 kişilik bir ekibiz ve tüm mühendislerimizin farklı bir uzmanlık alanı var ve böylelikle mümkün olduğunca fazla sayıda alanı kapsamak istiyoruz.
Üç boyutlu prototipler üretmeye alışığız fakat bu işi valflerde yaptığımız kadar hızlı bir şekilde yapmaya alışkın değiliz. Geometrik hesapları, boyutları vs defalarca kontrol etmemiz gerekiyor ama valflerde acil bir durum vardı ve zamanımız yoktu.
- İtalya, Kovid-19 salgınında en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor. Ne düşünüyorsun bu konuda?
İtalya, virüsün en kötü vurduğu ülke. Bunu tartışmanın faydası olmayacak. Belki gerektiği şekilde önlem alamadık, belki de gerçekten şanssızdık. Ben siyasetçi değilim fakat bir mühendis olarak elimizden geleni yaparken umarım siyasetçiler de aynısını yapar.
Son olarak Fracassi’ye çevresinde Kovid-19 rastlanan yakını olup olmadığını sordum. İtalya’da Kovid-19’un merkez üssünde yer alan bir şehirde yaşadığını aktaran Fracassi’nin birçok tanıdığı salgına yakalanmış, birçoğu hafif semptomlarla kurtulmayı başarmışken hayatını kaybeden tanıdıkları da olmuş.
Çok çetin bir düşmanla savaştığımızı belirten Fracassi, virüsün kendilerine ve ailesine enfekte olmasından korktuğunu belirtiyor ve ekliyor:
Hastanelerle işbirliği yaparken bile evde dışarı çıkmamaya özen gösteriyoruz. Aynı evde yaşadığımız kişileri düşünmek zorundayız.
“Bir yıldan önce aşının kullanılması mümkün değil”
Son olarak Yale Üniversitesi’nden Biyolog ve Howard Hughes Tıp Enstitisü’nün Baş Araştırmacısı olan Profesör Akiko Iwasaki ile görüşmemin detaylarını aktarmak istiyorum.
Iwasaki’nin Kovid-19 hakkında önemli bilirkişilerden biri olduğunu ve söylediklerini dikkate almamız gerektiğini belirteyim.
Aslında pek de bilinmeyen şeyler değil. Yeter ki doğru uzmanlara kulak verelim ve önlemlerimizi eksik etmeyelim.
Pek iç açıcı olmayan bir gelişme ile başlayayım. Iwasaki önemle altını çiziyor, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirttiği gibi Kovid-19’a karşı bir aşı için 12-18 aylık bir süre gerekiyor.
Kovid-19’a karşı bir aşının kısa bir zaman diliminde kullanımı söz konusu değil. Ama bazı etkili antiviralleri kullanabilirmişiz.
Sıcaklığın Kovid-19’u etkisini azaltıp azaltmadığı da en yaygın muammalardan biri. Iwasaki’ye bunu soruyorum.
Yüksek nem ve sıcaklığın havadaki virüs miktarını azaltacağını söylemek mümkün. Bununla birlikte iletim yine de dolaylı kontaminasyon yoluyla ve enfekte kişiyle doğrudan temas yoluyla gerçekleşmeye devam edecek. Yaz aylarında rahatlamak ve tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. El yıkama ve sosyal mesafelere çok dikkat etmeliyiz.
Ülkelerin pek de iyi bir sınav vermediğini belirtiyor Profesör Iwasaki.
Güney Kore, Singapur, Hong Kong, Tayvan eğriyi başarıyla düzleştirdiler diye de ekliyor.
ABD’yi gelecekte daha kötü günlerin beklediğini bir de kendisi vurguluyor.
Iwasaki, gençlerin de rehavete kapılmaması gerektiğini hatırlatıyor ve genç yaşta ölüm oranının aslında çok da düşük olmadığını söylüyor.
Olumlu bir söylemle görüşmeyi bitiriyoruz.
Kovid-19’un evcil hayvanlarımıza bulaşması pek mümkün değil.
Independent Türkçe
© The Independentturkish