Sırbistan son 1 ayda yaşanan iç ve dış gelişmelerle adeta bir kırılma noktasına sürükleniyor.
Novi Sad tren istasyonu faciasıyla başlayan protestolar, hükümetin sallantılı durumunu gözler önüne sererken, Kosova ile artan gerilim ve Bosna Hersek'teki Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska) lideri Milorad Dodik'in hapis cezasına çarptırılması, tüm Balkanlar'ı etkileyebilecek bir gerilim dalgası yaratıyor.
Özellikle Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç'in hafta içi yaptığı sert açıklamalar ve "darbe hazırlığı" iddiaları, 15 Mart 2025 Cumartesi gününe dair beklentileri daha da karanlık bir hale getiriyor.
İşte son gelişmeler ışığında Sırbistan'da ve bölgede yaşanabilecek olası senaryolar:
1. Vuçiç'in sert çıkışları ve darbe iddialarıyla gerilen atmosfer
Hafta içinde Belgrad'da toplanan Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısının ardından konuşan Vuçiç, hükümet karşıtı protestoları "dış güçlerin desteklediği bir darbe girişimi" olarak nitelendirdi.
"Bize saldıracaklar, iktidarı devirmeye çalışıyorlar" şeklindeki sert ifadeleri, ülkede zaten yüksek olan tansiyonu daha da artırdı.
Vuçiç, Novi Sad'daki tren istasyonu kazasından bu yana devam eden ve öğrencilerin öncülük ettiği protestoları bastırmak için güvenlik güçlerine "her türlü önlemi alma" yetkisi verdiğini ima etti.
Cumartesi günü, Belgrad'da geniş çaplı bir gösteri planlayan protestocuların bu açıklamalara sert bir yanıt vermesi bekleniyor.
Hükümetin bu tutumu, halkın öfkesini dindirmek yerine bir karşı provokasyon olarak algılanabilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
2. Protestoların şiddete dönüşme riski
1 Kasım 2024'te Novi Sad tren istasyonunda beton çatının çökmesi sonucu 15 kişinin hayatını kaybetmesiyle başlayan protestolar, son bir ayda Sırbistan'ın dört bir yanına yayıldı.
Başbakan Miloš Vuçeviç'in 28 Ocak'ta istifası bile halkın adalet talebini karşılamadı; aksine, Vuçiç'in otoriter yönetimine yönelik öfke büyüdü.
Cumartesi günü, özellikle Belgrad'da öğrencilerin devlet televizyonu RTS binasını ablukaya alma planı, hükümetle protestocular arasında bir dönüm noktası olabilir.
Vuçiç'in "darbe" söylemiyle harekete geçirdiği güvenlik güçlerinin, gösterilere sert müdahalesi durumunda sokakların karışması kaçınılmaz görünüyor.
Öğrencilerin her gün saat 11:52'de kazayı anmak için düzenlediği 15 dakikalık sessizlik eylemi, bu kez daha büyük bir kalabalıkla sembolik bir başkaldırıya dönüşebilir.
3. Dodik'in hapis cezası ve bölgesel tehditler
Sırbistan'ın iç krizine paralel olarak, Bosna Hersek'teki Sırp Cumhuriyeti lideri Milorad Dodik'in "Yüksek Temsilcilik Ofisi (OHR) kararlarına saygı duymamak" suçundan 1 yıl hapis ve 6 yıl siyasi yasak cezasına çarptırılması, Balkanlar'da yeni bir ateş hattı oluşturuyor.
Vuçiç, bu karara sert tepki göstererek, "Bosna hükümetinin Dodik'i tutuklama girişimi kargaşaya giden yolu açar" dedi.
Dodik'in cezası sonrası Republika Srpska'da başlayan protestolar ve ayrılıkçı söylemlerin artması, ayrıca bağımsızlık yolunu açan yasal düzenlemeler yapılması, Sırbistan'ı da doğrudan etkiliyor.
Vuçiç'in hafta içi Dodik'e destek için Banja Luka'ya gitmesi ve "Sırp halkının yaşam alanlarını koruyacağız" açıklaması, Belgrad'ın bu krize müdahil olma ihtimalini artırıyor.
Cumartesi günü, Republika Srpska'dan gelebilecek bir provokasyon veya Sırbistan'ın sınır ötesi bir hamlesi, tüm bölgeyi tehdit eden bir domino etkisi yaratabilir.
4. Kosova ile çatışma riski
Vuçiç'in sert söylemleri, Kosova ile uzun süredir devam eden gerilimi de körüklüyor.
Kosova'daki Sırp azınlığın durumu ve sınır bölgesindeki hareketlilik, hafta içinde Vuçiç'in "Sırplara saldırmaya hazırlanıyorlar" iddiasıyla yeni bir boyut kazandı.
Cumartesi günü, Kosova sınırında bir provokasyon yaşanırsa, Sırbistan ordusu alarma geçebilir.
Bu senaryo, Vuçiç'in içerdeki krizi bastırmak için milliyetçi bir gündemle dikkati dağıtma stratejisi olarak da okunabilir.
Ancak böyle bir gelişme, NATO'nun Kosova'daki Barış Gücü (KFOR) ile karşı karşıya gelme riskini doğurarak bölgeyi daha büyük bir çatışmaya sürükleyebilir.
5. AB ve uluslararası toplumun rolü
Sırbistan'ın AB üyelik süreci, Vuçiç'in otoriter tavırları ve Dodik'e desteğiyle ciddi bir sınavdan geçiyor.
Hafta içi AB yetkililerinin "Sırbistan'ın demokratik standartlara uyması" çağrısı, Vuçiç tarafından "iç işlerimize karışmayın" şeklinde reddedildi.
Cumartesi günü, AB'nin Belgrad'a bir heyet göndermesi veya yaptırımlarla baskı yapması gündeme gelebilir.
Ancak Vuçiç'in bu baskıyı "dış güçlerin darbe planı" olarak sunması, milliyetçi kesimleri daha da mobilize edebilir.
Öte yandan, NATO'nun Kosova'daki varlığını artırma sinyali, Sırbistan'ı köşeye sıkıştırarak gerilimi tırmandırabilir.
Sırbistan ve Balkanlar'ın kader anı
15 Mart 2025 Cumartesi günü, Sırbistan için yalnızca bir gün değil, aynı zamanda Vuçiç yönetiminin kaderini ve Balkanlar'ın geleceğini belirleyecek bir eşik olabilir.
Vuçiç'in "darbe" iddiaları ve sert söylemleri, ülkeyi iç çatışmaya iterken, Dodik'in hapis cezası ve Kosova gerilimi, bölgesel bir krizi tetikleme potansiyeli taşıyor.
Halkın adalet arayışı, otoriter yönetimle çarpışırken, uluslararası toplumun tutumu da belirleyici olacak.
Sırbistan, ya bu kaostan bir değişimle çıkacak ya da daha derin bir karanlığa gömülecek.
Balkanlar, bir kez daha tarihinin en kritik sınavlarından birine hazırlanıyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish